Bir vicdan hikayesi: Karınca
Usta yönetmen Nazif Tunç, Karınca filminin Diyarbakır Anneleri’nin acısını beyaz perdeye taşıdığını söyledi.
ABONE OLHaber 7 yazarı şair Mustafa Yürekli, Halk Film’de Nazif Tunç'la yönetmenliğini üstlendiği "Karınca" filmini konuştu. Senaryo yazarlığı, film ve dizi yönetmenliğini sürdüren yönetmen Nazif Tunç, son filmi ‘Karınca’da kendi ifadesiyle bir vicdan hikâyesi anlatıyor. Nazif Tunç’un son filmi Karınca, iyilik niyetiyle yaptığı yardımın kötü sonuçlara yol açacağını öğrenen bir Anadolu insanının, hatasını telafi etmek için giriştiği ölümüne mücadelenin hikayesi.
Karınca filminin hikâyesinde Şemsi, bir zamanlar sol örgütlerden birinin lideriyken daha sonra kendisini muhasebeye çekip maneviyata yönelmiş. Nazif Tunç, ‘’12 Eylül darbesinin cezaevleri, sağcı ve solcu gençler için birer Yusufiye Medresesi oldu. Bu işkenceleriyle mahut 12 Eylül mahpushaneleri solcuların da olgunlaşmasına vesile oldu. Şemsi de bunlardan biri, derdi sadece iyilik.’’ diyor.
Farkına varmadan radikal örgütlerin kucağına bıraktığı bir genç kızı kurtarmaya çalışan Şemsi isimli bir kamyon şoförünü merkezine alan Karınca filminde, Sadi Şirazi’nin Bostan’ında anlattığı İmam Şibli’nin menkıbesinden ilham alınmış. Menkıbeye göre İmam Şibli yanlışlıkla yuvasından ayırdığı karıncaları geri yuvalarına bırakmak ve ailelerine kavuşturmak için günlerce yol yürümüştür. Nazif Tunç ‘’Bir karıncanın bile incinmesinden korkma inceliği öteden beri bizde var. Filmin karıncası bir genç kız.’’ diyor.
Mustafa Yürekli’nin gerçekleştirdiği söyleşide Nazif Tunç, terör örgütleri tarafından evlatları dağa kaçırıldığı, eylemde kullanıldığı için acılı, feryat eden ya da edemeyen binlerce aile olduğunu hatırlatıp Karınca filmini çekme kararı aldığında, Halit Karaata ile senaryosunu yazarken ve setleri kurup filmi çekerken henüz Diyarbakır Anneleri’nin Türkiye gündeminde olmadığını anlattı. Nazif Tunç, Karınca filmi, ‘30 yıldır çocuklarını teröre kurban veren ailelerin, Diyarbakır Anneleri’nin acısını beyaz perdeye taşıdı.’’ dedi.