'Koronavirüs verileri gizleniyor' iddiasına yanıt: 29 Temmuz'daki değişikliğe bir bakın
Kanal 7 Ankara Temsilcisi, Haber7 ve Yeni Şafak yazarı Mehmet Acet, bugün kaleme aldığı yazısında, son zamanlarda artan "Türkiye koronavirüs verilerini gizliyor" iddiasını kaleme aldı. 29 Temmuz'da günlük vaka tablosunda yapılan değişikliğin tartışmaları tetiklediği tespitinde bulunan Acet'in analizine göre kritik nokta, "vaka" sayılarının değil "hasta" sayılarının paylaşılıyor olması. Bunun da önemli bir sebebi var.
ABONE OLİşte Mehmet Acet'in bugün Yeni Şafak Gazetesi'nde yer alan yazısındaki çok önemli tespitler;
"Önce, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'nın önceki gün attığı tweetlerden birine bakalım: "Sağlık kuruluşlarına gelen vatandaşlarımızın testi pozitif çıkmış ve hastanede yatmak yerine evde izole edilmesi gerekiyorsa, kendisinin evine araçla bırakılmasını son derece önemsiyoruz. Bunun başarıldığı iller var. İstenilen düzeyde başarılı olmayan illerde de hedef budur."
Bu tweet ne anlama geliyor?
Gayet açık:
Ülkenin sağlık sistemi, son haftalarda pandeminin şiddeti iyice artmasına rağmen "ben korona hastası olabilirim" diye başvuran her vatandaşına hizmet verebilme kapasitesini koruyor anlamına geliyor.
Kolay bir şey değil bu.
Biraz daha açarsak şöyle şeyler de söyleyebiliriz:
Yüzbinlerce sağlık çalışanı, kendi hayatlarını riske atma pahasına başkalarının hayatlarını kurtarmak için aylardır seferberlik halinde.
Günlük test sayısı 100 bin rakamını aşmış durumda.
Başarısıyla uluslararası medya kuruluşlarının haberlerine de konu olan, başka ülkelerde doğru düzgün uygulaması olmayan filyasyon çalışmasıyla, salgının kontrol altına alınabileceği ispat edilmiş oldu.
Ve sayıları 11 bini aşan filyasyon ekipleri, bu zorlu görev için gece gündüz koşturuyorlar.
29 TEMMUZ’DA GÜNLÜK KORONA TABLOSUNDA YAPILAN DEĞİŞİKLİĞİN ANLAMI
Bu girizgâhtan sonra sözü, "Korona verileri saklanıyor mu" tartışmalarına getirebiliriz.
Tabii, bu soruya iyi niyetli şekilde cevap arayanlar olduğu gibi, korona mücadelesindeki başarıyı gölgelemek, güvensizlik duygusunu beslemek için kullananlar da var.
Geçen gün Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’ya bu soru soruldu, Bakan Koca "Verdiğimiz tabloda asla bir yanlışlık söz konusu değil" diye cevap verdi.
Konuyu araştırdım ve galiba korona verileriyle ilgili bu kritik sorunun cevabını buldum.
Verilerle ilgili tartışmaları anlamak için 29 Temmuz tarihine gitmemiz gerekecek.
O tarihte Sağlık Bakanlığı tarafından her gün akşam saatlerinde duyurusu yapılan Türkiye Günlük Koronavirüs Tablosu’nda bir değişikliğe gidildi.
Nasıl bir değişikliğe gidildi?
-Tablonun sol tarafındaki bölümde yer alan "Toplam Yoğun Bakım Hasta Sayısı" ile "Entübe Hasta Sayısı" çıkarıldı, onların yerine "Hastalarda Zatürre Oranı" ve "Ağır Hasta Sayısı" paylaşılmaya başlandı.
-Tablonun sağ tarafında yer alan bölümde ise, "Bugünkü Vaka Sayısı" ifadesinin yerini "Bugünkü Hasta Sayısı" aldı.
KRİTİK NOKTA: ARTIK "VAKA" SAYILARI DEĞİL "HASTA" SAYILARI PAYLAŞILIYOR
Aynı gün Sağlık Bakanı Koca, bu değişikliği "Türkiye Günlük Koronavirüs Tablosu’nda bundan sonra, salgın boyunca oluşan uluslararası standarda uygun olarak, Ağır Hasta Sayısı da verilecek. Yeni ve toplam hasta sayısına ek olarak, seyir hakkında detaylı bilgi sunması için zatürree oranı gösterilecek" diye bir başka tweetle duyurdu.
