Ali Karahasanoğlu: Buyurun o müthiş 'yolsuzluk belgesi' ses kaydının çözümü

Akit yazarı Ali Karahasanoğlu bugünkü yazısında suç örgütü lideri Sedat Peker'in ortaya attığı Burhan Kuzu'nun "tek telefonla Ziraat'ten istediğine kredi verdiriyor" şeklindeki iddiasını paylaşılan ses kaydı üzerinden değerlendirdi.

ABONE OL
GİRİŞ 14.08.2021 15:40 GÜNCELLEME 14.08.2021 15:40 GÜNCEL
Ali Karahasanoğlu: Buyurun o müthiş 'yolsuzluk belgesi' ses kaydının çözümü

Suç örgütü lideri Sedat Peker 1 Kasım 2020’de vefat eden Burhan Kuzu’nun bazı isimlerin devlet bankalarından kredi alması için aracı olduğu iddiasını ses kaydıyla sosyal medya hesabından paylaştı. Peki "Müthiş yolsuzluk belgesi" diye medyada lanse edilen ses kaydının içeriği gerçekte ne anlama geliyor?

Ses kaydının çözümünü aynen okuyucularıyla paylaşan Akit yazarı Ali Karahasanoğlu ortaya çıkan konuşmaların algıyı çürüttüğünü şu sözlerle ifade etti;

AK Parti iktidarı, kamu bankalarına öyle bir teknik sistem kurdurmuş ki.. Yanlışları önlemek için, suistimalleri önlemek (Burhan Kuzu suistimal yapmak istedi anlamında almayın. Sonuçta o sistem kurulurken, Burhan Kuzu da AK parti iktidarının önemli isimlerinden birisi ve o sistemin bir anlamda kurucularından) için, öyle bir sisteme geçmiş ki.. Banka yetkililerinin bilerek veya bilmeyerek atladığı, gözardı ettiği kurallar, otomatik olarak engelleniyor..

İşte Ali Karahasanoğlu'nun "Kuzu’dan Ziraat’e bir telefon ile kredi çıktı, öyle mi?" başlıklı yazısı;

 

Rahmetli Prof. Burhan Kuzu ile ilgili, bir banka şube müdiresi ile yaptığı görüşmenin ses kaydı, Sedat Peker tarafından geçtiğimiz hafta sonu sosyal medyada paylaşıldı...

Ses kaydını kayıt altına alan kim, şimdi Sedat Peker’e veren kim?

Görüşmenin, Sedat Peker ile ilgisi ne?

17-25 Aralık’ta alışık olduğumuz telefon dinlemeleri, aslında yine aynı ekip tarafından devam ettiriliyor mu?

Gerektiğinde belli yerlere servis ediliyor mu?

Hepsini soruşturmamız, sorgulamamız gerekiyor..

Yok yok..

Olayın etrafında dolanıp, konunun özüne değinmeden yazıyı bitirmeyeceğim..

“Burhan Kuzu hocayı kim dinlemiş, vay canına.. Ne kötü insanlar bunlar” diyerek, esası bırakıp, usul tartışmaları ile dikkatleri başka yerlere çekecek değilim..

Tam da, Burhan Kuzu ve onun üzerinden AK Parti’ye saldırmak isteyenlere karşı..

Tam da, illegal dinlemelerle estirdikleri rüzgarların üzerine üzerine giderek..

Cumhuriyet gazetesinin, sol medyanın, CHP zihniyetinin FETÖ kaynaklı bilgilerle nasıl algı oluşturduklarını hem kendilerine, hem de tüm kamuoyuna göstermek üzere...

“En kral yolsuzluk suçlaması delillerinizi getirin, bakalım yolsuzluk mu var, yoksa sizin delilleriniz bile yolsuzluklarla nasıl mücadele edildiğini mi gösteriyor, ispatlayayım!” diyeceğim..

“Vicdansızca hedef tahtasına koyduğunuz saf Anadolu insanlarını, önce tuzağa düşürüp, sonra nasıl infaz ettiğinizin fotoğrafını size göstereyim” diyeceğim..

