Taha Dağlı: Emekli amiraller Rus ağzıyla konuştu
103 amiralin yayımladığı bildiriyi kaleme alan Taha Dağlı, "Emekli amiraller, darbe imalı muhtırada Montrö ısrarı yaparak, Rus ağzıyla konuşuyor" dedi.
ABONE OLİşte Haber7 yazarı Taha Dağlı'nın "Montrö'den darbe çıkarma aklını kim vermiş olabilir?" başlıklı yazısının tamamı;
"Hadi diyelim ki, bir güç günün birinde Türkiye'ye "Montrö'yü değiştirmeyi aklından bile geçirme, buna kalkışırsan seni pişman ederiz" demiş olsun?
O güç kim olabilir?
ABD mi yoksa Rusya mı?
Montrö'den rahatsız olup güncellenmesini isteyen ve bu sayede Karadeniz'e çıkmak isteyen ABD böyle bir şey demez.
Montrö'den son derece memnun olup, güncellenmesinin gündeme gelmesini bile istemeyen Rusya ise olabilir.
Emekli amiraller, darbe imalı muhtırada Montrö ısrarı yaparak, Rus ağzıyla konuşuyor. Çok net.
Peki Türkiye'nin gündeminde Montrö tartışması var mı? Kesinlikle yok, olmadı da, bu çok net.
Nereden çıktı Montrö konusu?
İstanbul sözleşmesinden.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin tanıdığı yetkiyle İstanbul sözleşmesi gibi uluslararası bir anlaşmadan çıkabiliyor. Bu durum TBMM Başkanı Mustafa Şentop'a soruldu. Kendisi de çok tecrübeli bir hukukçu olan Şentop, izah etti. Sonra bir gazeteci "Cumhurbaşkanı Montrö'den de çıkabilir mi" diye bir soru yöneltti. Şentop da hukukçu kimliğiyle işin tekniğinin anlaşılması açısından "evet teknik olarak bu mümkün" yanıtını verdi.
Geride bıraktığımız hafta başından itibaren Halk TV yayınlarını izlemiş olanlar var ise onlar, Cumartesi gecesine gelindiğinde ortaya çıkan darbe imalı bildirinin alt yapısını daha iyi anlamıştır. Çünkü Halk TV'de her gece durduk yere icat edilen Montrö tartışılmasının üzerinde tepinilip, duruldu.
Birileri laboratuvar ortamında suni bir "tartışmalı uluslararası gündem" üretti.
Neticesinde de "Montrö'den çıkılırsa" diye parmak sallanan nur topu gibi bir muhtıramız oldu.
CHP katıksız Erdoğan düşmanlığından, buna ilave olarak içinde darbeyi de barındıran "Erdoğan gitsin de nasıl giderse gitsin" ilkesizliğiyle, muhtıraya anında sahip çıktı.
Akılları sıra Montrö masalını, Kanal İstanbul muhalifliyle soslayıp; bildirideki sakallı asker tiyatrosunu da irtica kurgusuna ekmek arası yaparak, koskoca darbe tehdidini "ifade özgürlüğü" ayağıyla yedirmeye çalıştılar.
CHP bundan sonra darbe denildiğinde sakın ha, "darbeye karşıyız" falan demesin.
Gayet de güzel darbecileri alkışlayabiliyorlar hatta direkt destek olabiliyorlar, çok net.
CHP Pazar sabahından itibaren o bildirinin borazanlığını yaparak, 15 Temmuz akşamının ilk saatlerinde de aslında "el ovuşturduklarını" itiraf etmiş oldular.
Ortada hiç olmayan tamamen suni bir gündemden nasıl bir darbe tehdidi üretilip, Türkiye’nin gündemine oturtulduğuna şahit olduk, milletçe.
Peki bunu kim yaptı?
Yazının başında da vurgulandığı üzere birileri Rusya görünümlü bir operasyon çekti.
Ukrayna'da Rusya ile hasımız, Kırım'da öyle, Suriye'de öyle, Libya'da öyle ve hatta Türk Konseyi zirvesinden dolayı da Rusya, Türkiye'nin hamlelerinden rahatsız.
Ama ne kadar papaz olsak da Rusya ile oturup, sorunları konuşabiliyoruz. Sorun tam olarak çözülmese de büyük ve kanlı bıçaklı bir kavga çıkmasının önüne geçilmiş oluyor.
Üstelik Rusya, Türkiye'de bir darbe olmasını istemez, neden istesin ki, bu onların hiç de çıkarına değil.
O halde kim, Rus ağzıyla konuşulan bir darbe planını hazırlattı, emekli amirallere?
ABD olabilir mi?
ABD'nin bir ısrarı var. Ya Rusya ya biz, noktasına çekmeye çalışıyorlar Türkiye'yi.
İlmik ilmik işleyerek Rusya ile Türkiye'yi kafa kafaya getirmeyi amaçlıyorlar.
Bunu 24 Kasım 2015'teki uçak krizinden biliyoruz. Aynısı hatta daha beteri akıllarından geçmiyor, değil. Ukrayna'yı gazlayıp, üstüne NATO üyeliğiyle Karadeniz'de bir oldu bitti ve bir bakılmış Rusya ile Türkiye karşı saflarda savaş halinde. O nedenle Türkiye her adımını hesap ederek atıyor.
ABD menşeili Rand raporunu hatırlayın.
TSK'daki orta kademeli subayların rahatsız olduğu ve darbeye meyilli oldukları ısrarla vurgulanıyordu, o raporda.
Emekli amiral deyip geçmeyin. Onlar ordu evinde rakı sofralarında darbe yapamaz elbette ama darbe çağrısı bal gibi yapabilirler. Yaptılar da nitekim.
Kendileri emekli ama ordu içerisinde nasıl bir hiyerarşik etkiye sahip olduklarını hesaba katın.
Emekli amirallerin yaptığı ifade özgürlüğüne asla girmez. Öyle olsa çıkıp TV'lerde zaten düşüncelerini anlatıyorlar, hiç olmadı, tweet atabiliyorlar. 100 küsuru bir araya gelip bildiri yayınlıyor. Bildiri yayınlamanın şifresini, ne anlama geldiğini bu memlekette en iyi o emekli amiraller bilir.
Bir de şu var. Darbe çağrısı, aslında bizzat darbenin kendisidir.
15 Temmuz öncesi "darbe mi olacak, darbe olur mu" tarzı darbe içerikli mesaj ve çağrıları unutmayın.
Darbe çağrısı yapan, darbeyi yapacaklara şifreyi verir, mesajı verir. Darbe çağrısı, darbe yapma olasılığına sahip olanlara verilmiş cesarettir hatta bazen talimattır.
Rand raporunda vurgulandığı üzere Türkiye'deki muhalefet ve TSK içindeki darbeye meyilli, mevcut durumdan rahatsız oldukları iddia edilen orta kademeli subaylar, hedef olarak belirleniyor. Onlara bu tarz çağrılar yapılabiliyor. Çağrı görevi de emekli rütbelilere veriliyor.
Muhalefeti cesaretlendirmek, ordu içine nifak tohumu atmak ve bunu suni bir uluslararası gündem üretmek suretiyle yapmak.
İşte asıl hikaye o.
Darbe planı tutmazsa tutmasın, sen uluslararası zokayı yutturursan, Türkiye'yi bugün sahada olduğu uluslararası arenada istediğin güçle kafa kafaya tokuşturmanın yolunu açarsın.
Üstelik buna yeltenirken, memleketteki asker olsun sivil olsun ne kadar ABD karşıtı ulusalcı varsa, bu tarz oyunlar üzerinden o kesimle, iktidar arasında büyük uçurumlar açabilirsin."