Yürü hâlâ ne diye heykelle uğraştasın diyor Fatih!
Haber7 yazarı Esra Elönü "Yürü hala ne diye heykelle uğraştasın diyor Fatih!" adlı köşe yazısında, İstanbul fethi münasebetiyle dün Ayasofya'da okunan Fetih Suresi ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarını kaleme aldı.
ABONE OLİşte Esra Elönü'nün o yazısı;
O Fetih Suresi , Ayasofya’nın gurbetten dönüşüdür.
Düşmana karşı kendini neyle savunuyorsan o düşmanın kalitesini gösterir. Çünkü düşman anladığı dilden ölür. Elimdeki sinek ilacı, karşımızdakilerin şifası. Senin kutsallarına hırlayanlar senin hakkında hiçbir şey bilmez senin bildireceğin tek özelin ayakkabı numaran olmalı ki neyle ezildiğini bilsin.
Biz böyle yolumuza devam ederken Ayasofya’da Fetih Suresi okunacağı haberi geldi. Bir durduk, silkeledik üstümüze sıçrayan hırıltıları, göğe bakacak yüzümüzü serinletti bu haber. Birilerinin karın ağrısı bizim başımızın tacı. İçimizdeki en garip dostumuz Ayasofya’nın sevinçten ağlamasıydı Fetih Suresi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan içinde dört atlısı, dirayeti, komutanlığı, duası ve sabrıyla Fetih suresinin ilk ayetlerini Fatihin ruhuna hediye etti. Rabbim kabul eylesin. Bizim sabrımız Ayasofya’nın sabrına benzer . Bizansı kahredecek her hamle bizim zaferimizdir o hesap .
Sonrası malum. Yürüyen tatil valizi, Fatih Sultan Mehmet’in heykelini yapacaklarını duyurdu. Ellerine muhallebi geçse heykel yapmak için dondurucuya atan bu şeyler kahkaha atma duygumuzu fethediyordu. Fazilet Durağında olmayan 47 kişi kanını dondurmuştu sulandırmak için sanırım Fatih’in heykelini yapacak.
Bakın görün kim işin ruhunda kim heykelinde. Kim yüreğe kim taşa dokunuyor görün. Kimin ağzı dualı kimin salya mağarası bilin.
Bir adet insansız takım elbise yayıldığı yerden yaptığı programda "Fetih Suresinin okunmasını çağ dışı buluyor."
Bakın bunlara göre çağdaşlık, Sultanahmet Meydanında caney caney işte meydaney diye dönen dönme dolaplara alkış tutmaktır. Bunlara göre çağdaşlık "Zulüm 1453’de başladı diyenlere yaltaklanmaktır." Bunlara göre çağdaşlık Cehilin hobileri arasına girmektir.
Onlar, hainlerin ağızlarında dağılacak bir Türkiye peşinde,
Sen, cehillerin kursağına oturacak bir zaferin izinde.
Onlar, el etek öptürecek kan helvasından putlara cila.
Sen, sana kalan son İbrahim’in nefesinde dua.
Onlar toprağı hendekle inciten rütbeli kazma,
Sen, ölü toprağını kalplerden ayıran irfanın asası.
Onlara düşen sadece, zafer yağmurlarının tasası.
Sen, şehadeti aynı kaptan içen Ahmet ile Mehmet.
Onlara ne yabancı rahmet ile merhamet.
Senin bir elin ekmek böler mazluma, diğer elin bir yetimin vatanı.
Onların iki eli kanda ki, masumların celladı.
Sen, kuyulardan Yusufları kurtaran kervan sahibi,
Onlar, kervanlara ürüyen Bizans itleri,
Sen, ancak Hilal olmak için bükülen Davut elinde demir,
Onlar, inlerinde büzülen Calutlar elinde kir,
İnan yarılsa kalbin dökülecek içinden bir yiğit Hamza,
İnan tuzaklar kusar Onlar mabedinin namusuna,
Gül geç, Zaferin acelesi olsa da
Duası, beklemeyi de bilir göğün namlusunda ..
Sen fetih fetih heybet dağıtan henüz bitmemiş şiir.
Onlar ancak izbe izbe toplanan güneş sanılan zifir.
Sen cihandan cihana koşturan sesini,
Onlar çukurdan çukura akıtan nefretini.
Onlar seyrek sen gürsün!
Onlar nefretlerinin esiri
Sen sabırda hürsün!
Onları bitirecek
Ve seni yeniden başlatacak olan Allah’a sonsuz şükürler olsun.
Sonsuz şükürler olsun.
Ey zalim, Ey Haçlının yüzüne sırıtan kalleşlik izi..
Şöyle kenarda debelenen kudur acizliğin nam salsın.
Bize bir meydan bırak,
Dağılın da şükür secdemize yer açılsın..
Yer açılsın..