Son ses kaydından başlayalım.

İddia şu idi.. Kamu bankaları, AK Partili siyasetçilerin yol geçen halı gibi kullandıkları, istedikleri işadamlarına istedikleri kredileri çıkarttıkları, babalarının çiftliği gibi kullandıkları kasalar haline dönüştü..

İddia bu.. Estirilmek istenen rüzgar bu..

Gösterdikleri delil de, bir ses kaydı..

Buyrun o müthiş yolsuzluk belgesi ses kaydının çözümünü, virgülüne dokunmadan size aktarayım..

Bakalım, kamu bankaları, siyasi iktidarın istediği işadamına kredi verdirdiği özel kasalar gibi kullanılıyor mu?

İsteseler bile böyle bir şey yapabilirler mi?

Yapabilirler mi, yoksa.. 

Siyasetçisini de, banka müdürünü de, bir anlık hata ile yapabilecekleri yanlışları dahi, önceden düşünerek, “Hop arkadaş.. Seni kandırmak isteyen biri olabilir.. Bu işlemi yapamazsın. Orada dur” mu deniliyor..

Ses kaydından aktarıyorum..

Banka müdiresi bayan: “Şimdi bir haciz söz konusu, bununla ilgili, hani ben yapmam demedim. Çok istedim yapayım. Kredi kullandıracağım. Şube müdürüyüm, faydası var bana.”

Klasik bir banka müdiresinin sözleri bunlar.. Ne kadar çok kredi verirsen, ne kadar çok müşterin olursa, o kadar değerin olur.. Banka müdürü olarak değerin olur. Yükselirsin..

Bir şirketin şubelerinden birisinin başındaki kişinin, ciroyu artırmak için nasıl gayret sarfettiğini düşünüp, bu kamu bankasındaki müdire hanımın da o mantıkla, gelen kredi taleplerini karşılamaya çalıştığını, bu sözlerden yola çıkarak, bir kenara not edip, ses kaydına dönelim..

Bu anlatıma, “bir telefonu ile, milyonlarca dolarlık kredilerin verildiği” intibaı uyandıranların aksine, AK Parti’de çok önemli makamlara gelmiş, bir anayasa hukuku profesörü olan Burhan Kuzu’nun, kısık sesle verdiği tepkiyi görün: “Tabii.. Tabii..”

Devam ediyor, banka müdiresi: “Hedefim var.”

Bir bakkal dükkanını işleten esnafın dahi hedefleri var.. Bankalardaki müdürlerin de, ‘şu kadar ciro yaparsam, şu büyük şubeye atanırım’ hedefleri var.. Bu çerçevede, şube müdürü, içten bir şekilde, durumu özetliyor ve konuşmanın kritik bölümü geliyor: “Fakat sistemde ilerleyemiyoruz!”

Ve tüm algı çöp oluyor..

Ne sistemi? Ne ilerlemesi?..l

Karşında, AK Parti’nin en yetkili isimlerinden birisi var. AK Parti, tek başına 18 yıldır iktidarda olan bir parti. “Şuna kredi ver” denildi mi.. Lamı cimi yok, o kredi verilecek demektir.. 

Böyle anlatılıyor bize.. Böyle tanıtılıyor sistem bize.. Ama banka müdiresi, bambaşka şeyler söylüyor.. “Sistemde ilerleyemiyoruz” diyor.

Anlıyoruz ki.. AK Parti iktidarı, kamu bankalarına öyle bir teknik sistem kurdurmuş ki.. Yanlışları önlemek için, suistimalleri önlemek (Burhan Kuzu suistimal yapmak istedi anlamında almayın. Sonuçta o sistem kurulurken, Burhan Kuzu da AK parti iktidarının önemli isimlerinden birisi ve o sistemin bir anlamda kurucularından) için, öyle bir sisteme geçmiş ki.. Banka yetkililerinin bilerek veya bilmeyerek atladığı, gözardı ettiği kurallar, otomatik olarak engelleniyor..

