Yerli Düşünce Derneği: Ayasofya Fatih’in vakfiyesi, fethin sembolüdür

Son günlerde ülkemizin gündeminden düşmeyen Ayasofya’nın statüsüyle ilgili tartışmalar üzerine bir açıklama da Yerli Düşünce Derneği’nden (YDD) geldi. Dernek yönetiminin Ayasofya tartışmaları üzerine yaptığı toplantı sonrası bir basın bildirisi yayınlandı.

ABONE OL
GİRİŞ 12.06.2020 18:16 GÜNCELLEME 12.06.2020 18:16 GÜNCEL
Yerli Düşünce Derneği: Ayasofya Fatih’in vakfiyesi, fethin sembolüdür

Ayasofya mevzusunun ulusal egemenlik konusu olduğuna işaret edilen açıklamada, ulusal egemenliği ilgilendiren konularda STK’ların sivil inisiyatif olduğunu ve duyarlı olması gerektiği belirtilerek, “yerli ve milli olan STK’lar bir milletin milli hafızası ve refleksidir.” denildi.

 

“AYASOFYA FATİH’İN VAKFİYESİ, FETHİN SEMBOLÜDÜR”

 

Yerli Düşünce Derneği’nin Ayasofya ile ilgili açıklamaları şöyle: “Bilindiği gibi Ayasofya, hakkında Fatih Sultan Mehmet Han’ın vakfiyesi bulunan bir ibadet mekanıdır. Aynı zamanda fethin sembolüdür. Yalnızca Ayasofya’nın değil bütün İstanbul şehrinin biricik sahibi Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve Milletidir. Bir diğer husus ise Fatih Sultan Mehmed Han Hazretlerinin bu ibadethaneyle ilgili kanunnamesi vardır ve burası benim vakfiyemdir demiştir. “Kim bu vakfın şartlarından birini değiştirerek kanun ve kurallarından birini tağyir ederse yahut vakfın tebdili ve iptali için gayret gösterirse; vakfın ortadan kalkmasına yahut maksadından ve gayesinden başka bir gayeye çevrilmesine kast ederse (…) bütün insanların laneti üzerlerine olsun.” diyerek ferman yayınlamıştır.

“HANGİ MÜSLÜMANIN BU VAKFİYEYİ OKUYUNCA RUHU ÜRPERMEZ?”

Resmî vazifemiz veya durumumuz ne olursa olsun, neticede biz bir Müslümanız. Hangi Müslümanın bu vakfiyeyi okuyunca ruhu ürpermez? Tabiatıyla bizim de bir buçuk milyar Müslüman gibi Ayasofya’nın ibadete açılmasını talep etmemiz meşru bir hakkımızdır. Vaktinde Balkan Paktı uğruna tartışmalı bir şekilde kurban verilen Ayasofya’ya karşı bir vefa ve iadeyi itibar borcumuz olduğunu düşünüyoruz. Nitekim bu konunun ülke hukukumuzda ve uluslararası hukukta meşru ve geçerli sebepleri vardır. Ayasofya ile ilgili ceddimiz Fatih Sultan Mehmed’in vasiyeti var. O vasiyet ve vakfiyenin harfiyen yerine getirilmesi gerektiğine inanıyoruz. Bu, hepimiz için bir an evvel yerine getirilmesi gereken önemli bir vecibedir diye düşünüyoruz.”

“SN. ÇAVUŞOĞLU’NUN SÖZLERİ TÜRK DEVLETİ VE MİLLETİNİN KESİN DURUŞUDUR”

“Dışişleri Bakanımız Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun altını çizerek ifade ettikleri ‘Ayasofya kesinlikle uluslararası bir konu değildir. Ulusal egemenlik konusudur’ tespitleri büyük Türk devleti ve milletinin bu konudaki kesin duruşudur.”

“1453’TEN BERİ BİRİLERİNE RAHATSIZLIK VERMEYE DEVAM EDİYORUZ”

“Evet, 1453’ten beri birilerine rahatsızlık vermeye devam ediyoruz. Dışarıdaki rahatsızları biliyoruz da içerideki çapsızları ise aziz milletimizin yüksek vicdanına havale ediyoruz.  Bize göre bu ülkede kim ay yıldızlı al bayrağa sahip çıkıyorsa ve bu ülkenin kadim düşmanlarına karşı mücadele saflarında yer alıyorsa o yerlidir, millîdir, bu devletin birinci sınıf vatandaşı, bu vatanın asıl sahibi ve bu büyük milletin has evladıdır. Her kim ki bu değerlere yan gözle bakıyorsa, düşmanla işbirliği içindeyse işte o bu vatanla, bu milletle bağı kalmamış köksüz, ruhsuz ve sevgiden yoksun bir mankurttur. Kuşkusuz bugün milletimizin karşısında kim varsa dün Malazgirt’te de onlar vardı. Kılıçarslan’ın, Selahaddin Eyyubi’nin, Sultan 2. Abdülhamid’in karşısında onlar vardı. Çanakkale’de, Kurtuluş Savaşı’nda Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün karşısında da onlar vardı. Adnan Menderes’in, Alparslan Türkeş’in, Turgut Özal’ın, Necmettin Erbakan’ın karşısında onlar vardı. Bugün de aynı odakların Sayın Cumhurbaşkanımız ve Cumhur İttifakının karşısında olmalarını da manidar buluyor ve milletimizin takdirlerine sunuyoruz.”

“AYASOFYA BİZİMDİR”

​“Öz yurdumuzda garip, öz vatanımızda parya olacak halimiz yoktur! Ayasofya bizimdir. İstanbul’un Fatihi, Sultan Mehmed Hazretleri burasını gelecek nesillere yani biz torunlarına camii olarak hediye etmiştir. Konu bu kadar açık ve nettir. Peygamberimizin (sav) övgüsüne mazhar olmuş bir milletin evlatlarını egemenlik hakları üzerinden sınamak hiç kimsenin hakkı da haddi de değildir.”