Ali Şen: Seçilmiş iktidar düşürülemez
Fenerbahçe'nin efsane başkanı Ali Şen, Ergenekon Davası, 12 Eylül darbesi, spordan sorumlu bakan olan paşa ile Fener için nasıl kavga ettiğini, politikaya girmekten nasıl vazgeçtiğini anlattı.
ABONE OLSEVİLAY YÜKSELİR'in röportajı
Fenerbahçe'nin efsane başkanı ve işadamı Ali Şen, şimdiye kadar çok fazla girmediği konulardaki sorularımızı yanıtladı. Şen, Ergenekon Davası, 12 Eylül darbesi, spordan sorumlu bakan olan paşa ile Fenerbahçe için nasıl kavga ettiğini, politikaya girmekten nasıl vazgeçtiğini anlattı. Fenerbahçe konuşmadan da olmazdı tabii. Fenerbahçe'ye kendisinden sonra en iyi başkanın Başbakan Erdoğan olacağını söylüyor. İşte Bodrum'daki evinde görüştüğümüz Ali Şen'in keyifle okuyacağınız röportajı...
- Hiçbir güç seçilmişlerin idaresini yasal olmayan yollardan elinden almak yani iktidardan düşürmek gibi bir yola başvuramaz. Yaparsa suçtur. Ben de sıradan bir vatandaş gibi Ergenekon'la ilgili iddiaları izliyorum. Dinliyorum ve düşünüyorum.
- Evet. Şüphelerim var. Mesela Hurşit Tolon'un, Mehmet Haberal'ın tutuklanmaları. Bu insanları ben çok yakın tanıyorum. Onların böyle yasal olmayan, AB adayı bir ülkeye yakışmayacak davranışlar içerisine girmiş olabileceğine inanmıyorum. Haberal, Ecevit'in Cumhurbaşkanlığı teklifini reddetmiş bir insan. Bir yerde bir hata var ama bilemiyorum...
İDDİALAR DOĞRUYSA VAHİM
- Başbakana suikast yapılmak istendiğine dair çok korkunç iddia var ortada. Doğru mu bilmiyoruz. Eğer doğruysa vahim. O nedenle iddia makamının yani savcıların bir bildiği de var diye düşünüyorum.
-Bir de tabii küsenler var. Cumhuriyet mitinglerine 1 milyon insan iştirak etti. Düzenleyenlerden biri Ergenekon'da tutuklanan emekli general Şener Eruygur'du.
- Tandoğan mitinginin ertesi günüydü. Yurtdışından üst düzey akademisyen misafirlerim vardı. "Bu miting ne anlama geliyor?" diye sordular. Ben de, "Bir bilene soralım" deyip, Süleyman Demirel, Mehmet Ağar, Deniz Baykal, Ertuğrul Özkök, Zafer Mutlu, Güneri Civaoğlu ve Yavuz Donat'ı aradım.
- Özkök, "Bir daha böyle miting olmaz", Baykal, "Halkın rahatsız olduğunu ve devam etmesi halinde bu mitinglerin artacağını", Demirel, "Orada Türkiye var. İlk kez böyle bir kalabalık gördüm", Zafer Mutlu, "Çok tehlikeli bir sürecin işareti", Yavuz Donat, "Olur böyle şeyler. Fazla üzerinde durma" dedi...
- Daha sonra akademisyenlerden biri arayarak "Şimdi o organizasyonu yapan generallerden biri tutuklandı. Herhalde o meydanlardaki insanlar sel gibi akarlar cezaevine" dedi. Ona "Menderes'i asamazsınız" diyerek sokağa dökülenlerin, asıldıktan sonra sokağa çıkmadıklarını anlattım. İşte aynı şey. O bir milyon insan Tandoğan'da kaldı. Eruygur Paşa yalnız bırakıldı, küstü. Şimdi aynısı Evren'e yapılıyor.
- Ordu 1980'de Anayasa'daki Cumhuriyet'i koruma hükmüne dayanarak ihtilal yapma kararı aldı. Solcularında sağcıların da güvendiği tek bir kurum orduydu. Ordu da gereğini yaptı...
- O sertlik konusunda Evren'in üzüntüsü herkesten fazla ama 92 yaşına gelmiş bir insana yapılanlar çok çirkin.
- Çok üzülüyor. "Benim bir mermilik işim var" diyor bana. "Mademki şüpheleri var yeniden halka sorsunlar, beni halk yargılar" diyor.
