Science Dergisi'nin deprem analizi gündemde! Uzmanlardan peş peşe açıklama
Science Dergisi'nde 'İstanbul'a büyük ve yıkıcı bir deprem geliyor' ifadelerinin yer aldığı çalışmayı Prof. Dr. Şener Üşümezsoy, Prof. Dr. Okan Tüysüz ve Prof. Dr. Naci Görür değerlendirdi.
ABONE OLAmerikan New York Times (NYT), Marmara Denizi'nin derinliklerinde tespit edilen sismik hareketlilik nedeniyle İstanbul için dikkat çekici bir analiz yayımladı. Science dergisinde yer alan yeni bir akademik çalışmaya dayandırılan haberde, Ana Marmara Fayı boyunca meydana gelen orta şiddetli depremlerin belirli bir noktaya doğru ilerlediği ve bunun büyük bir depremin habercisi olabileceği ileri sürüldü.
Analizde, Nisan 2025'te İstanbul'da hissedilen 6,2 büyüklüğündeki depremin bu zincirin son halkası olduğu belirtildi. University College London'dan sismolog Stephen Hicks, New York Times'a yaptığı değerlendirmede, İstanbul için riskin giderek arttığını savunarak, "İstanbul adeta nişan alınmış durumda" ifadesini kullandı. Çalışmada, son yıllardaki depremlerin Marmara Fayı'nın 15 ila 21 kilometre uzunluğundaki "kilitli" bir bölümüne doğru ilerlediği, bu hattın kırılması halinde İstanbul'da 7 ve üzeri büyüklükte yıkıcı bir depremin meydana gelebileceği öne sürüldü. Ancak olası depremin ne zaman ve nasıl gerçekleşeceğinin bilinmediği de vurgulandı. Analizin ardından deprem uzmanlarından peş peşe açıklamalar geldi.
Prof. Dr. Şener Üşümezsoy, Science dergisinde yayımlanan çalışmaya ateş püskürdü. Makalenin Marmara'nın jeolojik yapısıyla örtüşmediğini belirten Üşümezsoy, İstanbul üzerinde uzun süredir spekülatif bir korku iklimi yaratıldığını savundu. Üşümezsoy "Bu sözde bilimsel makaleler, sözde bilimsel dergilerde çıkan yazıların hiçbir itibarı yoktur" dedi.
Prof. Dr. Okan Tüysüz, İstanbul'da 23 Nisan'da meydana 6.2 büyüklüğündeki depremin beklenen büyük İstanbul depremini öne çekmiş olabileceğini öne sürdü. Bu 6.2 büyüklüğündeki depremin ardından yaşanan artçıların doğuya doğru ilerlediğini kaydeden Tüysüz, bu hareketliliğin Adalar ve Avcılar açıklarındaki kilitli faylar üzerinde stres yarattığını belirtti.
Prof. Dr. Naci Görür ise Marmara Denizi'nde tarihten önceki dönem, Bizans dönemi ve Osmanlı döneminde meydana gelen depremleri anımsatarak "Cumhuriyet döneminde de er geç olacak" dedi. İşini güvenle yapan anlamı olan deyime vurgu yapan Görür, açıklamasının devamında "deprem dirençli" kent çağrısı yaptı.
"FELAKET SENARYOLARININ BİLİMSEL DAYANAĞI YOK"
Söz konusu analiz, Türkiye'de bazı deprem uzmanlarının tepkisini çekti. Prof. Dr. Şener Üşümezsoy, çalışmaya sert eleştiriler yönelterek İstanbul için çizilen felaket senaryolarının bilimsel dayanağının olmadığını savundu. YouTube kanalında yayımladığı değerlendirmede Science dergisindeki makalenin Marmara'nın jeolojik yapısıyla örtüşmediğini ileri süren Üşümezsoy, özellikle Adalar Fayı'na ilişkin iddialara karşı çıktı.
"SIRADA İSTANBUL VAR DEMEK, JEOLOJİ BİLMEMEKTİR"
Üşümezsoy, "Haritaya bakıp depremler batıdan doğuya gidiyor, sırada İstanbul var demek jeoloji bilmemektir" diyerek, Alman araştırmacıların 'kilitli' olarak tanımladığı Adalar Fayı'nın aktif olmadığını ve 1894 depremiyle enerjisini boşalttığını öne sürdü. İstanbul üzerinde uzun süredir "spekülatif bir korku iklimi" yaratıldığını savunan Üşümezsoy, Marmara'da 7 ve üzeri büyüklükte bir deprem üretecek, boydan boya kırılabilecek tek parça bir fay hattı bulunmadığını iddia etti.
