Sen olsaydın kervanlarımız dağılmazdı
Haber7 yazarı Esra Elönü, bugünkü yazısında oruç ibadetini anlattı. Elönü, "Oruç, mezar taşından başka bütün kartvizitlerin fani olduğunu düşündüğünde başlar" ifadelerini kullandı.
ABONE OLEsra Elönü'nün bugünkü yazısı:
Oruç, böbürlenerek yürüdüğün toprağın altında bir gün zorunlu rezervasyon yaptıracağını unutmadığında başlar. Oruç, mezar taşından başka bütün kartvizitlerin fani olduğunu düşündüğünde başlar.
Oruç, yemek sonrası sarıldığın kürdan kadar kalmış mazlum bebekleri düşündüğünde başlar. Oruç alçakların takozu kibirden arındığında başlar. Oruç, önce Allah’a sonra bastonlarına dayanmış yaşlıların duasında başlar. Oruç, yaptığın iyiliklerin gevezesi değil suskunu olduğunda başlar. Oruç, göbek sıvazladığın değil yoksulu yokladığın aydır.
Kötülükte cömertsin, 24 saat hançer yediriyorsun kardeşine. Sırtındaki kanla sana bir şeyler anlatmaya çalışıyor. Dinlemiyorsun. Bir tek hançer yemek oruç bozmuyor. Susuyorsun.
El etek yalamak oruç bozar, haksızlıkta tırsmak oruç bozar, cüzdanından kükreyen para sesiyle kardeşinin sesini bastırmak oruç bozar ve kardeşinin etini taşıyıp taşıyıp afiyetle yedirmek oruç bozar. Fitne oruç bozar, Kısacası insanlığı bozan ne varsa oruç bozar.
Belki orucunu kalabalıklara değil Allah’ın Resulune anlatma zamanıdır..
Efendim. Burası küçük ekmek teknem. Kimi zaman gam istasyonu gibi hüzün kalabalığı, kimi zaman söküğünü diktiklerimin duası. Ama ne olursa olsun güne senin adınla başlamak kalbimin siftahı ki bereketi Allah’tan.
Efendim, sensizlik hüzün ipeğine sarılı. Sensizlik senin merhametinden yetimlere diktiğimelbise olur.
Efendim, biz ne giyersek giyelim adı fani, fakat inandığımızı yaşamak üzerimizde senden iz, aynalara değil senin şefaatine talibiz.
Efendim, sen olsaydın kervanlarımız dağılmazdı, sen olsaydın riyanın kumaşına ruhlar esir olmazdı, sen olsaydın hakikatin boynu vurulmazdı, sen olsaydın alnımızda secde terinden başka ize rastlanmazdı.
Sen olsaydın efendim, kardeşimizin hak olan yalnızlığını, iftiranın kalabalığına terk etmezdik. Ve sen olsaydın, kibrimizle esip mazlum olanı üşütmezdik.
Efendim, elimde bir yetime diktiğim elbise. Bilirim ki Yetimin sevincine emeğim zikirdir. Onun babasızlığını unutturuşumdur seni anmanın adı. Onun yüzünü göğe kaldırmaktır zaferim.
Tokluğum, onun da doyduğunu bilmektir.
Hesabım, boynumdaki bir yetimin vebalinden düşmektir Efendim.
Bilirim ki orucumla beraber onun ellerini tutmaktır ibadetim. Bilirim ki, bu açlık onun kursağından geçmeyen ekmeğin adı. Bilirim ki bu susuzluğum onun babasızlığını hissettiğim an. Onun susuzluğu babasızlığı, onun açlığı kimsesizliği.
Efendim, bilirim ki bu ay, hayra dokunmuş kumaşlarla onların yetimliğini örtme ayıdır. Bilirim ki İğnenin ucundan geçen merhamet, İdris Nebinin çağrısıdır.
Allah’ın ipine sarılmak, ruhumuza biçilmiş kaftan.
Ve ayırmaktır, dünya çamurunu temiz topraktan.
Bugünlük bu kadar efendim seninleyim.