Hablemitoğlu suikastında tetikçiyi ele veren kayıtlar! Deva Parti'li isimden kritik ifade
Ankara'da 2002'de evinin önünde uğradığı silahlı saldırı sonunda hayatını kaybeden Necip Hablemitoğlu suikastı dosyasında tetiği çeken Ahmet Tarkan Mumcuoğlu'nu ele veren ayrıntının, eşiyle yaptığı telefon görüşmesi oldu.
ABONE OLZaman aşımı süresi dolmak üzereyken 20 yılın ardından aydınlatılan Ankara Üniversitesi Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü Öğretim Görevlisi Dr. Necip Hablemitoğlu suikastı dosyasından çarpıcı detaylar gün ışığına çıkıyor. Necip Hablemitoğlu'nun 18 Aralık 2002'de evinin önünde suikast neticesi hayatını kaybetmesine ilişkin hazırlanan iddianamede, yüzbaşı Ahmet Tarkan Mumcuoğlu'nun bağlantıları tek tek deşifre ediliyor.
Suikaste ilişkin Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, tetikçi olduğu öne sürülen eski Yüzbaşı Ahmet Tarkan Mumcuoğlu'nun, iz bırakmamak için o dönem görevli olduğu Kazakistan'dan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ne (KKTC), oradan da gizlice Türkiye'ye gelerek cinayeti işlediği belirtildi.
Olay tarihinde Özel Kuvvetler Komutanlığı Muhabere Arama Kurtarma Alay Komutanlığı karargahında İstihbarat Kısım Amiri olan Fikret Emek'in yardımcısı yüzbaşı Ahmet Tarkan Mumcuoğlu'nun tetiği çeken zanlı olduğu değerlendirildi. Yüzbaşı Mumcuoğlu, o süreçte Kazakistan'da görevli olduğunu, ailesi ile irtibatını Messenger ya da SMS ile gerçekleştirdiğini öne sürdü.
KAYITLAR SAVUNMASINI ÇÜRÜTTÜ
Sabah gazetesinden Dilhan Dumanoğlu'nun haberine göre, Ahmet Tarkan Mumcuoğlu, 2019'da Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na olay tarihinde Kazakistan'da olduğunu belirterek, konuya ilişkin bir dilekçe vermesinin ardından gözaltına alındıktan sonra da görev süresi boyunca Türkiye'ye hiç gelmediğini iddia etti. İddianamede, Mumcuoğlu'nun kullandığı GSM hatlarının sinyal bilgilerinin incelenmesiyle öne sürdüğü yalanı çürütüldü. Mumcuoğlu'nun Kazakistan'a ait GSM hattı kullandığı, bu dönemde eşi Zeynep Mumcuoğlu'nun 19 Kasım 2002'den itibaren bu hatta mesaj atmaya başladığı ve 5 Aralık 2002'ye kadar devam ettiği anlatıldı.
20 YILLIK KAYITLAR İNCELENDİ, KRİTİK 24 GÜN SAPTANDI
Savcılık, olay tarihine ait bir yıllık, Türkiye genelindeki arama detayı kaydı (Call Detail Records) verilerini de inceledi.
İddianamede, bu veriler sonucu elde edilen bilgilere göre, Ahmet Tarkan Mumcuoğlu, Kazakistan'da bulunduğu sırada eşi ve babasıyla hemen her gün telefonla iletişim kurdu, fakat 5 Aralık 2002'den 29 Aralık 2002'ye kadar 24 gün boyunca telefon irtibatı olmadı. İddianamede, bu durumun, katil zanlısının iddia ettiğinin aksine Kazakistan'da değil, Türkiye'de bulunduğunu gösterdiği belirtildi.
Mumcuoğlu'nun eşi Z.M, suikasttan bir gün önce 17 Aralık 2002'de, KKTC'ye ait sabit bir hattan telefonla arandı. Z.M'yi 20 Aralık 2002'de KKTC'deki sabit hattan arayan kişi, daha sonra Fikret Emek'i de aradı. İddianamede, Z.M. ve Emek'i arayan kişinin Ahmet Tarkan Mumcuoğlu olduğu belirtilerek, şu değerlendirmeye yer verildi:
"Z.M'nin KKTC irtibatlarının cinayet tarihinden bir gün önce başlaması, akşam ve gecenin ilerleyen saatlerinde yapılması, hemen öncesinde ve sonrasında Kazakistan GSM hattına mesaj atıyor olması, Z.M'nin 1 yıllık HTS kaydında başka hiçbir dönem KKTC hatları ile irtibat kurmamış olması ve Ahmet Tarkan Mumcuoğlu'nun alınan ifadesinden de görüleceği üzere KKTC'de kendisinin veya eşinin hiçbir tanıdığı, akrabasının olmaması hususları birlikte değerlendirildiğinde, Z.M'ye yapılan söz konusu bu KKTC sabit hat aramalarının, Ahmet Tarkan Mumcuoğlu tarafından yapılmış olduğu kanaatini vermektedir. Hem Z.M. hem de Fikret Emek'in aynı dönemde KKTC'ye ait hatlar ile irtibatlandıkları, aynı dönemde de irtibatlarının kesildiği görülmüştür. 20.12.2002 tarihinde Z.M'yi arayan KKTC'ye ait 0392 600 02 70 numaralı sabit/ankesör hattının, Fikret Emek'i arayarak 6 dakika 8 saniye görüşen numara olması hususu özellikle çok dikkat çekicidir."
İddianameye göre, 29 Aralık 2002'den sonra Z.M. ile Tarkan Mumcuoğlu arasında Kazakistan numarası üzerinden irtibat yeniden başladı.
