Böylesine bir kirlik iki sene öncesine kadar yoktu da neden şimdi oldu?

Haber7 yazarı Mehmet Acet, Marmara Denizi'nde adeta felakete yol açan müsilaj sorunuyla ilgili dikkat çeken bir yazı kaleme aldı. Acet, kirliliğin sebebi olarak İBB'nin ihmaller ve hatalar zinciri olduğunu belirtti.

ABONE OL
GİRİŞ 10.06.2021 10:38 GÜNCELLEME 10.06.2021 11:33 GÜNCEL
Böylesine bir kirlik iki sene öncesine kadar yoktu da neden şimdi oldu?

2 yıl öncesine kadar İstanbul'da böyle bir kirliliğin neden görülmediğini değerlendiren Kanal 7 Ankara Temsilcisi ve Haber7 yazarı Mehmet Acet bugünkü yazısında dikkat çeken örneklerle bu soruya cevap verdi.

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun "Temel Atmama" gibi skandal bir törenle iptal ettiği Silahtarağa Tesisi'yle ilgili değerlendirmelerde bulunan Acet, "AK Parti döneminde İstanbul’un yönetiminde söz sahibi olan çevrelerden dinlediğime göre, bu proje devam ettirilip bitirilseydi, Haliç’in dibindeki bütün giderlerin toplandığı yerde ileri derece biyolojik arıtma tesisi yapılmış olacaktı. Bu tesis, takriben 3,5 milyon nüfusun yaşadığı Sultangazi, Gaziosmanpaşa, Eyüp, Kâğıthane, Sarıyer’in arka taraflarındaki Seyrantepe, hatta Şişli’nin bir kısmının tamamının atık sularının toplandığı alana dönük ileri seviye arıtma işlerini yürütecekti." ifadelerini kullandı. 

Kadir Topbaş ve Mevlüt Uysal dönemlerini de hatırlatan Acet, söz konusu zaman dilimlerinde kirliliğe karşı üst düzey bir duyarlılığın olduğunu belirtti.

İşte Mehmet Acet'in deniz salyası sorunuyla ilgili o yazısı; 

Son günlerde malum, Marmara’daki Müsilaj (Deniz Salyası) oluşumu büyük tedirginliğe yol açtı.

“Eyvah, yoksa Marmara’yı kaybediyor muyuz” korkusu ortaya çıktı.  

Peki, bu işin sorumlusu kim?

Öncelikle belirtmek gerekir ki, atık su arıtma işi belediyelerin en temel görevleri arasında yer alır.

Marmara etrafındaki yerleşimlerin toplam nüfusu İstanbul’un yarısı kadar anca ediyor.

Dolayısıyla Marmara’da bir kirlenme varsa, bunun öncelikli sorumlusu İstanbul olmalı.

KONYA'DAN DİKKAT ÇEKEN ÖRNEK

İstanbul’a gelmeden önce Konya’dan bazı örnekler verelim.

Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay, önceki gün sosyal medyadan yönettiği belediyenin çevrecilik faaliyetlerine dair 10 maddelik bir paylaşımda bulundu.

Bir iki tanesini paylaşalım:

-Sıfır Atık Yönetim Sistemi Planımızı hazırladık. Pilot bölgelerde yaptığımız uygulamalarda başarı sağladık. Hedefimiz bölge sınırlarını genişleterek bu uygulamayı tüm şehrimize yaymak.

-Karapınar İleri Biyolojik Atık Su Artıma Tesisini hizmete açtık.

-Beyşehir Gölü’nü temiz tutmak için Huğlu ve Üzümlü Atık Su Arıtma Tesisi yapımlarına başladık.

Başkan Altay, bu paylaşımları “Çevrede Konya Modeli” başlığıyla paylaştı.

Demek ki, şova değil de işe odaklı belediyelerin ciddiyetle yürüttükleri çevre projeleri var.

