Deprem yardımından rahatsız olan TÜSİAD her konuda konuşuyor, iş düşünce susuyor
Türkiye'nin 11 şehrinde ağır tahribata neden olan asrın en büyük depremleri sonrası açıklanan bir defaya mahsus vergiden rahatsız olan TÜSİAD, üzerine vazife olan konularda değil, ilgisiz hususlarda aldığı tavırlarla gündeme geliyor.
ABONE OL-
Haber7 - ÖZEL
Kahramanmaraş merkezli 6 şubat depremleri 11 şehirde 13 milyon vatandaşı doğrudan etkilerken, yaraların sarılması için alınan tedbirler bazı kesimleri rahatsız ediyor.
Hükümetin, afetzedeler ve bölgenin yeniden ayağa kaldırılabilmesi için gerçekleştirilecek imar çalışmalarının finansmanına yönelik bazı şirketlere ‘tek defaya mahsus’ ek vergi getirilmesi kararına TÜSİAD tepki gösterdi.
Kurumlar Vergisi mükelleflerine sağlanan vergi teşviklerinden bir kereye mahsus yüzde 10 kesinti yapılacak. Bu düzenleme, 22 bin kurumlar vergisi mükellefini kapsayacak. |
Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) Başkanı Orhan Turan, deprem nedeniyle açıklanan yeni vergiler için “adaletsiz” yorumunda bulundu. Turan, sayıları 1 milyonun üzerinde olan kurumlar vergisi mükelleflerinden geçici vergi alınması yerine 22 bin civarındaki kurumlar vergisi teşviki almış mükelleften kesinti yapılmasının “adaletsiz” olduğunu savundu.
Depremzedelere yardım konusunda cimri davrandıkları yönünde eleştirilen, ilgili konularda susup ilgisiz konulardaki çıkışlarıyla sık sık gündeme gelen TÜSİAD yine rutinini bozmadı.
Bugüne kadar; laiklik, başkanlık sistemi, İstanbul Sözleşmesi, kabinedeki kadın bakan sayısı, internet düzenlemesi, İmam Hatip okulları, Twitter’a erişim kısıtlaması, askeri operasyonlar, Gezi olayları, İstanbul seçiminin tekrarlanması gibi hususlarda konuşan TÜSİAD’ın, deprem bölgesine yardım konusunda sessiz kalıp, yapılacak yardım girişimine itiraz etmesi manidar karşılandı.
İşte TÜSİAD’ın muhalefet partisi gibi yaptığı “alakasız” açıklamalar silsilesi:
BAŞKANLIĞA HAYIR DEDİLER
Milletin 16 Nisan 2017’de gerçekleştirilen referandumda %51,4’lük desteğiyle yürürlüğe giren Cumhurbaşkanlığı Sistemi’ne muhalif tavır takınan TÜSİAD, bu sistemin Türkiye’ye uymayacağını savundu. 2005 yılında dönemin TÜSİAD Başkanı Ömer Sabancı, “Bu sistemin ABD dışında başarılı bir örneği yok. Başkanlık sisteminin parlamenter sisteme göre bir üstünlüğü yok. Halen geçerli olan parlamenter sistem iyileştirilmeli” dedi.
İSTANBUL SÖZLEŞMESİ’Nİ SAVUNDULAR
TÜSİAD, eşcinselliğin legalleştirildiği ve aile yapısını zedeleyici maddeler barındırmasıyla eleştirilen İstanbul Sözleşmesi’nden Türkiye’nin çekilmesi hususunda tavır aldı. TÜSİAD, İstanbul Sözleşmesi’nin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın imzasıyla fesat sözleşmenin iptal edilmesine tepki gösterdi. TÜSİAD’dan 20 Mart 2021’de yapılan açıklamada, “Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’ni feshetmesi, kadına yönelik her türlü şiddeti besleyen çarpık zihniyeti cesaretlendirir. Devletin şiddete karşı sürdürdüğü mücadelesini ise kolaylaştırmadığı gibi telafisi mümkün olmayan sonuçlar doğurur” denildi.
