Son dakika haberi: İzmir'deki depremle ilgili çarpıcı açıklamalar
Son dakika haberi: Karatay Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hüsnü Can, Kanal7 Ankara Temsilcisi Mehmet Acet'in sunduğu Başkent Kulisi programında İzmir'deki depremle ilgili merak edilen soruları yanıtladı. Kentsel dönüşümün dejenerasyona uğradığını vurgulayan Can, zemine uygun yapı yapılması gerektiğini kaydetti. Can, sistemin eskiden nasıl işlediğini de detaylarıyla anlattı.
ABONE OLSon dakika haberi: Karatay Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hüsnü Can, Kanal7 Ankara Temsilcisi Mehmet Acet'in sunduğu Başkent Kulisi programında İzmir'deki depremle ilgili merak edilen soruları yanıtladı.
- Kentsel dönüşümün dejenere olduğunu vurgulayan Can, eski sistemi de detaylarıyla anlattı. Can, yıkılan eski binanın yerine yeni yapı yapılırken zeminin depreme dayanıklılığına bakılmadığını belirtti.
- Kandilli Rasathanesi ve AFAD'ın farklı veriler açıkladığını da hatırlatan Can, iki kurumun da kamuoyunu aydınlatacak bir açıklama yapması gerektiğine dikkat çekti.
- Can ayrıca, 4 bin sene önce yazılan Hammurabi yasalarında, evi inşa eden kişiye uygulanan ceza ve yaptırımların günümüzde uygulanamadığını da sözlerine ekledi.
Karatay Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hüsnü Can'ın Acet'e yaptığı açıklamalardan öne çıkan başlıklar şöyle:
DEPREMİN GERÇEK BÜYÜKLÜĞÜ NE?
AFAD yetkilileri çıkacak, benim ölçtüğüm doğrudur, 6,6'yı ben şu şekilde buldum diye bilgi vermesi lazım. Kandilli de 6,9 diyorsa, oranın yetkilisi de benim yaptığım doğrudur demek zorunda. Bunu söyleyemiyorlarsa başka bir sıkıntı var.
Deprem 7 büyüklüğünde olabilir. Bilim adamları, tsunaminin olabilmesi için 6-6,5 civarında tsunami olasılığının çok düşük olduğunu söylerler. Denizde oldu bu deprem biliyorsunuz. 2,5 metre kadar bir tarafı çöktüğü için, çökme anında tsunami oluşturur su. Önce deniz çekilir, sonra çok hızlı; saatte 400 kilometre hızla kıyıya doğru etki eder ve kıyıda su kuvveti çok güçlü olduğu için ne varsa önüne katar götürür. Burada yüksekliği 60 santim civarında olduğu söyleniyor. 7 civarında deprem olmalı ki tsunami olasılığı olsun.
500'ÜN ÜZERİNDE AKTİF FAY VAR
Ülkemizde 500'ün üzerinde aktif fay bulunuyor. Ülkenin yüzde 95'i tehlike bölgesinde yaşıyor.
KENTSEL DÖNÜŞÜMDE SON DURUM
Kentsel dönüşüm dejenerasyona uğradı. Biliyorsunuz yasaların bazı açıklıkları var, iş adamları oradan yararlanıyor. Önüne gelen herkes bu işi yapıyor.
Vatandaşlar da enteresan. Müteahhitle anlaşılıyorlar. Müteahhit yıkıyor, ayın yere aynı özelliklerle yapıyor. Üstüne bir kat çıkıyor. Orada zemin etüdü yapılması gerekir. Yenisi oraya yapılırken depreme dayanıklı yapı-zemin ilişkisi kurmuşlar mıdır, onu bilemiyoruz.
Bizim yapılarımızı test eden depremdir. Depremle ilgili, deprem olmayan bir bölgede yapı kendini taşır, herhangi bir şey olmayabilir. Ama herhangi bir yapı şehir içinde imar edilmişse, deprem de yoksa hep ayakta durur. Ama yapıya deprem etki ederse, İzmir'deki gibi olur.
ESKİDEN NASIL İŞLİYORDU?
Bu bina yıkılacak dediğim zaman Çevre Müdürlüğü'ne gidiyor, onaylanıyordu. Doğrudan doğruya Valiliğe bildiriliyordu. Valilik orada yaşayanlara bildiriyordu. 60 gün içinde yıkmazsanız devlet yıkıyordu binayı. Yasa böyleydi. Ama şimdi öyle değil. Mahkeme kanalı açıldı. Bina kesin yıkılmak zorundaydı. Altına yazıyoruz: Bu bina depreme dayanıklı değil, kesinlikle yıkılması gereklidir diye yazıp imza atıyordum. Yasa böyleydi.
Devlet kira veriyordu. 100 bin lira kadar da yardım ediyordu.
Şu anda yıkamıyorsunuz. Oradan birisi mahkemeye müracaat ediyor. Mahkeme de 5-6 sene sürüyor. Onun için bina kalıyor, yıkamıyorsunuz.
ALÜVYON ZEMİN UYARISI
Kaya ve alüvyon zemine yapılan yapılar var. Alüvyon zeminler depremi büyütürler. 7 şiddetindeki deprem, 8, 9'a çıkar. O zaman üzerindeki yapılar çok fazla etkide kalır.
