"Bu dünyadan Türkleri çekin Armageddon başlar"

Prof. Dr. Öke "Bu dünyadan Türkleri çekin; dünya, uluslararası güç ve iktidar çatışması yaşanır hale gelir ve Armageddon (kıyamet savaşı) başlar. İşte bu yüzden bizi sevmiyorlar. Çünkü biz dünyaya iyiliği hatırlatıyoruz." dedi.

ABONE OL
GİRİŞ 25.10.2019 14:22 GÜNCELLEME 25.10.2019 14:22 GÜNCEL
"Bu dünyadan Türkleri çekin Armageddon başlar"

İstanbul Ticaret Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mim Kemal Öke, AA muhabirine gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.

 

 

Türklerin her yerde, her zaman bozgunculara karşı mücadele verdiğini, hem alp hem eren yani Alperen olduğunu anlatan Öke, bugün Suriye'deki çocukların Türk askerini görünce koşarak kucaklamasının Alperen ruhunun devam etmesinden kaynaklandığını söyledi.

Öke, dünyanın hiçbir zaman bu kadar kötü bir dönem yaşamadığını, teknolojinin insanın kalitesini yükseltmediği tam tersine kötüleştirdiği bir yüzyıl yaşandığını kaydetti.

 

 

"ZİHİNSEL VE SPİRİTÜEL OBEZİTE HAKİM"

Dünyanın, kalitesizleşmesinden, çirkinleşmesinden Batı medeniyetinin sorumlu olduğunu savunan Prof. Dr. Öke, "Bu yüzyılda yükselen en büyük trend nefret söylemi, linç telakkisi ve kan tutmasıdır. Bu uluslararası perspektifte füzelerden ve ekolojik yıkımdan çok daha önemli. İnsan kendi türünü yok etmeye başladı. Zihinsel ve spiritüel obezitenin hakim olduğu bir dönemdeyiz. Batı toplumunun dünyayı getirdiği noktadır bu. Batı tarihi sömürgecilikle başlar, köle ticareti ile devam eder. Bu emperyalizm bütün ülkeleri bölmüş, parçalamış, yok etmiş ama kendisi de mutlu olmamıştır." diye konuştu.

"SEN HAZRETİ PEYGAMBER'İN ÖVDÜĞÜ MEHMETÇİK'SİN"

"Böyle bir dünyada Türkler ne yapmıştır?" sorusunun son derece önemli olduğuna vurgu yapan Öke, şu değerlendirmede bulundu:

"Türklerin tarihine baktığınız vakit, soykırıma uğramışlar ama soykırım yapmamışlardır. Şu anda dünyanın ihtiyacı olan değeri savunan ve yaşayan bir milletiz. Nedir bu değerler? Cengaverlik, mertlik, cömertliktir. Biz, kılıç ehliyiz, kılıcı güzel kullanırız. 'Kılıc-u ney' derim ben ona. Her kılıç ehli bu kılıcı nerede ve nasıl kullanacağını bilmez. Türkler bilir? Çünkü biz kılıcımızı ney sesi ile kullanırız. Ney insanı, 'insanı Kamil'dir'. 'İnsanı Kamil'in eline o kılıcı verdiğiniz zaman kime kılıcı çalacağını biliyor, kime kılıcın çalınmayacağını da biliyor.

Türkler, her yerde her zaman bozgunculara karşı mücadele etmiştir. Alperen olmuştur. Hem alp olmuştur hem eren olmuştur. Anadolu evliyaları Sarı Saltuklar, Gül Babalar tahta kılıçlarıyla ordunun yanında yer alır ve 'Evladım, sefere gittiğin yerlere nizamı alemi, nizamı ilahiyi götürüyorsun bunun bilincinde ol. Barışı götürüyorsun. Sen insanların barış içinde bir arada yaşayacakları bir düzeni kurmaya gidiyorsun, sen lalettayin bir asker değilsin, sen Hazreti Peygamberin övdüğü o 'Mehmetçik'sin.' derlerdi. Yani Muhammedi bir neslin kültürünü genlerimizde taşıyoruz."

"DÜŞMANI, ITRİ'NİN SALAVATI İLE BARIŞA DAVET EDERDİK"

Prof. Dr. Mim Kemal Öke, dünyanın hızla maddi ve manevi bir kıyamete doğru gittiğini ancak Türklerin kaybolmaya yüz tutan bu değerleri dünyaya aktarmaya çalıştığını söyledi.

Türk ordusunun, Itri'nin segah makamındaki tekbir ve salavatıyla düşmanı barışa davet ettiğini anlatan Öke, şunları kaydetti:

"Sabahın erken saatlerinde bir bakıyorsunuz Türk ordugahında birdenbire bir ses yükseliyor 'Allah'u ekber Allah'u ekber' arkasından bir salavat, 'Allahumme salli ala seyyidina Muhammedin' adeta kamışların kımıldaması gibi o neyler, müzik, ses. O zaman, 'Bunlar düşman olamaz. Bu kadar zarif, bu kadar ince, bu kadar hassas, bu kadar sanata düşkün bir milletin elinde ölmek değil, yaşamak lazım.' diyorlar.