BAKANLARIN CİNSİYETİNE KARIŞTILAR
Patronlar derneği TÜSİAD, hükümet kabinesinde bakanların cinsiyet oranı hakkında bile açıklama yaptı. 29 Ağustos 2007’de kurulan 60. Hükümet’in bakanlar kurulundaki kadın-erkek sayısı hakkında konuşan dönemin TÜSİAD Başkanı Arzuhan Yalçındağ, ‘Kabinede bir tek kadın bakanın bulunmasını seçim öncesi beyanlarla bağdaşmaz bulduklarını’ söyledi.
BAŞÖRTÜSÜNE YORUM YAPTILAR
Kamuda başörtüsü yasağının Türkiye’nin birinci gündem maddesi olduğu süreçte TÜSİAD bu konuda da değerlendirme yaptı. Dönemin TÜSİAD Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ, 25 Ocak 2008’de, “Ortada bir sıkıntı olduğu muhakkak. Ama bu sıkıntı bugün tartışılandan daha geniş boyutlara sahip. Evet, bir yanda başını örttüğü için eğitim sürecinde zorluk çeken genç kızlarımız var. Diğer yanda, 15 yaşında istemediği halde zorla kapatılanlar da, birkaç yıl sonra çevre baskısıyla başını örtmek zorunda kalmaktan korkanlar da var” dedi
İNTERNET DÜZENLEMESİNE SET ÇEKTİLER
TÜSİAD, internet ortamındaki müstehcen ve yalan içerikli yayınlarla ilgili düzenlemeye ‘yasaklama’ diyerek itiraz etti. AK Parti iktidarının 2011 yılında gerçekleştirdiği çalışmayı “internet yasağı” olarak yorumlayan dönemin TÜSİAD Başkanı Ümit Boyner, şunları söyledi: “Zor, karmaşık konuları çözmek yerine toptan yasaklama dürtüsü, Türkiye’nin geçmişinde kalmak zorunda. Kısaca, ‘yasaklama, çöz’ diyoruz.”
TWITTER’A KALKAN OLDULAR
Türkiye’de ofis açmayıp, kanunlara uymamakta ısrar eden ABD şirketi Twitter’ın şikayetlerle ilgili hiçbir işlem yapmaması üzerine harekete geçen iktidarın Twitter’a geçici erişim kısıtlaması getirmesiyle ilgili ilk tepkilerden biri yine TÜSİAD’dan geldi. TÜSİAD’ın 2014 yılındaki açıklamasında şu ifadeler kullanıldı:
“Orantısız ve özgürlüklere aykırı bu tür yasaklamaların temelsiz korkuların göstergesi olduğu ve demokrasiye hizmet etmediği açıktır. Gerçek demokrasinin ancak halkın daha fazla bilgiye özgürce ulaşması ve ifade özgürlüğünün teminat altına alınması ile mümkün olabileceğini tekrar hatırlatmak isteriz.”
AFRİN HAREKATINA İTİRAZ ETTİLER
İşadamları derneği TÜSİAD, hudut ötesinde gerçekleştirilen askeri operasyonlarla ilgili bile açıklama yayınladı. Eylül 2003’te Irak’a asker gönderilmesinin ele alınacağı MGK’dan önce dönemin TÜSİAD Başkanı Tuncay Özilhan, “Konu üzerinde dikkatlice düşünülmesi gerektiğini” söyledi.
