Berat Albayrak olayında muhalefetin timsah gözyaşları
Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak ve ailesine yönelik sosyal medya üzerinden gerçekleştirilen çirkin saldırıya tepkiler çığ gibi büyüdü. Hakaret dilinin bu denli rahatça ifade edilebilmesini Haber7.com'a yorumlayan gazeteciler, bu durumun muhalefetin kullandığı dil ve siyasi söylemleriyle de bağlantılı olduğunu söyledi.
ABONE OLHaber7 / ÖZEL Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak ve ailesine karşı sosyal medya üzerinden yapılan hakaretler bir kez daha sosyal medya kullanımını ve bu platformların hukuksal sorumluluklarını tartışmaya açtı. Bu mecralarda sık sık yükselen hakaret dili ve bu hakaretlerin nasıl bu kadar rahatça ifade edildiğini gazeteciler yorumladı.
Ekrem Kızıltaş – Takvim Gazetesi Yazarı
ALBAYRAK’IN POLİTİKALARI RAHATSIZ EDİYOR
Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak özelinde baktığımızda ise Albayrak’ın Türkiye ekonomisi için attığı adımların yurt dışında ve içinde bir çok kesimde rahatsızlık uyandırdığını görüyoruz. Bu da Albayrak’ın ekonomi politikasının dolaylı yoldan engellenmeye çalışılması olarak görülebilir.
Bu saldırılar bireysel gibi gözükse de bu gibi ağır hakaretleri koruyup kollayan platformların bunu sistematik olarak uyguladığını da görüyoruz.
Konuyla ilgili olarak hukuki düzenleme yapılması gerekiyor ve buna tüm partilerin de sahip çıkması gerektiğini düşünüyorum. Sosyal medya platformların rahat bırakılması onlara hiç müdahale edilmemesi benzer olayların daha sık yaşanmasına yol açacaktır. Bu konuda da aydınların, gazetecilerin, siyasilerin kendilerine hakim olması gerekiyor.
Çünkü bazı siyasilerin söyledikleri yalanlar, ettikleri hakaretler, yaptıkları mübalağalar sosyal medyadaki sivil uzantılar ve bir takım insanlar tarafından daha da ileri götürülüyor ve bunun üzerinden hakaret ve kötülük üretiyorlar.
Emin Pazarcı – Akşam Gazetesi Ankara Temsilcisi
TİMSAH GÖZYAŞLARI
Burada imam-cemaat örneğinde olduğu gibi bunların destekçileri de bir adım öteye giderek bu tür insanlık dışı saldırılarda bulunuyorlar.
Kemal Kılıçdaroğlu’nun eşi Selvi hanımın Esra Albayrak’ı arayıp üzüntülerin belirtmesi elbette önemlidir. Ancak bu konu kınamakla geçiştirilmez. Sayın Cumhurbaşkanı’nın son yaptığı açıklama aslında bir samimiyet sınavıdır. Bu tür ahlak dışı saldırılardan rahatsız olanların sosyal medya ile ilgili yapılacak düzenlemeye destek vermeleri gerekir.
Ancak bakıyoruz ki saha şimdiden tam tersi bir tavır ortaya koyuyorlar. İşte o yüzden bugün ortaya konulan samimiyetsiz tavırlara ‘timsahın gözyaşları’ diyorum.
Hikmet Genç - Akşam Gazetesi Yazarı
YILLARCA ZEMİN HAZIRLADILAR
Ama bir gazeteci gözüyle ben şunları söyleyebilirim. Bugün destek açıklaması yapan siyasiler, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve ailesine yönelik çok fazla siyasi söylemde bulundular. Sadece siyasi ve icraatlar üzerinden değil ailesi ile ilgili de çok hakaret içeren ve ağır ifadeler kullandılar. Bu konuda onları çok defa uyardık.
Bir insanın özeli, mahremiyeti çok önemlidir. Kültürümüzde, inancımızda aile mahremiyetin in çok önemi vardır. “Buradan siyaset yürütmeyin” dedik.
Son olarak Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak ve ailesi ilgili gelişen olayda bu kadar çok nefret söylemi olmasını sadece üç beş kendini bilmezin şahsi sözleri olarak değerlendirmek çok saflık olur.
İsim de vereyim… Özgür Özel, Canan Kaftancıoğlu, Kemal Kılaçdaroğlu, Meral Akşener’in yıllardır söyledikleri bu işin zeminini oluşturdu.
Akşener bizzat kendisi olmak üzere siyasi söylem ayağına yok damat yok akraba meselesi konuştu.
Kılıçdaroğlu, Man Adası martavalında yine aile akraba üzerinden yüklendi. Ve bunlar hep tezgah hep yalan…
KILIÇDAROĞLU KÜFREDENLERE “ALNINIZDAN ÖPÜYORUM” DEDİ
Bunların hepsi geçmişte Gezi ile başlayan olaylarda, 17-25 Aralık’ta Başkan Erdoğan’a ağır ifadelerle hakaret edenlere sahip çıkarak bugünkü manzaraya zemin oluşturdular.Taksimdeki o küfür dolu sloganlara Kemal Kılıçdaroğlu sahip çıktı. Oradakileri alnından öptüğünü söyledi. Bu ne demek? Akrabaya, şahsa, anne-babaya edilen küfürleri özgürlük hareketi olarak görmek demek.
