Türkiye'den ABD'yi köşeye sıkıştıracak F-35 hamlesi

Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanlığı (SSB) iştiraki olan SSTEK şirketinin Müşterek Taarruz Uçağı F-35 Projesi'nde Türkiye'nin haklarının korunması için ABD’li Arnold & Porter şirketi ile 750 bin dolarlık bir anlaşma imzaladığı öğrenildi.

ABONE OL
GİRİŞ 18.02.2021 23:49 GÜNCELLEME 19.02.2021 17:52 GÜNCEL
Türkiye'den ABD'yi köşeye sıkıştıracak F-35 hamlesi

Alınan bilgiye göre söz konusu anlaşmada Arnold & Porter Türkiye’ye stratejik ve hukuki danışmanlık hizmeti verecek.

1 Şubat'tan itibaren başlayan sözleşme altı ay boyunca geçerli olacak.

Bu süreçte danışmanlık hizmeti veren firma;

SSB ve Türk yüklenicilerinin, mevcut karmaşık jeopolitik ve ticari faktörleri dikkate ve ele alarak Müşterek Taarruz Uçağı Programı (“JSF Programı”) içinde kalmaları için bir strateji konusunda tavsiyede bulunacak.

SSB’nin JSF Programı’nda stratejik bir müttefik ve değerli bir ortak olarak devam eden katılımıyla ilgili çıkarlarını ortaya çıkarmak ve anlamak için JSF Programı içindeki ABD ticari ortaklarına ve paydaşlarına yönelik bir faaliyet gerçekleştirecek.

Programla ilgili ihracat kontrollerini ve ticari yaptırımları sürekli olarak izleyecek ve söz konusu yaptırımları açıklayacak.

"F-35 PROJESİNDE 1,25 MİLYAR DOLAR ÖDEDİK"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, daha önce ABD ile yaşanan F-35 gerilimiyle ilgili olarak "F-35 projesi için zaten 1,25 milyar doları ödedik. Eğer öyle yanlış bir hamlede bulunurlarsa meseleyi uluslararası tahkim mahkemesine götürürüz. Şimdiye kadar yaptığımız ödemeleri geri isteriz." diye konuşmuştu.

SSTEK HAKKINDA

SSTEK Savunma Sanayi Teknolojileri AŞ, 2016 yılında T.C. Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanlığı'nın %100 iştiraki olarak kurulmuştur. Şirketimiz ülke savunması için kritik teknolojilerin yerli ve milli olarak geliştirilmesine ve üretilmesine destek vermek amacı ile yeni firmalar kurmakta ya da mevcut firmalara ortaklık sağlamaktadır.

SSTEK Savunma Sanayii Başkanlığı tarafından; savunma, havacılık, uzay ve anayurt güvenliği alanların da faaliyet göstermesi amacı ile kurulmuştur. Bu çerçevede mevcut kamu ve özel sektör firmaları ile koordineli çalışılarak, ülkemiz savunma sanayisinin; teknoloji, ürün, hizmet, kabiliyet ve kapasitesinin artırılması hedeflemektedir.

F-35 PROJESİNDE NELER YAŞANDI?

Türkiye, Rusya'dan S-400 hava savunma sistemlerini teslim aldıktan sonra ABD geçen yıl temmuz ayında Türkiye'nin F-35 programına ortaklığını askıya almıştı.

Ancak ABD, Türk şirketlerinin belirli parçaları üretmesi için mevcut kontratları feshetmemiş ve yeni tedarikçiler bulunana kadar Türk şirketlerinin bu yıl sonuna kadar parça tedarik etmeye devam etmesine izin verilmişti.

Yeni tip koronavirüs salgını ile F-35 parçalarının üretiminde ciddi aksaklıklar yaşanmıştı.

Türk şirketleri F-35 uçağı için binden fazla parça üretiyordu.

Türkiye toplam 100 F-35A tipi savaş uçağı satın almayı taahhüt etmiş ve 6'sının mülkiyetini devralmıştı.

Ancak Türkiye'nin ortaklığı askıya alındıktan sonra ABD Kongresi savunma bütçesinde Türk uçaklarının ABD Hava Kuvvetleri için satın alınması konusunda Pentagon'a yetki vermişti.

2022'YE KADAR TÜRK ŞİRKETLERİ PARÇA ÜRETMEYE DEVAM EDECEK

ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon), Müşterek Taarruz Uçağı F-35'in bazı parçaları için 2022'ye kadar Türk şirketleri ile çalışmaya devam edeceğini açıklamıştı.

CAATSA YAPTIRIMLARINA GİDEN SÜREÇ

Türkiye, Rusya ile masaya oturmadan önce ABD'den Patriot hava savunma sistemi almak istemiş ancak talebine karşılık bulamadı. Buna rağmen ABD Kongresi, Türkiye'nin Rusya'dan hava savunma sistemi tedarikine karşı çıktı, S-400'lerin NATO sistemlerine ve F-35'lere yönelik tehdit oluşturduğu iddiasında ısrar etti.

Kongre, 2 Ağustos 2017'de Trump'ın imzasıyla yürürlüğe giren CAATSA'nın Türkiye'ye karşı uygulanmasını talep etti. Pentagon da 17 Temmuz 2019'da Kongrenin baskısıyla Türkiye'nin F-35 savaş uçağı programı ortaklığını askıya aldığını açıkladı. ABD'nin, 14 Aralık 2020'de Türkiye'ye karşı açıkladığı yaptırım kararı da ilişkileri zedeledi.

Ankara'nın Biden yönetiminden konuya ilişkin beklentisi, Türkiye'yi S-400 sistemlerini tedarik etmeye sevk eden koşullara odaklanılması ve bunun üzerinden çözüme gidilmesi yönünde.

Türkiye, S-400'lerin NATO sistemleri bakımından zafiyet yaratacağına dair iddialar karşısında daha önce yaptığı, NATO'nun da katılacağı teknik bir çalışma grubu kurulması teklifinin de değerlendirilmesini istiyor.