Türk doktordan ürküten koronavirüs itirafı: Mizansen sanmıştık meğer...
Dünya üzerindeki tüm ülkeler koronavirüse karşı art arda tedbirler alarak hastalığın önünü kesmeye çalışırken doktorlar ise hastanelerde bu ölümcül virüse karşı canla başla mücadele veriyorlar. Türkiye’de yoğun bakım hastaları ile bizzat ilgilenen Prof. Dr. Hasan Koçoğlu ve Doç. Dr. Ahmet Selim Özkan da hastanede bu süreç içinde yaşadıklarını Haber7'ye anlattı.
ABONE OLTarık DAĞLI'nın haberi / Haber7
Son dakika haberi... Kovid-19 virüsü dünyada yayılmaya devam ederken ülkemizde de etkisini hissettiriyor. Hastaların birçoğu tedavi bile almadan bu süreci geçirirken bazıları ise ilaç tedavisi ile hastalığı yeniyor. Kimi hastalar da yoğun bakım ünitelerinde tedavi görüyor. Haber7, Türkiye’de yoğun bakım hastaları ile bizzat ilgilenen Prof. Dr. Hasan Koçoğlu ve Doç. Dr. Ahmet Selim Özkan’a ulaşarak tedavi süreçlerinde neler yaşandığını, hastalığın nasıl seyrettiğini ve ilk elden Kovid-19 deneyimlerini dinledi. İşte iki doktorumuzun Kovid-19 hakkında hiç duyulmamış izlenimleri…
Hastaların yüzde 80’i asemptomatik yani hemen hemen hiç semptom vermiyor ya da hafif belirti gösteriyor. O yüzden onlar ayakta atlatıyor ve hastaneye bile gelmiyor. Fakat hasta olduğunu bilmediği için bulaştırıcı, yayıcı oluyorlar.
Hastaların yüzde 20 kadarı ise semptomlu… Ateş, öksürük, nefes darlığı şikayetleri le geliyorlar.
Bu hastalar Kovid pozitif çıksa bile semptom yoksa takip kontrol şartı ile eve gönderiliyor. Evinde izole ediliyor. Oda karantinası uygulaması gerekiyor. 14 gün bekledikten sonra testi negatif çıkmasıyla karantinası bitiyor.
İYİLEŞEN HASTA TEKRAR VİRÜS KAPABİLİR
Bu dakikadan sonra hastalığı bulaştırma riski yok. Ama kendisine tekrardan Kovid-19 bulaşma riski var. Her ne kadar maymunlarda yapılan testlerde hastalık tekrar görülmese de dünyadaki bazı vakalarda ikinci kez yakalanma durumu görülebiliyor. Burada viral yük önemli. Yani hastaya bulaşan virüs sayısı... Hastaya az sayıda virüs bulaşmışsa iyileşse bile yeterli bağışıklığı kazanamayabilir. Daha yüklü bir virüs kaparsa tekrar hastalanabilir. Mesela akciğerinde patoloji olan hastanın öksürüğü ile virüs almak, aynı ortamda solunum yolu ile virüsü almaktan farklıdır. Sonuçta “Bir kere oldum artık bir şey olmaz” denemez.
TEDAVİ GÖREN BİR HASTA DOĞUM YAPTI. ANNE DE BEBEK DE İYİ DURUMDA
Hastanedeki hastalarda nefes darlığı, öksürük ve ateş başlayanlar tedaviye alınıyor. Solunum cihazı gerekmiyorsa medikal tedavi alması için serviste tedavi görüyor. Nefes darlığı başlarsa akciğer tutulumu ciddileşiyor. Kas krampı ve ishal de eşlik ediyor. Bu durumda hastayı yoğun bakıma alıyoruz.
Kimi hastaların solunum sıkıntısı az ise solunum cihazına takmadan yüzüne bir maske verip solunumu destekliyoruz. Daha ağır durumdaysa entube ediyoruz. Yoğun bakım entube vakalarında ölüm oranı yükseliyor. Kanser hastası, bağışıklığı düşük, şeker, tansiyon, kalp rahatsızlığı bulunan hastaları burada kaybedebiliyoruz.
