Bunu 'en çok Almanya' istiyor deyip duyurdu! 'CHP ve HDP kadrolarındalar'
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin 23 Nisan nedeniyle çocuklar için hazırlatıp dağıttığı kitap bir çok tartışmalara neden oldu. “Demokrasi için ‘sandık’ şarttır ama yeterli değildir” ifadelerinin yer aldığı sokak eylemleri görselleriyle sivil itaatsizlik çağrısının da yapıldığı kitapçıkta bir başka konu ise farklı bir tartışmanının kapılarını araladı...
ABONE OLTarık Dağlı'nın haberi / Haber7
Kitapçıkta dini özgürlük konusunun yer aldğı sayfada Alevilik, İslam’dan ayrı bir dinmiş gibi resmedildi. Çizimde İslâmiyet hoca, Hristiyanlık rahip, Yahudilik de hahamla resmedildi. Aynı çizimde bir Alevi dedesine de yer verilerek çocuklara Alevilik bir ‘din’ gibi gösterildi.
Aleviliğin farklı bir dinmiş gibi gösterilmesi hususunu konusunda uzman ilahiyatçılar Prof. Dr. Faruk Beşer, İlahiyatçı Yazar Dr. Şerafeddin Kalay, Prof. Dr. Kerim Buladı, Dünya Ehlibeyt Vakfı Başkanı Fermani Altun ve mezhepler tarihi konusunda yaptığı araştırmalar ve Alevilik üzerine yaptığı akademik çalışmalarla tanınan Prof. Dr. İlyas Üzüm değerlendirdi.
"ALEVİLİĞİ, İSLAM DIŞI GİBİ GÖSTERMEK İÇİN UĞRAŞIYORLAR. SİYASİ TEZGAH BUNLAR"
Dünya Ehlibeyt Vakfı Başkanı Fermani Altun: Alevilik İslam’ın özüdür. Kendine Alevi diyen ve ideolojik kimliklerini Alevilik olarak sunmaya çalışanlar var. İnsanın ateist olmasını tartışamayız, ama ateist olup inançsız olup kendisini Alevi gibi göstermeye, Aleviliği de inançsızlık gibi göstermeye çalışanlar var. Oysa Alevilik İslam’ın özüdür. Allah’a, peygambere, Kur’an-ı Kerim’e ve Ehli Beyte uygundur. Anadolu’da Alevi toplum saf, tertemiz, pırıl pırıldır. Onları kendi siyasetlerine alet etmeye çalışıyorlar. Oradaki örf adet gelenek saygıyı görseniz, zaten bu söylentileri çıkaranların Alevilikle alakası olmadığı anlarsınız.
Bakın şöyle anlatayım. Bundan 28 sene önce Alevi kurultayları yaptığımız zaman, çok şeyler yaşadık. Alevi Federasyonları bizim kurultay aleyhine gazetelere ilan veriyorlardı. “Bizim Ehli Beyt ile işimiz yok” diyorlardı. Şimdi o ilanları verenler HDP, CHP’de belediye başkanı, milletvekili oldu. Siyasallaşan bir Alevilik var. Aleviliği, İslam dışı gibi göstermek için uğraşıyorlar. Siyasi tezgah bunlar.
"ERBAKAN HOCA TOPLANTILAR GELDİ DİYE KIYAMETİ KOPARMIŞLARDI"
Erbakan Hoca ile 40 yıllık dostluğumuz vardı. 28 Şubat günlerinde Hoca bizim toplantılarımıza geldiği için kendilerine Alevi diyen bu siyaset ve ideoloji peşinde koşanlar kıyameti koparmışlardı. TESK Başkanı, TÜRKİŞ Başkanı, DİSK Başkanı. Bunlar hep Alevilik diye siyasi ideoloji pazarlayan ve Alevi kimliklerini kullanarak Aleviliğin gerçekte böyle olduğunu iddia eden kişiler. Bunlar hep arkasında CHP olan Aleviler. Şimdi utanmadan Erbakan Hoca’yı anma toplantılarına katılıyorlar. Yine siyaset yapıyorlar.