Türk Silahlı Kuvvetleri’nin 20 Ocak 2018 tarihinde Suriye’nin kuzeyindeki Afrin ilçesini işgal eden PKK/PYD’ye karşı yürüttüğü Zeytin Dalı Harekatı’yla ilgili görüş beyan eden TÜSİAD, yine karşı safta yer aldı. Afrin operasyonunu eleştirenlere yönelik tepkilerden rahatsız olan TÜSİAD, 2 Şubat 2018’deki açıklamasında şu sözlere yer verdi:
“Düşünce ve önerilerini demokratik tartışma anlayışı içinde dile getiren birey ve kurumlara karşı gösterilen tepkiler, toplumumuzda kutuplaşmayı artırdığı gibi, ülkemizin teröre karşı haklı mücadelesine zarar vermektedir.”
GEZİ OLAYLARINA ‘ÇOĞULCULUK TALEBİ’ DEDİLER
Mesuliyet alanı haricindeki bütün konularda ahkam kesen TÜSİAD, Gezi Parkı olaylarıyla ilgili açıklama yapmaktan geri durmadı. 2013 yılındaki Gezi Parkı kalkışmasıyla ilgili olayın ilk gününden itibaren açıklamalar yayınlayan TÜSİAD, sürekli polis müdahalesine tepki gösterdi. Kalkışmanın ilk günü olan 1 Haziran 2013’te TÜSİAD, “Taksim Gezi Parkı’nda başlayan ve gelişen gösterilere olağanüstü orantısız güç kullanımı ve hoşgörüsüz müdahale kamu vicdanını yaralamakla kalmamış, toplumsal uzlaşma arayışında moral bozucu olmuştur” tepkisini gösterdi.
Dönemin TÜSİAD Başkanı Muharrem Yılmaz, olayların büyüdüğü 7 Haziran 2013’te, “Gezi Parkı merkezli yaşanan gelişmeler aslında vatandaşların çoğulculuk, katılımcılık taleplerinin dikkate alınma, ihmal edilmeme beklentilerinin bir yansımasıdır. Bu beklentilere ilişkin hayal kırıklığının yarattığı birikim geniş katılım bulan bu protestoları yaratmıştır. Herkesin çıkarması gereken sonuç yönetim anlayışında çoğulculuk ve katılımcılığı hâkim kılmak. /.../ Türkiye ekonomide kazandığı itibarını Gezi ile demokrasiye taşıma fırsatını kaçırmamalı” dedi.
İMAM HATİPLERİN KAPATILMASINI İSTEDİLER
TÜSİAD, İmam Hatip okulları tartışmasını da es geçmedi. İmam hatip okullarının gerektiğinden fazla olduğunu savunan TÜSİAD ‘gereksinim fazlası imam hatip okullarının kapatılmasını’ istedi. TÜSİAD’ın 12 Ekim 2003 tarihinde yayınlanan raporunda, şu ifadeler yer aldı:
“Meslek liseleri olarak tasarlanmış ancak zamanla uygulamada bu özelliğini kaybetmiş olan İmam-Hatip Liseleri de mesleki lise statüsüne uygun bir yapıya kavuşturulmalıdır. Geriye kalan İmam-Hatip Liseleri’nin meslek statüsü kaldırılmalı ve gerekli tedrisat ve müfredat uyumu yapılarak bu meslek liseleri normal lise statüsüne dönüştürülmelidir.”
SEÇİMLERE BİLE YORUM YAPTILAR
TÜSİAD’ın gündemine aldığı ekonomi dışı konulardan bir tanesi seçimler. Sandık usulsüzlüklerinin gölgesinde kalan İstanbul’daki 31 Mart 2019 yerel seçimlerinin Yüksek Seçim Kurulu kararıyla tekrarlanması ile ilgili TÜSİAD sert açıklama yaptı.
YSK kararına tepki gösteren TÜSİAD’ın sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı tepki açıklamasında, “31 Mart yerel seçim sonuçları açıklanmadan evvel vurgulamış olduğumuz gibi, kapsamlı bir ekonomik ve demokratik reform gündemine odaklanmamız gereken bu dönemde seçim ortamına geri dönmek kaygı vericidir” denildi.