BAE ve Suudi Arabistan için çarpıcı yorum: MİT karşı atak yaparsa altında kalabilirler

BAE'nin Türkiye'ye gönderdiği casus, MİT'in operasyonuyla yakalandı. Körfezin iki ülkesi BAE ve Suudi Arabistan'ın Türkiye karşıtı istihbarat faaliyetlerinin arttığına dikkat çeken Terör ve Güvenlik Uzmanı Abdullah Ağar, Ülke TV'de çarpıcı değerlendirmeler yaptı. İki ülkenin Türkiye'yi hedefe seçtiğini kaydeden Ağar, "Milli İstihbarat Teşkilatı karşı atak yaparsa altında kalabilirler" ifadelerini kullandı.

ABONE OL
GİRİŞ 21.10.2020 13:46 GÜNCELLEME 21.10.2020 13:47 GÜNCEL
BAE ve Suudi Arabistan için çarpıcı yorum: MİT karşı atak yaparsa altında kalabilirler

Haber7 - Özel Haber

 

 

Geçtiğimiz günlerde çok önemli bir gelişme yaşandı. MİT, Birleşik Arap Emirlikleri adına casusluk yapan bir ajanı yakaladı. Ajanın Filistin asıllı Ürdün vatandaşı Ahmet el Astal olduğu belirtildi. 

 

 

2008'de BAE'ye giden, bir süre orada yaşadıktan sonra Türkiye'ye casus olarak gönderilen Astal'ın Karadeniz'in sahil kentlerinden birinde yaşadığı öğrenildi. Casusun bilgisayarında BAE'li amirleriyle irtibatını sağlayan sohbet programları bulundu. BAE'nin, casusuna Türkiye'de yeni darbe olup olmayacağını araştırma görevi verdiği de tespit edildi. 

Terör ve Güvenlik Uzmanı Abdullah Ağar, Ülke TV'de Mustafa Yıldız'ın sunduğu Ülke'de Bugün programında BAE'nin Türkiye'ye yönelik casusluk faaliyetlerine ilişkin dikkat çeken değerlendirmelerde bulundu. Programa Kanal7 Ankara Temsilcisi Mehmet Acet ile Haber7 Genel Yayın Yönetmeni Osman Ateşli de katıldı. 

"TÜRKİYE'Yİ HEDEF SEÇTİLER"

Abdullah Ağar'ın BAE ve Suudi Arabistan'ın Türkiye'deki casusluk faaliyetlerine ilişkin yaptığı çarpıcı değerlendirmeler şöyle: 

Türkiye'de çok farklı ülkelerin çok farklı nedenlerle ajanlık faaliyetinde bulunuyor olmaları anlaşılabilir bir şey. Sonuçta devletler arası mücadelenin en önemli kısımlarından birisini bu eksen oluşturuyor. Bununla ilgili dönem dönem Milli İstihbarat Teşkilatımızın karşı koyma çerçevesinde yapmış olduğu operasyonlara tanık oluyoruz. Bunların en çok dikkat çekeni BAE ve Suudi Arabistan kökenli olanlar. Bunlar içinde dikkat çekici ve farkındalık yaratıyor.

Belli ki bu iki ülke Türkiye'yi hedef seçmiş durumda. Hatta Kaşıkçı cinayetinde işi öyle ileriye götürdüler ki Türkiye'nin egemenliğine ve bağımsızlığına karşı komplo ürettikleri gibi Türkiye'yi uluslararası arenada küçük düşürmeyi amaçlayan ve diğer tarafıyla da son derece tehlikeli provokasyona imza attılar. 

Milli İstihbarat Teşkilatı Allah'tan son derece uyanık davrandı ve bu kabak bizim başımıza değil onların başına patladı. Gerçekten de büyük bir prestij kaybıyla karşı karşıya kaldılar. Bu yüzden düşmanlık üretmeye başladılar. Düşmanlıkları çok netleşti. 

Türkiye'nin karşısında kim varsa o ekseni destekler bir siyaset ve strateji üretmeye başladılar. Son derece basit. 

