Bakan Tekin'e tam destek! Uzmanlar uyardı: Boykot yapan öğretmene ağır cezalar gelebilir!
Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, öğretmenlerin siyasi ideoloji için boykot çağrısına uymalarının eğitim hakkı ihlali olarak değerlendirdi. Boykotun suç unsuru taşıdığını açıklayan uzman isimler Bakan Tekin'in sözlerine tam destek verdi.
ABONE OL
-
Haber7 – ÖZEL
Türk eğitimine yeni bir ufuk kazandıran ve yaptığı çalışmalarla takdir toplayan Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, muhalif medyanın hedefi olmaya devam ediyor.
Geçtiğimiz günlerde Bursa'da açıklamalarda bulunan Bakan Yusuf Tekin, sendikal özgürlüklerin kullanılmasının önemli olduğunu ancak bunun öğrencilerin eğitim hakkını engellememesi gerektiğini vurguladı.
"Hiç kimse sendikal hürriyetimi kullanıyorum. Bugün okula gelmeyeceğim. Vatandaşların çocukları da ne yaparsa yapsınlar başına ne gelirse gelsin’ diyemez." ifadesinde bulunan Bakan Yusuf Tekin, "İnsanların vazgeçilmez ve devredilemez hakları vardır." dedi. Bakan Tekin, eğitim hakkının ihlal edilmesine ve eğitimin sekteye uğratılmasına müsaade etmeyeceğini söyledi.
Muhalif yayın organları ise bu sözleri çarpıtarak "Bakan Tekin'den öğretmenlere tehdit" başlıklı haberlerle, Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin'i hedef gösterdi.
UZMAN İSİMLERDEN BAKAN TEKİN'E TAM DESTEK!
Eğitimci ve hukukçu uzmanlar konuyla ilgili Haber7'ye önemli açıklamalarda bulunurken Bakan Tekin'in haklılığına vurgu yaptı. Uzman isimler, muhalif medyanın manipülatif haberlerine sert tepki gösterdi.
KALKAN: SİYASİ İDEOLOJİLER SINIFIN DIŞARISINDA BIRAKILMALIDIR
Haber7'ye konuşan Eğitimci Yazar Adnan Kalkan, öğretmenlerin asli görevinin nesil yetiştirmek olduğunu vurgulayarak, dersleri boykot eden öğretmenlere sert tepki gösterdi.
Öğretmenlerin siyasi ideolojilerini sınıfların dışında tutması gerektiğini belirten Kalkan, “Öğretmenin vazifesi nesil yetiştirmektir. Ve bu nesli yetiştirirken kendi ideolojileri ve siyasi fikirlerini dışarıda tutmalıdır." dedi.
"ÖĞRETMEN SİYASİ EMELLERE ALET OLAMAZ"
Adnan Kalkan, öğretmenlerin siyasi görüşlerini derslere yansıttığında tarafsızlıklarını kaybedeceklerini belirterek, “Eğer öğretmen siyasi emellere alet olursa, en başta kendi fikrinde olmayan öğrencilere karşı adaletli olamaz.” dedi.
Öğrencilerin ideolojik bir dayatma yerine bilimsel ve objektif bir eğitim alması gerektiğini vurgulayan Kalkan, "Son günlerde ülkemizi karıştırmaya çalışan yerli ve milli olan üretimlerimizi boykot etmeye çalışan zihni dışarıda, bedeni ülkemizde bir güruh öğretmenleri de dersten alıkoyup sözüm ona hukukun görmesi gerektiği davalara müdahale ederek öğretmenleri de alet ediyor." diye konuştu.
"ÖĞRENCİNİN HAKKINI GASP ETMEK KİMSENİN HADDİ DEĞİLDİR"
Öğretmenlerin haklarını savunmasının doğal olduğunu belirten Kalkan, ancak bunun öğrencilerin haklarını ihlal edecek şekilde olamayacağını vurguladı.
