Türkiye'ye karşı Uganda ve Küba'yı örnek gösteren Zülfü Livaneli ve Gürsel Tekin'e tepki
Hürriyet gazetesi yazarı Nedim Şener "Evet, bir İsveç, Küba, Uganda değil ama!" adlı köşe yazısında İsveç'ten getirilen Türk ailesini kaleme aldı. Şener yazısında, daha önce yaptıkları açıklamalarla "Uganda ve Küba" örneği veren Gürsel Tekin ve Zülfü Livaneli'ye yüklendi. Şener yazısını "Evet, Türkiye hala birilerinin gözünde bir İsveç, bir Küba, bir Uganda kadar örnek değil ama ülkemizle gurur duyalım" diye bitirdi.
ABONE OLİte Nedim Şener'in o yazısı;
Türkiye COVID-19 salgınına karşı gece gündüz hekimi, hemşiresi yani tüm sağlık çalışanlarıyla canı pahasına mücadele ederken aynı zamanda tüm dünyaya ahlak dersi veriyor. Birbirinin maskesini çalan Avrupa ülkelerine maske gönderiyor. 60 bin vatandaşını ülkesine getiriyor, 54 ülkeye tıbbi malzeme yolluyor. Evet, birilerinin gözünde hâlâ "İsveç, Küba, Uganda" kadar iyi bir örnek değil ama ülkemizle gurur duyalım.
Dünyanın en gelişmiş ülkeleri en güçlü paralara sahipler; dolar, Euro, sterlin basıyorlar. Ne isterlerse alabiliyorlar, refah ülkesi olarak anılıyorlar. Küresel milyarderler listesinin neredeyse tamamını onlar oluşturuyor. Zenginliği temsil ediyorlar. Yalnız ekonomik mi, siyasi olarak kendilerini yere göğe koyamıyorlar. İfade özgürlüğü onlardan sorulur, demokrasi onlardan, hukuk onlardan sorulur, insan hakları onlardan...
Peki ya insanlık?
DÜŞEN MEDENİYET MASKESİ
COVID-19 salgını ülkelerini vurduğundan beri ekonomik olarak böbürlenen Amerika ve Avrupa ülkelerinin "insanlıkta" ne kadar geriye savrulduğunu görüyoruz. Avrupa ve Amerika istihbarat örgütleri havaalanlarında birbirinin maskesini çalarken, aslında yüzlerindeki "medeniyet maskesini" düşürüyor.
COVID-19 nedeniyle dünyada 200 bin kişi öldü. Bunun neredeyse 150 bini Avrupa ve Amerika’da. Sadece Amerika’da ölenlerin sayısı 50 bin kişiyi buldu.
COVID-19 insanları öldürüyor ama aslında Batı’nın insani değerleri, insanlığı ölüyor, farkında değiller. On binlerce yaşlıyı bakımevlerinde ölüme terk edeceklerini söyleseler asla inanmazdım. Hastaneden doktorların kullanacağı maskeleri, dezenfektanları çalacaklarını söyleseler güler geçerdim. Ölenlerden morg parası, gömülmesi için on binlerce dolar ve Euro isteyeceklerini düşünemezdim. Mezar yeri bile bulamayacaklarını, ölenleri yakmak için sıraya gireceklerini hayal dahi edemezdim. Doktor ve hemşirelere bile maske bulamayacaklarını, dezenfektan sıkıntısı çekeceklerine inanmazdım. O ekonomik "parlaklık" içerisinde sağlık sisteminin bir salgında tuzla buz olacağını hayal bile edemezdim. Bunların hepsi hatta bunlardan beteri de oldu.
54 ÜLKEYE YARDIM
Ama Türkiye’nin salgının başından itibaren aldığı önlemler, Bilim Kurulu’nun çalışmaları ve yerinde önerileri, sağlık çalışanlarının özverili mücadelesi ve toplumun sabırla verdiği destek Batı medyasının bile dikkatini çekiyor. Türkiye hastalığın en yaygın görüldüğü İtalya, İspanya, İngiltere dahil 54 ülkeye test kiti, eldiven, dezenfektan, maske ve tıbbı malzeme yolladı. Tüm dünyada uçuşların durması nedeniyle değişik ülkelerindeki 60 bin yurttaşını ülkesine getirdi. Önceki gün yaşanan bir olay ise gerçekten ibretlikti. Gelişmiş Batı ülkelerinin başında gelen, kişi başına düşen milli geliri 54 bin dolar ile Türkiye’den 5 kat fazla olan İsveç’ten bir Türk kızı Leyla, kalp rahatsızlığı da olan babası Emrullah Gülüşken’in COVID-19’a yakalandığını, hastaneden eldivensiz, maskesiz, ilaçsız geri çevrildiklerini, astım hastası kardeşleriyle aynı evde risk altında olduklarını sosyal medyadan paylaştı.
İYİLİK KORONAVİRÜSTEN HIZLI YAYILIYOR
Leyla, İsveç gibi bir ülkede çaresizliğin içinde sesi titreyerek sosyal medyada şu konuşmayı yaptı: "Babam hastaneye kaldırıldı, COVID-19 teşhisi kondu, buna rağmen babamı bir saat sonra eve gönderdiler. Teşhis konulduğu, durumu ağır olduğu halde. ‘Akciğerleri etkisi altına aldığında hastaneye yatırılacak’ dediler, hiçbir ilaç vermediler, ağrı kesici vermediler. Daha sonra ambulans çağırdığımızda da gelip, hiçbir şey yapamayacaklarını söyleyip gittiler."
UGANDA’YA ÖVGÜ
Türkiye’nin koronavirüs salgınıyla mücadelesindeki tutumu, sağlık çalışanları, bu alandaki çalışmaları gibi ahlaki tutumuyla tüm dünyaya örnek olacak düzeyde. Yalnızca bu değil, yardım kampanyaları, 65 yaş üstü olanlara gösterilen vefa ve yardım, birbiriyle yarışan iyi insanlar adeta tarih yazıyorlar. İyiliğin koronavirüsten hızlı yayıldığını gösteriyorlar.
Küba’nın da bu alanda yaptıkları az değil, Zülfü Livaneli bunu şöyle anlatmıştı: "Bu zor günlerde içimi ferahlatan tek şey, Küba’nın verdiği insanlık ve dayanışma dersleri. Sosyalizm yaşatır."
CHP’li Gürsel Tekin de Uganda’nın bu konudaki çabalarını 11 Nisan günü şöyle ifade etmişti: "Uganda’da ilk vaka 13 Mart’ta ilan edildi, Uçuşları durdurdular, yurtdışından gelenleri karantinaya aldılar. Her türlü toplantıyı yasakladılar, sokağa çıkma yasağı ilan ettiler. Uganda’da 53 vaka var. Uganda, Türkiye’den daha iyi yönetiliyor."
Evet, Türkiye hâlâ birilerinin gözünde bir İsveç, bir Küba, bir Uganda kadar "örnek" değil ama ülkemizle gurur duyalım...