Ne demiş Sultan Abdal yüzyıllar önce… “Siyaset günleri gelip geçmeden / Açın kapıları dosta gidelim”
"BU GRUPLAR CHP VE HDP KADROLARINDA YER ALIYOR"
İşin özü, Aleviliği siyasallaştıran bir grup var. İdeolojik olarak kullanıyorlar. Aleviliği İslam’dan ayrı göstermeye çalışıyorlar. Bu gruplar CHP ve HDP kadrolarında yer alıyor. Emperyalist, Siyonist gruplar da mesela bunlar hiç karşı çıkmaz. Hep yanlarında olurlar. Ama ehli beyt toplumuna hep düşmandırlar. Şimdi de bunun bir yansımasını görüyoruz.
"ALEVİLİĞİN AYRI BİR DİN OLARAK GÖSTERİLMESİNİ ALMANYA İSTİYOR"
Prof. Dr. Faruk Beşer: Bu bir cehaletin eseridir ya da bilerek bunu böyle yapmışlardır. Alevilik siyaseten ve dinen Hz. Aliyi önceleyen bir düşüncedir. Ayrı bir din değildir. Siyaseten düşünürsek de böyle bir ayrımı zaten yapmamamız lazım
Aleviliğin ayrı bir din olarak gösterilmesini Batı ülkeleri, özellikle Almanya istiyor. Almanya, Alevi derneklerine yardım ediyor. “Farklı bir din olduğunuzu söylerseniz size daha fazla yardım veririm” diyor. Türkiye’de böyle bir azınlık oluşturmak istiyor. Çatışma sosyolojisinin gereği olur bunu oluşturmaya çalışıyor. Türkiye’de de bunu yapanlar cahil değillerse kasıtları vardır.
“Aleviler Kur’an-ı Kerim’e, namaza inanmıyor” diyenler var. Aleviler içinde böyleleri olabilir. Ama aynı şekilde Kur’an-ı Kerim bazı hükümlerine inanmayan Sünniler de var. Onların hükmü neyse bunların da hükmü odur. Kategori olarak Alevilik İslamın içindedir. “Aleviler Müslüman değildir” demek, konuyu buraya getirmek çok tehlikelidir.
"BU GÖRSEL DİNLERARASI DİYALOG ZİHNİYETİNİN BİR DEVAMIDIR"
İlahiyatçı Yazar Dr. Şerafeddin Kalay: Alevilik ayrı bir din olarak göstermek hatadır. İslamın gerçek ölçülerini karşılıyor mu derseniz belki 30 40 ayrı çeşidi var. Haşa, Hz. Ali’yi ilah göreni de var, namaz kılanı da var. Benzeri Hıristiyanlıkta da var. Evanjelistler, Ortodokslar, protestonlar. Bunların ölçüleri de birbirlerinden çok farklı. Ama hepsi bir olarak anılıyor. Farklı bir din olarak değil. Zaten bu resimde esas mesele Aleviliğin ayrı bir din olarak gösterilmesi değil, bunları bir arada mesajının verilmesidir. Bu, dinlerarası diyalog zihniyetinin bir devamıdır. O zihniyette de Aleviler farklı gösteriliyordu. Cami, kilise, havra, cem evi şeklinde dile getirirlerdi. Dünyada yapay bir küresel din oluşturulmaya çalışılıyor ve bu zihniyet de ona hizmet ediyor.
"KIBLESİ, KİTABI, PEYGAMBERİ BİR OLAN KİTLELERİ FARKLI OLARAK GÖSTERMEYE ÇALIŞMAK TOPLUMU BÖLMEKTİR"
Prof. Dr. Kerim Buladı: Alevilik müstakil bir din değildir. Bir mezheptir. Biraz daha alanı daraltırsak bir yoldur. İslam’ın içerisinden çıkan bir fırkadır. Kelimenin anlamını da düşününce “Hz. Ali taraftarı, Hz. Ali’yi sevenler” demektir. Bu çerçevede ele alırsak Hz. Ali (R.a) efendimiz, peygamber efendimizin (S.A.V.) damadıdır. Cennetle müjdelenenlerin başında gelir. Efendimizin, kendisi hakkında çokça övgüsü vardır. Hz. Ali efendimizin ayrı bir inancı yok ki Aleviliği ayrı bir din olarak düşünelim.