Eğitim hakkının gasp edilmesinin öğretmenlik mesleğine yakışmayacağını söyleyen Adnan Kalkan, şöyle konuştu:
"Sayın Milli Eğitim bakanımız Yusuf Tekin'in öğretmenlerin haklarını dile getirmekte ve savunmak fikrini kendisinin de kabul edilebilir olduğu açıklaması son derece önemlidir. Lakin öğretmenler kendi haklarını savunurken daha doğrusu ideoloji ve siyasi fikirlerini savunurken, öğrencilerin en doğal ve önemli hakkı olan eğitim görme hakkından mahrum etmek hiçbir öğretmenin haddine değildir ve öğretmenlik mesleğine de asla yakışmaz."
"ÖĞRETMEN, KENDİ SİYASİ İDEOLOJİSİ İÇİN DERSİ TERK EDEMEZ!"
Kalkan, Bakan Yusuf Tekin’in eğitim hakkını ihlal eden öğretmenler hakkında idari ve adli soruşturma başlatma kararını desteklediklerini belirterek, şu ifadelerde bulundu:
"Öğretmen kendi siyasi ideolojisini savunmak için dersi terk edemez, okula gitmemezlik yapamaz, öğrenciyi geleceğini inşa etmeye vesile olan dersten alıkoyamaz. Sayın bakanımızın dersi boykot edip derse girmeyen, öğrencileri eğitim hakkından mahrum eden öğretmenler hakkında adli ve idari soruşturma yapıp cezalandırması fikrini sonuna kadar veli ve eğitimciler olarak destekliyoruz. Öğretmen dersine girer ve dersi bittikten sonra istediği yere gidebilir. Lakin hem derse girme hem öğrenciyi mağdur et ve hakkına gir hem de maaşın hesabına yatsın... Yok öyle bir dünya... "
"BAKANIMIZIN YANINDAYIZ"
Bakan Tekin'e destek verdiğini söyleyen Adnan Kalkan, sözlerini şöyle tamamladı:
"Biz neslimizin ve medeniyetimizin geleceği için Sayın Milli Eğitim bakanımızın yanındayız ve arkasındayız. Sivil toplum kuruluşları, fikir adamları ve halkımızı devletimizin yanında durmaya davet ediyoruz. Biz de rotasını şaşırmış, haksızlığı kendine hak zanneden, ölüye de diriye de saygısı olmayan ifsat kitlesine karşı devletimizin yanındayız.”
KAVLAK: ‘SUÇU SAVUNMA ÖZGÜRLÜĞÜ DİYE BİR ŞEY OLAMAZ’
Haber7’ye konuşan Doç. Dr. Ahmet Kavlak, son günlerde gündeme gelen eğitim camiasındaki boykot çağrılarını sert bir dille eleştirdi.
Kavlak, hukuk sisteminin temel ilkelerine dikkat çekerek, “Nasıl ki öldürme özgürlüğü, hırsızlık özgürlüğü ya da zarar verme özgürlüğü olamazsa, suçu savunma özgürlüğü de olamaz. İnsanları suçluyu savunmaya çağırmak, özgürlük kavramının sınırlarını aşmaktadır.” ifadelerini kullandı.
"DEMOKRASİ, HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜNE DAYANIR"
Demokratik toplumlarda hukuk düzeninin esas alındığını vurgulayan Kavlak, “Eğer adalet sistemi bir suçlamada bulunmuşsa, burada özgürlük, bu iddianın geçersiz olduğunu ispatlayacak karşı delilleri sunma hakkıdır. Ancak delil ortaya koymak yerine insanları sokağa çağırmak, eğitim camiasını bu sürece dahil etmeye çalışmak, demokrasinin şahsi menfaatlerle sınırlandırılmak istendiğini gösterir.” dedi.
"EĞİTİM CAMİASI SUÇA ALET EDİLMEMELİ"
Kavlak, eğer delillerin sunulmasına bir engel bulunmuyorsa ancak buna rağmen insanları sokağa çağırarak eğitim camiasının da bu sürece dahil edilmesi isteniyorsa, bunun demokrasiye uygun bir yaklaşım olmayacağını belirtti. Bu tür bir tavrın, demokrasinin şahsi menfaatlerle sınırlandırılması anlamına geldiğini ifade eden Kavlak, "Eğer ortada bir yanlışlık varsa ve yanlışlığın gösterilebildiği deliller varsa, bunların sunumunun engellenmemesi için çağrıda bulunmak meşru olabilir. Lakin delil sunmayıp, iş bırakma eylemine çağrıda bulunmak hem suçu kabullenmek hem de, katılanları suça ortak etmek demektir." sözleriyle tepkisini dile getirdi.
