Türkiye'den İsrail ve Yunanistan'a F-35 uyarısı: Lobi yaptığınızı biliyoruz!
Bakan Güler, "F-16 tedariki konusunda bir sorun görmüyoruz. Bizim tabi ki önceliğimiz F-35’lerde olacak. İsrail ve Yunanistan’ın bu uçakların bize verilmemesi için lobi yaptıklarını biliyoruz. Türkiye ve ABD bu sorunlarını çözecektir" dedi.
ABONE OLMilli Savunma Bakanı Yaşar Güler, Yıllık Değerlendirme Toplantısında önemli açıklamalarda bulunarak aralarında Kanal 7 Genel Yayın Yönetmeni ve Haber 7 Yazarı Mehmet Acet'in bulunduğu gazetecilerin sorularını cevaplandırdı.
Bakan Güler'in açıklamalarından satır başları:
GÜRCİSTAN-AZERBAYCAN SINIRINDA DÜŞEN C-130 ASKERİ KARGO UÇAĞI
Bir kez daha şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyoruz. Biz C-130’ları 1964’te kullanmaya başladık. O günden bu yana böyle bir kaza yaşanmamıştı. C-130’lar bugün hala dünyada en emniyetli uçaklar olarak tam 70 ülke tarafından kullanılıyor. Bu kazadan sonra bütün C-130 uçaklarımızın tamamını kontrole aldık. Bu kontrolü tamamlamayı müteakip uçaklarımızı kullanmaya devam edeceğiz.
Düşen uçağımızın kara kutusu halen TUSAŞ’ta incelenmeye devam ediyor. Kaza kırım heyetimiz de çalışmalarını sürdürüyor. Daha tamamlanmadı. Uçağımızın düşüş sebebi hakkında sonuç ne çıkarsa çıksın şeffaflıkla açıklayacağız.
VURULARAK DÜŞÜRÜLEN İHA
15 Aralık tarihinde F-16’larımız tarafından vurularak düşürülen İHA, tespit edilmesi zor bir hava aracı. Tespit eden arkadaşlara da teşekkür etmek istiyorum. Rusya-Ukrayna savaşı nedeniyle Karadeniz’de İHA ve insansız deniz araçları (İDA) yoğun olarak kullanılıyor. Bizim vurduğumuz İHA da kontrolden çıkmış bir hava aracıydı.
F-16’larımız tarafından takip edilerek meskun mahallerin uzağında en uygun ve en emniyetli yerde hava-hava füzesiyle vuruldu. Füzeyle vurulduğu için paramparça oldu. Enkazını arama çalışmaları devam ediyor. Enkaz bulunduğunda yapılacak inceleme sonucunda kamuoyunu bilgilendireceğiz.
RUSYA-UKRAYNA SAVAŞININ KARADENİZ’DEKİ DENİZ VE HAVA SEYAHAT GÜVENLİĞİNE ETKİSİ
Rusya-Ukrayna arasında devam eden savaşta İHA ve İDA’lar karşılıklı olarak yoğun şekilde kullanılıyor. Bu durum bölgede hem ticaret gemileri, hem yolcu uçakları için büyük tehlike oluşturuyor. 15 Aralık’ta vurarak düşürdüğümüz İHA olayında da hava trafiği için de hemen tedbir aldık. O güzergâhtaki uçakları en yakın havalimanlarına yönlendirerek emniyetli şekilde inmelerini sağladık. Uçaklarımızın güvenliğini sağladıktan sonra İHA’yı vurarak düşürdük. Daha sonra sivil hava trafiğinin güvenli şekilde devam etmesini sağladık.
Karadeniz’de kritik su üstü ve sualtı tesislerimizi korumak için de gerekli tedbirleri alıyoruz. Sondaj gemilerimiz hayati önemi haiz. Rotasını şaşıran veya kontrolden çıkan İDA’lara karşı veya su altından gelebilecek tehditlere karşı geliştirdiğimiz ve uyguladığımız tedbirlerimiz var.
EUROFIGHTER TEDARİKİ
Biz İngiltere ile yaptığımız anlaşma ile 20 tane yeni üretim Eurofighter uçağını satın alıyoruz. Üretilecek Eurofighter uçakları 2030’da 6 tane, 2031’de 8 tane, 2032’de de 6 tane olacak şekilde envantere girecek.
Ayrıca hem Katar hem de Umman ile Eurofighter uçağı tedariki görüşmelerimiz olumlu şekilde devam ediyor. Katar’dan alacağımız Eurofighterlar, çok az uçuşu olan hazır uçaklar. Katarlı kardeşlerimiz çok büyük anlayış gösteriyorlar. Bu uçakları Katar’daki mühimmat ve malzemeleri ile birlikte alacağız.
Umman’dan alacağımız uçaklar da az uçuş yapmış uçaklar. Hangarlarda duruyorlar. Umman’dan tedarik edilecek uçakların AESA radarı, METEOR atma kabiliyeti ile güncel aviyonik sistemlerle modernize edilmesi gerekiyor. Modernizasyonun 12 uçak için 2028 yılında tamamlanmasını bekliyoruz.
Katar’da bulunan Hava Unsur Komutanlığımızdaki pilotlarımız Katarlı pilotlarla sürekli birlikte çalışmaktadır. Hem Katar’da hem de Umman’da Eurofighter pilot ve bakım personelinin eğitimlerine en kısa sürede başlayacağız.