Hasta, başka bir rahatsızlığı varsa bile direnci kuvvetliyse kurtulabiliyor. Aynı şekilde direnci düşük genç hastalarda da ölüm yaşanabiliyor. Çocukların büyük kısmında hastalık asemptomatik seyrediyor ve bulaştırıcılar. Bu yüzden onların da dışarı çıkmaması çok önemli…
Kovid-19 tanısı ile gelenler yönetimleri zor olan hastalar çünkü çok iyi korunma önlemi almamız gerekiyor. Acil müdahale durumunda kullanması zor kıyafetler giymek gerekiyor. Hem hareketimizi kısıtlıyor hem de çok sıcak oluyor. Bu şartlarda hızlıca müdahale etmemiz gerekiyor.
Gelen hastalar içinde ameliyata aldıklarımız da var. Mesela dün kovid 19 pozitif olan bir kadın hastamızı doğuma aldık. Belden uyuşturarak sezaryen gerçekleştirdik. Doğum başarılı geçti. Anne de bebek de iyi durumda.
HASTALAR HİÇ ÖNLEM ALMADIKLARINI İTİRAF EDİYOR
Pozitif çıkan hastaların çoğu “Bizde olmaz” düşüncesinde. Hiç önlem almamışlar, önemsememişler. Normal yaşantılarına devam etmişler. Bunları anlatıyorlar bize…
Grip olduğunda virüsü aldığın andan itibaren hasta olduğunu anlarsın. Kovid’de ise 3-5 gün virüs kolonizasyon yapıyor, yerleşiyor ve çoğalıyor. Hasta bir anda ağırlaşıyor.
Dünyada her yıl 500 bin kişi influenzadan ölüyor. Kovid 19’da da tüm dünya bağışıklığı kazanacak. Grip ile karşılaştırdığımızda ölüm sayısı o kadar yüksek değil aslında ama yayılma hızı çok yüksek. Hasta yığılması olursa ölüm sayısı katlanarak artar.
Çok dramatik şeyler de yaşıyoruz. Cemil Taşçıoğlu hoca yoğun bakıma giderken “Üzerimde her şeyi deneyebilirsiniz” diyor. Bu bizi çok duygulandırdı.
SOKAKTA DÜŞÜP ÖLENLERİN VİDEOLARINI MİZANSEN SANMIŞTIK. GERÇEKMİŞ
Yoğun bakıma rahat giren hastalar oluyor. Ama o bir stres anı. Stres de bağışıklığı düşürüyor. Normalde trafik kazası değilse yoğun bakıma alınan hastalar genelde aylar süren bir sürecin sonunda yoğun bakımlık olur. Ama gülüp konuştuğumuz hastalar bir günde yoğun bakıma girip ertesi gün ölebiliyor.
Çin’de sokakta düşüp ölenleri görünce mizansen zannediyorduk ama buradaki hastaların durumunu canlı şekilde izleyince o videoların gerçek olduğunu fark ettik.
YOĞUN BAKIMA DÜŞTÜĞÜN ZAMAN ARTIK HİÇBİR YAKININI GÖREMEZSİN
İşin daha acı tarafı yoğun bakıma düştüysen artık hiçbir yakınını göremezsin. Normal şartlarda yoğun bakımda günde bir kere hasta yakını alınır. Kimi zaman vedalaşırlar. Ama kovid 19 pozitifsen seni ancak birkaç doktor ve hemşire görür. Ölüm durumunda yakınların seni defnetmeye gidemiyor, cenaze namazına bile bir iki kişi katılabiliyor. Çok dramatik durumlar yaşanıyor.
Hastanemizde güzel bir sistemimiz var. Kovid 19 şüphesiyle bir hasta geldiğinde acilden arkadaşlar karşılıyor. Sağlık Bakanlığı algoritmasına göre eleme yapılıyor. Semptomlarına göre hastalardan bir kısmı evinde izole ve takip uygulamasıyla eve gönderiliyor. Bir kısmına ise tedavi başlatılıyor ve yatışına gerek duyulmayan derecede semptom gösteren hastalar yine karantina ve takip şartıyla evlerine gidiyorlar.
