Gizli tanık Ümit Sayın nasıl deşifre oldu?

Ergenekon davasının dünkü duruşmasında tutuklu sanıklardan Ümit Sayın, gizli oturum talep etti. Sanıklar salondan dışarı çıkartıldı ancak izleyiciler ile basın çıkarılmadı. İfadeler medyaya yansıyınca gizli tanık Anadolu deşifre oldu.

ABONE OL
GİRİŞ 08.12.2009 09:31 GÜNCELLEME 08.12.2009 09:31 GÜNCEL
Gizli tanık Ümit Sayın nasıl deşifre oldu?

Esra Alus'un haberi / Milliyet

Kapalı oturum talep eden Ümit Sayın, Şener Eruygur ile 2006’da yaptığı görüşmede TSK içinde gizli bir yapılanmanın varlığından bahsettiğini anlattı. Sayın, konuyla ilgili en ayrıntılı bilgiyi de eski Genelkurmay Başkanı Hüseyin Kıvrıkoğlu’nun verdiğini söyledi.

Ergenekon ana davasının dünkü duruşmasında kapalı oturum talep eden tutuklu sanıklardan Doç. Dr. Ümit Sayın, ilginç iddialar ortaya attı.

Silivri Ceza ve İnfaz Kurumları yerleşkesinde İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından görülen birinci Ergenekon davasının 124. oturumunda söz alan tutuklu sanıklardan Ümit Sayın ishal ve grip olduğunu belirterek, hastaneye gitmek istediğini söyledi. Sayın, daha sonra kapalı oturumda her şeyi açıklayacağını ifade etti.

Bunun üzerine Başkan Köksal Şengün diğer tutuklu ve tutuksuz sanıkları salondan dışarı çıkarttı ancak izleyiciler ile basın mensupları çıkarılmadı.

Şengün’ün, “Evet seni dinliyoruz. Nedir söylemek istediklerin?” demesinin ardından Sayın, daha önce kendi yazılı talebi üzerine savcı Zekeriya Öz’e ifade verdiğini, bu oturumda da ona ilaveler yapacağını söyledi.

‘Tolon, Eruygur ile tanıştırdı

Sayın, askeri okuldaki öğrencileri vasıtasıyla ve gittiği konferanslar nedeniyle tanıştığı komutanlar tarafından kendisine TSK içisinde gizli bir yapılanma olduğunun söylendiğini anlattı.

Sayın, 2006 yılında Merkez Orduevi’nde Ergenekon ikinci davasının tutuklu sanıklarından emekli Orgeneral Hurşit Tolon ile de görüştüğünü ifade ederek, şunları anlattı: “Bana ordu içinde, TSK içinde bir yapılanma olduğunu, bu yapılanmanın gidişata dur diyeceğinden bahsetti. Beni Şener Eruygur ile tanıştırdı. Eruygur ile 2006 yılında Fenerbahçe Orduevi’nde yaptığımız görüşmede, bana TSK içinde böyle bir örgütün varlığından, sivil toplum örgütleriyle koordinasyon kurulduğundan söz etti. Konuştuğum diğer komutanlar bana görev üstlenmem konusunda bir şey söylemedi. Sadece Eruygur, ‘Sivil kanadında yer alır mısın?’ dedi. Ben de alamayacağımı söyledim.”

Gizli oturumda Hüseyin Kıvrıkoğlu adı

Birinci davanın tutuksuz sanıklarından eski İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Kemal Alemdaroğlu ile 2004 yılında rektörlük binasında yaptıkları konuşmayı açıklayan Sayın, şunları söyledi: “Bana bu yapılanmadan söz etti. Sivil toplum örgütleriyle bağlantısı olduğunu söyledi. ‘Görev alır mısın?’ dedi. Katılamayacağımı söyledim.

Emekli Orgeneral Hüseyin Kıvrıkoğlu ile de 2005 yılında Fenerbahçe Orduevi’nde görüştük. Bana en ayrıntılısını da Hüseyin Kıvrıkoğlu anlattı.

Örgütlenmenin ‘Encümen-i Daniş’ olduğunu söyledi. Encümen-i Daniş içinde büyükelçiler, komutanlar ve devletin üst kademesindeki insanların bulunduğunu, görevi sırasında da böyle toplantılar yapıldığını söyledi.”