Bu uçakların alımı konusundaki ikinci el tartışmalarını da doğru bulmuyoruz. Avrupa’da bile birçok ülke ihtiyaç fazlası uçak teminine devam ediyor ve kullanıyor.
Biz Eurofighter uçaklarını Meteor füzeleriyle birlikte alıyoruz. Bu uçaklarda kendi milli yazılımlarımızla kendi mühimmatımızı da kullanabileceğiz. Bu süreçte de Meteor füzesinden daha iyisini yaparak, isterlerse de onlara satacağız.
CAATSA,S400, F-16 VE F-35 KONULARI
ABD Başkanı Trump’ın CAATSA yaptırımlarının kaldırılmasını Senato’ya getirmek için girişimde bulunduğunu ve ABD’li yetkililerin de bu konuda çalıştığını biliyoruz.
F-16 tedariki konusunda bir sorun görmüyoruz. Bizim tabi ki önceliğimiz F-35’lerde olacak. İsrail ve Yunanistan’ın bu uçakların bize verilmemesi için lobi yaptıklarını biliyoruz. Biz de CAATSA yaptırımlarının kaldırılması için kendi çalışmalarımızı yapmaya devam ediyoruz. Bu konularda ayrı ayrı çalışma gruplarımız var. Konu çözülme aşamasına geldiğinde sizinle elbette paylaşacağız. Türkiye ve ABD bu sorunlarını çözecektir.
YUNANİSTAN, İSRAİL VE GKRY İŞ BİRLİĞİ
Yunanistan, İsrail ve GKRY’nin bir araya gelmesi ve anlaşmalar imzalaması bizim için bir tehdit oluşturamaz. Biz de birçok ülke ile anlaşmalar imzalıyoruz. Ama bu anlaşmaları belli bir ülkeye karşı yapmıyoruz.
Gayri Askeri statüdeki adalara da İsrail’den alacakları hava savunma sistemlerini yerleştireceklerine dair haberler gündeme geliyor. Buralar adı üzerinde Gayri Askeri Statüdeki Adalar, yani hukuken silahlandırılmaması gereken adalar. Biz bu konuda gerekli çalışmaları yapıyoruz. Öyle çok fazla heveslenmesinler.
Yunanistan Savunma Bakanı Dendias, 2030 diye bir projeksiyon açıkladı. Artık kadınları da askere alalım diyorlar. Yunan Kara ve Deniz Kuvvetlerine müracaat eden neredeyse kimse yok. Yani personel temini onlar için büyük bir sorun. Daha birkaç gün önce Yunanistan’ın Havacı Astsubayları yönetimi protesto etmek için rapor alarak işe gitmediler. Öncelikle bu problemlere yoğunlaşmaları gerekir.
MSB TOPLANTISINDAN NOTLAR
Milli Savunma Bakanlığının Yıllık Değerlendirme Toplantısından notlar şöyle:
Stratejik konumu itibarıyla üç kıtanın kesişim noktasında yer alan ülkemiz aynı zamanda çatışmaların istikrarsızlıkların ve krizlerin çevrelediği son derece hassas bir coğrafyada bulunmaktadır.
Bölgesel ve küresel düzeyde belirsizliklerin derinleştiği tehditlerin çeşitlendiği ve güvenlik risklerinin arttığı bu dönemde Türkiye barış ve istikrarın tesisi için çok boyutlu kararlı ve etkin bir savunma politikası yürütmektedir.
Mevcut güvenlik ortamının karmaşıklığı Türk Silahlı Kuvvetlerimizin her an harekâta hazır etkin ve caydırıcı bir güç olmasını ve bu gücünü sürekli geliştirmesini zorunlu kılmaktadır.
Böylesine kritik bir süreçte Millî Savunma Bakanlığımız ve Türk Silahlı Kuvvetlerimiz;
- Tüm tehdit ve tehlikelere karşı ülkemizin ve aziz milletimizin güvenliğini sağlamak için büyük bir gayret göstermekte,
- İstiklal Harbi’nden bu yana en yoğun en kapsamlı ve etkili faaliyetlerini başarıyla icra etmektedir.
TERÖRSÜZ TÜRKİYE SÜRECİ
2025 yılı Türk Silahlı Kuvvetlerimizin üstün gayretleri ve asil milletimizin desteğiyle sürdürülen terörle mücadelede elde edilen başarıların neticesinde yeni bir sürecin başladığı tarihî bir yıl oldu.
40 yılı aşkın süre boyunca enerjimizi tüketen ve ülkemizin en büyük sorunu olan terörün çözümü için Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliği ve stratejik vizyonunda başlatılan “Terörsüz Türkiye” süreci sadece ülkemizin değil bölgemizin de barış huzur ve istikrarına katkı sağlayacak çok boyutlu kritik bir süreçtir.
Bu noktada Türk Silahlı Kuvvetleri olarak terörü bitirmenin haklı gururunu da yaşıyoruz.
Özellikle belirtmek isterim ki terörle mücadelede elde edilen başarılarda ve ülkemizin terörsüz bir geleceğe yürümesinde en büyük pay aziz şehitlerimiz ve kahraman gazilerimiz ile onların kıymetli ailelerine aittir.
Hâlihazırda süreci ilgili kurumlarımızla koordineli olarak temkinli ve akılcı bir yaklaşımla yönetiyor çalışmalarımızı köklü devlet geleneğimizden aldığımız sorumlulukla tam bir hassasiyetle yürütüyoruz.
Terör örgütünün fesih kararı sonrası teslim olan terörist sayısında artış olduğunu da izliyoruz.
