Çizgiyi çekti: Gezi 'Halk Devrimi' süsü verilmiş bir darbe girişimidir
Kanal7 Ankara Temsilicisi ve Haber7 yazarı Mehmet Acet "Gezi 'Halk Devrimi' süsü verilmiş bir darbe girişimidir" adlı köşe yazısında, "Kontrollü darbe denilerek 15 Temmuz geçeği nasıl değiştirilemeyecekse, demokratik hak arayışı denerek Gezi olayları da geçiştirilemez" diyerek, o dönem Gezi Olaylarında yaşananları kaleme aldı.
ABONE OLİşte Mehmet Acet'in o yazısı:
Her şey herkesin gözü önünde gelişti.
Kimse benim haberim yoktu diyemez.
Hiçbir yaranma çabası, hiçbir şirin gözükme arayışı, hiçbir tevil girişimi çıplak gerçeği değiştirmez.
15 Temmuz’a kontrollü darbe demekle, geziye demokratik gösteri hakkı demek arasında bir fark yoktur.
2013’ün Haziran ayı boyunca İstanbul’un, Ankara’nın sokaklarını, caddelerini savaş meydanına çevirenler çıplak gerçeğin üzerini gürültülü bir kampanya ile örtmez, örtemez.
Kontrollü darbe denilerek 15 Temmuz geçeği nasıl değiştirilemeyecekse, demokratik hak arayışı denerek Gezi olayları da geçiştirilemez.
Gezi deyince benim zihnime;
- Ankara Kızılay’da simit tezgahı devrilip ekmek kapısının başında öylece kalan engelli insanlar geliyor.
- Ateşe verilen halk otobüsünün içinde küçük çocuğunu yangından kurtarmaya çalışan bir babanın çırpınışları,
- Ekmek yediği NTV’nin tahrip edilmiş canlı yayın aracının önünde sırıtarak resim çektiren gazeteci,
- Neler oluyor diye gittiğimde Taksim bölgesinde burnumu sızlatan "dışkı kokusu" geliyor.
- Başbakanın Keçiören’deki evine 100 metre kala durdurulabilen, durdurulmamaları halinde Başbakanın evini basmaya niyet etmiş 3 bin ODTÜ’lü çapulcu aklıma geliyor.
(Ara not: Böyle dememiz bütün ODTÜ’lüleri aynı kategoriye soktuğumuz anlamına gelmediği gibi, o gün orada bulunanları da çapulcu olmaktan kurtarmaz)
- İstanbul’da Dolmabahçe Ofisine iş makinalarıyla girmeye çalışırken yine son anda yetişen çevik kuvvet tarafından durdurulan başıbozuklar üşüşüyor zihnime.
- Olacakları önceden haber almış gibi olaylar patladığı anda Taksim’de canlı yayına geçen, Tayyip Erdoğan’ı Esed gibi bir katil diye sunan CNN International muhabiri Ivan Watson geliyor aklıma.
- Talan edilen işyerleri, yakılan otobüsler, aracının içinde taciz edilen mütedeyyin insanlar…
Gezi tam da böyle bir şeydi.
Bir ruhu varsa eğer, bu ruh ancak cadılar bayramını kutlama hakkına sahip olabilir.
Sonuç olarak yerle gök birleşse, bu çıplak gerçekleri değiştiremez.
Belki içlerinde başka niyetle, şiddete bulaşmadan eylem yapmak isteyenler vardı.
Olabilir.
Ama orada da şöyle bir soru kafasını uzatarak karşınıza dikiliveriyor.
Böyle düşünen, böyle olmasını temenni eden kaç kişi, çıkıp da “Biz böyle olacağını bilmiyorduk” diyerek bir özeleştiri yaptı?
Haziran ayı bittiğinde, hemen Temmuz başında Mısır’da bir darbe yapılması, Kahire’den yayın yapan CNN International’ın, Mısır darbesine nasıl bakılıyor diye hemen İstanbul’dan bağlantıya geçmesi Türkiye’de olanlarla Mısır’da olanlar arasında bir paralellik olduğu intibaını hemen uyandırmıştı zaten.
Bugünden geriye bakınca, Gezi’nin uluslararası niteliği daha bir görünür hale gelmiş durumda.
İstanbul’daki mahkemenin nasıl bir karar verdiği kişisel olarak hiç de umurumda değil.
Tarih ve istikametini kaybetmemiş vicdanlar o günlerde olup bitenleri çoktan kayıt altına almış durumda.
Türkiye’nin yakın tarihinde toplumsal kutuplaşmayı, güvensizlik duygusunu, Gezi olayları kadar beslemiş birkaç örnek ancak sıralanabilir.
Bu böyle iken "Hadi canım unutuverelim" deniyorsa eğer, o vicdanlar böyle diyenleri de asla unutmaz.