Başka komutanlarla yaptığı görüşmelerde de “gidişata dur” demek için toplantılar yapıldığını söylediklerini ifade eden Sayın, “Konuşmalar sırasında Ergenekon adı hiç geçmedi. Bu örgütlenmenin Ergenekon olup olmadığını bilmiyordum. Bir örgütlenme olduğunu, sivil toplum kuruluşlarıyla, Encümen-i Danış ile koordineli olarak toplantılar yapıldığını biliyorum. Ama ben bu örgütün üyesi değilim. Ergenekon adını basından duydum” dedi.

Gizli tanık Anadolu deşifre oldu

Duruşma sırasında Ümit Sayın’ın gizli tanık Anadolu olduğu yönündeki iddiaların da doğru olduğu ortaya çıktı.

Sayın’a heyet tarafından dosyadaki gizli tanık “Anadolu” olarak alınan ifadesi, okuması için verildi.

İP GenelBaşkanı Doğu Perinçek’in avukatı Mehmet Cengiz, üye hâkim Sedat Haşıloğlu’nun,Çatalca Sulh Ceza Mahkemesi’nde görevli olduğu sırada, eşinin dayısı adına Çatalca İcra Müdürlüğü’nden ucuz taşınmaz satın alma girişiminde bulunduğunu, bu amaçla Çatalca İcra Müdürü’ne ‘baskı uyguladığını’ öne sürdü.

Cengiz,Haşıloğlu’nun davadan çekilmesini istedi. Ancak Haşıloğlu, davadan çekilmediğini açıkladı.

Emin Gürses, ‘Ruh sağlığı bozuk savcılar medet umuyor’ demişti

İstanbul Üniversitesi Adli Tıp Enstitüsü’nde görevliyken, 21 Şubat 2008’de Ergenekon soruşturmasının dördüncü dalga operasyonu kapsamında gözaltına alınan Doç. Dr. Ümit Sayın, “silahlı terör örgütüne üye olmak”, “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’ne karşı silahlı isyana tahrik etmek” ve “hukuka aykırı olarak kişisel verileri kaydetmek” suçlamalarıyla yargılanıyor. Cezaevinde psikolojik tedavi de gören Sayın, bir süre açlık grevi de yapmıştı.

Ergenekon üçüncü iddianamesinde ifadesi yer alan gizli tanık “Anadolu” olduğu öne sürülen Sayın, can güvenliği olmadığı gerekçesiyle bir süre duruşmalara da katılmamıştı.

Sayın’ın koğuş arkadaşlarından Dr. Emin Gürses, “Ona ben bakıyorum, buna rağmen benim aleyhimde ifade veriyor. Bir cumartesi gitmiş ifade vermiş ama ifade verdiğini kabul etmiyor. Psikiyatri servisine kaldırılmak için dilekçe vermiş. Doktor muayene ederken dahi Ümit’in kelepçesini çıkarmıyormuş. Gasptan gelen adamınkini çıkarıyor, Ümit’inkini çıkarmıyormuş. Ruh sağlığı bozuk olan bir insandan savcılar medet umuyorlar. Koğuşa gelip, bazen de ‘Bunları uydurdum’ diyor” demişti.

'Etkin pişmanlık yasası'ndan faydalanmak için gizli tanık olduğunu açıkladı

Büşra Erdal'ın haberi / Zaman

Sayın, aralarında eski Genelkurmay Başkanı Hüseyin Kıvrıkoğlu, emekli orgeneraller Şener Eruygur ve Hurşit Tolon'un da bulunduğu bazı isimlerin kendisine TSK içerisindeki cuntacı yapılanma ve sivil uzantılarından bahsettiklerini anlattı. 'Etkin pişmanlık yasası'ndan faydalanmak için davada gizli tanık olduğunu açıklayan Ümit Sayın, Eruygur'un ADD'nin başına geçmesinin de cuntanın planının bir parçası olduğunu söyledi. Tolon'un, kendisine ordu içinde bir yapılanma olduğunu ve gidişata 'dur' diyeceğini aktardığını belirten Sayın, sözlerini şöyle sürdürdü: "Eruygur'la 2006 yılında Fenerbahçe Orduevi'nde yaptığımız görüşmede, o da bana TSK içinde böyle bir örgütün varlığından, sivil toplum örgütleriyle koordinasyon kurulduğundan söz etti. 'Bu yapılanmanın sivil kanadında görev almam konusunda' teklifte bulundu. Kabul etmedim." Gizli tanık 'Anadolu'nun kendisi olduğunu kabul eden Ümit Sayın, Eruygur'un ADD, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD), Çağdaş Eğitim Vakfı (ÇEV) ve TESAV'la birlikte çalıştıklarını kendisine anlattığını kaydetti.

