'Nafaka'da kördüğümü çözecek pusula: İddet, mehir ve tazminat... Fakihlerden net görüş

Fukaha, boşanan kadının kanun zoruyla aldığı süresiz nafakanın rızaen verilmediği takdirde helal olmadığı görüşünü belirtiyor. İslam hukukunda boşanma sürecindeki mali haklar mehir, iddet nafakası ve mut'a (tazminat) olarak sıralanıyor.

ABONE OL
GİRİŞ 11.12.2025 17:43 GÜNCELLEME 11.12.2025 18:29 GÜNCEL
'Nafaka'da kördüğümü çözecek pusula: İddet, mehir ve tazminat... Fakihlerden net görüş
  • Haber7 – ÖZEL

12. Yargı Paketi'nden çıkarılarak rafa kaldırılan süresiz nafaka konusunda toplumsal talebin karşılanması bekleniyor.

Türk Medeni Kanunu’nda 1988 yılına kadar 'maksimum 1 yıl', 1988'den sonra ise 'süresiz' olarak işletilen nafaka uygulamasıyla ilgili İslam’daki din büyüklerinin içtihatları, kronikleşen probleme karşı pusula görevi görüyor.

Hayati çözümler İslam hukukunda: Süresiz nafaka karanlığını ışığa kavuşturacak hükümler

İSLAM HUKUKUNDA NAFAKA

Nafaka terimi, fıkıhta aile hukuku veya mülkiyet ilişkisinden doğan bakım yükümlülüğünü ve bu kapsamdaki harcamaları ifade ediyor. Nafaka, geniş anlamda kocanın eşi, çocukları ve yakın akrabalarının barınma, beslenme ve giyinme ihtiyaçlarını karşılamak için yaptığı harcamaları kapsıyor. İslam hukukunda evlilik birliği devam ederken bütün masraflardan yalnızca koca sorumlu tutuluyor. Buna ‘evlilik nafakası’ deniliyor.

İslam hukukunda boşanma sürecinde kadının eski eşinden mali hakları genel olarak mehir, iddet nafakası ve boşanma tazminatı (mut’a) olmak üzere üç başlıkta ele alınıyor.

DİNİ NİKAHIN EN TEMEL MADDİ ZORUNLULUĞU: MEHİR

MEHİR: Dini nikah sırasında kadının erkekten istediği mâli talebin evlilik süresince karşılanmasını içeriyor. Boşanma aşamasında erkek henüz mehir ödememişse, bu mâli sözünü yerine getirdikten sonra nikah sonlanıyor. Kadın, nikah akdi sırasında belirlenmiş mehrin tamamını alma hakkına sahip. Fıkıh alimleri bunu “el-mehrü’l-müsemma” olarak tanımlıyor. Nikah sırasında mehir belirlenmemişse emsalinin mehri kıyasla kabul ediliyor. Buna “mehrü’l-misl” deniliyor.

BOŞANMA SÜRECİNDE İKİ MADDİ HUSUS: İDDET VE TAZMİNAT

İddet nafakası ve mut’a, boşanma sürecinde ödeniyor.

İDDET NAFAKASI: Boşanmada eşlerin hukuken kesin olarak ayrılması durumunda, kadının hamile değilse üç hayız süresi, hamile ise doğum yapıncaya kadar “iddet” beklemesi öngörülüyor. Koca, bu süre zarfında kadının yiyecek, giyecek ve mesken ihtiyacını temin etmekle yükümlü tutuluyor. Buna ‘iddet nafakası’ deniliyor.

MUT’A: Boşanma tazminatı (mut’a) Hanefi, Şafii, Hanbeli ve Maliki mezhebinde boşanma sonrasında bir defaya mahsus alınıyor.  Kocanın eski eşine Mut’a (boşanma tazminatı) vermesi Hanefilere göre müstehap yani “daha iyi bir seçenek” iken, Şafiilere ve Hanbelilere göre vacip yani “zaruri” görülüyor. Mut’a, modern hukuktaki “boşanma tazminatıyla” aynı temel nitelikleri taşıyor. Fakihler, boşanma taziminatı miktarının, kadının emsallerinin mehrinin (mehr-i misil) yarısını aşmaması gerektiğini belirtiyor.

‘Nafakazede’ye kötü haber: Süresiz nafakada çalışma rafa mı kalkıyor?