Peki bu somut olayda ne olmuş?

Banka müdiresi kendisi anlatıyor, izah ediyor, ses kaydında:

“Niye? Bölge bu icra ile ilgili, aksini gösteren bir yapılandırma, bir ödeme belgesi.. Bunu görmeden zaten sisteme giriş yaptırmıyor. Yani biz bunu defalarca anlatmaya çalıştık. Hem ilgilenen bir albay beyefendi var,  hem de firma sahibine. Yani sistemsel olarak almış durumda, Ziraat Bankası’ndaki diğer firmaya ortaklığı değil, ortaklıktan çıkmış, firma sıkıntıya girince ortaklıktan çıkmış. Fakat farik (ortak) imzası var. Yani o borçtan sorumlu.”

Burhan Kuzu, bin banka müdürünü niye arıyor ki, diyebilirsiniz.. Ama “yolsuzluk yapmak istemiş” diyemezsiniz..

Ak Parti iktidarı, istediği işadamlarına kredi dağıtıyor hiç diyemezsiniz..

İşte somut örnek. Sıradan bir şube müdürü, “Sistemde ilerleyemiyoruz” diyor.

Kim kurmuş o sistemi?

AK Parti iktidarı..

AK Parti’den önce, bir kredi verileceği zaman, elektronik ortamda, sizin ilerlemenizi engelleyen bir sistem var mıydı? 

Bir şubeye gidip, milyonlarca dolar kredi çekiyor, sonra onu ödemeden, diğer şubeden de milyonlarca doları yine kredi olarak, belki de aynı teminat ile alıyordunuz.. 

Şimdi ise..

AK Parti, öyle bir sistem kurmuş, kurdurmuş ki.. Yandaşlık son bulsun diye.. Al takke, ver külah ilişkileri bitsin diye. Mafya ile bağlantılı Erol Evcil’in selamı ile gidenlere, iki dakikada kredi çıkarma operasyonları son bulsun diye. Erol Evcil değil, bankanın genel müdürü telefon etse. Olur ya, AK Parti’nin yetkili ismi bile telefon etse.. (Burhan Kuzu’nun, usulsüz bir işlemin yapılmasını sağlamak için değil, belki haksız bir engellemeyi düzeltebilir miyim düşüncesi ile o somut telefon görüşmesini yapmış olduğunu tahmin ediyorum..) O yetkilinin de gözünden kaçan verileri, anında ekrana çıkartıyor..

Ve banka müdiresinin bu sözleri üzerine, Burhan hoca iyiniyetle, soruyor..

“Anladım anladım mevzuyu anladım.”

Burhan hoca şunu demiyor:

“Ya ne yapacaksın sistemi. Sistemi ekarte et. Ver şu krediyi..”

Bunu demiyor.. 

Ne diyor peki?

Farklı bir dosyadaki kefillik borcunu henüz ödememiş kişinin, şimdi yeni istediği kredide önüne çıkan engelin nasıl kalkabileceğini soruyor:

“Peki  nasıl yol alırız, yukarıyla sizin özel bir görüşmeniz olabilir mi acaba banka dışında.”

Banka müdiresi cevaplıyor:

“Yani şöyle efendim, bölge müdürümüzle biz bu konuyu daha önce konuştuk, bölge müdürümüz bu sıkıntılar aşılmadan yol almak mümkün değil zaten. Ekran izin vermiyor ilerlemeye. Nasıl söyleyeyim direkt bloke atıyor hesaplara, bu hacizden dolayı, icradan dolayı.”

Tamam mı beyler..

Tamam mı, “bir telefonla, milyonlarca dolarlık krediler veriliyor diyen” ve hem de bunu Burhan Kuzu gibi bir isim üzerinden tüm AK Parti’ye yamamak isteyenler..

Neymiş?

AK Parti’nin kurdurduğu sistem sayesinde..

“Ekran izin vermiyormuş, ilerlemeye”

İşte oluşturulmak istenen algı.

Ve işte gerçek!

KAYNAK : YENİ AKİT - ALİ KARAHASANOĞLU