İstanbul'un simgeleriyle ilgili ibretlik açıklama!

Kültür Bakanlığı, İstanbul’un sembol yapılarından biri olan Galata Kulesi’ni de İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nden devirle Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün uhdesine almıştı. Yeni Şafak Gazetesi Yazarı İsmail Kılıçarslan, 'Bu çirkinliği yapmamak lazım gelir' diyerek, İBB Kültür Varlıkları Daire Başkanı Mahir Polat'ın İstanbul'un simgeleriyle ilgiliİ ibretlik açıklamalarını köşesine taşıdı.

ABONE OL
GİRİŞ 19.05.2020 19:25 GÜNCELLEME 19.05.2020 19:35 GÜNCEL
İstanbul'un simgeleriyle ilgili ibretlik açıklama!

İsmail Kılıçarslan'ın bugünkü yazısında ilgili bölüm şu şekilde;

Hatırlayanlarınız olacaktır. Geçen hafta İBB Başkanı İmamoğlu, Kültür Bakanı’na bir açık mektup yazarak “yapılanın yanlış olduğunu, bu yanlıştan dönülmesi gerektiğini, kulenin İBB’ye devrinin temin edilmesini” talep etmişti.

 

 

Gelelim meselenin ek yerine. Normalde “standart bir politik itişme” deyip geçeceğim bir meseleyi niçin köşeme taşıdığım sorusunun cevabına yani.

İBB Kültür Varlıkları Daire Başkanı Mahir Polat, Karar Gazetesi’ne verdiği ve İBB’nin bu konudaki tezlerini anlattığı söyleşisinde noktası noktasına şunları söylüyor: “Biz, 6. yüzyılda Bizans döneminde yapılmış, Cenevizliler tarafından onarılmış, İstanbul’un mütemmim cüzlerinden bir yapının vakıf kültür varlığı olmadığını anlatmaya çalışıyoruz.”

 

 

Bence çok temiz anlatmış derdini Mahir Polat. Fethedilen bir şehrin herhangi bir yapısının vakıf malı olamayacağını, Fatih Sultan Mehmet’in Galata Kulesi’ni, Bizans surlarını, su kemerlerini, Ayasofya’yı yahut “kılıç hakkı” olarak devletin uhdesine geçen hiçbir yapıyı “vakıf malı” haline getiremeyeceğini söylüyor.

Muazzam bir tez bu. Kendilerini Cenevizlilerin, Roma’nın, Bizans’ın devamcısı sayanlar bayılırlar bu teze. Veriverelim o zaman Dikilitaş’ı, Sahn-ı Seman’ı, Ayasofyaları, surları falan “gerçek” sahiplerine… Üzülmesinler biz İstanbul’u aldık diye.

Benim “bu galiba standart bir politik itişme değil” dediğim yer tam burası. Mahkeme Galata Kulesi’ni İBB’ye verir mi bilmem, bilemem.

Ama bildiğim şudur: Galata Kulesi de bilcümle İstanbul toprağı da dedemiz Fatih’in bileğinin hakkıyla aldığı, kılıcıyla hak ettiği yerlerdir. Bu konudaki ayarımızla oynamak ise kimsenin hak ettiği bir şey değildir. Bu çirkinliği yapmamak lazım gelir.

“Fatih Galata’yı kılıçla almadı ki?” diyeceklere bir not: Doğru. İstanbul’u alınca Galata teslim oldu kendiliğinden. Galata, İstanbul’un yüzgörümlüğü yani bir bakıma.