65 yaş üstü insanların yüzde 90,6'sı sokağa çıkma yasağını doğru buluyor

Kanal7 Ankara Temsilcisi ve Haber7 yazarı Mehmet Acet, bugünkü köşesinde Areda'nın 65 yaş üstü vatandaşlarla yaptığı araştırmasını yazdı. Yüzde 16,1'i "Kendimi işe yaramaz gibi hissediyorum" derken, Yüzde 15,1’i ise,“Toplumun kendilerine karşı bakışının olumsuz hale geldiğini düşünüyorum” ifadelerini kullandı. Öte yandan yüzde 90’6’sı, kendileri için sokağa çıkma yasağı uygulanmasını doğru bulduklarını, yüzde 94,9’u da kurala uygun hareket ettiğini dile getirdi. 

Acet'in bugünkü köşe yazısı şöyle:

Areda isimli araştırma kuruluşu 65 yaş üstü insanlarla telefonla görüşerek bir kamuoyu araştırması yapmış.

65+Covid-19’a bakış başlığıyla yapılan anket çalışmasından elde edilen sonuçlar, yaşlılarımızın içinde bulundukları halet-i ruhiyeyi anlama bakımından iyi fikirler sunuyor.

Mesela anket çalışması için görüşülenlerden yüzde 16,1’i,“Kendimi işe yaramaz gibi hissediyorum” cevabını vermiş.

Yüzde 15,1’i ise,“Toplumun kendilerine karşı bakışının olumsuz hale geldiğini düşünüyorum” demiş.

Bu düşünceler oran olarak çok yüksek görünmese de, dışa açık anket çalışmalarında aynı duyguya sahip olup da bunu yansıtamayanların olduğunu da hesaba katmak lazım.

Bu araştırmanın üzerine bir haber de ben vereyim:

65 yaş üstün insanların evden çıkmalarına yasak getirilmesinin ertesi günlerinde noterlerdeki vasiyet başvurularında hızlı bir artış yaşanmıştı.

Kırgınlıklar, içe kapanmalar, değersizleştiğini düşünmeler…

Listeyi daha da uzatabiliriz.

Ahir ömründe ilk defa evden çıkmama mecburiyetinde kalan insanlar için “İyi işte evde kalıp kendilerini korusunlar” diye düşünüp geçecek miyiz yani?

Sağlık Bakan Fahrettin Koca, önceki gün yeni bir bilim kurulunun oluşturulduğunu açıkladı.

Bu kurulun üyeleri toplum bilimcilerden oluşacak.

Yani sosyologlar, psikologlar vs.

Bu kurulun en öncelikli gündem başlıklarından bir tanesi, yaşlılarımızın içinde bulundukları psikolojiyi etüt edip ona göre bir takım adımlar atmak olmalı.

Birkaç kere önümüze düşen bir haber cümlesi:

“Filanca Avrupa ülkesinde, Korona ölümlerinin oluşturduğu liste, huzur evlerinde ölüp de, öldüklerinden sonradan haberdar olunanların eklenmesiyle arttı”

Demek ki, huzur evlerinde kalanlar ölüme terk edilmişler.

Haber doğrudan böyle bir çağrışımda bulunmuyor mu?

Batıda, “Ölenler ölsün, kalan sağlar bizimdir” mantığına sahip olup da toplum baskısı ya da başka baskı unsurları nedeniyle dilinin ucundaki bu cümleyi sarf edemeyen yöneticiler olduğunu bir tek ben mi düşünüyorum?

“Ha zaten yaşlılar ölüyormuş, gençlere bir şey olmuyormuş. Çok da büyütmeyelim” diye düşünüp de yine aynı baskı nedeniyle bunu dillendiremeyenler ya da.

İşin psikolojisinden söz ettik ama yaşlılarımızın bir de fiziki anlamda yaşadıkları sıkıntılar var.

Yukarıda atıf yaptığım ankete katılanların yüzde 23,8’i,“İhtiyaçlarını temin etmekte zorluk çektiklerini”, yüzde 22’si “Yürüyüş yapamadığı için sağlığının bozulduğunu” dile getirmiş.

Buna rağmen yüzde 90’6’sı, kendileri için sokağa çıkma yasağı uygulanmasını doğru bulduklarını, yüzde 94,9’u da kurala uygun hareket ettiğini dile getirmiş.

Korona salgının yayılmaya başladığı günlerde sağlık çalışanları için üç gün süren bir kampanya yapılmıştı.

Saat 21:00’de herkes evlerinin camlarına balkonlarına çıkarak alkışlarla sağlık çalışanlarına destek vermişti.

Bunun bir benzeri yaşlılarımıza daha fazla ilgi gösterdiğimizi anlatacak bir başka kampanya ile yapılsa nasıl olur? 

Mesela üç günlüğüne saat 21:00’de herkes 65 yaş üstü tanıdıklarını telefonla arasın diye bir çağrı yapılsa.

Nasıl olur?