Yüksek şüphe olan enfeksiyon bölümüne alınıyor. Hastanede 5-6 servis kovid için ayrıldı. Bu bölüm hafif, orta ve ağır şiddetli hastalara göre sınıflandırıldı. Burada tedavi alan hastalardan daha da kötüleşenler olursa bizden konsültasyon isteniyor. Biz de Dünya Sağlık Örgütü kriterleri doğrultusunda hastayı yoğun bakıma alıyoruz.
GENÇ BİR HASTAMIZI KAYBETTİK AMA KANSER TEDAVİSİ GÖRÜYORDU
Aldığımız hastalar genelde yaşlı hastalar. Risk faktörü dışındakiler ve gençler bunu yoğun bakıma ihtiyaç duymadan atlatabiliyor. Ama mesela 36 yaşında genç bir kız hastamız vardı. Kan kanseri tedavisi görüyordu. Bu hastamızda Kovid-19 oluştu. Akciğer ve organ yetmezliği baş gösterdi. Zaten hücre ve beyaz küre üretemiyordu ve hastamız vefat etti.
Esas yaptığımız şey solunum desteği. Kovid-19’un ağır etki gösterdiği durumlarda akciğerleri hastalara yetmiyor. Biz de ona solunum desteği sağlıyoruz. Ayrıca hastalığı yenebilmesi için vücut direncini artırıyoruz. Böylece vücut kendi silahlarıyla virüse karşı savaşıyor. Bu savaşı gençler ve sağlıklı olanlar daha rahat kazanıyor.
Yoğun bakımda dün itibarıyla 14 hastamız vardı. İkisi vefat etti ikisi ise tedaviye cevap vererek servise alındı. Yoğun bakımdaki hastaların dördü seksen yaşın üstünde. Biri 71 yaşında, üçü 50 yaş üstünde ve biri de 40’larında… Genelde önlem almadıklarını söylüyorlar.
HASTALAR İÇİN TRAVMATİK
Bu hastalık bizler kadar hastalar için de çok zorlayıcı… Hastaların yanına girerken tedbir alıyoruz maske önlük takıyoruz. Ama bu durum hasta için de travmatik oluyor. Mesela kanser tedavisi gören başka bir hastamız öksürük belirtisi gösterdi. Akciğerleri kötüleşmeye başladı. Testleri gelene kadar Kovid-19 tedavisine başladık. Ama negatif çıktı. Başka bir sebeple zatürree olduğu anlaşıldı. Onu yoğun bakımdan aldığımızda “Üç gün boyunca uyumadım. Yanıma kimse gelmedi, çok korkunçtu” dedi. Hali hazırda kanseri olan hasta “Ben öleceğim” diye düşündüğünü söyledi. Hastanın yanına gidip bir merhaba demek bile bu hastalık sürecinde onları çok mutlu ediyor.
DAHA ÖNCE GÖRDÜKLERİMİZE BENZEMİYOR
Bu hastalığı önce bir süre dünyada gözlemledik. Hastalığın ilerleyişini, Çin’de, İtalya’da diğer ülkelerden gelen görüntüleri izledik. Ama bu hastalıkla birebir muhatap olmak ve onu uzaktan izlemek çok farklı… Daha önce yaptıklarımıza benzemiyor.
Askerliğimi 1988-89 yıllarında Van Askeri Hastanesi’nde anestezi uzmanı olarak yapmıştı. PKK terörüyle yoğun olarak mücadele ettiğimiz zamanlardı. Bir helikopter geldiğinde pencereden bakardım. İnen askeri sağa doğru taşırlarsa bize geliyordu, sola götürürlerse morga… Bir gece helikopter geldi yine… Bir indirdiler sola gitti, ikincisi de sola gitti, üçüncüsü de… Tam 16 tane… Oturduk hüngür hüngür ağladık. O zamanki hislerimi yaşıyorum yine… O günkü özveriyle çalışıyoruz.