Yani gizli saklı bir şey değildi bu yapılan.
Sağlık Bakanlığı 29 Temmuz’dan bu yana yani 51 gündür günlük verileri bu yeni tablo üzerinden açıklıyor.
Bu durumda, önceki dönemden farklı olarak;
-Tablonun sol tarafında yapılan değişiklikle hastalığı ağır geçirenlerin ve zatürre olan hastaların sayısını öğrenmeye başladık.
-Tablonun sağ tarafındaki değişiklikle ise, testi pozitif çıkanların sayısını yansıtan "vaka sayısı" yerine, günlük hasta sayısını yansıtan "hasta sayısını" görmeye başladık.
Pozitif tanısı konup da tedavisi evde yapılanlar için artık "vaka" yerine "taşıyıcı" ifadesi kullanılıyor.
Kritik bilgi bu.
Herkesin farkında olduğu gibi salgın yayılmasına rağmen rakamların küçük gözükmesinin nedeni bu.
"Vaka" sayısı yerine sadece "hasta" sayısı açıklandığı için veriler gerçeği yansıtmıyor gibi algılanıyor.
Hâlbuki Bakan Koca’nın dediği gibi, açıklanan rakamlarda herhangi bir yanlışlık söz konusu değil.
BU DEĞİŞİKLİK NEDEN YAPILDI? BUNA VERİ SAKLAMA DENEBİLİR Mİ?
Temel sebep, yurtdışındaki uygulamalarla uyumlu hale getirmek. Sağlık Bakanı son basın toplantısında açıkladı. Her 10 pozitif kişiden ortalama 8’i taşıyıcı, 1’inde hastalık hafif-orta seyrediyor, 1’i ise hastaneye yatırılıyor. Yurtdışında tarama yani filyasyon uygulaması yapılmıyor. Hasta ancak solunum sıkıntısı geliştiğinde hastaneye alınıyor ve o durumda test yapılıyor. Üstelik bu dönemde hastada zatürre geliştiği için, yani virüs boğazdan akciğerlere inmiş olduğu için, yapılan testlerin %70’i de negatif çıkıyor.
Türkiye’de ise yaygın tarama ve filyasyon yapılıyor. Test sayısı arttıkça taşıyıcı olanların sayısı da artıyor. Dolayısıyla yurtdışındaki uygulamadan farklı bir veri ortaya çıkıyor.
Peki, hasta sayısı açıklanırken, taşıyıcılar kendi haline mi bırakılıyor? Tam aksine, yoğun filyasyon ve izolasyon tedbirleriyle taşıyıcıların başkalarına bulaştırması engelleniyor. Yani sağlık sistemimiz hem tedavi noktasında hem de taşıyıcıları izole etme noktasında son derece titiz.
Bakanlığın neden böyle bir değişikliğe gittiği, bu değişikliğin "veri saklama" anlamına gelip gelmediği konusunda tartışmalar yapılabilir.
Yapılıyor da.
Kişisel olarak edindiğim izlenim, toplumda panik havasını artırmamak, ekonominin pandemi nedeniyle daha fazla hasar görmesini önlemek gibi gerekçeler var.
Diğer yandan bu durumu "Hastaneler yetişemediği için, Sağlık Bakanlığı ipin ucunu kaçırdığı için verileri gizliyor" şeklinde bir suçlama konusuna dönüştürmek ne akla uyar, ne vicdana sığar.
Bu tartışmalar yapılırken, bir nokta gözden kaçırılmamalı.
Bu işin başından beri bir de "politikası" var.
Sağlık Bakanlığı pandeminin başından beri verilerin tümünü kamuoyu ile paylaşmıyor.
Örneğin hangi ilde ne kadar vaka olduğunu haftalarca öğrenebildik mi?
Hayır, öğrenemedik.
Bu verilerin o dönemde açıklanmamasının da bir takım gerekçeleri vardı.
Örneğin iller arası göçleri tetikleme riski bunlardan biriydi.
Ama o günlerde de çoğunluk uygulanan politikaya güvendi, bu duruma "veriler saklanıyor" diye isyan etmedi.
Belli ki pandemiyle mücadele politikası yürütülürken birçok faktör göz önünde bulunduruluyor.
Bütünüyle açık arama güdüsüyle hareket edip, ‘güvensizlik’ atmosferi oluşturmak isteyenlere dikkat etmeli.
Hele hele böyle bir konuda."