Yargıtay'dan emsal niteliğinde "kaynana" kararı: Kişilik haklarına saldırıdır

Yargıtay bir boşanma davasının temyiz sürecinde, kayınvalidenin evliliğe sürekli karışmasında erkeği kusurlu buldu. Yargıtay bunun eşin kişilik haklarına da saldırı olduğunu belirterek karşı tarafın manevi tazminat ödemesine karar verdi.

ABONE OL
GİRİŞ 31.10.2021 13:37 GÜNCELLEME 31.10.2021 13:37 GÜNCEL
Yargıtay'dan emsal niteliğinde "kaynana" kararı: Kişilik haklarına saldırıdır

Bir boşanma davasının temyiz sürecini yürüten Yargıtay, gelininin sürekli banyo yapıp yapmadığını kontrol eden ve elinden telefonunu alan kayınvalidenin bu hareketlerinde erkeği kusurlu buldu.

Bir süredir geçimsizlik yaşayan genç çift, karşılıklı olarak boşanma davası açtı. Davacı karşı davalı kadın, davalı erkeğin annesinin evliliğe sürekli müdahale ettiğini öne sürdü.

KONUŞURKEN ELİNDEN TELEFONU ALIYOR

Genç kadın, kayınvalidesinin, kendisi konuştuğu sırada elinden telefonunu aldığını, banyo yapıp yapmadığını takip ettiğini iddia etti. Aile mahkemesi tarafların boşanmasına hükmederken taraf avukatları kararı temyiz etti.

ERKEK SESSİZ KALDIĞI İÇİN AĞIR KUSURLU

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, gelişen vakıaların ağır nitelikte olduğuna, erkeğin bu müdahalelere sessiz kaldığına dikkat çekti. Davalı erkeğin “eşinin ailesi ile görüşmesine izin vermediği ve onlara kızlarını aramamalarını söylediği” ancak boşanmaya sebep olan olaylarda erkeğin yine de ağır kusurlu olduğuna vurgu yapıldı.

AĞIR KUSURLU ERKEK TAZMİNAT ÖDEYECEK

“Davacı kadının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. Evlilik birliğinin sarsılmasına sebep olan olaylarda erkek ağır kusurlu olup, erkeğe yüklenen bu kusurlu davranışlar aynı zamanda kadının kişilik haklarına saldırı teşkil etmektedir. O halde tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile hakkaniyet kuralları dikkate alınarak kadın yararına manevi tazminata karar vermek gerekirken, yanılgılı kusur belirlemesinin sonucu olarak yazılı şekilde manevi tazminat talebinin reddine karar verilmesi doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.”

KAYNAK : İHA