"Anadolu'ya bakın, kaç kişi gitmelerini istiyor?"
Muharrem Sarıkaya, Suriyelilerin Anadolu'daki hayatlarıyla ilgili dikkat çeken bir yazı kaleme aldı. Sarıkaya, "Anadolu’da da Suriyelilerin çalıştığı tarım alanlarına ve iş yerlerine bakın…Bakalım kaç kişi gitmelerini istiyor?" diye sordu.
ABONE OLHabertürk yazarı Muharrem Sarıkaya, ırkçı çeteler tarafından Suriyelilere yapılan saldırıların ardından "Ne gönderir ne de bırakır!.." başlıklı dikkat çeken bir yazı kaleme aldı.
Suriyelilerin Türkiye'de bir çok alanda çalıştığını kaydeden Sarıkaya, "Anadolu’da da Suriyelilerin çalıştığı tarım alanlarına ve iş yerlerine bakın…Bakalım kaç kişi gitmelerini istiyor?" diye sordu. Ayrıca Sarıkaya, güvenlik güçlerinin provokasyonların arkasındaki karanlık güçlere odaklandığını kaydetti.
İşte Sarıkaya'nın o yazısı:
HAMİD 27 yaşında görünüşü ile kabiliyeti birbirine tezat bir gençti…
Afganistan’da eşini ve iki çocuğunu bırakmış, İran dağlarını aşıp, kendisinin de bilmediği Van bölgesinden bir yerden sınırı kaçak yoldan geçip Ankara’ya kadar gelmişti…
Bir süre kaçak yaşam sürdükten sonra Göç İdaresi Başkanlığı’na gidip kaydını yaptırmıştı…
Hayırsever bir iş adamının Gölbaşı’nda bulunan şantiyesinin hemen yanındaki eve yerleşmişti.
Tarım ve hayvancılıkla ilgili aklınıza gelebilecek her işten anlıyordu…
BUZLU SUYA DÜŞEN ZARARLI
Ağaçtan bir parça yaprak kopardığında veya topraktan bir avuç alıp savurduğunda sorunlarını sıralama yetisine sahipti.
Bir gün yaprağın çok sarı olduğunu belirtip, demir inşaat çubukları istemiş ve ağacın etrafına saplamıştı…
İlaca kaçmadan, klasik yöntemle nelerin yapılması gerektiği konusunda tavsiyeler sıralıyordu…
Bahçe sulama sistemlerinin tamirinde de üzerine yoktu.
Bir gün, sulama sisteminin sorununu çözdükten çeşmenin yanı başındaki ağaca uzun süre baktı.
Ardından bir leğenin içine buz doldurup getirmemi istedi…
Ne yapacağını sorduğumda, “Sen getir; sonrasını görünce anlarsın…” dedi.
İçi buzlu su dolu leğeni ağacın altına bir noktaya bıraktı, birkaç saat sonra içi zararlı böcekle doluydu…
Benzer uygulamayı daha sonra Şef Ebru Baybara Demir’in Mardin’de kurduğu kadın kooperatifinde görevli Suriyeli kadınların da uygulandığını dinlemiştim.
Hamid, bir süre sonra eşini ve çocuklarını da Ankara’ya getirdi…
Yaşam koşulları ve fiyat artışları kalmasına izin vermediğini için memleketine döndü…
AHMED HAMİD’İN HAYALİ
Son dönem, Habertürk TV’de yayınlanan Yolların Hikayesi programım için Anadolu’yu dolaşırken Hamid benzeri çalışkan çok insanla karşılaştım.
Bazıları Afgan, bazıları Suriyeli, bir kısmı da Iraklıydı…
Aydın’da çilek bahçesinde çalışanların neredeyse tamamı Suriyeli işçilerden oluşuyordu.
Çilek bahçesi sahibi Fadime İller de çalışmalarından çok memnundu, bunu da açıktan söylemekten mutluydu…
O çalışanlardan biri olan Ahmed Hamid de bu sözleri duymuş olmanın verdiği mutlulukla, bir gün ülkesine dönüp çilek bahçesi kurmanın hayalini yaşıyordu…
“Burada çalışanların hepsi akrabam, işi öğrendik dönünce biz de bahçe yaparız…” diyerek işi öğrenmiş olmanın gururunu yaşıyordu.
Sadece çilek bahçesindekiler değil, biraz ilerisindeki enginar bahçesindeki toplayıcıların veya dağdaki incir ağaçlarının dibinin açılması işinde çalışanların neredeyse tamamı Suriyeli veya Afganistan’dan gelenlerdi…
TRABZON’DA EN ÇOK ARANAN
Adana’daki karpuz tarlasının çalışanlarının hepsi Suriyeliydi ve bahçe sahibi ile Arapçanın aynı lehçesini konuşuyor olmanın sevinci içinde şakalaşıyorlardı.
