Hasan Karakaya'nın anlattığı yürekleri dağlayan olay: Biriniz bile başını açarsa...
10 sene önce Medine'de Hakk'a yürüyen gazeteci Hasan Karakaya, 1994'te kaleme aldığı yazıda, yürekleri dağlayan bir olayı anlatmıştı.
ABONE OL31 Aralık 2015 tarihinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Suudi Arabistan temaslarını takip ederken Medine’de Hakk’a yürüyen merhum gazeteci Hasan Karakaya, vefatının 10. sene-i devriyesinde anılıyor.
Karakaya, 1994'te "Beklenen Vakit Gazetesi"nde yazdığı, "Biriniz bile açarsa başını hakkımı helal etmem!" başlıklı yazısında, yürekleri dağlayan bir olayı anlatmıştı.
İşte Karakaya'nın 3 Kasım 1994 tarihli o yazısı:
Biriniz bile açarsa başını hakkımı helal etmem!
Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nin bahçesindeki anlamlı direniş sürüyor... Şu an, imza sayısını vermem mümkün değil... Zira, 55 kız öğrencinin başlattığı imza kampanyasına, adeta imza yağıyor... Dün verdiğimiz rakam 320 bindi... Belki şu an 400 bine ulaşmıştır... Biraz sonra, belki de 500 bin...
Düşünebiliyor musunuz, 500 bin kişi “Başörtülü öğrencilerin yanındayız” diyor, adları ve imzalarıyla... Ancak, bir-iki tane “embesil” ortaya çıkıp, “Hayır” diyor!..
Söyleyecek hiçbir söz gelmiyor içimden... Duygularım kabarıyor, isyan ediyorum...
Ne demokrasi, ne insan hakları, ne kanun, ne hukuk, ne adalet, ne yönetmelik... Hiçbir şey tanımıyorum şu an... Hepsi “sahte” şu sistemde, hepsi masal...
Ortada tek bir gerçek var:
55 öğrencinin verdiği onurlu savaş ve bu savaşa destek veren yüzbinler, milyonlar...
Neden bu denli duygu yüklüyüm?..
Anlatayım:
Önceki gün Vakit’teydi kızlarımız... “Her şeyimiz” dedikleri Vakit’i ziyarete gelmişlerdi... Bir “gül” gibi sevdikleri, her nüshasını güllerle bezedikleri gazetelerine teşekkür etmeye gelmişlerdi...
Oysa teşekkür edilesi onlardı...
Bir olay anlattılar... Gözlerim dolu dolu, tüylerim diken diken oldu...
Sıradan bir vatandaş gelmiş yanlarına... Kucağındaki metrelerce uzunluktaki beyaz kâğıt üzerinde “destek” imzaları var... En az 2-3 bin isim... “Yanınızdayız” diyorlar...
Adamcağız, teslim etmiş imzaları... Teslim ederken de şu sözler dökülmüş yüreğinden:
“Bakın, kapı kapı dolaştım, tek tek topladım bu imzaları... Ancak, içinizden biri bile açarsa örtüsünü, hakkımı helal etmem...”
Zor tuttum kendimi... Yüreğim, çoktan boşalmıştı zembereğinden... Ama, gözyaşlarımı içime akıttım... İsyan ettim zulme...
Ve yalvardım Allah’a:
-Ya Rabbim, Sen bilirsin.
Daha kendime gelememişken, bu defa Sivaslı mazlumların Kırşehir E Tipi Cezaevi’nden gönderdikleri faks sayfaları akmaya başladı makineden... 1, 2, 3... Tam 223 imza!..
Özgürlük istiyorlardı... Başörtüsüne özgürlük...
Dünya’ya at gözlüğü ile bakanlar, örtü ile mayoyu birbirine karıştıranlar, kafaları örümcek bağlamışlar, hâlâ 1940’larda yaşayanlar, duyuyor muydu acaba bu haykırışları?..
Unutmasınlar ki, “sağır” babalarına da kalmadı bu dünya!..