LGBT rezilliğine çok sert tepki: Yolun onurunu kirletmeyin!

Haber7 yazarı Esra Elönü, "Yolun onurunu kirletmeyin!" adlı köşe yazısında son günlerde artan LGBT rezilliğine sert tepki gösterdi. Elönü yazısında Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş'ın sözleri sonrası saldıranlara da cevap verdi.

ABONE OL
GİRİŞ 30.06.2020 15:33 GÜNCELLEME 01.07.2020 13:24 GÜNCEL
LGBT rezilliğine çok sert tepki: Yolun onurunu kirletmeyin!

İşte Esra Elönü'nün o yazısı;

 

 

"Allah'a muhaliflere anlatmaya çalıştığın laf da senden hesap soracak" deyip susmalı mı? Yoksa tertemiz nesline sodom harfiyatını dökmeye çalışan molozlara haykırmalı mı?.. Haykırmalı. Görüyorsunuz değil mi sizin inandıklarınıza rutubet kusmak özgürlük lakin inandıklarınızı haykırmak nefret suçu.

Siz fıtrat deyince böğürüyorlar lakin fıtratı vıcık renklerle dizayn edip fırfır dikince, yaratıldığı çamurdan haz putlarını yeyince rahatlıyorlar. İnsan en evcil hayvandır sözümün nefes alan hali bu akvam. Ne oluyor? Son yıllarda cinsimizin ayarlarıyla bu kadar rezilce oynamaları sizce neden? LGBT denilen ortaya karışık haz menüsüne dahil olanların şımarıkça kendi hevalarını gençliğin gözüne sokmaları neden?

 

 

Sapıklığı insan haklarıyla modifiye edip allı güllü eteklerin içinde erkeklerin, erkek çuvalı içinde kadın olmaya çalışanların yapmak istedikleri tek şey fıtratı ifsad etmek .

Yahu siz kime yürüyorsanız yürüyün.. "Onur" gibi en kıymetli kelimelerimizi çalıp soytarılığın eteklerine saramazsınız.

Onurlu Yürüyüş arıyorsanız, taş üstüne taş koyanların adımlarına bakacaksınız.

Fatih’in Fethe yürüyüşüne bakacaksınız, Çanakkale’ye bakacaksınız, Gemileri yakanların yürüyüşüne bakacaksınız, Dağdakileri titreten şehadet yürüyüşüne bakacaksınız, Yasin’in iyilik uğruna yürüyüşüne ve o ayakların hangi sebeple parçalandığına bakacaksınız.

Kadın ve Demokrasi Derneği muhteşem bir hatırlatma yaptı .  Kadem , onurlu yürüyüşün aslını gösterdi bize, bu milletin tertemiz nesline namzet hakikatin yürüyüşünü tazeledi hafızalarımızda.

Onurlu Yürüyüş arıyorsanız, İsrailli askerlere çalınmış topraklarının hesabını soran Filistinli kadınların yürüyüşüne bakacaksınız.

Hakikate ürüyüşün adı Onurlu Yürüyüş değildir. Bunu göreceksiniz.

Çocukların cennet bahçesi zihinlerini Sodom’un cıvık taşlarıyla dolduramazsınız. Buna izin vermeyeceğiz.

Hatırlayın Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, Kuranın Eşcinselliği lanetlediği hükümlerini haykırdığında ses kimlerden gelmişti. Ve biz ne yazmıştık.

Yürürken her şeyi duyabilir insan, göğün sesini açan Allah’a şükrederek, bir de siz yürüyorsunuz diye ürüyenlerin sesini duyurur.

Kervanından eminsen bütün ürüyüşler, Firavun’un burnuna çektiği sinek kanadıdır.

Sen, karanlığa kılıç salladığında onlar salya çanaklarına kaşık sallıyordu.

Sana burun bükenlerin bileğini bükecek iman sende.

Şakakları namlunun mabadını gördüğünde bozaranlar karşısında, secdeyi görünce çağlayan alın da sensin.

Senin inandıklarına dogma diyenlerin anadan doğma cehaletiyle uğraşacak değilsin.

Baksana nasıl da ihtişamlı bir böğürtü içindeler, senin sağ elinde güneş, sol elinde ay olsa vazgeçmediğin imanın onları azdırıp azdırıp nasıl da kayalara savuruyor.

Şu fukaraları, şu yırtılmaktan yama tutmayan ar damarına tünemiş kuyrukluları bağırtan şeyin adı hakikat.

İstiyorlar ki tek başına azalım lakin beraber helak olalım.

Öyle kudurmuşlar ki kendi üstlerine pislediklerine sen de sıvan istiyorlar.

Beyinleri, Bahrül Meyyit lakin senin deryana sıçramaya çalışıyorlar.

Kadehlerindeki Lut’un Heva Gölü’nü senin Kevserine bulamaya çalışıyorlar.

Pantolon paçalarındaki fırfırlarla senin libasına gölge etmeye çalışıyorlar.

