Türkiye'de infaz sistemi yeniden masada: İlk suçta cezasızlık cesaretlendiriyor
Polis memuru Şeyda Yılmaz'ı şehit eden zanlının 26 suç kaydı olması infaz sistemini yeniden tartışma konusu yaptı. Ceza Hukuku Uzmanı Prof. Dr. Hasan Sınar, ilk suçta cezasızlığın değiştirilmesi gerektiğini vurguladı.
ABONE OLİstanbul Ümraniye'de yaşanan olay, kamuoyunda infaz sisteminin işleyişi konusunda büyük tartışmalara yol açtı. Motosiklet hırsızlığı suçundan gözaltına alınan ve firar eden zanlı, polis memuru Şeyda Yılmaz’a silahlı saldırıda bulunarak şehit olmasına sebep oldu. Şüphelinin 26 suç kaydı bulunmasına rağmen serbest dolaşıyor olması, toplumda infaz sisteminin sorgulanmasına neden oldu. Altınbaş Üniversitesi Hukuk Fakültesi, Ceza Hukuku Uzmanı Prof. Dr. Hasan Sınar da infaz sistemindeki bu çarpıklıkların cezasızlık kültürünü pekiştirdiğine dikkat çekerek önemli açıklamalarda bulundu.
Ümraniye'de yaşanan elim olayda şehit olan polis memuru Şeyda Yılmaz'ın katillerinin yakalanmasının ardından gözler ceza infaz sistemine çevrildi. 26 farklı suçtan sabıka kaydı bulunan şahsın sokaklarda serbestçe dolaşabilmesi, toplumda büyük bir infiale yol açtı.
"CEZASIZ KALMIŞ İLK SUÇ KADAR CESARETLENDİRİCİ BİR ŞEY YOKTUR"
Konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Altınbaş Üniversitesi Hukuk Fakültesi, Ceza Hukuku Uzmanı Prof. Dr. Hasan Sınar, Türkiye'deki ceza infaz sisteminin köklü sorunlara sahip olduğunu belirtti. Marquis de Sade’nin “Cezasız kalmış ilk suç kadar cesaretlendirici bir şey yoktur” sözünü örnek veren Prof. Dr. Hasan Sınar, “Çünkü bir kez sen bir suçu işledin, kuralları çiğnedin ama hiçbir şey olmadığını gördün ya, artık seni kimse tutamaz” diyerek sözlerine şöyle devam etti:
"Ceza yasasında suçların karşılığı olarak belirlenen yaptırımların hiçbir bilimsel temele dayanmaksızın popülist bir yaklaşımla belirlenmesi ve bu cezaların sonucu hapishane kapasitesinin yetersiz kalması üzerine şartlı tahliye ve denetimli serbestlik uygulamalarının devreye sokulması, bugün yaşadığımız kaosu doğurdu."
"CAYDIRICILIĞI ORTADAN KALDIRAN BUGÜNKÜ ANLAYIŞI TÜMÜYLE TERK ETMEK ZORUNDAYIZ"
“Bu kaosun sona erdirilmesi ancak akla ve bilime uygun çağdaş bir ceza adaleti sisteminin hayata geçebilmesi ile mümkün olabilir” diyerek yorumlarına devam eden Prof. Dr. Hasan Sınar, “Bunun için önce ceza yasasındaki yaptırımların gerçekçi bir biçimde yeniden ele alınması sonra da caydırıcılığı sağlayacak şekilde hapis cezasında öngörülen miktarın kesin olarak infaz edilmesi gerekir. Bugünkü anlayışı tümüyle terk etmek zorundayız” dedi.
"3 KERE KASTEN SUÇ İŞLEYEN KİŞİ TOPLUMUN İÇİNDE OLMAYI HAK ETMİYOR"
“Art arda suç kaydı bulunan kişilere farklı bir sistem denenebilir mi?” sorusuna da Amerika 1990’larda uygulanan bir infaz sistemi üzerinden örnek veren Prof. Dr. Sınar, “Amerika’da Üç Vuruş Yasası diye bir sistem denendi. Bu sistem üç kez üst üste kasten bir suç işleyen kişiye şartla salıvermeksizin müebbet hapis cezası veriyor. Fakat beklenen etkiyi yaratmadı, enteresan bir şekilde suç işleme oranları beklenildiği gibi azaltmadı. Türkiye'de cezaevlerindeki doluluğun aşırı artması gibi başka problemler yarattı. Bu yüzden uygulamadan vazgeçtiler. Aslında 3 kere kasten suç işlendiyse o kişi toplumun içinde olmayı hak etmiyor. Çünkü 4. ve 5. kez birilerinin yine canı yanacaktır. Bu zanlının 26 kez birilerinin canını yaktığı gibi” ifadelerini kullandı.
"BİR SÜRÜ KRİMİNAL TİP ARAMIZDA DOLAŞIYOR"
Çok fazla suç kaydı olan binlerce kişinin sokaklarda gezdiğinin de altını çizen Sınar, “Kimsenin ne kadar sabıka kaydı var bilmiyoruz o yüzden trafikte bile birileriyle tartışırken iki kez düşünmekte fayda var. Bunun gibi bir sürü kriminal tip aramızda dolaşıyor” dedi.
ZANLIYA YAPILAN MUAMELE HUKUKA AYKIRI MI?
Prof. Dr. Hasan Sınar, yaşanan olayda şüpheliye yapılan muameleye de değinerek, "Zanlıya çöp poşeti giydirilerek hayvan taşıma aracına bindirilmesi hukuka aykırıdır. Polisin de birer insan olduğu ve yaşadıkları acıyı anlıyoruz ancak bu şekilde bir uygulama, işkence suçunu oluşturur. Kim olursa olsun yasalara uygun şekilde muamele görmeli ve yargılanmalıdır. Evrensel hukuka göre insanlık dışı muamele ve işkence hiçbir istisnası olmaktan reddedilmiş olan bir uygulamadır. Polis burada kendisi bizzat o kişiye kötü muamelede bulunarak ceza kesmiş oluyor. Bu hukuka aykırıdır. Bunun önünü bir kez açarsanız yarın yönetenler beğenmedikleri herkesin kafasına poşet geçirip hayvan arabasında taşıma hakkını bulur” diyerek sözlerini sonlandırdı.