Yıl başından bugüne kadar 105 PKK’lı fesih kararından itibaren ise 69 PKK’lı terörist teslim olmuştur.
Sınırlarımızda ve ötesinde arazi arama-tarama mağara sığınak barınak ile mayın ve el yapımı patlayıcı tespit ve imha çalışmalarımız devam ediyor.
Nihai hedefimiz 86 milyon vatandaşımızın ortak temennisi olan terörün sona ermesi terör örgütlerinin tamamen tasfiye edilmesi ve ülkemize yönelik her türlü tehdidin ortadan kaldırılmasıdır.
Başta PKK/YPG/SDG olmak üzere hiçbir terör örgütünün bölgede kök salmasına farklı adlar altında faaliyet göstermesine kısacası hiçbir terör oluşumuna ve oldubittiye müsaade etmeyeceğimizi bir kez daha hatırlatmak isterim.
Terörü ve teröristi kullanarak jeopolitik dizayn girişimlerini terörü aparat yapmak isteyen ve bölge barışını hedef alanları görüyor ve biliyoruz.
Bu süreçte Türk Silahlı Kuvvetleri olarak meydana gelebilecek her türlü gelişme karşısında ülkemizin hak ve menfaatlerini en üst seviyede korumaya devam edeceğimizden hiç kimsenin şüphesi olmamalıdır.
IRAK VE SURİYE
Irak ile ilişkilerimiz son dönemde heyetler arası karşılıklı ziyaretler ve imzalanan anlaşmalarla birlikte olumlu yönde ivme kazanmıştır.
Bölgenin terörden arındırılmasına ilişkin hem Merkezi Irak Hükümeti hem de IKBY ile anlayış birliği sağlanmıştır.
Önümüzdeki süreçte iki ülke arasındaki iş birliği ve koordinasyonu sürdürerek ‘Terörsüz Bölge’ hedefi kapsamında terör sorununu bu topraklardan bir daha sorun teşkil etmeyecek şekilde ortadan kaldıracağız.
Komşumuz Suriye’de istikrar ve güvenliğin sağlanması ve terör örgütleriyle mücadele edilmesi millî güvenliğimiz açısından hayati önemdedir.
Uzun süren acıların ardından barış içinde yaşama ve uluslararası toplumla yeniden bütünleşme yolunda önemli bir eşiğe gelen Suriye ile yakın temas güçlü koordinasyon ve yapıcı bir iş birliği içerisindeyiz.
İki ülke arasında imzalanan Ortak Eğitim ve Danışmanlık Mutabakat Muhtırası çerçevesinde başta terörle mücadele olmak üzere Suriye ordusunun savunma kapasitesinin artırılması teşkilat yapısının geliştirilmesi modernizasyonu ve personel eğitimi gibi alanlarda katkılarımızı sürdürüyoruz.
Suriye’de “Tek Devlet ve Tek Ordu” ilkesi çerçevesinde hazırlanan ve SDG ile Suriye yönetimi arasında 10 Mart tarihinde imzalanan mutabakat, hâlihazırda sahada karşılığını bulmamış ve somut adımlarla desteklenmemiştir.
Açıkça vurgulamak isteriz ki; entegrasyon süreci, belirsiz ve ucu açık ifadeler ile değil, net tarihli, bağlayıcı ve uygulanabilir bir yol haritası ile yürütülmek zorundadır.
Bu bağlamda; SDG’nin terör unsurlarından ayrıştırılarak Suriye Ordusuna entegrasyonu, ayrılıkçı ve adem-i merkeziyetçi söylemi terk etmesi, merkezi otoriteye bağlanması, ayrıca sahada paralel güvenlik yapılarının kesinlikle ortadan kaldırılması gerekmektedir.
Bu çerçevede Türkiye olarak, süreci en başından itibaren çok yakından ve titizlikle takip ediyoruz.
Diğer yandan İsrail’in son dönemde benimsediği, şüpheci güvenlik anlayışına dayalı, Suriye Hükümeti aleyhine devlet dışı aktörleri kışkırtıcı ve orantısız güç kullanan yaklaşımı, bölgede zaten kırılgan olan dengeleri daha da zedelemekte ve istikrarsızlığı derinleştirmektedir.
İsrail’in nefret dili kullanarak Türkiye’yi bölge için tehdit gösteren açıklamalarının aksine Türkiye, uluslararası hukuk çerçevesinde, istikrarın korunmasına ve terörle mücadele hedefine odaklanmıştır.
Buna karşın, İsrail’in sürdürdüğü istikrarsızlaştırıcı askerî tutum ve oluşturmak istediği Suriye, Türkiye’nin de doğrudan millî güvenliğini etkileyen bir tehdit alanı oluşturmaktadır.
İsrail, kendi güvenliğine ilişkin hassasiyetlerini Suriye’ye saldırarak, onu istikrarsızlaştırarak çözemeyeceğini idrak etmeli; Suriye’nin yeni yönetimiyle işbirliği temelinde, iyi komşuluk ve mütekabiliyet prensiplerine uygun olarak ilişki kurmalıdır.
HUDUT GÜVENLİĞİ
Hudutlarımız mevcut ve muhtemel tehditlere göre alınan tedbirlerin sürekli olarak yenilendiği bir anlayışla ve dünya standartlarında korunmaktadır.
Aldığımız tedbirlerin etkinliği sayesinde geçen yıla oranla yasa dışı geçişlerde engellenen ve yakalanan şahıs sayılarında düşüşler olmuştur.