Sayın, adının 'Ergenekon' olduğunu bilmediği TSK ile irtibatlı bu yapılanmanın, düzenli olarak gizli toplantılar yaptığını vurguladı. Ümit Sayın, "Konuştuğum komutanlar, Türkiye'deki durumun iyiye gitmediğini, bu örgütlenmenin bu gidişe bir "dur" diyeceğini söylediler. Komutanlar muhtıra verilmesini savunuyorlardı. Tolon da dahil..." dedi.

Danıştay ve Cumhuriyet Gaze-tesi'ne yönelik saldırılara ilişkin dava ile birleştirilen birinci Ergenekon davasının 124. duruşması dün İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Silivri'de görüldü. Duruşmaya, emekli Tuğgeneral Veli Küçük, emekli Yüzbaşı Muzaffer Tekin, Alparslan Arslan ve Osman Yıldırım'ın da aralarında bulunduğu 25 tutuklu sanık katıldı. Duruşmada söz alan tutuklu sanık İP Genel Başkanı Doğu Perinçek'in avukatı Mehmet Cengiz, üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu'nun davadan çekilmesini istedi. Mahkeme Heyeti Başkanı Köksal Şengün de, tutuklu sanıklardan Ümit Sayın'ın dilekçe vererek 'kapalı oturumda dinlenmek istediğini, ancak mahkemenin bu yönde bir karar vermediği gerekçesiyle heyetin reddini talep ettiğini' kaydetti. Başkan Şengün, verdikleri kısa aranın ardından taleplere ilişkin kararlarını açıkladı.

Reddihakim talebinin kabul edilmediğini ifade eden Başkan Şengün, Haşıloğlu'nun da davadan çekilmediğini açıkladığını dile getirdi. Ümit Sayın'ın talebi doğrultusunda diğer sanıklar dışarı çıkartılarak bazı beyanları alındı. Başkan Şengün, Sayın'ı salondaki kürsüye çağırdı. Ümit Sayın, daha önce kendi yazılı talebi üzerine savcı Zekeriya Öz'e ifade verdiğini, bu oturumda da ona ilaveler yapacağını söyledi.

GİZLİ TOPLANTILAR YAPILIYORDU

Ümit Sayın, askerî okuldaki öğrencileri vasıtasıyla ve gittiği konferanslar nedeniyle tanıştığı komutanlar tarafından kendisine TSK içerisinde gizli bir yapılanma olduğunun söylendiğini anlattı. Adının 'Ergenekon' olduğunu bilmediği bu örgütlenmenin, sivil toplum örgütleriyle koordineli olarak çalıştığını ve düzenli olarak gizli toplantılar yapıldığını söyledi. Sayın, "Konuştuğum komutanlar Türkiye'deki durumun iyiye gitmediğini, bu örgütlenmenin bu gidişe bir 'dur' diyeceğini söylediler. Komutanlar muhtıra verilmesini savunuyorlardı. Tolon da dahil...'' dedi. Önceden Genelkurmay Psikolojik Harp Dairesi başkanı olan Tümgeneral Can Teler ile yaptığı konuşmayı da mahkemede anlattı: "Bana 'komutanların birtakım görüşmeler yaptığını, askeriye içinde birtakım toplantılar yapıldığını, özel telefonlar kullanıldığını' söyledi. 'Askeriye içinde bir hareket olduğunu, bu gidişe 'dur' denileceğini' belirtti.''

2006 yılında Merkez Orduevi'nde emekli Orgeneral Hurşit Tolon ile de görüştüğünü açıklayarak şunları anlattı: "Bana ordu içinde, TSK içinde bir yapılanma olduğundan, bu yapılanmanın gidişata 'dur' diyeceğinden bahsetti. Beni Şener Eruygur ile tanıştırdı. Eruygur ile 2006 yılında Fenerbahçe Orduevi'nde yaptığımız görüşmede, bana TSK içinde böyle bir örgütün varlığından, sivil toplum örgütleriyle koordinasyon kurulduğundan söz etti. Konuştuğum diğer komutanlar bana görev üstlenmem konusunda bir şey söylemedi. Sadece Eruygur, 'Sivil kanadında yer alır mısın?' dedi. Ben de alamayacağımı söyledim."

