Vefatının 4. sene-i devriyesi: Ömer Döngeloğlu rahmetle anılıyor
Ömrünü İslam'a adayan ve TV ekranlarında yaptığı programlarla bilinen ilahiyatçı-yazar Ömer Döngeloğlu, vefatının 4. sene-i devriyesinde rahmetle anılıyor.
ABONE OLVefatının seneidevriyesinde ailesi, dostları ve sevenleri tarafından mezarı başında anılacak Döngeloğlu'nun gençlik yıllarından itibaren oluşturduğu kütüphanesi ve vefatının ardından eşi tarafından evinde kurulan "Anı Köşesi" Anadolu Ajansı tarafından görüntülendi.
Döngeloğlu'nun kaleme aldığı kitap ve eserlerin dışında birçok kategoride 500'ün üzerinde kitap bulunan kütüphane, İslam tarihi ve medeniyetine ışık tutuyor. Ailesi, yüzlerce kitabın da Döngeloğlu hayattayken ihtiyaç sahibi yerlere bağışlandığını belirtti.
Eşinin vefatının ardından evde onun adına "Anı Köşesi" kuran Zeynep Döngeloğlu, 28 yıllık hayat arkadaşını ve vefatının ardından geçen dört yılı AA muhabirine anlattı.
Zeynep Döngeloğlu, eşi Ömer ile 28 yıl önce Tokat'ta imamlık yaptığı sırada arkadaş aracılığıyla tanışıp evlendiğini söyledi.
Kendisinin de o dönemde Kur'an-ı Kerim kursunda öğrenci olduğunu belirten Döngeloğlu, eşinin ilk görüşmede kendisinden irşat faaliyetleri sebebiyle evde bulunamayacağı dönemler için sabırlı olmasını istediğini açıkladı.
Beraber geçen 28 yılda Ömer Döngeloğlu'nun sevgi dolu, iyi kalpli ve merhametli bir eş olduğuna şahitlik ettiğini dile getiren Zeynep Döngeloğlu, "Kapıdan içeri adım attığı an evimize neşe gelirdi. Gülerek, şakalaşarak eve girerdi. 'Nasılsınız yavrularım', 'Zeynep'im nasılsın, günün nasıl geçti?' diye sorardı. Şakalaşırdı, eve mutluluk gelirdi o geldiğinde." dedi.
Eşine "Hacım" diye hitap ettiğini ifade eden Döngeloğlu, kendisinin ve çocuklarının her zaman onun arkasında olduğunu, duasını kazandığını kaydetti.
Vefatının ardından sürecin kendileri adına hüzünlü geçtiğine dikkati çeken Döngeloğlu, pandemi dolayısıyla cenaze törenine katılamadıkları için ayrıca hüzünlü olduklarını vurguladı.
"ÖYLE BİR İNSANIN EŞİ OLMAK BENİM İÇİN GURUR VERİCİ"
Ömer Döngeloğlu'nun, ailesinin gurur kaynağı olduğunu vurgulayan Zeynep Döngeloğlu, "Dışarıdan birileri, 'Ömer Hocam şöyle bir insandı.' dediğinde biz mutluluk duyuyoruz. Halen bugün kabrinin başına gittiğimizde insanların onu ziyarete geliyor olması, unutmaması bizim için çok güzel bir duygu. Öyle bir insanın eşi olmak benim için gurur verici." ifadelerini kullandı.
Özellikle ramazanda yaptığı programlarla geniş kitlelere ulaşan eşinin vefatından sonra her yıl ramazanda aileyi ayrı bir hüzün kapladığını belirten Döngeloğlu, "Bu ramazan da çok hüzünlü geçti. Ramazan gibi geçmedi açıkçası, eskisi gibi televizyonu da açmıyoruz. Sahur vakti geldiğinde, ezan saatlerinde eve gelirdi. Bir eş olarak hep kapıya bakıyorum, gelecekmiş gibi hissediyorum bazen. Üzülüyoruz tabii ki, ramazanlar bizim için çok zor geçiyor. O geldiğinde evimiz şenlenirdi. Masada baştaki sandalyeye otururdu, bütün konularını hazırlamak için kitaplarını çıkarırdı, gün gün konularını hazırlardı. Ben de bazen yanına gelirdim konularını hazırlarken. Hangi gün hangi konuları konuşacağını konuşurduk beraber." diye konuştu.