Hudutlarımızda yasa dışı geçişler kaçakçılık ve diğer tüm tehditlere karşı sürdürülen etkin mücadele kapsamında 1 Ocak 2025’ten itibaren 65.350 kişinin geçişi engellenmiş yakalanan 9.694 düzensiz göçmen ile 182 terörist ve 1.880 kilogram uyuşturucu madde kolluk kuvvetlerine teslim edilmiştir.
Türkiye coğrafi yapısı son derece zorlu iklim ve arazi koşulları değişken tehdit çeşitliliği ise yüksek olan uzun bir sınır hattına sahiptir.
Tüm bu zorluklara rağmen sınır güvenlik sistemimiz kahraman Mehmetçiğimizin büyük fedakârlığı olağanüstü gayreti teknolojik altyapımızın sürekli geliştirilmesi ve çok katmanlı güvenlik anlayışımızla etkileyici ve örnek seviyededir.
Sadece bu yıl içerisinde 17 ülke son dört yılda ise 37 ülke almış olduğumuz hudut güvenliği tedbirlerini yerinde görmek ve tecrübe kazanmak amacıyla sınır birliklerimizi ziyaret etmişlerdir.
Bugün dünya standartlarında bir güvenlik şemsiyesine kavuşan hudut güvenlik sistemimiz pek çok NATO ve bölge ülkesi tarafından örnek alınan hatta akademik çalışmalara konu edilen bir model hâline de gelmiştir.
AZERBAYCAN-ERMENİSTAN
Eriştiği yüksek caydırıcılık kapasitesiyle Türk Silahlı Kuvvetlerimiz;
- İkili iş birlikleri bölgesel inisiyatifler ve çok uluslu görevler kapsamında birçok coğrafyada başarıyla görev yapmaya,
- Barış istikrar ve güvenliğin sağlanmasına yönelik üstlendiği görevler ile dost ve müttefik ülkelerdeki eğitim ve danışmanlık faaliyetlerine devam etmektedir.
2026’da Türk Silahlı Kuvvetlerimizin savunma ve güvenliğimizi sağlama kararlılığı ile bölgesel ve küresel güvenlikteki ağırlığı daha da artacak “Gücünü sahada etkinliğini dünyada daha fazla hissettiren bir Türk Silahlı Kuvvetleri olacak!” ve Türkiye ile birlikte olanlar kazanmaya devam edeceklerdir.
Bu kapsamda en başta can kardeşimiz Azerbaycan ile eğitim danışmanlık ve yardım faaliyetlerinin yanı sıra savunma sanayii alanında da somut ve stratejik adımlar atıyoruz.
Azerbaycan ve Ermenistan arasında 8 Ağustos’ta Washington’da beyan edilen barış iradesini memnuniyetle karşılıyoruz.
Diğer yandan Türkiye-Azerbaycan-Gürcistan arasında tesis ettiğimiz Üçlü Savunma Bakanları mekanizması bölgede istikrara katkı sunan somut bir platform hâline gelmiştir.
Güney Kafkasya’da sürdürülebilir barış ve istikrar ancak bölge ülkelerinin kapsayıcı ve dengeli bir iş birliği içinde hareket etmesiyle mümkündür.
Afrika’ya değinecek olursak, köklü tarihi ve kültürel bağlarımız bulunan Afrika ülkeleriyle savunma iş birliğimizi güçlendirmek, böylelikle kıtanın güvenlik ve istikrarına katkı sağlamak temel önceliklerimiz arasında yer almaktadır.
Talepler doğrultusunda Afrika ülkelerinin silahlı kuvvetlerine; eğitim, mali, lojistik ve teknik destek sağlamaya ve bu ülkelerin kapasite inşa etmelerine katkıda bulunmaya devam ediyoruz.
Askerî eğitim iş birliğimiz kapsamında Bakanlığımız, Türkiye Maarif Vakfı ve Yunus Emre Enstitüsü marifetiyle 12 ülkede (Somali, Libya, Senegal, Gambiya, Burkina Faso, Kamerun, Mali, Cibuti, Nijerya, Nijer, Gabon ve Gine) Türkçe Lisan Eğitimi de veriyoruz.
Köklü tarihî bağlarımızın olduğu bir diğer ülke ise Akdeniz’deki komşumuz Libya’dır.
Libya’da askerî eğitim yardım iş birliği ve danışmanlık faaliyetlerimiz toprak bütünlüğünü ve siyasi birliğini sağlamış barış, huzur ve istikrar içerisinde yaşayan bir Libya amacımız doğrultusunda devam etmektedir.
2019’da imzalanan “Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılmasına İlişkin Mutabakat Muhtırası” ile temeli atılan denizcilik iş birliğimiz enerji güvenliği ve düzensiz göçle mücadele gibi alanları da kapsayacak şekilde genişlemiştir.
Libya’da tüm taraflarla ilkeli bir politika çerçevesinde sürdürdüğümüz diyalog ve çabalarımız doğrultusunda “Tek Libya” hedefimize yönelik ilerlemeler kaydedildiğini memnuniyetle ifade etmek isterim.
Bu çerçevede Birleşmiş Milletler öncülüğündeki siyasi sürece desteğimiz de kararlılıkla devam etmektedir.
Şu hususu özellikle belirtmek isterim ki Afrika’nın huzur ve istikrarına büyük önem veriyor Afrikalı dostlarımızla ilişkilerimizi saygı ve güven temelinde her geçen gün daha da geliştiriyoruz.