"BU TİP YAZILARIN HİÇBİR İTİBARI YOKTUR"
- Asıl riskli alanın Kumburgaz Çukuru olduğunu belirten Üşümezsoy, bu bölgedeki olası bir kırılmanın en fazla 6,5 büyüklüğünde bir deprem üretebileceğini söyledi.
İstanbul'u yerle bir edecek büyüklükte bir depremin Marmara Denizi'nin mevcut jeolojik gerçekleriyle örtüşmediğini ifade eden Üşümezsoy "Günümüzde sismik kesitlerden haberi olmayan çalışmalar bu zombi modellerini bazı jeodezik kayıtlarla kanıtlamaya çalışmaktadır. Gerçek, tamamen bilimsel gerçek, tabiat tarafından söylenen bir gerçektir. Yoksa bu sözde bilimsel makaleler, sözde bilimsel dergilerde çıkan yazıların hiçbir itibarı yoktur" dedi.
Konuyla ilgili Prof. Dr. Okan Tüysüz yapılan çalışmayı inceledi.
"İSTANBUL DEPREMİNİ ÖNE ÇEKMİŞ OLABİLİR"
Profesör Tüysüz, konuyla ilgili İstanbul'da 23 Nisan'da meydana 6.2 büyüklüğündeki depremin beklenen büyük İstanbul depremini öne çekmiş olabileceğini öne sürdü. Bu 6.2 büyüklüğündeki depremin ardından yaşanan artçıların doğuya doğru ilerlediğini kaydeden Tüysüz, bu hareketliliğin Adalar ve Avcılar açıklarındaki kilitli faylar üzerinde stres yarattığını belirtti.
"OLMAYACAK" SÖYLEMLERİNE KARŞI ÇIKTI
Tüysüz, sosyal medyada yapılan "Marmara'da deprem olmayacak" yönündeki paylaşımların bilimsel karşılığı olmadığını söyledi. Marmara'da son büyük depremin 1766 yılında yaşandığını hatırlatan Tüysüz, artçıların doğuya ilerlemesinin bu bölgede yeniden stres biriktiğine işaret ettiğini kaydetti.
"BÜYÜK DEPREME MUTLAKA HAZIRLANMALI"
İstanbul'un büyük bir depreme mutlaka hazırlanması gerektiğini söyleyen Prof Dr. Okan Tüysüz, kentte yaklaşık 1 milyon 200 bin bina bulunduğunu belirterek kentsel dönüşümün tek başına yeterli olmayacağını söyledi. Tüysüz, toplumun deprem öncesi ve sonrası için bilinçlendirilmesi ve düzenli tatbikatların hayata geçirilmesi gerektiğini ifade etti.
- Ayrıca, Marmara Denizi'ne kıyısı olan bölgelerin daha şiddetli sarsıntı yaşayabileceğini belirterek, özellikle eski dere yatakları ve zemin yapısı zayıf alanlarda yapı kalitesinin hayati önem taşıdığına dikkat çekti.
MARMARA DENİZİ'NDE BULUNAN ŞEHİRLER TEHLİKEDE
Tüysüz, Marmara Denizi'ne kıyısı olan bölgelerin daha şiddetli sarsıntı yaşayabileceğini belirterek, özellikle eski dere yatakları ve zemin yapısı zayıf alanlarda yapı kalitesinin hayati önem taşıdığına dikkat çekti.
'ER GEÇ DEPREM OLACAK'
Sosyal medya hesabından açıklama yapan yer bilimci Prof. Dr. Naci Görür; Marmara Denizi'nde tarihten önceki dönem, Bizans dönemi ve Osmanlı döneminde meydana gelen depremleri anımsatarak "Cumhuriyet döneminde de er geç olacak" dedi.
- İşini güvenle yapan anlamı olan deyime vurgu yapan Görür, açıklamasının devamında "deprem dirençli" kent çağrısı yaptı.