50 milyon Çin, 25 milyon Alman aşısı gelecek
Türkiye'ye, aralık-ocak-şubat ayında Çin menşeli 50 milyon doz Covid-19 aşısı gelecek. Aralık ayında 1 milyon doz alınması planlanan Alman aşısının ise devamında 25 milyona kadar alınması konusunda görüşmeler sürüyor. Yerli aşının ise nisan ayından itibaren devreye girmesi planlanıyor.
ABONE OLTürkiye, Covid-19 aşısı ile ilgili ilk anlaşmaları yaptı. Yapılan sözleşme ile aralık-ocak-şubat ayında Çin menşeli 50 milyon Sinovac aşısının Türkiye’ye gelmesi planlanıyor. Buna göre ilk etapta Aralık ayında asgari 20 milyon, Ocak ayında ise 10 milyon doz aşının Türkiye’ye gelmesi hedefleniyor. Bilim Kurulu ise aşının öncelikli olarak kimlere yapılması gerektiği konusunda çalışmalarını sürdürüyor. Aşının sağlık çalışanlarından başlamak üzere riskli gruplar ve enfeksiyonu yayma potansiyeli yüksek olan kesimlere uygulanması planlanıyor. Sağlık çalışanlarından başlanacak ilk uygulamanın 11 Aralık’ta yapılması bekleniyor. Aşıyı yaptıran vatandaşlardan ise herhangi bir ücret alınmayacak.
Türk profesörler Uğur Şahin ve Özlem Türeci çiftinin kurucusu olduğu Alman BioNTech firmasının ABD merkezli Pfizer ortaklığında geliştirdiği Covid-19 aşısı için ise aralık ayında 1 milyon, devamında da 25 milyona kadar alınması konusunda görüşmeler sürüyor. 50 milyon Çin aşısı, 25 milyon Alman aşısının alınmasıyla toplam 75 milyon aşının Türkiye’ye gelmesi planlanıyor.
YERLİ AŞI NİSAN'DA
Öte yandan Türkiye'de yerli aşı çalışmaları da sürüyor. Sağlık Bakanlığı tarafından desteklenen toplam 16 aşı çalışması bulunuyor. Erciyes Üniversitesi tarafından geliştirilen ve faz 1 çalışmaları kapsamında 44 gönüllü üzerinde denemeleri başlayan Covid-19 aşısında şu ana kadar ciddi bir yan etki gözlenmedi. Yerli aşının Faz 2 ve Faz 3 çalışmalarının da tamamlanması ardından en geç nisan ayında yaygın kullanıma geçmesi planlanıyor.
TOPLUMUN YÜZDE 60'I AŞILANMALI
Öte yandan uzmanlar tedbirlerle beraber toplumun yüzde 60'ı aşılandığında salgının durabileceğini söyledi. Uzmanlar maske, mesafe, el hijyeni ve yayınlanmış olan kısıtlamalara harfiyen uyulmasıyla aşının toplumun yüzde 60’ına değil yüzde 10’una bile yapılmasının salgın için bir fren görevi göreceğini ve işi yavaşlatacağını vurguluyor.