Yıllarca bu şekilde nefret pompalayama devam edersen sonuç bu olur.
YILMAZ ÖZDİL DİLİYSE SİYASET YAPARSAN OLACAĞI BU!
Dediğim gibi destek mesajları atanları değerlendirmek Albayrak ve Erdoğan ailesinin tasarrufundadır, muhatap onlardır.
Ama yıllarca edilen küfürlere zemin oluşturup destek verenler şimdi çıkıp “O bir annedir, babadır. Bu sözler kabul edilemez” derse ben bunun samimiyetine inanmam.
Yıllarca nefret pompalayıp durdular şimdi “Kınıyoruz” diyorlar. Tabi ki kınayacaksın. “Çok iyi oldu” diyecek halin yok.
Yılmaz Özdil gibi sabah akşam küfreden adamın ağzı ile siyaset yaparsan olacağı budur.
Ahmet Kekeç - Akşam Gazetesi Yazarı
ÖZGÜR ÖZEL DAHA AĞIR SÖZLER SÖYLEDİ
Canan Kaftancıoğlu’nun geçmişte attığı tweetlere bakalım…
Şiddet içeren, seksist, muhatabını aşağılayan, muhatabının inanç ve kültür tercihlerini aşağılayan sözler…
Örnekleri çoğaltabiliriz. Bugün Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak ve ailesine edilen hakaretleri tabi ki bu sözler besliyor. Bunlardan alınan cesaretle o tweetler atılıyor
Sosyal medya çok da adaletli bir yer değil ve ortaya bu tarz durumlar çıkabiliyor.
Bunun için bu platformları bir yasaya tabi kılmak gerekiyor en azından zapturapt altına almak gerekiyor.
Zafer Şahin – Takvim Gazetesi Ankara Temsilcisi
SİYASİ SÖYLEMLERİN BİR SONUCU
KORKULMASI GEREKEN ESAS VİRÜS BU
Ben şunu çok merak ediyorum; böyle bir insan tipi nasıl olabilir yani bu insan mıdır, nerede yetişmiştir, hangi eğitimi almıştır, nasıl bir aileden çıkmıştır. Bunlar topluma her anlamda zararlı. Hani virüs virüs diyoruz ya asıl korkulması gereken virüs bu. Yani bir anneyi böylesine aşağılık ifadelerle hedef alabilecek kişiliğe sahipsiniz ve bunu sosyal medya üzerinden paylaşıyorsunuz. Sadece o değil sanırım yüzün üzerinde hesapla ilgili soruşturma başlatıldı. Gerçekten vahim bir durum yani vahim bir tabloyla karşı karşıyayız. Herkesin şapkayı önüne alıp düşünmesi gerekiyor. Yani biz bu sosyolojiyi, bu insanları bu hale nasıl getirdik. Bu insanlar yaptıkları bu iğrençliklerin, bu hakaret, bu alçaklıkların meşru olduğunu neden düşünüyorlar. Neden düşünebiliyorlar ve niye çekinmiyorlar. Bunu sorgulamak gerekiyor. Bir de sosyal medya bakın Türkiye’de gazetecilik belli kanunlarla düzenlenmiş bir çerçeve içerisinde yapılıyor. Sadece Türkiye’de değil basın kanunumuz var işte RTÜK kanunumuz var TRT kanunu var. Bütün dünyada medya belli kanunlarla düzenlenmiş çerçevede faaliyet gösteriyor. Ama sosyal medyada hiçbir denetim söz konusu değil ve oradan böyle algı operasyonları, böyle iftiralar, hakaretler çok rahatlıkla yayılabiliyor. Sonra bu yalanı ortaya atan kişi pardon diyor bazen. Ama onun dediği pardonun bir önemi yok çünkü az önce söyledik doğru gerçek ayağa kalkana kadar yalan dünyayı dolaşıyor. Yani sosyal medyanın böyle bir özelliği var. Sen o iftirayı atıyorsun, o hakarette bulunuyorsun sonra özür diliyorsun ya da hakkında soruşturma başlatılıyor. Ne oluyor ki. Sen onu hiçbir denetimden geçmeden zaten dolaşıma sokmuş oluyorsun. Dolayısıyla Türkiye’de sosyal medyanın da kesinlikle denetim altına alınması gerekiyor. Özellikle bu tip algı operasyonlarının yapıldığı sosyal medya platformlarının hukuki yapıya kavuşturulması ve orada insanların ya da fake hesapların bir şekilde bu kadar rahat bir şekilde sadece kişilik haklarına saldırı değil bakın biz sınır ötesi askeri operasyonlar yaptık sosyal medyadan biliyorsunuz ne operasyonlar çektiler. Yani orada Türk askerinin kiliseyi bombaladığından tutun verdiğimiz şehit sayısının açılanandan çok çok fazla olduğuna dair bu ülkenin milli güvenliğini, ulusal güvenliğini tehdit eden bazı algı operasyonlarını da yine sosyal medya üzerinden yaptılar. Baktığımız zaman günümüz dünyasında artık demek ki bu sosyal medyanın bir hukuki çerçeveye oturtulması gerekiyor, denetim altına alınması gerekiyor. Çünkü günümüz dünyasında artık operasyonları, yönlendirmeleri oradan yapıyorlar. İtibar suikastlarını oradan yapıyorlar.