PASAPORT ŞÜPHESİ SORUŞTURMAYI GENİŞLETTİRDİ
Mumcuoğlu'nun hem eşi hem de babası ile olan 5 Aralık sonrası irtibat kesintisinin dikkat çekici olduğu belirtilen iddianamede, bu durumun şüpheli bulunduğu, iletişimin kesilmesinin sebebinin Mumcuoğlu'nun Kazakistan'da değil Türkiye'de bulunmasından kaynaklandığına dikkat çekildi. Söz konusu şüphe üzerine soruşturmanın bu kapsamda genişlediği ifade edilerek, Zeynep Mumcuoğlu'nun kullandığı hattın irtibatları incelendiğinde olay tarihinden bir gün önce ve devamında Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ne ait sabit ankesörlü hatlar ile görüşmelerin başladığı, akşam ya da gecenin ilerleyen saatlerinde Zeynep Mumcuoğlu'nun bu hattan arandığının görüldüğü kaydedildi.
Zeynep Mumcuoğlu'nun 1 yıllık HTS kayıtlarında bu durumun ilk defa olduğu belirtilirken, KKTC aramalarının Ahmet Tarkan Mumcuoğlu tarafından yapıldığı değerlendirmesi yapıldı. Aynı dönemde Fikret Emek'in de KKTC sabit ve GSM hatları ile görüştüğü tespit edildi.
İddianamede Mumcuoğlu'nun görevlendirme süresi içinde Türkiye'ye geliş ve Türkiye'den dönüşlerde pasaport kontrolüne girmemek için KKTC'yi aktarma yeri olarak kullandığı aktarıldı.
DEVA PARTİ'Lİ İSİM İFADE VERDİ
Mumcuoğlu'nun Kazakistan görevine kendisi ile birlikte giden Üsteğmen rütbesindeki bir istihbarat servisinin yazışmasında 'Gurmet' kod adıyla bahsedilen ve 'Siyasi casusluk' yaptığı gerekçesiyle yargılanan DEVA Partisi kurucularından Metin Gürcan'ın da tanık sıfatıyla ifadesi alındı.
Gürcan, Mumcuoğlu'nun suikasti gerçekleştirmek için Türkiye'ye gelip gelmediği hakkındaki sorulara uzun süreli ayrılmadığını öne sürerek, "Kazakistan'da eğitimden sorumlu subaydım. Ekip komutanı yüzbaşı Ahmet Tarkan Mumcuoğlu'ydu bizle birlikte 3 astsubay daha vardı. Mumcuoğlu'nun Kazakistan'dan böyle uzun süreli 3 gün ve daha fazlası ayrıldığını hatırlamıyorum. Birliğe gelmediği zamanlar olurdu, ancak bunlar Kazakistan Almıata'daki görevleri kapsamındaydı. Benim eğitim görevlerim kapsamında 3-4 gün ikametime gelmediğim zamanlar olurdu. Bu süre zarfında askeri birlikte kalırdım" dedi.
MERMİ ALMAN YAPIMI, KATİL PROFESYONEL
Anadolu Ajansı'ndan Serdar Açıl'ın haberine göre, iddianamede yer alan Adli Tıp Kurumu otopsi raporunda, Necip Hablemitoğlu'nun başına ateşli silahla iki el atış yapıldı. Olay yerinde, Hablemitoğlu'nun ayaklarına 330 santimetre mesafede, Türk menşeli MKE marka kovan, buna 250 santimetre mesafede ise Alman menşeli Luger Frontıer marka olan 9X19 milimetre çapında başka bir kovan tespit edildi.
Necip Hablemitoğlu'nun sol göz bölgesinden yapılan atışın yakın, kafa sol üst kısmından yapılan atışın ise uzak atış mesafesinden olduğu belirlendi.
İddianamede, "Maktule yapılan ilk atış ve ardından isabetle yapılan ikinci atış düşünüldüğünde, şüphelinin silah kullanma tekniğini bilen, soğuk kanlı ve kısa boylu sayılmayacak biri olduğu izlenimi uyanmakla birlikte, olayda kullanılan mermilerden birinin Alman menşeli olarak seçilmesi, maktul Necip Hablemitoğlu'nun hayatta iken içinde bulunduğu çalışmalar açısından dikkat çekici olarak görülmüştür." değerlendirmesi yapıldı.
FETÖ'CÜLER AZMETTİRDİ
İddianamede Mumcuoğlu hakkında yapılan değerlendirmede, olay tarihinde Milli İstihbarat Teşkilatı Müsteşarı olmak isteyen şüpheli Mustafa Levent Göktaş'ın, bu görev için kendisine engel olarak gördüğü Necip Hablemitoğlu'nu, aynı zamanda FETÖ/PDY ile ilgili çalışmalarından rahatsız olan Mustafa Özcan ve Enver Altaylı'nın azmettirmesi neticesinde öldürme kararı aldığı kaydedildi.
O SİLAH ELE GEÇİRİLEMEDİ
Bu kararı Özel Kuvvetler Komutanlığı içerisinde kendisi ile birlikte hareket eden legal alandan çıkan Ahmet Tarkan Mumcuoğlu, Fikret Emek ve Nuri Gökhan Bozkır ile birlikte eyleme döktüğü, şüpheli Ahmet Tarkan Mumcuoğlu'nun, şüpheli Mustafa Levent Göktaş'ın, 17 Kasım 2002'de Kazakistan görevine gönderildiği, eylemi gerçekleştirmek için verilen talimat üzere olay tarihinden önce ülkeye geldiği, Necip Hablemitoğlu'nu ele geçirilemeyen 9 mm çaplı mermi atan tabanca ile başına iki el atış yapmak suretiyle öldürmüş olduğu ifade edildi.