Genelkurmay İstihbarat'ından emekli Tümgeneral Alaattin Parmaksız'ın da Genelkurmay İstihbarat'ının bu konudan haberi olduğunu söylediğini belirtti. Mehmet Zekeriya Öztürk ve emekli Tümgeneral Reha Taşkesen'in de bu örgütlenmeden söz ettiğini anlattı.

ÇYDD, ÇEV ve ADD SİVİL KANATTA GÖREVLİ

Sivil uzantıları da bulunan gizli yapılanmadan ilk 2004 yılında haberi olduğunu, bu yapılanmanın sivil uzantıları olduğunu ise Şener Eruygur'dan 2006 yılında duyduğunu ifade eden Sayın, "Eruygur ve Hüseyin Kıvrıkoğlu askeriyedeki yapılanmanın sivil bağlantısından söz ettiler. 2 ya da 3 komutan sivil toplum örgütleriyle bağlantısından söz etti. Bu sivil toplum örgütleri arasında Çağdaş Eğitim Vakfı, Atatürkçü Düşünce Derneği, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği ile TESAV var.'' diye konuştu.

Eruygur'un ADD'nin başına geçmesi cuntanın projesiydi

Koğuş arkadaşı olan, tutuklu sanık Emin Gürses'in kilisede Sevgi Erenerol ile yaptıkları bir toplantıya ilişkin bilgiler de veren Ümit Sayın, "Erenerol, Emin Gürses'e, Şener Eruygur'un da başında olduğu bir yapılanma ve örgütlenmeden bahsetmiş. Şener Paşa'nın TSK'nın, sivil toplum örgütleriyle koordinasyonunu sağlamak için ADD'nin başına geçeceğini söylemiş.'' diye konuştu. Sayın, savcı Mehmet Ali Pekgüzel'in sorusu üzerine, ek ifadesini 'etkin pişmanlık yasasından faydalanmak için verdiğini' söyledi. İfadesini kendi iradesi ile verdiğini belirten Sayın, en büyük baskıyı 'itirafçı olma' diye ablasından gördüğünü anlattı.

Tutuklu sanıklar Mehmet Demirtaş ile Oktay Yıldırım arasında yapılan bir konuşmaya da kapı arkasından şahit olduğunu belirten Sayın, "Hangisi söylüyordu tam olarak hatırlamıyorum ama bombalardan bahsediyorlardı. Kendilerinin olduğu ortaya çıkarsa fena olacağını söylüyorlardı. Oktay Yıldırım ise seri numaralarının farklı olduğunu belirterek, 'Korkma, bir şey olmaz!' diyordu. Ben içeri girince sustular." iddiasında bulundu.

Üst yapıyı, Encümen-i Daniş olarak anlatmış

Ümit Sayın, tutuksuz sanıklardan Kemal Alemdaroğlu ile 2004 yılında rektörlük binasında yaptıkları konuşmayı da anlattı: "Bana bu yapılanmadan söz etti. Sivil toplum örgütleriyle bağlantısı olduğunu söyledi. 'Görev alır mısın?' dedi. Katılamayacağımı söyledim. Emekli Orgeneral Hüseyin Kıvrıkoğlu ile de 2005 yılında Fenerbahçe Orduevi'nde görüştük. Bana en ayrıntılısını da Hüseyin Kıvrıkoğlu anlattı. Örgütlenmenin 'Encümen-i Daniş' olduğunu, toplandıklarını söyledi. Encümen-i Daniş içerisinde büyükelçiler, komutanlar ve devletin üst kademesindeki insanların bulunduğunu, görevi sırasında da böyle toplantılar yapıldığını belirtti.''

Başka komutanlarla yaptığı görüşmelerde de 'gidişata dur' demek için toplantılar yapıldığını söylediklerini ifade etti. Ümit Sayın, "Konuşmalar sırasında Ergenekon adı hiç geçmedi. Bu örgütlenmenin Ergenekon olup olmadığını bilmiyordum. Bir örgütlenme olduğunu, sivil toplum kuruluşlarıyla, Encümen-i Daniş ile koordineli olarak toplantılar yapıldığını biliyorum. Ama ben bu örgütün üyesi değilim. Ergenekon adını basından duydum.'' diye konuştu.

