Koronayı ‘ayet’ olarak görelim öyle okuyalım
Dünyayı etkisi altına alan koronavirüs salgının ayetlerle birlikte nasıl okunması gerektiği konusunda Dünya Gazetesi Yazarı Vahap Munyar, önemli bir köşe yazısı kaleme aldı.
ABONE OLKoronavirüs salgını nedeniyle hayatını kaybeden insanlar ve panik havası içerisindeki dünyayı farklı bir gözle görmemize yardımcı olan köşe yazısında önemli detaylara değiniliyor.
İşte Vahap Munyar'ın köşe yazısı:
Cumartesi sabahı, Miraç Kandili’ni idrak ettiğimiz gün Yıldız Holding Yönetim Kurulu Üyesi Murat Ülker’den mesaj geldi. Mesajın ilk cümlesi telefonumun ekranına yansıdı:
-Bu başımıza gelenler adet değil, ayettir.
Mesajı açtım, ekinde Diyanet İşleri önceki Başkanı, İslam Düşünce Enstitüsü Başkanı Prof. Mehmet Görmez’in YouTube’a yüklenen ders videosu vardı. Başlığı şöyleydi:
-Koronavirüs Özelinde Musibetleri Okuma Usulü.
Tam izlemeye hazırlanırken, aynı linki LC Waikiki Yönetim Kurulu Başkanı Vahap Küçük de gönderdi. Prof. Görmez’in dersi şu sorularla başladı:
-Koronavirüs iddia edildiği gibi ilahi azap mıdır, yoksa bilmediğimiz bir rahmet midir? Bazılarının haddi aşarak iddia ettiği gibi bu bir kıyamet midir? Yoksa bir ilahi ayet ve bir ibret midir?
İslam tarihinin ilk zamanlarında, Hz. Ömer döneminde 25 bin insanın vebadan can verdiğini anımsatıp, ekledi:
-Daha geçen yüzyılın başında Avrupa kıtası nüfusunun 3’te birini sadece bulaşıcı hastalıklarla kaybetti.
Tarihte yaşananlardan hiçbirinin bugünkü gibi küresel salgına dönüşmediğini kaydetti:
-Üstelik bütün bunlar insanın en güçlü olduğu bir zamanda gerçekleşiyor. Bilgi, bilim, teknoloji, iletişim devrimlerinin yaşandığı bir dönemde gerçekleşiyor.
Tıbbın ve ilaç sanayinin zirvede olduğunun altını çizdi:
-Bugün yaşanan salgın ölümsüzlüğe çarelerin araştırıldığı, uzayda hayat alanlarının arandığı bir dönemde gerçekleşiyor.
Bu noktada şu mesajı verdi:
-Kibrin, azgınlığın, şımarıklığın kol gezdiği böyle bir zaman diliminde ancak mikroskopla görülebilen bir virüs bütün insanlığın hayatını adeta teslim alıyor.
Sağlık çalışanlarına dikkat çekti:
-Bu süreçte Sağlık Bakanlıkları, doktorlar, sağlık çalışanları üstüne düşen vazifeleri hakkıyla ifa ediyorlar. Allah o kardeşlerimizden, hepsinden razı olsun.
Bilimin Allah’ın kainata yerleştirdiği ayetlerin tefsiri olduğunu vurguladı:
-Akıl ve düşünce O’nun insana en büyük ihsanıdır. Bilimi ve aklı yok saymadan, İslam’ın verdiği anlamlarla yaşadıklarımızı daha doğru anlamlandırabiliriz.
Ardından şu mesajın altını çizdi:
-Bu tür musibetler ilahi adet değil, ilahi ayettir.
Fatır Suresi, 45’inci ayeti örnek gösterdi:
-Şayet Allah insanları yapıp ettikleri üzerinden hemen cezalandıracak olsaydı, yerin üstünde tek bir canlı bırakmazdı.
Fusilet Suresi 46’ncı ayeti aktardı:
-Allah kullarına zulmedecek değildir.
Yaşananı kıyamet işareti algılayanlara şu yanıtı verdi:
-Kıyametin bilgisi hiçbir zaman hiçbir peygambere dahi verilmemiştir.
“Ayet”in sözlük anlamının “işaret” olduğunu belirtti:
-Kur’an’a göre başımıza gelen musibet tam da bir ayettir. Her mümin bu “işaret”ten farklı bir ibret çıkaracaktır. “İşaret”ler ibareler üzerinden değil, ibretler üzerinden okunur. Allah’ın “İbret alın ey akıl sahipleri” emri tam da bu konulara yöneliktir.
Kısacası, Prof. Görmez’in dersinden çıkan ilk ana fikir şu:
-Koronavirüs salgını “ayet”- tir…
Sağlık otoritelerinin önerileri, dinin de önerileridir
PROF. Mehmet Görmez, tedbirleri elden bırakmamak gerektiğini belirtti:
-Bilhassa bu gibi salgın hastalıklarda sağlık otoritelerinin önerileri, dinin de önerileridir. İslamiyet, bir insan canını korumayı, can emniyetini sağlamayı en büyük esas kabul etmiştir.
Hadislere işaret etti:
-Resulü Ekrem Aleyhisselam, kendi dönemi için karantina ilkelerini belirlemiştir:
“Hasta bir insanı, sağlıklı bir insanın yanına sokmayın, götürmeyin.”
“Bir yerde salgın hastalık varsa, oraya girmeyin.”
“Olduğunuz yerde salgın varsa, oradan çıkmayın.”
Salgına çare bulmak bir kulun nail olacağı en büyük mertebedir
PROF. Mehmet Görmez, 27 dakikalık video dersinde salgına karşı alınacak önlemleri şöyle sıraladı:
-Öncelikle bulaşmasını önlemek için günün gerektirdiği her türlü yola başvurmak İslam’ın emridir.
-İkinci tedbir ilim adamlarına düşüyor. İlim adamlarının bu hastalığın şifasını bulması, keşfetmesi. İnsanlık bugün bunu bekliyor.
-Böyle bir hastalığa çare bulmak, bir kulun nail olabileceği en büyük derecedir aslında.
Bu noktada hadisi örnek gösterdi:
-Hz. Muhammed, “İnsanların en hayırlısı, bütün insanlığa en çok faydası olandır” buyuruyor.
-Son büyük çare, dua, dua, dua…
Ardından şu mesajın altını önemle çizdi:
-En kabule şayan dua, fiili duadır. Bugünden itibaren dualarımızı büyük bir iyilik hareketine dönüştürebiliriz.
İşe gidemeyen işçinin ücretini vermeye devam etmek en büyük duadır
PROF. Mehmet Görmez, “Dualarımızı büyük bir iyilik hareketine dönüştürelim” çağrısını şu örneklerle açtı:
-Bu zor zamanlarda ev ve dükkan sahibinin kirasını ödeyemeyen kardeşine ikramı, en büyük duadır.
-Bir işverenin bu zor zamanlarda işe gidemeyen işçisinin ücretini vermeye devam etmesi en büyük duadır.
-Bir kimsenin alışverişini yapamayan zor durumdaki komşusuna yardımcı olması en büyük duadır.
-İlahi rahmeti celbedecek, bela ve musibetleri defedecek en büyük dua, bu zor zamanlarda bir iyilik hareketi başlatmaktır.
-En büyük dua, herkesin birbirine iyilik yapmasıdır.