Alevilik ya da daha genel anlamda Şia, İslam içerisinde bir mezheptir. Ayrı bir konu ama bunun siyasi tarafı da vardır.
Aleviler namaz kılar, Hz. Muhammed’i peygamber olarak kabul eder, Kur’an-ı Kerim’i kitap olarak tanır. Hiçbir Alevi de zaten “Bize ayrı kitap geldi” diye bir iddiada bulunamaz. Bunun farklı olduğunu söylemek, toplumu da bölmektir. Alevilik İslam medeniyetinin şemsiyesi altındadır. Kıblesi, kitabı, peygamberi bir olan kitleleri farklı olarak göstermeye çalışmak toplumu bölmek manasına gelir.
"ALEVİ KANAAT ÖNDERLERİ, KURULUŞLARI, ALEVİ CANLAR ALEVİLİĞİN İSLAM DIŞI OLDUĞUNU REDDEDİYOR"
Prof. Dr. İlyas Üzüm: Alevilik, sözlük anlamı itibariyle “Ali taraftarlığı” demektir. Hz. Ali ise herkesin bildiği gibi İslam Peygamber’inin birçok hadisinde övdüğü damadı olup Müslümanların dördüncü halifesidir.
Terim olarak ise Alevilik, X. yüzyıldan itibaren İslam’ı kabul etmeye başlayan göçebe Türkmen oymaklarının, bu yeni din ile birlikte eski inançlarını “mezc ettikleri” gayr-ı sünnî, tasavvufî öğeler taşıyan bir anlayıştır.
Bu anlayış tarih boyunca kendisini, samimi olarak “Müslümanlık” üst kimliği ile sunmuştur. Bu yapının gerek inanç ve anlayışları gerek kaynakları, gerekse temsilcileri aynı şekilde İslam üst kimliğine vurgu yaparak kendisini ifade etmiştir.
Mesela bu yapının inançlarını ifade eden “Hak-Muhammed-Ali” üçlerindeki “Hak”, İslam’daki uluhiyeti, “Muhammed” sözcüğü Hz. Peygamber’in risaletini, “Ali” de Hz. Ali’nin velayetini ifade eder.
Aleviliğin bütün erkanlarına nüfuz etmiş olan bu üçler kimi defa “Lâ ilahe illallah, Muhammedün resulullah, Aliyyun veliyullah” şeklinde ifade olunarak İslamî tevhidi ifade etmiştir.
Öte yandan başta, temel erkan kitabı “Buyruk” olmak üzere bütün kaynaklar bu üçlere yapılan vurgularla doludur. Alevi ozanlarının tamamı bu üçlere dair deyişler söylemişlerdir.
Yine mesela Aleviliğin sembol isimlerinden Pir Sultan Abdal bir deyişinde,
“Muhammed dinidir, bizim dinimiz
Tarikat altından geçer menzilimiz
Cibril-i emindir, rehberimiz
Biz müminiz, mürşidimiz Ali’dir”
diyerek, din olarak “Muhammed dinine” yani İslama mensup olduklarını dile getirmiştir.
Bununla birlikte son yıllarda, başka arka plan çalışmalara bağlı olarak geliştiği anlaşılan ve “Aleviliği İslam dışı” gören ve görmek isteyen birtakım çevrelerin olduğu aşikardır. Bu kesimler Aleviliğin İslamla ilgisi olmadığını ve kendine mahsusu bir inanç olduğunu iddia ediyorlarsa da bu iddialar kahır ekseriyeti itibariyle gerek Alevi kanaat önderleri gerek Alevi kuruluşları ve gerekse Alevi canlar tarafından reddedilmektedir.