Muhalefetin 'en zayıf' halkası
"Millet İttifakı'nda Cumhurbaşkanı adayı kim olacak?" tartışmaları arasında Kılıçdaroğlu'nun adaylığı ile ilgili Mahmut Övür önemli detaylara değindi.
ABONE OLCumhurbaşkanlığı adaylığı konusunda CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na yönelik güven oyu gün geçtikçe azalıyor. Sabah Gazetesi Yazarı Mahmut Övür, konuyla ilgili köşe yazısında çarpıcı detaylara değindi.
Övür'ün dikkat çeken köşe yazısı:
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 11 yıl sonra kendi kişisel PR çalışmasına başladı. Bu projenin arkasında CHP'nin 14'üncü kat sakini "sır danışman" mı var bilmiyorum ama bu çalışma, cumhurbaşkanı adaylığından çok siyaset mühendisliği hesaplarına dayanıyor.
Çünkü son dönemde yapılan bütün kamuoyu anketlerinde muhalefet aday adayları arasında en "zayıf halka" Kılıçdaroğlu çıkıyor.
Başkan Erdoğan'ın karşısında,
muhalefetten Akşener'den İnce'ye, Gül'den Kılıçdaroğlu'na Davutoğlu'ndan İmamoğlu'na "Kim aday olmalı?" diye sorulduğunda en az oy alan isim Kılıçdaroğlu.
Bugünlerde bu tablonun tam tersi şişirme anketlerin devreye sokulması da bu gerçeği değiştirmiyor. Zaten Kılıçdaroğlu da 11 yıl sonra mutfağa girip patatesli börek yaparak bunu değiştiremeyeceğini tecrübeyle biliyor.
O kadar biliyor ki, "Sakin güç" gibi afili bir sloganın, "Gandi" gibi tarihi bir ismi kullanmanın, köylü şapkasıyla "Ecevit" benzetmesinin işe yaramadığını yaşayarak öğrendi.
BAGAJI YÜKLÜ KILIÇDAROĞLU
Üstelik o yıllarda bagajında neler olduğunu da kimse bilmiyordu.
Oysa son 11 yılda o bagaj öyle doldu ki, CHP'nin vesayetle ilişkili tarihi bile bu kadar yüklü değildi.
Bir kere, kaset komplosuyla CHP'nin başına nasıl geldiği bütün ayrıntılarıyla ortaya çıktı. Eski CHP Genel Başkan Yardımcılarından Yılmaz Ateş, birkaç gün önce o döneme atıf yaparak şöyle diyordu:
"Deniz Baykal'a TBMM'de vekillik yaparken (Babacan'ı hatırlatıyor) küresel güç temsilcileri ile kurduğu ilişkileri dönemin ABD Büyükelçisi'nin Wikileaks belgelerinden öğrendik: 'ABD'nin çıkarları için Deniz Baykal CHP'nin başından defedilip, yerine Kemal Kılıçdaroğlu getirilmelidir.' Baykal'ın istifasına yol açan komplodan birkaç ay önce de İsveç merkezli Silk Road Enstitüsü'nün hazırladığı raporda bu işbirliği çok daha açık ortaya konmuştur: 'Deniz Baykal istifa etmek zorunda bırakılır. Onun yerine Kemal Kılıçdaroğlu genel başkanlığa seçilir.
Kılıçdaroğlu parti politikalarını değiştirir ve bunun üzerine Avrupa'daki bazı partiler tarafından desteklenir.' Plan harfiyen uygulandı."
Bu bagajda FETÖ ve doğal olarak dünyanın en destansı direnişiyle durdurulan 15 Temmuz darbe girişimine "kontrollü darbe" demesi de var.
Ayrıca YPG var, Suriye'den Libya ve Karabağ'a uzanan dış politikadaki karşıt duruşları var ve esas oğlan "küresel dost" Biden'dan medet umma var.
ALİ BABACAN'IN İHANETİ
Peki, Kılıçdaroğlu neden aday olacakmış gibi bir imaj çalışması yapıyor?
Büyük ihtimalle bu çalışma şu üç hesap üzerine kurulu: Birincisi, HDP yükünün getirdiği sıkıntıları en aza indirip "Millet İttifakı"nı bir arada tutmaya çalışıyor.
İkincisi, CHP içinde "o makamın" yeni sahibi olma hayali kuran İmamoğlu ve Yavaş'ın belediye işlerini ihmal edip adaylıkla uğraşmalarını engellemek istiyor.
Üçüncüsü de Muharrem İnce ve Mustafa Sarıgül gerçeği. Onların sahaya inmesiyle CHP içindeki "milli ve yerli" hassasiyetleri olan sosyolojinin yön değiştireceğinden korkuyor. Bu da az buz bir korku değil. Çünkü Ali Babacan'ın ihanetinin ortaya çıkması, Davutoğlu'nun güven sorunu yaşaması, Kılıçdaroğlu'nun beklentilerini altüst etti. Bir anlamda "evdeki bulgurdan" olma korkusu sardı.
Aslında ana muhalefet liderinin aday olmasından daha doğal ne olabilir? Ama kazın ayağı öyle değil, bu kadar bagajı yüklü bir adaya, bırakın "küresel dostları" kendisi bile onay vermez.