Farkında değiller! Rusya yayılıyor, Avrupa seyrediyor

Suriye’de Türk askerlerine yönelik saldırılar üzerine başlatılan Bahar Kalkanı Harekatı ile rejime büyük darbe indiren Türkiye, rejim güçlerinin hamisi rolünü üstlenen Rusya ile yaptığı anlaşma ile bölgede ateşkesi sağladı. Peki Rusya’nın Ortadoğu’da üstlendiği bu misyon ne anlama geliyor?

ABONE OL
GİRİŞ 09.03.2020 12:56 GÜNCELLEME 09.03.2020 12:56 GÜNCEL
Farkında değiller! Rusya yayılıyor, Avrupa seyrediyor

İrfan Kaya Ülger, Kriter Dergisi’nin Mart ayı sayısında yayımlanan makalesinde, Rusya’nın yayılmacı politikası ve Avrupa’nın bu durum karşısında takındığı tavırla ilgili önemli tespitlerde bulunuyor.

 

SICAK DENİZE İNME ÜTOPYASI

Arap baharı sonrasında Ortadoğu’da patlak veren kargaşadan en fazla yarar sağlayan ülkelerin başında Rusya’nın geldiğini ifade eden Ülger, Rusya’nın adım adım nüfuz alanını genişletmeye çalıştığını belirterek şu ifadeleri kullanıyor: “Suriye ihtilafına 2015’te Esed rejiminin talebi ile müdahil olan Rusya, bu ülkedeki askeri varlığını güçlendirme ve tüm Ortadoğu’ya müdahale edebileceği bir karargah kurmak istiyor. Tartus deniz üssüne ilave olarak Hmeymim’de askeri üs oluşturulması, bölgeye yönelik projelerin tedricen uygulamaya konulması anlamına geliyor. Rusya halen Suriye hava sahasını kontrol etmekte, koordinasyon adı altında rejimin askeri faaliyetlerini yönlendirmektedir. Sahada olan biten tüm bu gelişmeler, Çarlık döneminden beri Rusların kadim ütopyası olan “sıcak denizlere inme” ile örtüşmektedir.”

 

YAYILMA STRATEJİSİ

Rusya’nın genişleme alanları yakın çevre olarak kabul ettiği eski SSCB ülkeleri sınırlı olmadığı kaydedilen makalede özetle şu bilgiler yer alıyor:

Rusya Ortadoğu, Balkanlar ve Avrupa üzerinde söz sahibi olmak, bu coğrafyalarda nüfuz alanını genişletmek istemektedir. Rusya’nın dış dünya ile ilişkilerine bakıldığında iki nokta öne çıkmaktadır. Bunlardan ilki, Rusya’nın yeniden süper güç haline gelme hayali, ikincisi de eski SSCB coğrafyası başta olmak üzere Balkanlar, Doğu Avrupa ve Ortadoğu’da nüfuz alanını genişletme stratejisi. Bu kapsamda Putin idaresindeki Rusya’nın en önemli önceliği, NATO ve AB’nin etki alanını sınırlandırmak.

GÜRCİSTAN ÖRNEĞİ

2008’de Gürcistan’a müdahalesi Rusya’nın yayılma stratejisine geçtiğinin işaret fişeği olarak kabul edildi. Bu operasyonun sonucunda bir yandan Gürcistan’ın NATO üyeliği engellenirken, öte yandan özerk statüde bulunan Güney Osetya ve Abhazya bağımsızlık için tahrik edildi. Buralarda sadece Rusya tarafından tanınan devlet yapılanmaları oluşturuldu ve bunlarla askeri ve güvenlik anlaşmaları yapıldı, üsler kuruldu. Günümüzde hem Abhazya’nın hem de Güney Osetya’nın özerk bölge sınırlarını Rus askerleri korumaktadır.

KIRIM’DAN DOĞU AVRUPA’YA

Rusya’nın yayılmasında ikinci aşama ise 2013’te Ukrayna’daki gelişmelere müdahale ile başladı. Ukrayna’da Yanukoviç yönetiminin AB ile yapmış olduğu anlaşmanın gereğini yerine getirmekten kaçınması üzerine patlak veren gösterilerin alevlenmesi üzerine, Rusya Sivastopol üssünden ve Kerç’ten Kırım’a asker soktu. Öte yandan Dinyeper nehrinin doğusunda bulunan Rus azınlık merkezi yönetime karşı isyana teşvik edildi. Sonuç olarak, Donetsk ve Luhank bölgelerinde sadece Rusya tarafından tanınan Halk Cumhuriyetleri kuruldu. Kırım, Mart 2014’teki işgalin ardından sözde bir referandumla Rusya tarafından ilhak edildi. Günümüzde Donetsk ve Luhank bölgeleri fiilen Ukrayna’dan koparılmış durumdadır.

BALKANLAR

Rusya’nın Batı ile rekabet yaşadığı bir başka bölge ise Balkanlar olmuştur. Balkan ülkelerinin birbiri ardına AB ve NATO üyeliği yoluyla Batı kulübüne dahil olmaları sonrasında bile Rusya’nın bölge üzerinde nüfuz tesis etme ve güçlendirme çabaları sürdü. Kosova ihtilafında Sırpların lehine tavır alan Rusya, günümüzde, Sırbistan ve Karadağ’ın AB’ye katılım müzakereleri devam ederken bile değişik enstrümanlarla anılan ülkeleri ve diğerlerini etkilemek istemektedir. Rusya’nın bu çerçevede kullandığı araçların başında doğalgaz/ enerji bağımlılığı gelmektedir. Ayrıca Rusya Balkanlar ve Doğu Avrupa’da kimi zaman Slav dayanışmasını, kimi zaman Rus Patrikhanesi merkezli Ortodoks gruplaşmasını öne çıkarmaktadır.

AB’NİN KRONİK SORUNLARI

AB ve Rusya’nın bakış açıları birbirinden ayrışmakta, farklı öncülleri esas almaktadır. AB liberal değerlere öncelik verirken, Rusya’nın ortaya koyduğu tutum, neo-realist teoriye uyarlık taşımaktadır. Rusya savunma ve güvenlik konularına ağırlık vermek suretiyle gücünü takviye etme gayreti içerisindedir. AB ise aktüel sorunlarla başa çıkamamaktadır. Euro bölgesi mali sıkıntıları, mülteci akını, Avrupa ülkelerinde aşırı milliyetçi siyasal partilerin güçlenmesi, yabancı düşmanlığı ve Brexit temel sorunlar olarak varlığını korumaktadır.

Öte yandan Avrupa’nın Rus doğalgazına bağımlılığı, NATO ittifakı içerisinde eskiden beri devam eden ve yeni ortaya çıkan görüş ayrılıkları, Batı sistemini Rusya konusunda atalete sevk etmektedir. Tüm bu hususlar birlikte ele alındığında şu iddia edilebilir. Genelde Batı, özelde Avrupa, kronik aktüel sorunlarla karşı karşıyadır. Bu sebeple dikkatler Rus yayılmacılığı üzerinde yoğunlaşamamaktadır. 

KAYNAK : Kriter Dergisi