Nitekim uluslararası istikrara sunduğumuz katkılar kapsamında dost ülke Somali’de güvenlik ve istikrarın sağlanmasına yönelik olarak eğitim danışmanlık ve destek faaliyetlerimiz artarak devam etmektedir.
Ayrıca yakın dönemde Somali’de genel maksat ve taarruz helikopterinden oluşan Hava Görev Komutanlığını teşkil etmiş bulunuyoruz.
Diğer yandan Senegal Silahlı Kuvvetlerine arama-kurtarma deniz gözetimi eğitimi ve desteği sağlanması maksadıyla Senegal’de bulunan deniz karakol uçağımız Ekim ayında göreve başlamıştır.
Yine, Mali ve Nijer ordularına verdiğimiz personel eğitimi desteğimiz de devam etmektedir.
Etkinliğimizi artırarak sürdürdüğümüz stratejik bölgelerden biri de Basra Körfezi’dir.
Türk-Katar Birleşik Müşterek Kuvvet Komutanlığımız Katar Silahlı Kuvvetlerinin savunma kapasitesini artırmak eğitim ve tatbikat faaliyetleri icra etmek terörle mücadeleye ve uluslararası barışı destekleme çabalarına katkı sunmak amacıyla faaliyetlerini başarıyla sürdürmektedir.
Bu stratejik iş birliği Katar’da teşkil edilen Deniz ve Hava Unsur Komutanlıklarımızla daha da güçlenmiş savunma sanayii başta olmak üzere birçok alanda kapsamlı bir ortaklık yapısına da dönüşmüştür.
Türkiye Körfez’de barış, istikrar ve güvenliğin teminatı olmaya devam etmektedir.
Derin tarihî ve kültürel bağlarımızın olduğu Balkanlarda EUFOR-ALTHEA Harekâtı ile Bosna Hersek’in istikrarına katkı sağlıyor barış, güvenlik ve dayanışma temelinde iş birliğimizi güçlendiriyoruz.
Kosova’da ise;
- 2023-2024 döneminde başarıyla yerine getirdiğimiz NATO Kosova Barış Gücü (KFOR) Komutanlığı görevini 3 Ekim’de bir kez daha devralırken,
- Kosova Operatif İhtiyat Taburu görevini de 1 Ekim’de 4’üncü kez (3 ay süreyle) üstlenmiş bulunuyoruz.
Bu çalışmalarımızın yanı sıra çok sayıda kardeş, dost ve müttefik ülkeyle askerî eğitim iş birliği, danışmanlık ve yardım alanlarını kapsayan anlaşmalar imzalayarak ikili ilişkilerimizi daha da güçlendirmeye devam ediyoruz.
Bu bağlamda bugüne kadar 92 ülke ile Askerî Çerçeve Anlaşması, 66 ülke ile Askerî Eğitim İş Birliği Anlaşması, 35 ülke ile Askerî Mali İş Birliği Anlaşması ve Nakdî Yardım Uygulama Protokolü imzalanmıştır.
39 ülke ile Askerî Çerçeve Anlaşması, 12 ülke ile Askerî Eğitim İş Birliği Anlaşması ve 15 ülke ile de Askerî Mali İş Birliği Anlaşması ve Nakdî Yardım Uygulama Protokolü’nün imzalanmasına yönelik müzakere süreci devam etmektedir.
Ayrıca mevcut anlaşmaların güncellenmesi ve yeni askerî iş birliği zeminleri oluşturacak anlaşmaların imzalanması girişimlerimizi de devam etmektedir.
Tüm bunlarla birlikte bu yıl mevkidaşlarımız ve muhattaplarımızla 162 yüz yüze görüşme, 38 refakat, 17 toplantı, 15 ziyaret, 10 telefon görüşmesi gerçekleştirdik.
YUNANİSTAN
Ege ve Doğu Akdeniz’deki faaliyetlerimizi millî çıkarlarımız doğrultusunda yürütüyor, uluslararası hukuka dayalı, yapıcı ve sorumlu bir duruş da sergilemeye devam ediyoruz.
Yunanistan ile aramızdaki sorunların diyalog ve diplomasi yoluyla çözülmesi Ege Denizi’nin bir barış ve iş birliği alanına dönüşmesi yönündeki samimi çabalarımız uzun süredir devam etmektedir.
Gelinen nokta Ege’deki gerginliğin karşılıklı anlayış ve diyalogla yönetilebileceğini ortaya koymuştur.
Bununla birlikte Yunanistan’ın bölgede zaman zaman gündeme getirdiği tek taraflı girişimlere karşı da gerekli diplomatik adımlar atılmakta uluslararası hukuk temelinde ve mütekabiliyet esasıyla her türlü tedbir tavizsiz şekilde hayata geçirilmektedir.
Zaman zaman iki ülkenin liderleri tarafından ortaya konan yapıcı çalışmaları sekteye uğratmaya yönelik eylem ve söylemlerle karşılaşıyoruz.
Türk ve Yunan halkları arasına fitne sokmak suretiyle siyasi kariyer yapma çabası içinde olanlar tehdit paranoyasından kurtulmalı süreci baltalamaktan vazgeçmelidirler.
Türk Silahlı Kuvvetleri, kendisine tehdit oluşturmayan hiç kimse için tehdit değildir. Ancak ülkemize yönelebilecek her türlü tehdidi bertaraf edecek güç ve kararlılıktadır.