Milliyetçiliğini her aşamada öne çıkaran Trabzon yaylalarındaki oteller veya lokantalarda çalışanların ağırlıklı bölümü de Suriyeliydi.
Çünkü gelen Arap misafirlerin dilini en iyi onlar konuşuyordu.
Birçok otel, bungalov, oto kiralama ve dükkan sahibi yana yakıla Suriyeli işçi arıyordu.
Erzincan’daki tulum peyniri üreticisinin yanında çalışan da onlardan biriydi…
Erzurum veya Mersin’de kol gücüyle yapılan işlerde çalışanların başında da onlar vardı…
Ankara’da, İstanbul’daki mobilya üreticilerinin ağırlıklı bölümü de Suriye ve Afganistan’dan gelenleri çalıştırdığı için mobilya sanayi sitelerinin hemen yanı başında Suriyeli mahalleleri oluştu…
KAYSERİ’DEKİ KOL GÜCÜ
Bu önceki akşam olayların yaşandığı Kayseri için de farklı değildi…
Dağın eteklerindeki ağıl ve ahırlardaki hayvanlara bakanların büyük bölümü Afgan veya Suriye kökenlilerden oluşuyordu.
Organize sanayinde kol işi ile çalışanların büyük bölümünü de birçok ilde olduğu gibi Suriyeliler oluşturuyordu.
Zaten onun için bir mahalleye sahip olmuşlardı…
Kayseri’de önceki akşam olayları görünce aklıma ilk olarak çalışan kol gücüyle çalışan bu insanlar geldi…
Kayserililer sohbetlerimizde aynen Aydınlılar, Trabzonlular veya Erzurumlular gibi onlardan memnundu ve iyi iş yaptıklarını düşünüyordu.
Üzerinden bir ay daha geçmeyen sohbetlerimizi anımsayınca Kayseri’deki tanıdığım bildiğim yetkilileri arayıp ne olup bittiğini sordum…
Çok sayıda kişi yakın illerden getirilmiş…
Bazı dernekleri veya sivil toplum örgütlerinin kendilerini toplayıp getirdiğini ileri sürmüş.
İleri sürdükleri sivil toplum örgütlerinden kendilerini getirenlerin isimleri istendiğinde yanıt vermekte zorlanmışlar…
BU KADAR KRİMİNALİ KİM TOPLADI?
İçlerinde en fazla bağıran ve ortalığı velveleye veren, çevredeki otomobillere zarar verdiği için de gözaltına alınan kadın, kardeşinin Suriyelilerle kavgasından dolayı hapis yattığını ileri sürmüş.
Tepkisinin yüksek olmasını da buna bağlamış.
Kardeşinin dosyasına bakılmış, “uyuşturucu kullanmak ve satmaktan hapis yatmakta olduğu” görülmüş.
Çevredeki otomobillerin ve iş yerlerinin camlarını kırdığı için göz altına alınan bir kişinin de benzer şekilde adi suçlardan yığınla dosyası çıkmış…
Uyuşturucu müptelası olduğu ve zorunlu tedavi gördüğü belirlenmiş.
Peki, bu kadar kriminali bir araya kim toplayabilmiş?
Anladığım kadarıyla güvenlik birimleri iki gündür bunun peşinde…
Yakında ortaya çıkar…
VARLIKLARI TÜRKİYE…
Gelelim Suriye tarafına…
O sahada da gezip dolaştığım için biliyorum…
Türk güvenlik güçleri o sahada bir adım geri atsın orada yaşam sürenlerin ağırlıklı bölümü kaçacak yer bulamaz…
Bunu orada yaşayanlar da biliyor…
Ancak son dönem girdikleri yanlış işlerin devamını, Türkiye’ye de zarar veren düzenlerinin sürmesini istedikleri için her adımda aynı yönteme başvuruyor…
Yakın geçmişte Suriye ile birlikte M-5 otobanı ile ilgili karar alındığında İdlib’de benzer yollara başvurdular.
Hiçbir şey ifade etmedi.
Çünkü onlar da Türk güvenlik güçlerinin oradan bir saniye dahi ayrılmasını istemez.
Ayrılması halinde ne gibi işlerin başına geleceğini bilir.
Anadolu’da da Suriyelilerin çalıştığı tarım alanlarına ve iş yerlerine bakın…
Bakalım kaç kişi gitmelerini istiyor?