Fatiha Suresi okunuşu ve anlamı! Kuran-ı Kerim'in kalbi Fatiha Suresi Arapça dinle

Fatiha suresi Kuran-ı Kerim'in ilk suresi olması nedeniyle "başlangıç" anlamına gelen bu ismi almıştır. Besmele-i Şerif'le beraber toplamda 7 ayetten oluşan sure, Mekke döneminde Cebrail(A.S) vesilesiyle Efendimize(S.A.V) bildirilmiştir. İşte Fatiha Suresinin anlamı ve önemi

ABONE OL
GİRİŞ 13.03.2021 17:12 GÜNCELLEME 13.03.2021 17:16 GÜNCEL
Fatiha Suresi okunuşu ve anlamı! Kuran-ı Kerim'in kalbi Fatiha Suresi Arapça dinle

Fatiha Suresi okunuşunu dinlemek tüm Müslümanların gönlüne huzur veriyor. Fatiha Suresi İslam alemi içerisinde "Kuran-ı Kerim'in kalbi" olarak da bilinir. Aynı zamanda bu sure 5 vakit namaz içerisinde en çok okuduğumuz suredir. Özellikle Fatiha Suresi anlamı çok derin manalara sahip olan, tüm övgülerin sahibinin Allahuteala olduğunu ve O'na (Allah'a) kulluk ettiğimizi kabul ederiz. Rahman ve rahim olanın Allah olduğuna, bizleri (Müslümanları) doğru yola ulaştırması için Alemlerin rabbine dua ettiğimiz anlamı da çıkar. 

FATİHA SURESİ ARAPÇA OKU VE DİNLE

FATİHA SURESİ, TÜRKÇE OKUNUŞU, ANLAMI (MEALİ) VE TEFSİRİ

Fatiha Suresi Arapça ve Türkçe okunuşu,

Bismillahirrahmânirrahîm.

Meali,

Rahmân ve rahîm olan Allah’ın adıyla.

Tefsiri,

Nahl suresi, 98. ayette "Kur’an okuyacağın vakit o kovulmuş şeytandan Allah’a sığın" şeklinde buyurulduğu için Kur’an okumaya başlayanlar, besmeleden önce "euzü..." ifadesini okumak suretiyle bu emri yerine getirmektedirler. Tefsire göre sadece "Bismillahirrahmânirrahîm" değil "Euzübillahimineşşeytanirracim” ardından da "Bismillahirrahmânirrahîm" demek gerekir.

Türkçe okunuşu, 

Elhamdü lillâhi rabbil'alemin

Meali,

Hamd (övme ve övülme), âlemlerin Rabbi Allah’a mahsustur.

Fatiha Suresi Tefsiri,

Methetme (övme, hamd etme) bir iyilik ve güzellik karşısında yapılır, bu iyilik ve güzelliğin sahibi, kendisinin bunda iradesi ve etkisi olsun olmasın methedilebilir. Hamdetmek de dil ile yapılır; "hamdolsun, elhamdülillah..." denir, ancak bunun sebebi yalnızca nimet ve ihsan değil, irade ve ihtiyara dayalı bütün güzellik ve iyiliklerdir. Fatiha süresi tefsiri bu manada hamd yalnızca Allah’a mahsustur. İnsanların kendi isteklerine bağlı iyilik ve güzelliklerde Allah’ın da iradesi vardır. Onların irade ve isteklerine bağlı olmayan iyilik, güzellik ve hizmetler ise doğrudan yaratıcının, fıtrat ve özellikleri takdir edip yaratarak insanlara bahşeden kudretin eseridir. Dolayısıyla hamdin tamamı Allah’a mahsustur, O’na aittir. 

Türkçe okunuşu, 

Errahmânir'rahim.

Meali,

O, rahmândır ve rahîmdir.

Tefsiri,

Rahman ve rahim, şefkat ve merhamet anlamlarındadır. Rahman, iyilere de, kötülere de rahmet eden, yarattıklarının hepsine merhamet edendir. Rahim, ahirette yalnız mü'minlere merhamet eden anlamına gelir. Allah’ın rahmeti bütün mahlukatı kapsar. Rahmetiyle, inanan inanmayan bütün insanlara rızıklarını ve nimetlerini bol bol vermektedir.



Türkçe okunuşu,

Mâliki yevmiddin.

Meali,

Ceza gününün mâlikidir.