Ege ve Doğu Akdeniz’de ülkemizi dışlamaya veya meşru haklarımızı yok saymaya yönelik hiçbir girişimin başarıya ulaşamayacağını her fırsatta kararlılıkla vurguluyor bu doğrultuda Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin hak ve menfaatlerini de aynı hassasiyetle savunuyoruz.
Ada’da adil, kalıcı ve sürdürülebilir bir çözümün yegâne yolu Kıbrıs Türklerinin iki devletli eşit, egemen ve eşit uluslararası statüsünün tanınması olduğu gerçeğini uluslararası platformlarda tüm muhataplarımıza açık ve net şekilde ifade ediyoruz.
Öte yandan Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin bölge içinden veya dışından aktörlerle geliştirmeye çalıştığı askerî ve siyasi iş birlikleri ile silahlanma faaliyetlerinin Ada’daki barış ortamına hizmet etmediği aksine gerginliği tırmandırdığı da açıktır.
Anavatan ve garantör ülke olarak Türkiye’nin Kıbrıs Türk halkının meşru hak ve menfaatlerini korumak için her türlü askerî ve siyasi tedbiri alma kararlılığı bugüne kadar olduğu gibi / bundan sonra da tamdır.
GAZZE
Türkiye İsrail’in Filistin halkına yönelik işgal ilhak ve imha politikalarının sona ermesi çağrısında bulunarak İsrail’in Gazze’ye saldırılarını yoğunlaştırması üzerine uluslararası toplumu bu insanlık dramı karşısında sorumluluk almaya davet etmiştir.
Nihayetinde geçtiğimiz Ekim ayında ülkemizin de yoğun çaba ve aktif katkısıyla İsrail ve Filistin arasında ateşkese varılmıştır.
Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde ateşkese ulaşılmasındaki yoğun çabaları kalıcı barış için Gazze Deklerasyonu’nda yapıcı rol oynaması ve imzacı taraflardan birisi olmasıyla ülkemizin uluslararası müzakere masalarının etkin bir üyesi olduğunu bir kez daha açıkça göstermiştir.
Şunu özellikle vurgulamak isterim ki Gazze’de ateşkesin sürdürülebilirliği sahada ve masada tesis edilecek adil ve etkin güvence mekanizmalarının hayata geçirilmesine bağlıdır.
Nitekim İsrail’in zaman zaman ateşkesi ihlal eden saldırıları bu süreci sekteye uğratmakta dolayısıyla uluslararası toplumun bu ihlalleri önlemeye dönük kararlı bir tutum sergilemesi gerekmektedir.
Gazze’de insani yardım faaliyetlerine katılmak, güvenliğe yönelik inisiyatiflere katkı vermek ve Gazze’yi yeniden ayağa kaldırmak için devletimiz Sayın Cumhurbaşkanımızın riyasetinde tüm kurumları ile her türlü platformda her zaman yardıma hazır olduğunu dile getirmek istiyorum.
Ülkemiz Gazze konusunda tarihî ve insani sorumluluğu çerçevesinde her zaman üzerine düşecek görevleri yerine getirmeye hazırdır.
Karadeniz’de, Rusya ve Ukrayna arasında süregelen savaş bölgesel güvenlik ve istikrar açısından hassasiyetini korumaya devam etmektedir.
Türkiye savaşın başladığı ilk günden bu yana “Savaşın kazananı, barışın kaybedeni olmaz” anlayışıyla adil ve sürdürülebilir bir barışın tesisine yönelik çok boyutlu ve samimi girişimlerini kararlılıkla sürdürmektedir.
Karadeniz’de bölgesel sahiplik ilkesine dayalı yaklaşımımızı her platformda vurguluyor ve faaliyetlerimizi bu sorumluluk bilinciyle yürütüyoruz.
Bu doğrultuda Montrö Boğazlar Sözleşmesi’ni tarafsız dikkatli ve tavizsiz bir şekilde uygulamaya devam ediyoruz.
Savaştan kaynaklı Karadeniz’deki mayın tehdidine çözüm üretmek ve seyir emniyetini idame etmek maksadıyla millî esaslı “Mayın Karşı Tedbirler” Harekâtı’nı icra ediyoruz.
Aynı şekilde NATO müttefiklerimiz Bulgaristan ve Romanya ile birlikte teşkil ettiğimiz Karadeniz Mayın Karşı Tedbirleri Görev Grubu bölgesel deniz güvenliğine somut katkılar sağlayan önemli bir girişim olarak faaliyetlerini başarıyla sürdürmektedir.
Özellikle deniz yetki alanlarımız ile kritik su altı ve üstü yapılarımızın güvenliği için gerekli tedbirleri almaya, deniz ve hava unsurlarımızla seyir/keşif/gözetleme faaliyetlerini icra etmeye devam ediyoruz.
Yakın zamanda münhasır ekonomik bölgemizde yaşanan olaylar ve
15 Aralık’ta düşürülen İHA Karadeniz’deki güvenlik karmaşasını minimize etsek dahi istikrarlı ve güvenli bir ortam için kalıcı barışın sağlanması gerektiğini de bizlere göstermektedir.
Öte yandan bugün Gazze ve Ukrayna dâhil nerede bir barış güvenlik ve istikrar ihtiyacı doğsa akla ilk olarak Türk Silahlı Kuvvetlerimizin gelmesi ordumuzun etkinlik caydırıcılık ve saygınlığının en önemli göstergesidir.
NATO
En büyük uluslararası güvenlik paktı olan NATO’ya katkımız ve taahhütlerimiz bölgemizdeki tehdit ve riskler ile meşguliyetimize rağmen kesintisiz ve örnek teşkil edecek bir şekilde başarıyla sürmektedir.
