Kutlu Adalı cinayetindeki kritik isim Korkut Eken’e sorulmayan soru!
Hürriyet gazetesi yazarı Ahmet Hakan, Kutlu Adalı cinayetindeki kritik isim Korkut Eken'in Sözcü Gazetesi yazarı Saygı Öztürk'e konuşması ile ilgili 'Korkut Eken’e sorulmayan sorunun yaşamsal önemi' başlıklı bir yazı kaleme aldı.
ABONE OLKıbrıslı gazeteci Kutlu Adalı'yı öldürdüğü Sedat Peker ve kardeşi Atilla Peker tarafından öne sürülen Korkut Eken, Sözcü'den Saygı Öztürk'e konuştu.
İşte Ahmet Hakan'ın Saygı Öztürk'ün Eken ile yaptığı röportajla ilgili yazısı.
Korkut Eken’e sorulmayan sorunun yaşamsal önemi
Gazeteci Saygı Öztürk, Korkut Eken’e soruyor:
“Gazeteci Kutlu Adalı’yı öldürmekle suçlandınız...”
*
Korkut Eken, cevap veriyor:
*
“Şöyle bir olay oldu: Hasan Paşa (dönemin Barış Kuvvetleri Komutanı Hasan Kundakçı) telefon etmiş. Kundakçı, Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar’a ‘Kıbrıs’ta çok büyük PKK faaliyetleri var. Teröristler burada cirit atıyor’ falan demiş. Ben de o dönemde Emniyet’te özel harekât polislerini yetiştirmekle görevliyim. Mehmet Bey de beni gönderdi. Her ihtimale karşı, Sedat Peker’in kardeşi Atilla Peker’le gittim.”
Korkut Eken’e sorulmayan sorunun yaşamsal önemi
Gazeteci Saygı Öztürk, soruyor:
*
“Atilla Peker’i siz mi çağırdınız?”
*
Korkut Eken cevap veriyor:
*
“Evet, doğru. Ben çağırdım. Atilla Peker’le KKTC’ye gittim. PKK’nın oradaki faaliyetlerine yönelik inceleme yaptım.”
*
Konuşmanın tam burasında...
Korkut Eken’e sorulması gereken bir soru var.
*
Şöyle bir soru:
*
“Atilla Peker’in görevi neydi? Hangi sıfatla yanınıza aldınız? Resmi bir kişilik midir Atilla Peker? Onu yanınıza almanın anlamı nedir?”
*
Ama hayır!
Yok böyle bir soru.
Sorulmuyor.
Saygı Öztürk, deneyimine hiç de uygun düşmeyecek bir tarzda bu soruyu bir türlü sormuyor ya da soramıyor.
*
Tabii bu soru sorulmayınca da...
Okuyan herkes, bir büyük eksiklik duygusuyla dopdolu oluyor.
*
Hürriyet, bugün Korkut Eken’i buldu ve bu soruyu kendisine sordu.
Korkut Eken, “Ben diyeceğimi dedim” diyerek soruya yanıt vermemeyi tercih etti.
*
Oysa meselenin özü, o soruda gizlidir.
Sayfalar dolusu röportajlar yapılsa da...
Ciltlerce kitaplar yazılsa da...
Saatler süren programlara imza atılsa da...
Bu soru sorulmadığı ve bu soru yanıtlanmadığı müddetçe...
Hem havadır hem de cıvadır.