Sözde 'profesör' gerçekte başörtüsü düşmanı! Skandal satırları ortaya çıktı
Bazı kesimlerin 'profesör' olarak nitelendirdiği 110 yaşında hayatını kaybeden Muazzez İlmiye Çığ, ünlendiği Kuran, İncil ve Tevrat’ın Sümer’deki Kökeni isimli kitabında başörtüsüne akılalmaz saldırıda bulunmuştu.
ABONE OLHABER7
"Sümerolog" olarak adlandırılan Muazzez İlmiye Çığ, geçtiğimiz gün Mersin'de tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybetti. Çığ'ın ölümünün ardından sosyal medyada tartışmalar başlarken gerçekler de ortaya çıkmaya başladı.
PROFESÖR VE SÜMEROLOG DEĞİL, KÜTÜPHANECİ
İslam ve din düşmanı çevrelerin sürekli olarak parlatmaya çalıştığı bir isim olarak öne çıkarılan Muazzez İlmiye Çığ'ın iddia edildiği gibi profesör ya da akademisyen olmadığı, 1936’da Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Hititoloji bölümünden sadece lisans derecesiyle mezun olduğu belirlendi. Lisans öğreniminin ardından master ve doktora yapmayan Çığ'ın Hititoloji mezunu olduğu için “Sümerolog” da olmadığı ayrıca kendisinin atıf alan bilimsel hiçbir yayını, makalesi de bulunmadığı tespit edildi.
Çığ'ın profesörlük yerine Arkeoloji Müzesi’nde ve eşinin müdürlük yaptığı Topkapı Sarayı’nda kütüphanecilik yaptığı ve hiçbir akademik ünvanı olmadığı öğrenildi.
BAŞÖRTÜYE SALDIRI ESERİYLE ÜNLÜ OLDU
Bazı kesimlerden tarafından parlatılmaya çalışılan Muazzez İlmiye Çığ, Kuran, İncil ve Tevrat’ın Sümer’deki Kökeni isimli kitabıyla başörtüye yönelik akılalmaz bir saldırıda bulunmuş ve bu kitapla ünlenmişti. Çığ, söz konusu kitabında başörtüsü ve başörtmeye yönelik tepki çeken sözler sarf ederek, İslam'ın emirleri arasında bulunan başörtüsünün Sümerlerde fahişeler tarafından takıldığını iddia etmişti.
Kuran, İncil ve Tevrat’ın Sümer’deki Kökeni isimli kitapta Sümer tapınaklarında rahibelerin 'genel kadın' görevi yaptığını ve bu kadınların diğer kadınlardan ayrılmaları için başlarını örttükleri safsatasını öne sürmüştü.
Kitapta 'Baş örtme' başlığı altında yer alan satırlarda şu ifadelere yer verildi;
Sümer tapınaklarında rahibeler genel kadın görevi yapıyorlardı. Bunlar Tanrı namına seks yaptıklarından kutsal sayılmış ve diğer kadınlardan ayrılmaları için başları örttürülmüştür.
Çığ, başörtmenin dinin gereği olduğunu kabul etmeyen kitapta, örtünmenin İslam'a erkekten kaçma şeklinde geçtiğini ve erkek olmayan yerde de kadınların Kur'an okurken örtünmesinin Sümer geleneğinin bir devamı olduğunu öne sürüyor.
Kitabın söz konusu bölümünde şu sözlere yer veriliyor;
İslam'a örtünme, erkekten kaçma şeklinde geçmiş. Buna karşın erkeksiz bir yerde Kur'an okunurken veya dua ederken kadınların başını örtmesi, Sümer geleneğinin bir devamıdır.