İki tane bina var, birisi 2, diğeri 10 katlı. İki tane de zemin var. Biri kaya, diğeri alüvyon. Bu binaları hangi zemine koyacağız? Alüvyon zeminlerin periyotları çok uzundur. Yüksek katlı bina koyarsanız, o binaların periyotları da uzundur. Depremde binayı çok yıkar. Alüvyon zeminler üzerine yüksek katlı binalar yapamazsınız. 2-3 katlı yapıyı alüvyon zemine yaparız. Periyotları çakışmaz. Yüksek katlı binayı kaya zemine yaparız. Yüksek katlı binanın periyodu büyüktür, kaya zeminin küçüktür; dolayısıyla çakışmazlar.
Biz istediğimiz zeminin üzerine istediğimiz yapıyı yaparız. Suyun üzerine yaparız, hiçbir şey olmaz. Ama kötün zemin üzerine o yapıyı yapabilmek için çok önemli mühendislik hizmetleri vermek lazım. İyi zemine inmek, kazıklar üzerine oturmak lazım. Fakat niye bu kadar zorlanıyoruz? Ekonomik olmaz. Yapının maliyeti yüzde 30 artar. Daha sağlam bölgede zemini bulur, yapıyı yaparsınız.
99 depremini biz milat olarak söyleriz. Türkiye'deki yapılaşmanın miladı olarak söyleyebiliriz. Çok fazla insanımızı kaybettik.
DEPREM YÖNETMELİĞİNİN ÖNEMİ NE?
Deprem yönetmelikleri çok enteresan şeylerdir. Değişmesi yapıları güvenli hale getirecek anlamında değildir. Türkiye'de deprem yönetmelikleri 10 yılda bir değişti. 99 yılından önce yapılan yapıların tamamı yıkılmadı ki. Yeni oluşan depremde de eskiden yapılan yapılar vardır, onlar da yıkılmadı. Yapının yıkılması deprem yönetmeliğinin çok değişmesine bağlı değil. Projeler deprem yönetmeliğine uygun olur ancak uygulamada üst üste koyduğunuz zaman örtüşmüyor. Sıkıntı burada.
17 Ağustos'tan bugüne yapılan binaların yüzde 99'u deprem yönetmeliğine uygun yapılıyor.
"YANLIŞ TEŞHİSTE BİNA DAHA ÇABUK YIKILIYOR"
Şu anda yapıların hasarları tespit ediliyor. Biz şöyle deriz: Teşhis ve tedavi. Yapıların onarım ve güçlendirilmesi bizim bilim dalımız içerisine giriyor.
İyi teşhis etmezseniz, iyi tedavi edemezsiniz. Az veya orta hasarlıları yıkmayacaklar büyük ihtimalle. Güçlendirdiğimiz yapıya da zarar veriyoruz. Bilinçsiz güçlendirilse, yapı bu sefer bir dahaki depremde daha çabuk yıkılıyor. Teşhis ve tespit değilse.
4 BİN SENE ÖNCESİNİN KANUNU
M.Ö 2000 yılında Hammurabi yasasında şunu demişler: Eğer yapımcı binayı gereği gibi sağlam yapmamışsa ve bina çökmüşse, yapımcı mal sahibinin zararını ödeyecek ve ona eşdeğer bina inşa edecektir. İkinci kuralı: Eğer binanın bazı duvarları gerektiği gibi yapılmamış olması nedeniyle yıkılırsa, yapımcı binayı eski durumuna getirmek zorundadır. Eğer köleler bina altında ölürse, yapımcı aynı kalitede köleleri alıp mal sahibine vermek zorundadır. Eğer mal sahibinin kendisi veya çocuğu enkaz altında kalıp ölürse, yapımcı derhal idam edilecektir.
4 bin sene önce bunlar ortaya konmuş ve hala biz bunlardan bazılarını uygulayamıyoruz.
YIKIMIN AZALTMAK İÇİN NE YAPMAK LAZIM?
İzmir, Ege bölgesinde oldukça aktif faylarımız var. Ben şunu öneririm: Türkiye'de son 2 yılda bizim inşaat mühendisleriyle ilgili, Türkiye'deki inşaatlarla ilgili maalesef bütün paralar inşaat sektörüne yöneltildi deyip medyada eleştiriler başladığından bu yana mühendislik fakültelerine talep azaldı. İnşaat mühendisliğinde bir yapının genelinde bin kalem iş vardır. Bu bin kalemin bin kalem fabrikası vardır. Bizim gibi geri kalmış ülkelerde inşaat sektörü çökerse, işsizlik patlar. Fakat muhalif partiler çok dillendirdikleri için; sanki betona gömüyoruz parayı. O binanın içindeki imalatlar nereden geliyor? Onu savunan da yok.
Türkiye'nin şiddetle inşaat mühendisine ihtiyacı var. Bir yılda yapıların envanterini çıkarırlar. Ama boş gezen inşaat mühendislerine görev verseler; belediyeler sözleşmeli alsa, ekip kursa. Belediyelerin gücü yetmez buna şu anda. Belediyedeki mühendislerin İstanbul'daki binaları değerlendirmesi mümkün değil. Ya bunları özel olarak çalıştıracaksınız, ekipler kuracaksınız.