Bugün Suriye'de aynı durum yaşanıyor. Suriye'deki çocuklar bizi kucaklıyorsa, bu bizim ruhumuzdan dolayıdır. Yani Türkleri Türk yapan içindeki ruhtur. Bunu da bize Cenabıhak lütfetmiştir, yani nuru Muhammediye. Her yere bu nefesle gidiyoruz. Dünyanın nefese ihtiyacı var. Keşke bu sadece Suriye'de kalmasa, bu nefesi her yerde işitseler. Bencilliklerinden, katılıklarından, kabalıklarından ve şiddet azmanı olan bir obeziteden kurtulsalar da iyilik senfonisine gelseler."

"SOYKIRIMA UĞRAYAN MİLLETLERİ KURTARMAK İÇİN CANIMIZI VERDİK"

Türklerin dünyaya iyiliği hatırlattığını vurgulayan Öke, şöyle devam etti:

"Bu dünyadan Türkleri çekin; dünya, uluslararası güç ve iktidar çatışması yaşanır hale gelir ve Armageddon dediğimiz kıyamet savaşı başlar. İşte bu yüzden bizi sevmiyorlar. Biz dünyaya iyiliği hatırlatıyoruz. Biz dünyaya alicenaplığı hatırlatıyoruz. Biz dünyaya sığınmacılara yardım edilmesi gerektiğini hatırlatıyoruz. Biz bunu 1492'de Musevileri Türkiye'ye davet ettiğimiz zaman da yaptık. Biz Orta Asya'dan Avrupa'ya kadar soykırıma uğramış milletleri kurtarmak için canımızı verirken, 21. yüzyılda bütün bunları unutturup kendilerine göre küresel şirketlerin kapitalizminde boğulan milletlere 'Dünyada sadece para değil, önemli başka şeyler de var.' diyen, bunları hatırlatan tek ulusuz.

Etimiz, budumuz nedir? Ama Gandi de böyleydi. Mandela da böyleydi. Bu millet dünyada olması gereken küresel değerlerin temsilciliğini, tebliğciliğini yapıyor. Sesiyle, Mevlana'sıyla, ezanıyla ve kılıcı ile yapıyor. Allah bu millete kuvvet versin. Allah yanımızda. Allah bu dünyanın düzelmesini istiyorsa bu millete güç ve kudret verecektir. Türkler başarılı olmazsa o zaman buyurun kıyamete."

"BİZ DÜNYAYA UTANACAĞI BİR AYNA OLUYORUZ"

Prof. Dr. Mim Kemal Öke, Türkiye'nin dünyaya utanacağı bir ayna tutuğunu ifade ederek, bu nedenle başarmak zorunda olduğunu vurguladı.

İnsanın insana zulmünün olduğu bir devirde, Türklerin insani değerleri hatırlattığını söyleyen Prof. Dr. Öke, sözlerine şöyle devam etti:

"Dünyaya 'Sen hınzır mı olmak istiyorsun yoksa bundan sıyrılmak mı istiyorsun, buna karar ver.' diye soruyoruz. Var mı Türkiye'den başka bunu soracak bir ülke? Avrupa Birliği'nde oturup konuşuyorlar. Birleşmiş Milletler'de oturup konuşuyorlar ama kimse bir şey yapmıyor. Koskoca Arap Birliği, koskoca İslam İşbirliği Teşkilatı Avrupa değerlerinden bahsediyor. Herkes başının çaresine bakmış, kendi gemisini kurtarmaya çalışan kaptanlar. Ama biz diyoruz ki diğergam olun. Bunu hatırlatıyoruz. Eğer bu utanç içinde de kendilerine çekidüzen vermezlerse dünyanın şirazesini koparırlar. Bu ekolojik yıkıma da benzemez.

"ALLAH'IN TASARRUFU OLMASA TÜRKLER BAŞARILI OLAMAZDI"

Onun için diyorum ki bizim bu harekatlar ve sicilimiz inşallah Allah'ın dikkatini çekmiştir. Allah'ın tasarrufu olmasa Türkler bu kadar başarılı olmazdı. Bir ordu gösterin ki arkasında heyecanla bu kadar insanlardan dua alsın. Bu kavga sadece Türk'ün kavgası değil. Bu kavga sadece Anadolu'nun güvenliği için değil, dünyanın güvenliği için. Bozgunculara biz bu alemi bırakmayacağız.

Uygarlığın beşiği olan şu Anadolu'da birliği, tesanüdü, dayanışmayı, kendi içimizde kaynaşmayı yapmak mecburiyetindeyiz. Ne olursak olalım, hangi düşünceyi, hangi hayat tarzını benimsiyorsak benimseyelim, kimliğimiz, kişiliğimiz ne olursa olsun kucaklaşmak mecburiyetindeyiz. Tek yürek olmak mecburiyetindeyiz. Mevlana'nın dediği gibi dillerimiz ayrı olabilir ama kalben birlikte olduğumuz zaman biz anlaşırız. Farklılıkları kendi içimizde cem edecek tarzda tevhide varabilmek. Allah bize bunu bir savaş vesilesi ile yaptırıyor. Ama savaş geçicidir. Kalıcı olan barıştır. Kalıcı olan sulhtur. Bunu hem kendi coğrafyamızda hem de etrafımızdaki coğrafyada yapmak zorundayız."

KAYNAK : AA