"EĞİTİM CAMİASI İDEOLOJİK EYLEMLERDEN UZAK DURMALI"
Eğitim camiasının bu tür ideolojik eylemlerden uzak durması gerektiğini belirten Kavlak, öğretmenlerin görevinin bilgiyle hareket etmek olduğunu vurguladı.
"İDEOLOJİ EĞİTİMCİLERİNİN AYIKLANMASI MAKUL BİR EYLEMDİR"
Eğitimcilerin siyasetin bir parçası haline getirilmesinin yeni haksızlıkların doğmasına sebep olabileceğine vurgu yapan Kavlak, şu ifadelerde bulundu:
"Özgürlük talebi delilleri ortaya çıkarmak ve takdim etmek yerine, iş ve eğitim boykotuna yönlendiriliyorsa, açıktır ki bir eğitimcinin asla kabul edemeyeceği ideolojik eylemler yani bilgisel kökeni olmayan eylemler talep ediliyor demektir. Şüphesiz devletin de en önemli kurumu olan eğitim kurumunun ve milletin istikbalini düşünerek bilgisel kökeni olmayan ideoloji eğitimcilerini hakiki eğitimcilerden ayıklaması makul bir eylemdir."
KÜÇÜK: ÖĞRETMENLERİN BOYKOT YAPMASI ANAYASAL SUÇTUR
Anayasa Hukukçusu Dr. Adnan Küçük, Haber7'ye yaptığı açıklamada, CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in öğretmenleri boykota çağırmasına sert tepki göstererek, bu durumun anayasal hukuk düzenine karşı bir meydan okuma olduğunu ifade etti.
Küçük, bu çağrının hukuka aykırı ve suç teşkil ettiğini belirterek, "CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in öğretmenleri boykota çağırması, anayasal hukuk düzenine, yargıya yönelik haksızca bir meydan okumadır. Burada yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığını yok etmeye yönelik siyasi eylemli bir tehdit söz konusudur. Bu çağrı hukuka aykırı ve suç olduğu gibi, bu çağrıya uymak da hukuka aykırı ve suçtur." ifadelerini kullandı.
"HERKES SORUŞTURULABİLİR, DELİL VARSA TUTUKLANABİLİR"
Küçük, hukukun herkes için eşit olduğunu vurgulayarak, Ekrem İmamoğlu’nun da suç iddiaları karşısında diğer vatandaşlardan farklı tutulamayacağını belirtti. Hukukçu Küçük, "Herkes hakkında adli soruşturma açılabilir. Buna Ekrem İmamoğlu da dahildir. Hakkında ciddi suç iddiaları, bulguları ve belgeleri varsa, tutuklanmayı gerektiren şartlar mevcutsa herkes gibi İmamoğlu da tutuklanabilir." sözleriyle hukuk karşısında ayrıcalık tanınamayacağını dile getirdi.
"ANAYASAL DÜZENE MEYDAN OKUNUYOR"
Özgür Özel’in açıklamalarını anayasal düzene yönelik bir tehdit olarak değerlendiren Küçük, "İmamoğlu hangi suçu işlediği iddia edilirse edilsin hakkında adli soruşturma açılamaz, tutuklanamaz demek, bu kişinin suç işleme hürriyeti var demektir. Bunun anayasal hukuk düzeni içinde kabulü mümkün değildir. Burada terör estirme ve haksızlıkların üzerine gidilmesine, kısaca anayasal hukuk düzenine karşı meydan okuma vardır." sözleriyle bu durumu eleştirdi.
"BU ÇAĞRIYA UYMAK 'ANAYASAL DÜZENİ ORTADAN KALDIRMAK SUÇUNA İŞTİRAK' ANLAMI TAŞIR"
Öğretmenlerin boykot çağrısına uymalarının anayasal düzene karşı suç teşkil edeceğini vurgulayan Küçük, öğretmenleri bu çağrıya karşı dikkatli olmaya davet etti. "Öğretmenlerin bu çağrıya uymaları, anayasal düzeni ortadan kaldırmak suçuna iştirak etmek manasına gelir. Bu vesileyle sorumluluk bilincinde olan öğretmenlerimizin boykot çağrısına uymamaları, sorumlu vatandaşlığın ve hukukun bir gereğidir." ifadelerini kullanarak, eğitim camiasının siyasi manipülasyonlara alet edilmemesi gerektiğini belirtti.