Peki neden kaynaklanıyor? Neden böyle bir gayeleri var? Bunu anlamlandırmamız gerekiyor. Neden BAE ve Suudi Arabistan Türkiye'ye karşı düşmanca tutum içindeler ve özellikle istihbarat servisleri aracılığıyla neden Türkiye'yi hedef seçtiler? 

Benim anlayabildiğim kadarıyla şöyle temel bir gerçek var: Bunları biliyorsunuz dikta rejimleri. Adı krallık olsun, rejim olsun. Son derece baskıcı birtakım rejimler ve değişen dünya konjonktüründe bunların ayakta durmaları son derece zor. 

"İÇ SİYASİ KIRILGANLIKLAR ÜZERİNE ÇALIŞIYORLAR"

Türkiye'deki iç siyasi yapılardaki kırılganlıklar üzerine çalıştıkları görünüyor. Pek çok kişiyi elemanlama gayreti içinde olduklarını değerlendiriyorum ben. Türkiye'de casus yakalandığı zaman cezaları çok ağır, vatana ihanetle eşdeğer tutulduğu için. Yüksek paralar harcadıklarını da düşünüyorum. 

"TÜRKİYE ONLARA ZOR GELİR"

Filistinli kökenli Ürdünlüleri bu şekilde elemanlamışlar. Üçüncü ülkelerden bulmuşlar. Bir faaliyetleri var Türkiye'ye yönelik ama açıkçası Türkiye onlara zor gelir. Çünkü Türkiye'nin istihbarat yapılanması dünya konjonktürüne bakıldığı zaman CIA'in, Mossad'ın, KGB'nin yapmakta zorlandığı operasyonları çok daha kolay şekilde yapabilecek kabiliyeti üretmiş durumda Milli İstihbarat Teşkilatı. Yakın zamanda bunların örnekleri var. 

Bunlara bakıldığında yakın zamanda bence Türkiye'de çok aşık atmasınlar, altından kalkamayabilirler. Milli İstihbarat Teşkilatı karşı atak yapmadı, yaparsa altında kalabilirler diye düşünüyorum açıkçası. 

Son dönemde diğer istihbarat servisleri yapamadıkları operasyonlarda Türkiye'den yardım istiyor. Kendi adamlarını, rehineleri kurtarma operasyonlarında, Türkiye'nin özellikle en son çıkartılan kanunla birlikte operasyonel kabiliyetlerini kazanmış olması... Önceden öğrenip raporluyordu. Ama şimdi öyle yapmıyor. Bilgiyi üretiyor, inisiyatifle operasyon yapıyor. Bu çok farklı alanlarda çok farklı etkiler olarak kendisini gösterdi.

Paranın gücüyle operasyon yapmaya kalkanların bence biraz dikkatli davranmaları gerekiyor. 

"ERMENİSTAN İÇİN ÇOK TRAVMATİK"

(Ermenistan kayıpları gizlemeye çalışıyor, bunda başarılı olabilecek mi?) Yarın savaşın harareti düşüp gerçekler ortaya çıkmaya başladığı zaman Ermenistan'ı ve Paşinyan'ı bu konuda ağır bir istikrarsızlık bekliyor. Hem sosyolojik, hem psikolojik hem de siyasi anlamda. Bu kadar kısa zaman dilimi içinde bu kadar ağır zayiat vermenin açıkçası dünyanın en güçlü ülkesi dahi böyle bir rakamı gizlemede zorlanır, ki Ermenistan küçük bir ülke. 

ERMENİSTAN YAŞLILARI CEPHEYE TOPLUYOR

İlk defa bu kadar dar bir zaman aralığında bu kadar büyük zayiat ile karşı karşıya kaldık. Buna en yakın olanı bizim yapmış olduğumuz Afrin Harekatı. İki ay sürmüştü yaklaşık ve 5 binden fazla terörist etkisizleştirilmişti. Burada 20 günlük zaman diliminde 6 bin civarında Ermeni askeri etkisizleştirildi. Bu büyük, travmatik bir rakam. 

KAYNAK : Haber7