Bu kapsamda ülkemiz;
- 2025 yılında NATO’nun Deniz Komuta Kontrol yapısındaki 5 görev gücünden 2’sinin komutasını üstlenmiş,
- Yılın ilk yarısında Akdeniz ve Ege’deki NATO deniz görev gruplarına komuta etmiş,
- Macaristan, Bulgaristan, Slovakya ve Polonya’daki İleri Kara Birliklerine aktif katkılar sağlamıştır.
NATO Mukabele Kuvveti Hava Komuta Kontrol, NATO Amfibi Görev Kuvveti Komutanlığı ve Çıkarma Kuvveti Komutanlığı görevlerini 2025-2026 döneminde yürüteceğiz.
NATO Irak Misyonu, Afrika Birliği desteği ve Ukrayna’ya güvenlik yardımı faaliyetlerine katkılarımız kesintisiz devam etmektedir.
2026’da Estonya’da ve 2027’de Romanya’da hava polisliği görevi icra edilmesi planlanmıştır.
Ülkemiz, NATO Askerî Bütçesine katkıda sekizinci sıradan yedinci sıraya yükselmiştir. Ayrıca İttifakın planladığı %5 savunma harcamaları hedefine 2035 yılına kadar ulaşacağımızı da değerlendiriyoruz.
Kapsamlı askerî katkılarımız ve uluslararası alanda etkin diplomasi anlayışımızın bir tezahürü olarak 2026 yılı NATO Zirvesi’nin Ankara’da gerçekleştirilecek olması ülkemizin İttifak içindeki stratejik ağırlığını ve güvenilir liderliğini bir kez daha teyit etmektedir.
Zirve kapsamında Savunma Sanayi Forumu ve Savunma Bakanları Toplantısı da ülkemizde düzenlenecek ayrıca 2026 yılında NATO İletişimciler Konferansı Eylül ayında İstanbul’da NATO EDGE (Enhanced DATA rates for GSM Evolution) faaliyeti ise Kasım ayında İzmir’de yapılacaktır.
Türk Silahlı Kuvvetlerimiz yüksek hazırlık seviyesini muhafaza etmek etkinliğini ve caydırıcılığını daha da artırmak amacıyla ulusal ve uluslararası eğitim ve tatbikat faaliyetlerini de aralıksız sürdürmektedir.
2025 yılında;
- Kara Kuvvetlerimiz, 16 bölgede aynı anda harekât icra etmiş ve etmekte,
- Deniz Kuvvetlerimiz, 141 bin saat seyir gerçekleştirmiş,
- Hava Kuvvetlerimiz, 75 bin 647 sorti, 120 bin 649 saat uçuş yapmıştır.
Farklı coğrafyalarda 70 bin personel ile 20 görev icra edilmektedir.
1 Ocak’tan itibaren 43’ü NATO, 29’u Millî, 59’u Davet ve 24’ü Özel olmak üzere toplam 155 tatbikat icra edilmiştir.
Memnuniyetle ifade etmek isterim ki uluslararası tatbikatlarımıza yönelik artan ilgi ve katılım Türkiye’nin bölgesel ve küresel düzeyde üstlendiği etkin, kapsayıcı rolü ile yüksek planlama ve icra kabiliyetinin açık bir göstergesidir.
Türk Silahlı Kuvvetleri olarak savaşın değişen doğasına uygun şekilde yapay zekâ, siber uzay ve ileri teknoloji alanlarında etkinliğimizi artırmaya yönelik kapsamlı bir dönüşüm süreci içindeyiz.
Günümüzün çok boyutlu güvenlik ortamı sadece kara, deniz ve hava değil aynı zamanda uzay ve siber uzayı da kapsayan yeni harekât alanlarını ön plana çıkarmaktadır. Bu anlayışla Türk Silahlı Kuvvetlerimiz;
- Yapay zekâ destekli komuta kontrol sistemleri,
- Siber savunma ve siber harekât yetenekleri,
- Otonom sistemler ve büyük veri analizine dayalı karar destek altyapıları gibi kritik alanlarda yerli ve millî çözümlerle kabiliyetlerini sürekli geliştirmektedir.
Bu çerçevede hedefimiz, ileri teknolojiyi harekât ortamına başarıyla entegre eden, çok boyutlu tehditlerle mücadelede daha hızlı ve etkili bir Türk Silahlı Kuvvetleri yapısı oluşturmaktır.
SAVUNMA SANAYİ
Sayın Cumhurbaşkanı’mızın liderliğinde savunma sanayii alanında tam bağımsızlık ülküsüyle büyük bir atılım ve dönüşüm gerçekleştiren ülkemiz, kritik projeleri birer birer hayata geçirmeye kararlı bir şekilde devam etmektedir.
Artan tehdit türleri ve konjonktürel paradigma bizlere sadece olup biteni izleyen değil, değişime hızlıca uyum sağlayan, hatta öncü bir şekilde yön veren bir duruş benimsememiz gerektiğini göstermektedir.
Bunun bilincinde olarak benimsediğimiz vizyonun adı Kaan’dır, Altay’dır, Kızılelma’dır, Göktürk’tür, Anka’dır, Siper’dir, Sungur’dur, Korkut’tur, Milgem’dir, Milden’dir.
Esasen bu vizyonun adı Türkiye Yüzyılı’dır.