FUKAHADAN NET HÜKÜMLER

Konuya ilişkin mezheplerin ve fakihlerin öne çıkan değerlendirmeleri şöyle sıralanıyor:

Hanefi, Şafii, Hanbeli ve Maliki mezhebinde boşanma sonrasında Mut’a (Boşanma Tazminatı) esas alınıyor. Kocanın eski eşine boşanma tazminatı vermesi öngörülüyor.

Bu görüşü savunanlar arasında İmam Ahmed bin Hanbel, Hz. Ali bin Talib, Hasan el-Basri ve Said bin Cubeyr gibi önemli İslam büyükleri rivayet ediliyor.

Hanefilik, boşanan ve hamile olmayan kadına iddet süresince mesken ve nafaka verilmesini kararlaştırıyor. Kesin boşanan ve hamile olmayan kadına Hanefi mezhebi geçici meskenle birlikte süreli nafaka verirken, Hanbeli ve Caferilerde süreli nafaka veya geçici mesken uygulaması yer almıyor.

Hanbeli mezhebinin imamı Ahmed bin Hanbel, bütün boşanmış kadınların, boşanma kendilerinden kaynaklanmamak şartıyla, mut’a hakkının olduğuna dair görüşe sahip.

Fakih İbn Abidin, miktarın sınırlı tutulması kuralının, kadın ve erkeğin mali durumuna göre örf esas alınarak belirlendiğini kaydediyor.

Hanefi fakih Kasani, boşanma tazminatının hem aile nimetinden yoksun kalma hem de ayrılıkla gelen yalnızlık hüznünün karşılığı olduğunu ifade ediyor. Bu uygulama, modern hukuktaki hem maddi hem manevi tazminata benzer yaklaşım olarak öne çıkıyor.

Şafii hukukçu Nevevi, kadınların boşanma tazminatının kendilerine ait vacip bir hak olduğunu bilmediklerini, öğrenmeleri için bu konunun çokça işlenmesi ve öğretilmesi gerektiğini ifade ediyor.

Şafii fakih Gazali, boşanma tazminatının (Mut’a) ayrılığın ruhi eziyetine karşılık verildiğini belirtiyor.

Maliki fakih Nefravi de mut'a’nın “ayrılığın elemine” karşılık verildiğini dile getiriyor.

Zahiri hukukçu İbn Hazm’a göre boşanan kadının, hamile olsun veya olmasın ne nafaka ne de mesken hakkı bulunmuyor.

Hiçbir İslam hukukçusu, boşanma sonrasında kadının erkeğe veya erkeğin kadına süresiz şekilde nafaka ödemesi gerektiğine dair bir hükümde bulunmuyor.

Süresiz nafaka devam edecek! Mağdurlar tepkili

İSLAM’DA SÜRESİZ NAFAKA YOK

İddet süresi bittikten sonra, İslam hukukunun kuralı olarak kadının eski kocasından nafaka talep etme hakkı bulunmuyor.

Buna gerekçe olarak, boşanan kadının üzerinde eski kocanın hiçbir hakkı kalmadığı gibi, aralarında hukuki veya fiili hiçbir bağ bulunmaması gösteriliyor. Kocanın ayrıldığı eşinden maddi ve manevi yönden faydalanamadığı için, kadının da eski kocasından faydalanmaması gerektiği şart koşuluyor. Bunu fakihler ‘Nimet-Külfet dengesi’ olarak adlandırılıyor.

İddet süresi dolduktan sonra eski kocanın, kadının geçiminden sorumlu tutulması, İslam hukukunun genel prensiplerine aykırı bulunuyor.

Boşanan kadının iddet sonrası kanun zoruyla aldığı süresiz yoksulluk nafakası, fukahaya göre meşru kazanç yollarından elde edilmediği ve rızaen verilmediği için helal olmadığı belirtiliyor.

Bu kazancın helal sayılabilmesi için ticaret, miras, emek karşılığı ya da kişinin gönül hoşnutluğuyla verilmesi gerektiğinin altı çiziliyor.

KOCA SADECE GÖNÜL RIZASI VARSA BOŞANMA SONRASINDA NAFAKA ÖDEYEBİLİYOR

Hiçbir kurala bağlı olmaksızın kocanın eski eşine nafaka ödemesi, mesken sağlaması veya maddi giderlerini karşılaması, kocanın boşandığı eşine gönül alıcı bir hediyesi olarak caiz görülüyor.

