‘Anadolu Hristiyansızlaştırıldı’ deyip, Yasin’i katledenler hesap veriyor!
Yeni Akit Yazarı Ali Karahasanoğlu, HDP tarafından yapılan skandal 'soykırım' paylaşımının detayı ve Kobani soruşturması hakkında önemli detaylara değildi.
ABONE OLAli Karahasanoğlu'nun dikkat çeken köşe yazısı:
Kobani dosyasının duruşması dün başladı..
Öyle görünüyor ki..
Profesyonel bir algı operasyonu ile karşımıza çıkacaklar, gerçekleri tersyüz etmek için, dört koldan operasyon düzenleyecekler.
Dünkü duruşma ile başladılar bile..
Ermeni tehciri ile ilgili Biden daha alçaklığını ilan etmeden, “soykırım” yalanını dillendiren HDP, aynı açıklamasında, “Anadolu Hristiyansızlaştırıldı” ifadesini de kullanmıştı..
Sanırsınız ki Anadolu, 1. Dünya savaşı öncesinde Hristiyan ülkesi idi.
1. Dünya Savaşı’ndan sonra Müslüman bir ülke haline geldi..
Fransızı, İtalyanı, İngilizi gelmiş, Anadolu’yu işgal etmeye kalkışmış..
Samimi Kürt kardeşlerimizin oyları ile ortalıkta efelenen HDP ise, “Anadolu Hristiyansızlaştırıldı” diyerek, oy aldığı Müslümanlara da ihanet eden tavırlar sergilerken..
Tam üstüne, Kobani olayları sebebi ile HDP’li yöneticilerin de bulunduğu birçok PKK yandaşı hakkında açılan davanın duruşması başladı..
Ki hatırlayın, Kobani olaylarında, HDP yönetimi, halkı sokağa çıkmaya davet etmiş, sokak hareketleri sırasında 16 yaşındaki Yasin Börü’nün de içinde bulunduğu onlarca insan öldürülmüştü..
Olayların özeti olması açısından, iddianamedeki suçlamayı şöyle kısaca vereyim, o günlerde ne yaşanmış, siz de görün:
“37 insan öldürme suçu,
31 insan öldürmeye teşebbüs suçu,
24 yağma suçu,
38 alıkoyma suçu,
2 alıkoymaya teşebbüs suçu,
1750 mala zarar verme suçu,
397 yakarak mala zarar verme suçu,
1060 kamu malına zarar verme suçu,
503 yakarak kamu malına zarar verme suçu,
53 işyeri dokunulmazlığını ihlal suçu,
294 geceleyin işyeri dokunulmazlığını ihlal suçu,
26 geceleyin açıktan hırsızlık suçu,
20 açıktan hırsızlık suçu,
114 hırsızlık suçu,
272 geceleyin hırsızlık suçu,
5 basit yaralama suçu,
43 silahla basit yaralama suçu,
264 kamu görevlisini silahla basit yaralama suçu, 7 kamu görevlisini kasten basit yaralama suçu,
1 kemik kırığı oluşacak şekilde kasten silahla yaralama suçu,
78 silahla kasten yaralama suçu,
51 kamu görevlisini silahla yaralama suçu,
3 iş ve çalışma hürriyetinin ihlali suçu,
4 ibadethanelere zarar verme suçu,
1 düşük yapmaya neden olma suçu,
24 bayrak yakma suçu,
25 5816 Sayılı Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkında Kanuna muhalefet suçu..”
Dikkat etti iseniz, hamile bir kadının düşük yapmasına sebebiyet verecek şekilde vahşiliklerin de olduğu bu olaylar sırasında yaşananlardan bu iddianame hazırlanana kadar, kimse haberdar bile değildi..
Şimdi yargılama başladı..
Sanıklar, sanki bu adice işlenmiş suçların failleri değilmiş de, övünülecek büyük kahramanlıklara imza atmış insanlarmış gibi, mahkeme heyeti ile devlet görevlileri ile dün utanmazca diyaloglara giriştiler..
Daha ilk aşamada, gerek davadaki müştekilerin, gerek sanık ve yakınlarının, gerek avukatların güvenliklerini aşağılama amacıyla alınan güvenlik önlemleri, CHP çizgisindeki medya organlarında bile, şöyle yorumlandı:
“Duruşmanın yapılacağı cezaevi yerleşkesine giden yolun farklı yerlerinde kurulan üç dört ayrı kontrol noktasından geçerek ulaşmak zar-zor mümkün.. Kimlik kontrolü, araç kontrolü, yeniden kimlik kontrolü. yapılıyor. Araçların park edildiği noktadan cezaevi kampüsünün önüne de ancak ring araçlarıyla gidilebiliyor. Burada salona girmek için yeniden kontrol noktalarından geçmek gerekiyor.”
Bu tedbirlerin alınmasından, vicdanlı hangi insan rahatsız olabilir?
Daha dün diyebileceğimiz tarihlerde, Suruç’ta yaşanan terörist saldırının sorumluluğunu, “devlet”e yükleyenlerin, Ankara’da gar patlaması sebebi ile, “Fail devlettir” diyebilecek kadar alçaklaşanların, şimdi benzeri bir olumsuzluk yaşanmaması için güvenlik önlemleri alınmasından rahatsız olmalarının arkasında, acaba ne yatmaktadır?
“Güvenlik önlemi azalsın. Kandil’den gelecek canlı bombalar bir saldırı düzenlesin. Biz de devlete saldıralım” planı mı yatmaktadır?
Bu bir yana..
Türkiye’yi 2014’de sokak hareketleri ile altüst etmek isteyen hainler, dünkü duruşma başladıktan sonra da, algı operasyonlarını sürdürdüler..
Teröristbaşı Apo’nun heykelini dikme sözü ile tanıdığımız Selahattin Demirtaş, “Avukatların sayısı belliydi. Her bir sanık için 3 avukat olsa da, 100’den fazla avukat olacaktı” sözleri ile sazı çalmaya başladı..
Şu söyleme bakar mısınız.
Bir yandan, “Çürük dava, Sahte dava” tanımlaması yapıyorlar.
Sonra da.
“Her bir sanık için üç avukat birden duruşmada hazır olması gerekir” diyorlar..
Ve işlenen suçları bilmezden gelip, durumu karikatürleştirmeye çalışıyorlar:
“Et ve Süt Kurumu’nun avukatı burada, HDP’nin avukatları duruşma salonuna alınmıyor!”
Bre vicdansızlar, bre insafsızlar..
Siz, bölge insanına hizmet eden, onlara daha sağlıklı ve ucuz et-süt temini için çalışan bir kuruma ait işyerlerini yağmalayın, zarar verin..
Sonra, bu olaylar hakkında dava açılınca..
Mağdur konumundaki Et ve Süt Balık Kurumu’nun avukatının duruşmaya katılmasını, ironik bir durummuş gibi takdim edin..
Vicdanları olmayınca.. Ahlaksızlık zirve yapınca, bunlardan başka ne beklenir ki?
Yine dünkü duruşmadan bir enstantane. Kimlik tespiti yapılıyor..
“Haksız isnatlarla yıllar sonra dava açıldı” diyenler, davayı sürüncemede bırakmak için, “Avukatlarımız olmadan, kimlik tespiti yaptırmayız” diyorlar..
“Avukatlarımız olmadan” dedikleri de..
Bir avukatları var, üç tane avukatları olması gerekiyormuş..
Ve bunların medyadaki satılık borazanları da, hemen daha ilk saatlerde yalanlara başladılar:
“Sanıklar, kimlik tespiti sırasında susma hakkını kullandılar!”
Ben bu çakallara ne diyeyim?
Sanığın kimlik tespiti konusunda “susma hakkı” olmadığını, anlatmaya ihtiyaç var mı? Kimliğini söyleyeceksin. Ama suçla ilgili savunma yap denildiğinde, izah edecek durumun yoksa, “Susma hakkımı kullanıyorum” diyebilirsin..
Kimlik tespitinde bile mahkemeye zorluk çıkarıyorsan..
Demek ki suçun çok büyük. Sen de biliyorsun, işlediğin suçun vehametini.
Onun için de, böyle topu taca atmaya çalışıyorsun.
Yargılamayı takip edeceğiz. Bakalım, Anadolu’nun Hristiyansızlaştırıldığı”nı söyleyenler, Kurban Bayramı’nda fakirlere et dağıtan Yasin Börü’yü, niçin öldürdüklerini açıklayabilecekler mi?
Ayrıntılar geliyor...