TBMM Başkanı Şentop'tan yeni anayasa açıklaması
Son dakika haberi: TBMM Başkanı Mustafa Şentop 'Yeni anayasa tartışması ciddiye alınmalı. Sonuç almak hedef olmalı, somut bir metin ortaya çıkmalı. Uzlaşılan noktalarda yoğunlaşmak, onlar üzerinden hareket etmeye çalışmak lazım. Bir çözüm yolu bulunabilir.' dedi.
ABONE OLTBMM Başkanı Mustafa Şentop, Habertürk TV'de Muharrem Sarıkaya ve Serap Belet'in sorularını yanıtladı.
"YENİ ANAYASA KONUSUNDA SOMUT BİR METİN ORTAYA ÇIKMALI"
Siyasi partilerin anayasa konusundaki öngörülerinin somut olarak maddelere döküldüğünde anlaşılabileceğini belirten Şentop, "2011'de başlayan Anayasa Uzlaşma Komisyonu sürecinde aslında önümüze bütün siyasi partilerin nasıl bir anayasa öngördüklerini ortaya koyan metinler çıktı. Yani tam bir anayasa metni, bütün siyasi partilerin önerileri olarak karşımıza çıktı. Bence yeni anayasa tartışması ciddiye alınmalı. Sonuç olur, olmaz. Sonuç almak mutlaka hedef olmalı samimi olarak ama somut bir metin ortaya çıkmalı." ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile Meclisin devre dışı kaldığı iddiasını kabul etmediğini vurgulayan Şentop, şunları söyledi:
"Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nde parlamentonun yapısıyla yürütmenin yani cumhurbaşkanının mensubu olduğu siyasi partinin ilişkisi tek seçenek olarak karşımıza çıkmıyor. Parlamenter sistemde vatandaşa tek bir oy hakkı veriliyor. Bu tek oy hakkıyla hem yürütmeyi hem de parlamentoyu belirlemesi isteniyor. Daha doğrusu tek oyla parlamentoyu belirliyorsunuz. Hükümet onun içinden çıkıyor. Halbuki yeni sistemde vatandaşa iki oy hakkı tanınıyor. Hükümeti ayrı bir oy kullanarak belirleme, parlamentoyu ise yine ayrı bir oy kullanarak belirleme hakkı tanınıyor. Dolayısıyla vatandaşın, bu sistemde cumhurbaşkanını bir siyasi partiden seçip, cumhurbaşkanının mensubu olduğu siyasi partiyi parlamentoda çoğunluk yapmama hakkı var. Oyunu Cumhurbaşkanına verir, parlamentoda ise oyunu onun partisine vermeyebilir. Böyle bir durumda parlamentoda farklı bir çoğunluk yapısı ortaya çıkabilir. Bu durumda yürütmeden tamamen bağımsız bir çalışma imkanı tanınıyor. Önceki sistemde ise böyle bir seçenek yoktu. Orada mecburen yürütmenin, hükümetin kontrolünde bir yasama süreci var. Başka bir seçenek yok."
- "PARLAMENTO AŞAMASI, SADECE BİR İZİN AŞAMASIDIR"
Türkiye'nin, İstanbul Sözleşmesi'nden Cumhurbaşkanı Kararı ile çekilmesi ile TBMM'nin devre dışı bırakıldığı eleştirilerine ilişkin Şentop, Anayasa'ya göre, milletlerarası bir anlaşmanın kabul edilme ve yürürlüğe konulmasının; "imzalanma", "onaylanmasının uygun bulunması" ve "onaylanma" şeklinde üç adımı olduğunu aktardı.
Meclisin imzalanan bir anlaşmayı kanunla uygun bulduğunu anlatan Şentop, şöyle konuştu:
"Daha sonra cumhurbaşkanının onaylaması aşamasına geçiliyor. Cumhurbaşkanı onayladıktan sonra yürürlüğe giriyor. Meclisin kanunla uygun bulması şu anlama geliyor: 'Bu onaylamanın bir mahzuru yoktur. Bu anlaşma onaylanabilir.' Daha teknik bir ifadeyle, onaylama izni veriyor. Ama mesela cumhurbaşkanı onaylamayabilir veya onaylayabilir. Onayladıktan sonra onayını geri çekebilir. Parlamento aşaması, sadece bir izin aşamasıdır. Onaylamayı zorunlu kılan bir aşama değildir. Yeni de değil, 1963'te çıkan 244 Sayılı Bazı Andlaşmaların Yapılması İçin Cumhurbaşkanına Yetki Verilmesi Hakkında Kanun var. Yani 1963'ten bu yana aslında bu böyle oluyor. Onlarca örnek var. Mevzuat ve uygulama bu şekilde. Yani Bakanlar Kurulu kararıyla vazgeçilmiş bir anlaşma için sonra tekrardan bir kanun çıkarılmasının 1963'ten bu yana bir örneği yok."
İSTANBUL SÖZLEŞMESİ
Mahkemelerin ve idarenin uygulamalarında İstanbul Sözleşmesinin maddelerine yapılan atfa ben rastlamadım. Belki birkaç tane olabilir. Türkiye’de, Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun var. Bu kanun yürürlükte. O kanuna dayanarak uygulama yapıyor idare ve mahkemeler. Sözleşmeden çıkılmış olması, o kanunu da yürürlükten kaldırmıyor.
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU KARARI
Sayın Berberoğlu ile ilgili karar Meclis'e gelmiş. Kısa bir süre sonra Ömer Faruk Gergerlioğlu ile dosya kesin hüküm olarak gelmiş. Sözkonusu ceza istinafta kesinleşiyordu. 2019 Ocak ayında meclise gelmiş. İki konumuz vardı. Birisi daha önce de olmakla beraber, bireysel başvuruya dair başvuru konusunda Meclis'te bilgilendirme yapılmamış. Onunla ilgili d eğerlendirmeler yapılırken yargı paketi ile ilgili düzenlemeler geldi. Bu düzenlemenin kesin hükümlü dosyaya etki edeceğine dair kanaat vardı. Temyiz hakkı doğduğu için kesin hüküm ortadan kalktı. Lehine olabileceği düşüncesiyle beklenmesi söz konusu oldu. Daha sonra kanun düzenlemeleri ortadan kalktıktan sonra, araya salgın süreciyle Meclis'in tatilini de koyduğunuzda dosyalar okutuldu. O zaman sayın Berberoğlu ve 2 HDP'li milletvekilliği düştü. Bu konuda tek bir örnek Berberoğlu üzerinden gitmek yanlış olur. Onun durumu da spesifik durum. Anayasa değişikliğinde dokunulmazlıkların kaldırılmasına etkisi tartışıldı. Gergerlioğlu ile ilgili durum Berberoğlu'na benzemiyor. Dokunulmazlığa dahil olmayan Anayasa'daki suçlar bağlamında konuyla ilgili.
ERKEN SEÇİM TARTIŞMALARI
Erken seçim, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin mantığına aykırı. (Erken seçim) Niye var Anayasa’da. Çok ciddi bir kriz olduğu takdirde, bir çıkmaza girdiğinde siyaset, bir açık kapı olsun diye düşünülmüş bir düzenleme. Yani çok nadir kullanılabilecek bir imkan olarak bırakılmış. (Erken seçim talebini) Eski sistemin alışkanlıklarından biri olarak görüyorum.