Konya Büyükşehir Belediyesi, Beyşehir Gölü’nün temiz tutulması için titizleniyorsa, İstanbul Belediyesi’nin Marmara’yı kirlilikten korumak için çaba harcaması gerekmiyor mu?

Daha doğrusu, gerekmiyor muydu diye sormak daha doğru olacak.

İMAMOĞLU'NUN İLK İCRAATLARINDAN BİRİ: TEMEL ATMAMA TÖRENİ

Neden derseniz, iki yıl önce İstanbul’da yüzde 54 oy alarak işbaşına gelen Ekrem İmamoğlu’nun ilk icraatlarından biri temel atmama töreni olmuştu malum.

Üstelik, o tören tam da böyle bir konuyla ilgiliydi

İmamoğlu, Silahtarağa İleri Biyolojik Arıtma Tesisi'ni "Böyle bir tesise gerek yok" diyerek iptal etti.

NEDEN İKİ YIL ÖNCESİNE KADAR BÖYLE BİR KİRLİLİK OLMADI?

Bu durumda, İstanbulluların Marmara’daki bugünkü durumla ilgili olarak, acaba temel atmama adı altında tuhaf törenler yapmak yerine o tesislerin yapımına devam edilseydi, böyle bir durum ortaya çıkar mıydı diye sormaya hakları yok mu?

Arıtma tesisleri ile ilgili iki yıl öncesine kadar yürütülen çalışmalar kesintiye uğratılmamış olsaydı, bu seviyede bir kirlilik olur muydu acaba?

İnsanların, neden iki yıl öncesine kadar böyle bir kirlilik olmadı da şimdi oluyor diye sorma hakkı yok mu?

Arıtma tesisleri anlamında son iki yılda sert bir şekilde frene basıldığı bilindiğine göre, daha önce neler yapıldığını anlatmak için şimdi gelin iki yıl öncesine dönelim.

Öncelikle İmamoğlu’nun iptal ettiği Silahtarağa Tesisi’nden başlayalım.

AK Parti döneminde İstanbul’un yönetiminde söz sahibi olan çevrelerden dinlediğime göre, bu proje devam ettirilip bitirilseydi, Haliç’in dibindeki bütün giderlerin toplandığı yerde ileri derece biyolojik arıtma tesisi yapılmış olacaktı.

Bu tesis, takriben 3,5 milyon nüfusun yaşadığı Sultangazi, Gaziosmanpaşa, Eyüp, Kâğıthane, Sarıyer’in arka taraflarındaki Seyrantepe, hatta Şişli’nin bir kısmının tamamının atık sularının toplandığı alana dönük ileri seviye arıtma işlerini yürütecekti.

'GEREK YOK' DEYİP DURDURDULAR

Ama olmadı, proje, "Gerek yok" diyerek durduruldu.

Dolayısıyla Marmara'nın kirlenmesine yol verilmiş oldu.

KADİR TOPBAŞ VE MEVLÜT UYSAL DÖNEMİ

Başka bilgiler verelim.

Rahmetli Kadir Topbaş'ın Başkan olduğu dönemde, ileri seviye biyolojik arıtma ihtiyacı İstanbul'un önemli gündemleri arasına girmiş ve İSKİ üzerinden bu sistemlerin yüzde 45'i tamamlanmıştı.

2018'de Mevlüt Uysal'ın işbaşına gelmesinden sonra da, 5 yıl içerisinde bütün arıtma sistemini yüzde 45’ten yüzde 100’e çıkarmak için planlamalar yapıldı.

İstanbul AK Parti yönetiminde iken, İstanbul, Kocaeli ve Bursa Belediye Başkanları ortak bir karar alarak 2 tane denizden inip kalkabilen uçak kiralamışlardı.

Bu uçaklar, her gün keşif uçuşları yapıyor, Marmara’ya açılan gemilerin denize atık bırakmasını engelliyor, bunu yapanları fotoğraflayıp cezalar kesiyordu.

Yani, üst düzeyde bir duyarlılık vardı.

Aynı uygulama devam ediyor mu bilmiyorum, inşallah ediyordur.