TAKIM: ÖĞRETMENLER SİYASİ ŞOVA ALET OLMAMALI
Haber7'ye açıklamalarda bulunan Doç. Dr. Kasım Takım, öğretmenlerin eğitim hakkını ihlal edecek şekilde yönlendirilmesini sert bir dille eleştirerek, "Hak savunusu mu? Siyasi şov mu? Öğretmenler nereye sürüklenmek isteniyor?" sorularını gündeme getirdi.
"BOYKOT, EĞİTİM HAKKINI GASP ETMEKTİR"
Eğitim camiasında yaşanan bu gerilime tepki gösteren Eğitimci ve Akademisyen Doç. Dr. Kasım Takım, eğitimin siyasallaştırılmasının öğrenciler üzerinde ciddi olumsuz etkiler oluşturacağını belirterek şu ifadeleri kullandı:
“Haksızlığı hak zanneden birine hakkı anlatmak, hakka saygısızlık olarak kabul edilir. Bu, eğitim camiası olarak prensip niteliğinde benimsediğimiz bir yaklaşımdır. Ancak bugün, haksızlığı hak olarak benimseyen bir topluluğun liderinin, öğrencilerimizin en temel haklarından biri olan eğitim hakkını gasp etmeye yönelik bir boykot çağrısı, bu prensibi ihlal etmektedir.”
"HAK SAVUNUSUNUN SINIRLARI NET OLMALIDIR"
Takım, eğitimde hak savunusunun sınırlarının net olması gerektiğini ve öğretmenlerin, öğrencilere hak arayışı konusunda doğru örnek olması gerektiğini ifade etti. Takım şunları söyledi:
“Kur'an-ı Kerim'de, 'Onlar, zandan başka bir şeye uymazlar. Zan ise, haktan hiçbir şeyin yerini tutamaz' (Yunus Sûresi/36) buyurulmaktadır. Sevgili öğretmenlerimizin, bu ayeti rehber edinerek, benimsedikleri tutumun hak mı yoksa zan mı olduğunu dikkatle değerlendirmelerini tavsiye ediyorum.”
"EĞİTİM SİYASİ ÇEKİŞMELERE ALET EDİLMEMELİ"
Öğretmenlerin, öğrencileri siyasi çekişmelere alet etmemesi gerektiğini belirten Takım, eğitimin kutsal bir görev olduğunu ve öğretmenlerin mesleklerini ideolojik savaşlara dönüştürmemesi gerektiğini söyledi.
“Hakkı savunmak elbette bir erdemdir ve hak uğruna şehadet, en yüce mertebelerden biridir. Ancak kendi ikbal ve heveslerini yüceltmekten başka bir hedefi olmayan bir narsist politikacının, işlediği (iddia edilen) haksızlıkları, hak adına savunmak, hakka gönül vermiş insanlara yakışır mı? Hele ki bu eylem, gençlerin eğitim gibi en temel haklarını ellerinden almaya aracı oluyorsa!”
"MESELENİN HAK SAVUNUCULUĞU OLMADIĞI AÇIK"
Takım, bu tür eylemlerin hak savunusu olarak sunulmasının bir yanılgı olduğunu belirterek, gerçek hak savunuculuğunun nerede olması gerektiğine dair şu ifadeleri kullandı:
“Bazıları, bu eylemin gençlere hak savunmayı öğrettiğini iddia edebilir. Ancak bu, bir yanılgıdır. Eğer gerçekten hak savunusu yapılacaksa, Gazze'de ve dünyanın dört bir yanında zulme uğrayan milyonların haklarını savunmak gerekirdi. Orada sessiz kalanların, burada ayaklanma çağrısı yapması, meselenin hak savunması olmadığını açıkça göstermektedir.”