Tefsiri,

Ödül ve ceza günü'nün ahiretteki hesaba çekme ve hüküm verme günü olduğu başka ayetlerde de geçmektedir. Allah bütün zamanlarda ve zaman kavramına bağlı olmaksızın mutlak hakim, melik ve maliktir. Yüce Allah dünya hayatında, imtihan için kullarına da sahiplik ve iktidar vermiş; imanı olduğu halde gaflet içinde bulunan kimseler Allah’ın sahipliği ve iktidarının bilincinde olmaya özen göstermemişler; imanı olmayanlar da tamamen inkar etmişlerdir. Ahirette kulun, bu görünürdeki ve geçici iktidarı da ortadan kalkacağı için Allah’ın melik ve malik sıfatı bütün azametiyle ortaya çıkacak, belli olacaktır.

Türkçe okunuşu,

İyyâke na'budü ve iyyâke neste'în.

Meali,

(Rabbimiz!) Ancak sana kulluk ederiz ve yalnız senden medet umarız.

Tefsiri,

İnsanların yaratılış gayesi ibadettir; ancak onlar buna mecbur tutulmamış, serbest iradesiyle yerine getirmekte veya getirmemektedirler. Dünyadaki bütün nimetler ve imkanlar insanın yaşaması için verilmiş araçlardır. İnsanın sınırlı gücü ve iradesi her zaman maddî ve manevî ihtiyaçlarını karşılamaya ve kendisinden beklenenleri yerine getirmesine yeterli olmamaktadır. Bu sebeple insanlar hem diğer insanlardan hem de insan üstü güçlerden yardım istemeye ve almaya kendilerini mecbur hissetmişlerdir. Fakat insanlar bazı zamanlarda şirke ve bedbahtlığa düşmüşler, dolayısıyla birçok batıl din, işe yaramaz sistem ortaya çıkmıştır. Bu ayet, ibadet ederken ve yardım isterken yöneleceğimiz doğru adresi bize göstermekte ve tevhidi (bir Allah’a ibadeti, sığınmayı ve yönelmeyi) getirmektedir.

Türkçe okunuşu,

İhdinessırâtel müstakîm.

Meali,

Bize doğru yolu göster.

Tefsiri,

İnsan dünya ve ahiret yaşamını düzenlerken doğru yolun yanında; yanlış ve saptırıcı yollara da yönelmişlerdir. Bunun nedeni insanın kendini yeterli sanması, bilgi ve güç almak için Allah’a yönelmeyi reddetmesidir. "Bize doğru yolu göster" duası aynı zamanda rabbin, kullarına bir irşad ve uyarısıdır; eğer insan kendine yeterli olsaydı, doğru yolu görmesi ve bulması için bir başkasına ihtiyacı olmazdı. Allah’ın peygamberleri ile kullarına gönderdiği dinlerin genel adı da İslâm’dır. Yaratan ile yaratılan, Allah ile kul, akıl ile vahiy, hürriyet ile cebir, haksızlık ile adalet, iyi ile kötü... ancak İslâm’da yerli yerine konmuş, doğru ilişkiler ve dengeler kurulmuş, kurulma yolları gösterilmiştir. İslam’da vahiy, vicdan ve akıl birlikte işletilerek doğru yol bulunmaktadır.



Türkçe okunuşu,

Sırâtellezine en'amte aleyhim ğayrilmağdûbi aleyhim ve leddâllîn,

Fatiha Suresi Meali ve Anlamı,

Kendilerine lütuf ve ikramda bulunduğun kimselerin yolunu; gazaba uğramışların ve sapmışların yolunu değil! Âmin.

Tefsiri,

Fatiha tefsiri son ayetinde, tarih boyunca ilâhî irşadı reddedenlerin tecrübeleri de doğru yolun İslam olduğunu göstermektedir. Bu sebeple doğru yolu arayanlar ve üzerinde bulundukları yolun sağlamasını yapmak isteyenler, dönüp tarihe bakmak, gerçek mutluluğu bulanlarla sapanlar ve Allah’ın gazabına uğrayanların yol ve yöntemlerini incelemek durumundadırlar. Kul (namazda Fatiha’yı okurken) “Hamd âlemlerin rabbi Allah’a mahsustur” deyince Allah, “Kulum bana hamdetti” buyurur.  Kul “rahmân ve rahîm” deyince Allah, “Kulum beni övdü” der. “Ceza gününün tek sahibi” deyince “Kulum benim yüceliğimi dile getirdi” der. “Ancak sana ibadet eder ve yalnız senden yardım dileriz” deyince “Bu, kulumla benim aramda ortak olan kısımdır ve istediği kulumun olacaktır” buyurur. Kul “Bizi dosdoğru yola ilet; nimetine erdirdiklerinin yoluna; gazaba uğramışların yoluna da, doğrudan sapmışların yoluna da değil!” deyince Allah, “İşte bu, yalnızca kuluma aittir ve kuluma istediği verilecektir” buyurur.