Eşinin kütüphanesinde 500'ün üzerinde kitap bulunduğunu, yüzlerce kitabın da bağışlandığını anlatan Döngeloğlu, "Yüzde 70-80'ini açsanız hepsini okumuş, altını çizdiği bölümleri vardır. Hemen hemen hepsinden istifade ediyordu." değerlendirmesini yaptı.
Evlenmeden önce de eşinin küçük bir kütüphaneye sahip olduğuna işaret eden Döngeloğlu, "Kütüphane evlendiğimizde köyde imamlık yaptığı evinde vardı. Ufacık bir kütüphaneydi o zaman bizim kütüphanemiz. Orada 10 yıllık imamlık görevinden sonra İstanbul'a taşındık. Sonra yavaş yavaş her evimizde kütüphane oldu. Zamanla böyle büyüdü, sürekli yeni seriler, yeni kitaplar alarak bilgilerini geliştiriyordu. Yıllar içerisinde bu kütüphane buraya geldi." dedi.
ANI KÖŞESİ'NDE SİNA DAĞI'NA AİT TAŞ DA VAR
Eşine daha önce katıldığı programlar ve ziyaret ettiği yerlerden hediye edilen, içerisinde Kabe örtüsünden Sina Dağı'na ait taşa kadar birçok eşya bulunan eserlerle "Anı Köşesi" oluşturan Zeynep Döngeloğlu, "Yıllar içerisinde katıldığı programlarda, gittiği yerlerde kendisine hediye edilen çok özel hediyeler var. Tur-i Sina Dağı'na ait taş var, farklı güzel hediyeler var. Onun vefatından sonra öyle bir yer oluşturmak istedim. Topladım bir araya, böyle bir anı köşesi oluşturdum. Manevi hediyelerin bereketi ve maneviyatı da duruyor evimizde." dedi.
Dört yıl geçmesine rağmen eşinin hatıra ve izlerinin evin içinde bulunduğunu, dört yıldır hatıralarla yaşadıklarını aktaran Döngeloğlu, "Bu evin içerisinden hiç gitmemiş gibi açıkçası. Evin neresine adım atarsanız her yerinde onun hatıraları vardır." ifadesini kullandı.
"ŞU AN KUDÜS'LE ALAKALI YAŞANANLARI GÖRSEYDİ..."
Eşinin Kudüs'e olan özlemine değinen Zeynep Döngeloğlu, şöyle konuştu:
"Kudüs özlemi bambaşkaydı, özlemini gözyaşlarıyla evde anlatırdı. Oraya gitmek, ziyaret etmek istediğini anlatırdı. Yaptığı sohbetler ve İsrail'e ağır eleştirilerinden dolayı Kudüs'e girme yasağı vardı. O yüzden gidemedi. Biz kızımla ziyarete gidip döndüğümüzde 'Ne yaparlarsa yapsınlar gitmeyi deneyeceğiz bir gün. İnşallah gidebilirim, başarabilirim.' demişti. Şu anda hayatta olsaydı, şu an Kudüs'le alakalı yaşananları görseydi emin olun hiç uyumadan gece-gündüz her yere koştururdu. Sırtındaki ter kurumadan Kudüs için gece-gündüz dua, sohbet, insanları bilinçlendirme konusunda çok çaba göstereceğine, bu sebeple evine dahi uğramayacağına eminim."
Peygamber ahlakına sahip olduğuna inandığı eşinin kendisine ve çocuklarına sık sık, "Merhametli, affedici, sevgi dolu olmak lazım. İnsanların gönlünde iz bırakmak lazım. Bu dünyada hepimiz faniyiz, ölüp gittiğimizde insanların bizi güzel anabilmesi için insanlara güzel esintiler bırakmamız gerekiyor. Kendinizi kimseden üstün görmeyin." nasihatinde bulunduğunu anlatan Zeynep Döngeloğlu, kendisinin ve çocuklarının da bu öğütleri şiar edindiğini sözlerine ekledi.