Bu hususa dair Bakara Suresi’nin 236 ve 237. ayetlerinin meali şöyle:

“Kadınları boşarsanız, onlarla birleşmemiş ve mehir de belirlememiş olursanız malî bir sorumluluğunuz yoktur. Zengin gücü yettiği kadar, eli darda olan da gücü yettiği kadar olmak üzere, onlara makul, gönül alıcı bir şeyler verin; iyiler için bu bir borçtur.

Bir mehir belirlediğiniz halde onlarla birleşmeden kendilerini boşarsanız, belirlediğiniz mehirin yarısını ödemek size borçtur; ancak kadınların bağışlaması veya nikâh bağı elinde olanın hoşgörülü davranması müstesnadır. Hoşgörülü davranmanız takvâya daha uygundur. Aranızda lütufkâr davranmayı unutmayın. Allah bütün yaptıklarınızı görmektedir.”

Nafakayla ilgili TBMM arşivinden çıkan tarihi kayıtlar: Eğer süresiz olursa...

KADIN GEÇİNEMEZSE

Eğer kadın iddet sonrasında nafakasının kesilmesi dolayısıyla yoksul kalırsa, onun nafakasını karşılama sorumluluğu eski eşine değil, üst soydan ve alt soydan gelen akrabalarına yükleniyor. Bunun fıkıhtaki karşılığı ‘hısımlık nafakası’.

TMK’da ise boşanan kadının talep etmesi durumunda yoksulluk nafakasını, boşandığı eşinin hiçbir süre kısıtlaması olmaksızın ödemesi kararlaştırılıyor.

BOŞANMA DURUMUNDA ÇOCUKLARIN DURUMU 

Boşanma sonrasında varsa çocukların velayeti İslam hukukunda babaya veriliyor. Çünkü İslam'da soy babadan geliyor.

Ayrılık sonrasında çocuğun bakımını ise anne üstleniyor.

Baba, nafakayı çocukları meslek sahibi olup çalışıncaya veya evleninceye kadar ödüyor.

Böylelikle baba, kan bağı taşıdığı öz çocuklarına bile süresiz nafaka ödemekle mesul tutulmuyor.

TMK İLE İSLAM HUKUKU ARASINDA İKİ FARK

İslam hukukunda iddet sürecinden sonra erkeğin eski eşine nafaka ödemesi yapması öngörülmüyor. Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 175. ve 176. maddeleri ise hakime, boşanmış kadının tam kusurlu olması dışındaki durumlarda erkeğe süresiz nafaka yükleme yetkisi veriyor. TMK’daki ‘yoksulluk nafakası’ adıyla uygulanan bu hüküm, İslam hukukuyla tezatlık teşkil ediyor.

İslam hukuku ile TMK arasında dikkat çeken bir fark daha yer alıyor. Türk Medeni Kanunu’nda nafaka kadının “yoksulluk” şartına bağlıyken, İslam hukukunda kadın zengin de olsa iddet süresince nafakayı hak ediyor.

Böylelikle İslam hukukunda, kadın zengin dahi olsa evlilik süresince evin maddi geçimiyle ilgili hiçbir zaruri yükü paylaşmama hakkına haiz olduğu gibi, boşanma sürecindeki üç aylık iddet döneminde de zengin de olsa kocasından nafaka alabiliyor.

KAYNAK : Haber7
Faruk Arslan Haber7.com - Özel Haber Sorumlusu

Editör Hakkında

İstanbul’da doğdu. Aslen Erzurumlu. Anadolu Üniversitesi Uluslararası İlişkiler mezunu. 2010 yılından bu yana gazete ve internet haberciliğinde. 2013-2022 yılları arasında Akit Medya bünyesinde birçok vazife üstlendi. Dosya haberleriyle ödül ve plaketler aldı. Alanında uzman isimlerle röportajlar, mülakatlar, beyanatlar gerçekleştirdi. Çeşitli kurum, kuruluş ve STK’lara metin yazarlığı desteği verdi. Alanıyla ilgili seminerlerde, konferanslarda, çalıştaylarda, panellerde yer aldı. Uluslararası Medya Enformasyon Derneği ve İletişim Platformu Derneği üyesi. Kasım 2022’den beri Haber7 kadrosunda.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR