Başkan Erdoğan'dan sözde seçim hazırlıklarına tepki: Asla izin vermeyeceğiz
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Efes-2024 Tatbikatı'nın seçkin gözlemci gününde açıklamalarda bulundu. Başkan Erdoğan, Suriye'de sözde seçim hazırlığı yapan terör örgütüne tepki gösterdi.
ABONE OLCumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Efes-2024 Tatbikatı'na katıldı. Burada önemli mesajlar veren Başkan Erdoğan, terör örgütü PKK'nın Suriye'de sözde seçim hazırlığı yapmasına ilişkin açıklamalarda bulundu.
Başkan Erdoğan, ''Suriye'de terör örgütünün, halk oylaması bahanesiyle ülkemizin ve Suriye'nin toprak bütünlüğüne yönelik mütecaviz eylemlerini yakından takip ediyoruz. Türkiye, güney sınırlarının hemen ötesinde Suriye'nin ve Irak'ın kuzeyinde bölücü örgütün bir teröristan kurmasına asla izin vermeyecektir.'' dedi.
Erdoğan'ın açıklamalarından önemli başlıklar;
Efes-2024 Tatbikatı'nın seçkin gözlemci günü vesilesiyle sizlerle birlikte olmaktan büyük bir bahtiyarlık duyuyorum. Bu yılki tatbikatımıza kendi askerlerimizin dışında 45 farklı ülkeden 2 bine yakın dost personel katılıyor. Misafirlerimize Türkiye'ye hoş geldiniz diyorum. 2 yıl önce gerçekleştirdiğimiz Efes-2022 Tatbikatı'na katılan ülke sayısı 37 idi. Tatbikata olan ilginin bu sene her düzeyde arttığını memnuniyetle müşahede ediyoruz. İki safha halinde toplam 11 bin askeri personelin katılımıyla 25 Nisan'dan beri icra edilen tatbikata destek veren herkese teşekkür ediyorum.
BAĞLARIMIZI KUVVETLENDİRMEYE HAZIRIZ
Efes-2024 tatbikatında hiçbir ülke hedef alınmıyor. Tatbikatımız, barışı destekleme harekatına dayalı jenerik bir senaryoyla icra ediliyor. Envantere yeni giren yerli ve milli sistemleri tatbikatta kullanma fırsatı buluyoruz. 33 farklı silah, araç ve sistemin ilk denemesini yapacağız. Türkiye'nin çıkarlarına saygı duyan, bizimle işbirliğini geliştirmek isteyen herkesle diyaloğa, temasa, bağlarımızı kuvvetlendirmeye hazırız.
ÇABALARIMIZ SAVAŞ LOBİLERİ TARAFINDAN ENGELLENDİ
Şu gerçeğin çok iyi idrak edilmesi gerekiyor, Türkiye küresel gelişmelerin uzağında yer alan bir ülke değildir. Şu an dünyadaki çatışmaların, siyasi krizlerin ve çekişmelerin en yoğun yaşandığı coğrafyada bulunuyoruz. İnsanlığın gündemini meşgul eden ne kadar olay varsa Türkiye'nin yakın çevresinde cereyan ediyor. Karadeniz'den komşularımız olan Rusya-Ukrayna arasındaki savaş üçüncü yılına girdi. İstanbul süreci ile adil bir barışı tesis etmeyi amaçlayan çabalarımız maalesef savaş lobileri tarafından engellendi, sabote edildi. Bölgemiz ve dünyaya ekonomik maliyeti günden güne artan bu savaşın ne zaman ve ne şekilde sona ereceğini kimse bilmiyor.
TERÖRİSTAN KURULMASINA ASLA İZİN VERMEYCEĞİZ
Suriye'de terör örgütünün, halk oylaması bahanesiyle ülkemizin ve Suriye'nin toprak bütünlüğüne yönelik mütecaviz eylemlerini yakından takip ediyoruz. Türkiye, güney sınırlarının hemen ötesinde Suriye'nin ve Irak'ın kuzeyinde bölücü örgütün bir teröristan kurmasına asla izin vermeyecektir.
HAREKETE GEÇMEKTEN ÇEKİNMEYİZ
Söz konusu ülkemizin toprak bütünlüğü ve milletimizin güvenliği olunca kimseyi dinlemeyiz, hiçbir tehdide boyun eğmeyiz. Oldubittiler karşısında daha evvel ne yapılması gerekiyorsa yaptık, aynı durumla karşılaşmamız halinde harekete geçmekten çekinmeyiz. Meselenin DEAŞ ile mücadele olmadığı, doğrudan ülkemizi ve bölgemizi hedef alan sinsi bir planın adım adım uygulandığı anlaşılıyor.
IRAKLI KARDEŞLERİMİZİN YANINDA OLACAĞIZ
Rusya, Ukrayna ve Suriye'nin yanı sıra komşumuz Irak da savaşlardan ve çatışmalardan yorgun düşmüş durumda. Dost ve kardeş Irak'ın toparlanma, kalkınma, kendi ayakları üzerinde durma mücadelesini memnuniyetle takip ediyor ve destekliyoruz. Tüm imkanlarımızla Iraklı kardeşlerimizin yanında olmayı sürdüreceğiz. Pakistan'dan Afganistan'a, Libya'dan Somali ve Sudan'a, Türk Cumhuriyetlerinden Balkanlar'a uzanan geniş coğrafyada barışın, huzurun ve istikrarın hakim olması için çalışmalarımızı devam ettiriyoruz. Gönül coğrafyamız olarak tarif ettiğimiz tüm bu ülkelerin güvenliğini kendi milletimizin güvenliğinden ayrı tutmuyoruz. 30 yıl sonra Karabağ'ın azada kavuşmasıyla birlikte bölgemizde kalıcı sükunet için gerçekten tarihi bir fırsat penceresi açıldı. Bunun heba edilmemesi gerektiğini düşünüyoruz. Ermenistan yabancı güçlerin ve diasporanın esaretinden kurtulduğu ölçüde barışa daha da yaklaşacaktır. Ermeni halkı geleceğinin hariçten gazel okuyanlarda, kışkırtanlarda değil asırlardır beraber yaşadığı ve yaşayacağı komşularında olduğunu görmeli, anlamalı ve bunun gereğini cesaretle yapmalıdır.
SAVAŞIN DA BİR AHLAKI VARDIR
Bir yanda bölgemizde ümit verici gelişmeler yaşanırken, diğer yanda İsrail'in Gazze'ye yönelik vahşi saldırıları katlanarak artıyor. 7 Ekim'den beri 36 binden fazla masum, savunmasız insan acımasızca katledildi. 15 binden fazla çocuk, 10 binden fazla kadın İsrail güçleri tarafından Gazze'de ve işgal altındaki Filistin topraklarında öldürüldü. 2,3 milyon insan göçe zorlandı. Gazze yaklaşık 8 ay içinde neredeyse tek bir sağlam binanın kalmadığı devasa bir harabeye döndü. Önceki gün mülteci kampına düzenlenen hava saldırısı artık insanlığın bittiği noktaydı. Böyle bir vahşeti haklı gösterebilecek hiçbir gerekçe olamaz.
Savaşın da bir hukuku, sınırı ve ahlakı vardır. 36 bin masum insanı öldürmek, 80 binden fazla masumu yaralamak, camileri, okulları, hastaneleri, kiliseleri vurmak, gıda sırası bekleyen sivillerin, yardım götüren görevlilerin üzerine bomba yağdırmak savaş değil apaçık bir soykırımdır. Soykırımı görmezden gelenler sadece savaş suçu işlenmesini desteklemekle kalmıyor aynı zamanda bu suça ortak da oluyorlar. Ahlak ve vicdan sahibi hiç kimsenin bu cinnet tablosunu kabul edeceğini düşünmüyorum. Bu vahşet tablosu karşısında Türkiye kendisinden bekleneni, kendisine yakışanı ve tarihi mirasının gereğini yapmaktadır. Türkiye olarak Gazze'de acil ateşkesin temini için diplomatik çabalarımızı artırarak devam ettireceğiz. Soykırımın sorumlularının adalete hesap vermesi için atılan tüm adımları desteklemeyi sürdüreceğiz. İsrail'in zulmü karşısında tarihin doğru tarafında yer alarak Filistin Devleti'ni tanıyan, mezalime tepki gösteren tüm ülkelere de teşekkür ediyoruz.
DÜNYADA İLK 3'TEYİZ
Etrafımız ateş çemberiyken, askeri, teknolojik, insan kaynağı bakımından ülkemizin güçlü olması, caydırıcılığının yüksek olması bizim için tercihten öte mecburiyettir. Türk Silahlı Kuvvetleri'mizin sahada en üstün teçhizat ve sistemlerle donatılmasını temel bir gereklilik olarak değerlendiriyoruz. 2002 yılından itibaren başlayan süreçte savunma sanayiinde millilik ve yerliliğin azami seviyeye çıkartılması için her türlü imkanı seferber ettik. Türkiye savunma sanayiinde gerçekleştirdiği atılım sayesinde bölgesinde vazgeçilmez oyunculardan biri haline geldi. 2002 yılında sadece 62 savunma projesi yürütülürken bugün bu sayı binleri geçti. 2002 yılında yaklaşık 5,5 milyar dolar bütçeli savunma projeleri yürütülürken, şimdiki projelerin hacmi 96 milyar doları aştı.
Kendi savaş gemisini tasarlayan, inşasını ve idamesini gerçekleştirebilen 10 ülke arasındayız. İHA ve SİHA üretiminde ise dünyanın ilk 3-4 ülkesi içindeyiz. Dünyanın ilk SİHA gemisi TCG Anadolu, insansız savaş uçağı KIZILELMA, 5'inci nesil milli muharip uçağımız KAAN, AKINCI, AKSUNGUR, ANKA-3 ve diğer pek çok kabiliyetlerimizle kendimizi sürekli geliştirmenin gayreti içerisindeyiz. Önümüze çıkartılan sayısız engele ve aralarında müttefiklerimizin de olduğu tedarikçilerin uyguladığı kısıtlamalara rağmen bunları başardık. Kara, deniz ve hava kuvvetlerimiz yetkinlikleri, harekat kabiliyetleri ve üst düzey eğitimleriyle hasımlarımıza korku, dostlarımıza güven aşılıyor. İnşallah bunu daha da güçlendireceğiz. Savunma sanayiinde sahip olduğumuz imkan ve kabiliyeti dostlarımızla ve müttefiklerimizle paylaşmaktan memnuniyet duyacağımızı bir kez daha ifade etmek istiyorum.
Efes-2024 Tatbikatı'na katılan Türk Silahlı Kuvvetlerimiz ile dost ve kardeş ülkelerin tüm personeline bir kez daha teşekkür ediyorum. Bu vesileyle vatanımız, bayrağımız ve istiklalimiz uğrunda can veren şehitlerimizi rahmetle yad ediyorum, gazilerimize sağlıklı ömürler diliyorum.