"ÖĞRETMENLER, SİYASETE MALZEME OLMAKTAN KAÇINMALI"
Öğretmenlerin güncel siyasete malzeme olmaktan kaçınması gerektiğini de vurgulayan Takım, meslek etiğinin korunması gerektiğini belirtti:
“Bir öğretmen, her kesimden insana dokunabilir ve her türlü insanı yetiştirebilir. Yetiştirdiği öğrenciler arasında farklı siyasi görüşlere sahip olanlar da elbette olacaktır. Bu nedenle, öğretmenin siyasetle iç içe olması veya mesleğini siyasi amaçlarla kullanması, yeni haksızlıkların doğmasına neden olabilir.”
"KABUL EDİLEMEZ BİR YAKLAŞIM"
Öğretmenleri ayaklandırma çabasını şiddetle kınayan Takım, şu ifadelerle açıklamalarını sonlandırdı:
“Siyasi heveslerin, eğitim camiamız üzerinden gerçekleştirilmeye çalışılması kabul edilemez bir yaklaşımdır."
ULAŞ: AZGIN AZINLIK YİNE KENDİNİ ELE VERDİ
Prof. Dr. A. Halim Ulaş, Haber7'ye yaptığı açıklamada, öğretmenlerin ders boykotu üzerinden yürütülen siyasi süreci değerlendirerek, Türkiye’de demokrasiyi ve insan haklarını yalnızca kendi ideolojilerine kılıf olarak kullanan çevrelere sert tepki gösterdi.
"TARİHİ OKUYAN HERKES BU ZİHNİYETİ TANIR"
Ulaş, Cumhuriyet tarihi boyunca belli çevrelerin fırsat geçtiğinde ne kadar canileşebileceğini tarih bilinci olan herkesin bildiğini belirterek, “Demokrasi, insan hakları, hak, hukuk ve adalet kavramlarını yalnızca kendi çıkarlarına hizmet edecek şekilde kullanıyorlar. Çuvala sığmayan mızrak misali, gerçek niyetlerini her fırsatta ortaya koyuyorlar.” ifadelerini kullandı.
‘MENFAATLERİ İÇİN HER ŞEYİ MÜBAH GÖRÜYORLAR’
Söz konusu grupların kendi menfaatleri söz konusu olduğunda en aşağılık yöntemlere bile başvurabileceğini belirten Ulaş, “Ne ölüye ne de diriye saygı gösteremeyeceklerini, mesele kendi hasis menfaatleri olduğunda ölüye hakaret etmekten, diriye zarar vermekten çekinmeyeceklerini çok iyi biliyoruz.” dedi.
AKDAĞ: "OKULLARDA SİYASETE YER YOK"
Haber7’ye konuşan Eğitimci Yazar Feyzullah Akdağ, Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in açıklamalarına tam destek verdiklerini belirterek, eğitim kurumlarının siyaset üstü olması gerektiğini vurguladı.
Akdağ, "Milli Eğitim Bakanımız Sayın Yusuf Tekin'in açıklamalarına eğitimciler olarak tam destek veriyoruz. Okullarımıza siyaset bulaştırmak, evlatlarımızın körpe dimağlarına kutuplaştırma fikrini aşılayabilir." ifadeleriyle eğitim sisteminin tarafsızlığının korunması gerektiğine dikkat çekti.
"KUTUPLAŞTIRICI TARTIŞMALAR OKULLARA GİRMEMELİ"
Siyasi gelişmelerin okullara taşınmasının öğrenciler arasında ayrışmaya sebep olabileceğini belirten Akdağ, bu tür tartışmaların eğitim kurumlarının dışında kalması gerektiğini söyledi. "Siyasi açıdan gelişmeler ne olursa olsun, bu tür kutuplaştırıcı tartışmalar okul kapısının dışında kalmalıdır." diyen Akdağ, öğrencilerin ortak değerler etrafında buluşmasının önemine vurgu yaptı.
"EVLATLARIMIZ HOŞGÖRÜ İKLİMİNDE YETİŞTİRİLMELİ"
Eğitimde birlik ve beraberliğin sağlanması gerektiğini belirten Akdağ, farklı görüşlerin çatışmadan uzak bir ortamda ele alınmasının önemini vurguladı. "Ülkece birlik ve dirlik istiyorsak evlatlarımız okullarda ortak paydalarla, hoşgörü ikliminde yetiştirilmelidir." diyerek, eğitimcilerin bu konuda duyarlı olması gerektiğini ifade etti.