Bu yolda emin adımlarla ilerlerken köklü tarihimiz, stratejik coğrafyamız, genç ve dinamik nüfusumuz, her alanda güçlü altyapımız; etkin, caydırıcı ve saygın ordumuz ile her geçen gün büyük bir gelişim kat eden savunma sanayimiz en önemli güvencelerimizden biridir.
Artık;
- İnsansız kara, deniz ve hava araçlarından helikopterlere; silah ve mühimmattan füzelere, hava savunma sistemlerinden elektronik harp sistemlerine kadar çok geniş bir yelpazede kendi silah sistemlerini tasarlayıp üretebilen,
- Bu sistemleri Asya’dan Avrupa’ya, Afrika’dan Körfez’e kadar geniş bir coğrafyada 60’tan fazla ülkeye ihraç edebilen,
- Uluslararası savunma pazarında adıyla, kalitesiyle ve teknolojisiyle öne çıkan bambaşka bir Türkiye var.
Yakın zamanda İspanya ile yapılan Hürjet ve Endonezya ile yapılan Millî Muharip Uçak (KAAN) anlaşmaları, Açık Deniz Karakol Gemisi Akhisar’ın NATO ve AB üyesi bir ülkeye yapılan ilk muharip gemi ihracatı kapsamında Romanya’ya satışı, seri üretimine başlanan Altay tankımız ülkemizin bu alanlardaki gelişimini açıkça ortaya koymaktadır.
Yine bildiğiniz gibi 29 Kasım’da Bayraktar Kızılelma İnsansız Savaş Uçağımız, Aselsan üretimi Murad Aesa radarını kullanarak Karadeniz’de Tübitak-Sage tarafından geliştirilen Gökdoğan Görüş Ötesi Hava-Hava Füzesi ile dünyada bir ilki gerçekleştirerek havadaki hedefi başarıyla imha etti ve tüm dünyada geniş yankı uyandırdı.
KAAN, Hürjet ve Kızılelma’yla ilgili olarak dost ve müttefik ülkelerden yoğun talep gelmektedir.
Askerî fabrikalarımızda yerli ve millî imkânlarla yürütülen modernizasyon, bakım ve onarım faaliyetleri de başarıyla devam etmektedir.
Tersanelerimizde ise mühendislik kabiliyetlerimizle millî savaş gemilerimizi ve denizaltılarımızı tasarlıyor, inşa ediyor, su üstü ve su altı platformlarımızın bakım ve onarımlarını etkin şekilde sürdürüyoruz.
Ayrıca;
- Millî Uçak Gemimizin üretilmesi çalışmalarına,
- Çelik kubbenin de bir parçası olarak hava savunma yeteneklerimize önemli katkılar sağlayacak TF-2000 Hava Savunma Harbi Muhribi” ile “Millî Denizaltı”mızın (MİLDEN) ilk test bloğu inşalarına da başlanmıştır.
ASFAT Anonim Şirketimiz, hem yurt içinde hem de dost ve müttefik ülkelerle yürütülen kritik projelerde büyük başarılara da imza atmaktadır.
Makine ve Kimya Endüstrisi Anonim Şirketimiz ise sahip olduğu köklü tecrübe ve teknik altyapı ile millî mühimmat üretimini geliştirmeye devam etmektedir.
Bakanlığımızı ve Türk Silahlı Kuvvetlerimizi hedef alan gerçeklikten uzak, maksatlı ve sistematik dezenformasyon çabalarını yakından takip etmekteyiz.
Gittikçe kontrolsüz hâle gelen sosyal medya her geçen gün kirlenmekte, tehdit ve hakaret dili yayılmaktadır. Halkımız sosyal medya üzerinden yapılan veya yapılmaya çalışılan algı oyunlarına karşı dikkatli ve ihtiyatlı olmalıdır.
Yalan, yanlış, eksik haber kolay ve bedava! Ancak sonuçları pahalıdır! Yapılan algı operasyonları sadece ordumuzu değil aynı zamanda devletimizin güvenliğini ve milletimizin birliğini hedef almaktadır.
Kamuoyunun, Türk Silahlı Kuvvetlerimizi hedef göstermeye, yıpratmaya ve algı oluşturmaya yönelik yanıltıcı ve maksatlı haberlere karşı dikkatli olması, yalnızca resmî açıklamalara itibar etmesi büyük önem taşımaktadır.
Asılsız ve yanıltıcı iddia ve söylemlere ilişkin yasal süreçler ivedilikle başlatılmakta ve titizlikle takip edilmektedir.
Sonuç olarak Bakanlığımız ve Türk Silahlı Kuvvetlerimiz;
- Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde ve “Türkiye Yüzyılı” vizyonumuz doğrultusunda,
- Ülkemizin her alanda elde ettiği başarıların korunması ve daha yüksek seviyelere çıkarılması için üstlenmiş olduğu tüm görevleri yeni yılda da artan bir azim ve gayretle yerine getirmeye devam edecektir.
- Siz kıymetli basın mensuplarının da bu süreçte kamuoyunu doğru bilgilendirme yönünde üstlendiğiniz sorumluluk son derece değerlidir.
- Bu anlamda gösterdiğiniz hassasiyet ve yapıcı katkılar için teşekkür ediyor, sizlerle bir araya gelmekten büyük bir memnuniyet duyduğumu bir kez daha ifade etmek istiyorum.
- Yeni yılın; milletimize, sizlere ve ailelerinize sağlık, huzur ve esenlik getirmesini diliyor, hepinizi bir kez daha saygıyla selamlıyorum.