Vesayetçi yapı ve FETÖ'nün işbirliği deşifre oldu
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 'FETÖ'nün siyasi ayağı CHP'dir' sözlerinin ardından kamuyounda tüm gözler FETÖ'yle iltisak halinde olan CHP'ye çevrildi. Devletin FETÖ'yü terör örgütü ilan ettiği tarihten itibaren örgütle CHP'nin ilişkisi dikkat çekiyor.
ABONE OLHaber7.com / Özel Haber
Kılıçdaroğlu'nun CHP'sinin 17-25 Aralık sonrası terör örgütü FETÖ'yle olan bağlantısı hep çok konuşuldu. Yasa dışı ses kayıtlarını Meclis'te dinletmesinden, kapanan yayın organları ve kuruluşlar için CHP'li vekillerin eylemine kadar birçok konuda beraber hareket bu durumu ve FETÖ'nün siyasi ayağını konunun uzmanlarına sorduk.
Sabah Gazetesi editörü Kenan Kıran:
VESAYETÇİ YAPI VE FETÖ BERABER HAREKETE GEÇTİ
Gülen, Ecevit’in desteğiyle ABD’ye gittikten sonra Nuh Mete Yüksel’in kaseti çıktı ve dönemin HSYK’sı Yüksel’i görevden aldı ve dava beraatla sonuçlandı. CHP’nin Genel Sekreteri Kasım Gülek de ABD’ye gitmesine izin veren kişidir. FETÖ terör örgütü ilan edildikten sonra Kılıçdaroğlu ve partisi terör örgütüne açıktan destek verdiler. Şimdi İlker Başbuğ’un açıklamasından sonra vesayetçi yapı ve FETÖ ortak hareket etmeye başladı. Bu dönemde Başbuğ üzerinden Erdoğan hedef alınmaya çalışılmıştır. Sabah Gazetesi Yazarı Ferhat Ünlü
"MUHALEFETİN SİYASİ HIRSI FETÖ'YE YANAŞTIRDI"
Maalesef muhalefet partisi 17-25 Aralık’tan sonra bu konuda gereken performansı göstermedi. İktidar partisi içinde de bu örgütle bağlantısı olanlar vardı. Onlar da uzaklaştırıldı. 15 Temmuz’dan sonra milletin şöyle bir beklentisi vardı: Bu örgütün siyasi boyutuyla mücadele edilmeli. 15 Temmuz’dan bu yana örgütle mücadelede en sorunlu alan burası. Bu sorun uykuya yatıyor. Sonra sorun olduğu için yine ortaya çıkıyor. Bakın bu mesele yeni bir şey değil. Sayın Bahçeli’nin açıklamalarıyla yeniden gündeme geldi. Muhalefetin ‘Ben bu örgütten yararlanırım’ tavrından uzaklaşması lazım. 7 Ağustos iyi bir fırsattı yakalanamadı. Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminde muhalefetin Erdoğan karşıtı cephenin siyasi hırsları neticesinde bu örgüte fırsat açıyor. Bu fırsat alanlarını sıfırlayarak, örgütün önemli isimleri kaçmış, başka hiçbir partiye sızmasına izin vermeden bu tartışmanın en uygun zemine çekilmesi lazım. 15 Temmuz olmasa FETÖ’yle bu kadar etkin mücadele edilemezdi. Şu bir gerçek siyasi ayak ihmal edildi FETÖ’yle mücadelede. Bu konuda biraz da eleştirel bakılmalı. Her şey fırsattır. Siyasi partiler birbirileriyle mücadele ederler. Ama ulusal güvenlik meselesinde ortak tavır gösterilmeli. Devlet bir yapıyı örgüt olarak ilan ederse bundan daha geri dönüşü yoktur. 1984’te PKK’yı terör örgütü ilan etti devlet. Şimdiye kadar ne değişti? Terör örgütü olarak kaldı. FETÖ için de aynı şey geçerli. O yüzden bu örgüte mensup olanlar hiçbir zaman ‘Benim’ diyemeyecek. Hiçbir siyasi parti de ‘Bunlar benim yanımda’ diyemeyecek. O yüzden herkes bu örgütten uzak durmalı. Bu örgütü ancak CIA kullanır. Bu örgütü kimse de akrabalar bazında da kayırmasın. Biliyorsunuz Bülent Arınç’ın damadı meselesi. Milat bellidir. 17-25 Aralık sonrası Ocak MGK’sında alınan karardır.