-Tabii ki ama zaman zaman demokrasiye geçişte böyle ara dönemlerin olabileceği gerçeğini unutmamak lazım.
- Türk Silahlı Kuvvetleri'ni yıpratmak istedikleri kesin.
- Gazeteci olan sensin. Sen bulacaksın ve yazacaksın. Her kimse kim, ama boşuna uğraş. TSK yıpranmaz, yıpratılamaz...
'SENİ MAMAK'A GÖNDERİRLER'
-O zaman Vecdi Özgül Paşa spordan sorumlu devlet bakanı oldu. Şükrü Saracoğlu Stadı'nın yapımı için uğraşıyoruz. Albay Yücel Seçkiner de Beden Terbiye Genel Müdürü. İsmail Hakkı Güngör'de emekli albay, müsteşar. Bakana gittik. Biz ne desek, ne istesek, paşa "Hayır" diyor. Tepem attı. "Paşam. Fenerbahçe Kulübü'nü karıştıracaksınız" deyince sinirlendi. "Siyasiler bu ülkeyi karıştırmış. Bu ülkenin çivisi çıkmış" diyerek nutuk atmaya başladı. Ben de "12 Eylül zurnanın son deliğini yine bakan yapmış" dedim. Paşa, "Bunu bana mı söylüyorsun?" dedi. Dedim ki, "Bu odada başka bakan yok. Sana söylüyorum tabii" dedim. Karşılıklı bağrışmaya başladık.
-"Dikkatini çekerim Paşa. Ben Fenerbahçe Kulübü Başkanıyım" dedim. Ortam öyle gerildi ki rahmetli Ergüder girdi araya, "Ne olur sus. Susmazsan seni Mamak'a götürecekler" dedi. Sonra ortalığı sakinleştirdiler. O zaman bana yakışanı yaptım. İşte halk onun için seviyor beni...
'DEMİREL SİYASETE GİRMEKTEN VAZGEÇİRDİ'
- Bir ara gaza geldim siyasete girmeye karar verdim ve Demirel'e gittim. Dedim ki; "Sayın Cumhurbaşkanım bizim 25 milyon taraftarımız var." Dedi ki; "Saydınız mı?" Dedim, "Efendim tescilli, saymaya ne gerek var. Ben bir parti kursam seçimlere girsem ne olur?" Demirel "Sen onu geç. O iş öyle olmaz" dedi beni vazgeçirdi. Vazgeçiş o vazgeçiş işte...
- Değildi aslında. İddia ediyorum ben o tarihlerde seçime girseydim tek başıma iktidar olurdum. Ama buna rağmen büyük sözü dinledim. İyi de yaptım. En azından kafam rahat.
Başbakan Erdoğan halkçı bir lider
- "Adam zengin olsun, çalmasın, lisan bilsin, dünyayı bilsin, ekonomiyi bilsin, yakışıklı olsun, karizması olsun" laflarının hepsi palavra. Niye? Bunların hepsinin olduğu bir adam çıktı zamanında. Cem Boyner! Peki, Cem parti kurdu da ne oldu? Adama çalışanları bile oy vermedi. Yani demek istediğim kitleleri yürütecek başka bir şey lazım. Halkın gönlünü fethedecek biri lazım... Halkın kendisini sürükleyecek bir lidere ihtiyaç var.
-Halk adamı da ondan. "İçimizden biri. Uzak değil. Dobra dobra" diyor ve seçmen oy veriyor. Kendimden biliyorum. Bu halk nasıl her daim Ali Şen'i seviyor ve "sen bizim doğal başkanımızsın" diyorsa Tayyip Erdoğan'da öyle. Değişik bir lider ama aynı zamanda halkçı bir lider. Bir de kendi partisine hakim olan lider. Bu özelliği ne Adnan Menderes'te, ne de Turgut Özal'da vardı. İşte onun için sürekli kazanıyor.
-Sanmam. Kendisi de açıkladı zaten siyaseti bırakacağını. Önümüzdeki dönem Cumhurbaşkanı olur ondan sonra da zaten Fenerbahçe başkanlık koltuğuna oturur.
-Eee Tayyip Bey siyaseti bıraksa da Fenerbahçe'yi bırakamaz. Olursa da fena olmaz. Çünkü Fenerbahçe benden sonraki en iyi başkanını bulmuş olur...