İşte tam da böyle başladı. Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, sözlerini ayetlerle sabit olana sabitledi. Öyle güzel nişan aldı ki isabet ettiği yerler hep sirk çadırlarıydı. Hakikati söylediğinde, ürüdüler. İnsanlığı uyardığında kudurdular.

İslam zinayı en büyük haramlardan kabul ediyor. Lutiliği, eşcinselliği lanetliyor. Nedir bunun hikmeti? Hastalıkları beraberinde getirmesi ve nesli çürütmesidir bunun hikmeti.

"Yılda yüz binlerce insan gayrimeşru ve nikahsız hayatın İslami literatürdeki ismi zina olan bu büyük haramın sebep olduğu HİV virüsüne maruz kalıyor. Geliniz bu tür kötülüklerden insanları korumak için birlikte mücadele edelim."

Ali Erbaş Hoca, bir ayeti seslendiriyor. Bir hükmü okuyor. Doğurduğunuz çocukların Lut Gölünde boğulmasını önlemek için İslamın kıyısındaki diriliş nefesini anlatıyor.

Siz neden rahatsız oldunuz?

Bu cümlenin neresinde nefret var. Yahu nesil hijyenine dikkat çekmek Diyanet İşleri Başkanının görevi değilse kimin görevi Ankara Borular Birliğinin mi?

Demişken. Bir bakıyoruz Kuranın hükümlerine ses olan bu cümlelerin battığı yer Ankara Barosu.

Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın sözlerine "Sesi çağlar öncesinden gelen" diye karşılık veren , iğne deliğini fikir ofisi olarak kullanmaya çalışan borular sağanağı, zeka kuraklığı içinde olduklarını perdeleyemiyor.

Bilirsin Palyaçolar makyaj yaparken allığı fazla kaçırırlar sen utandıklarını zannedersin.

Sesi çağlar öncesinden gelen derler lakin çağlar öncesinden gelen bir ahlaksızlığı savunurlar ve bonusu da çağdaş oluşlarına bağlarlar.

Dogma derler, kulaktan dolma dedikodulara taparlar, kuaför istihbaratçılıklarını borulara bağlayıp bildiri diye yayınlarlar.

Bir de üstüne senin inandıklarını tahkir ederler. Çağlar öncesinin debdebesi ışıltılı gelirse adalet anlayışları yoz köçeklerin eteğini öper lakin içinde (din, ayet) olursa adaletin kılıcını senin sırtında bilerler.

Hadsiz ve ahlaksızca seni bilemeye çalışırlar.

Biliniz ki borudan çıkan vızıltı hakikatin sesini bastıramaz.

Biliniz ki sizin alerjiniz bizi asla kaşındırmaz biz Allah’ın ayetleriyle aşınmış kalplerin şerefindeyiz.

Kelime oyunu yapmaya çalışmanız da hacet musluğuna çay bardağı tutmanız gibi bir şey benim için.

Siz kendi borularınızla tesisat derdindesiniz anladım, ben de inandıklarımın derdindeyim.

Kusura bakmayın da klavyeniz hırlarsa benim de nefes açıcı mentolü bol cümlelerim var. Bizim ciğerimize kadar çektiğimiz İslam nefesi içinde gazoz baloncuğu bile değilsiniz.

Bir de bu dini, kadın yakmakla filan itham ediyorsun ya. Ah Ah! İnsan neyi ısırıyorsa dişlerinin arasında o vardır , kovuğundan çıkaramadığını İslam'dan çıkarmaya çalışma!!

Erbaş hocanın söylediklerinde, insan hakları dediğiniz şeyle ters düşen bana bir cümle gösterin!

Hey buraya bak buraya! Bu Lut Gölü tatilcilerine nefret kusan cümle nerede, göster! Otobüse bindiler de sakalından dolayı gözüne pankart sokulan kardeşimiz gibi taciz mi edildiler! Yolda yürürken etekleri mi çekildi, ceketleri mi yırtıldı.

Pardon insan hakları mı dediniz? Başlarından perukları mı alındı , kafasına yumruklarla mı vurdular. Maske taktıklarında "Siz zaten mikrop yuvasısınız" denilerek çarşafı çekilen kardeşimiz gibi darp mı edildiler!

Kusura bakma da her kafan çıkan ses de, her borudan çıkan leş de tenezzül sınırlarımın dışında.

Ben sizin taptıklarınıza tapacak değilim, siz de benim taptıklarıma tapacak değilsiniz. İşte bu ayettir benim kimliğimin nişanesi. Benim inandıklarıma ağzını açarsan ben de yüksek boru kalitenizle döşendiğiniz tesisatları bir klavyeden geçiririm.

İnsan hakkı denilince ortadan kaybolup, benim inandıklarıma kükremek için fırsat reyonu arayan cahil  boru, itinayla düdüğe, sünnet düğünü balonuna çevrilir. Siz seversiniz böyle cümleleri "CADI" filan yazmışsınız bildiriye, sizi sefaletinizle kombinlemek istedim!