Ana dava iddianamesi ile ikinci dava iddianamesini okuduktan sonra ordu içerisinde bir yapılanma olduğu kanaatine vardığını belirten Sayın, "Gerek Özden Örnek'in günlükleri, gerekse diğer deliller, TSK içerisinde bir örgütlenme olduğunu gösteriyor. Zaten ikinci dava darbe üzerine açılmış.'' şeklinde konuştu.

Hüseyin Kıvrıkoğlu, hakkında çıkan iddialar üzerine Hürriyet'e konuşmuştu. 'O toplantıları Gül'e bildirdik' manşetiyle verilen haberde, Encümen-i Daniş toplantılarıyla ilgili açıklamalar yer aldı. Kıvrıkoğlu, ayda iki kez gerçekleştirilen söz konusu toplantılarda, dünya meselelerini tartıştıklarını, başbakan olduğu dönem Abdullah Gül'e bildirdiklerini anlattı. '1 Numara' olduğu yönündeki iddiaları yalanladı, Ergenekon'un adını operasyondan sonra öğrendiğini ifade etti.

Gizli tanık itirafı: 'Anadolu' benim

Ümit Sayın, bu davanın gizli tanıkları arasında yer aldığını, basın organlarında çıkınca da kendi isteği üzerine duruşmalardan muaf tutulduğunu belirtti. Savcı Pekgüzel'in kendisinden ele geçirilen dijital verilerin şifrelerini istemesi üzerine Sayın, dijital verilerin 2000 yılında ABD'deyken oluşturulduğunu, şifrelerini hatırlamadığını kaydetti. Savcı Zekeriya Öz'e verdiği ifadesinde kendisi ve ailesinin can güvenliği ile ilgili endişesi olduğunu söylediği hatırlatılan Sayın, "Eğer böyle bir örgüt varsa TSK hakkında böyle konuşarak can güvenliğimi tehlikeye soktuğumu düşünüyorum.'' diye konuştu. Savcının "Bu konuları neden size anlatıyorlardı?'' sorusu üzerine, "Görüşmelerimizde konu hep Türkiye'nin geldiği duruma varıyordu. İnsanlara güven sağlayan bir yapım var. Bu nedenle bana anlatıyorlardı." dedi. Duruşma sırasında Sayın'a heyet tarafından dosyadaki gizli tanık "Anadolu" olarak alınan ifadesi, okuması için verildi. Ümit Sayın'a öğleden sonraki oturumda bu ifadesine ilişkin sorular yöneltildi.

Ergün Poyraz JİTEM'in elemanı

Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde, tutuklu sanık Ümit Sayın'ın, gizli tanık olarak verdiği ifadesi okundu. Sayın ifadesinde, 'JİTEM'in Ergün Poyraz için çalıştığı' şeklinde bir bölüm olduğunu belirterek düzeltme yapmak istediğini söyledi. Sayın, "Orada söylemek istediğim Ergün Poyraz'ın JİTEM ile birlikte çalıştığıdır." dedi. Bu anlattıklarının kendisine nakledilenler olduğunu, kendisinin bizzat duymadığını savunan Sayın, "Örgütün içinde olduğum anlamı çıkıyor. Ben bu örgütün, yapılanmanın içine hiç girmedim.'' diye konuştu. Davanın Kasım 2008'de görülen duruşmasında Ergün Poyraz, aynı davanın sanıklarından emekli Tuğgeneral Levent Ersöz'den koruma istediğini açıklamıştı. Aynı duruşmada, savcı Nihat Taşkın, "Hikmet Çiçek'ten elde edilen notlarda Jandarma İstihbarat'tan para aldığınız yazıyor. Siz almadığınızı, Çiçek'te çıkan belgelerde imza olmadığını söylüyorsunuz. Sizden neredeyse arşiv oluşturacak derecede gizli askerî belge elde edildi. Bunları kimden aldınız?" sorusuna Poyraz, "Kimseden gizli belge almadım." diyerek cevap vermişti. Tutuklu sanık Ümit Sayın'ın beyanlarının alınmasının ardından, diğer tutuklu ve tutuksuz sanıklar duruşma salonuna alındı. Duruşma, Başkan Şengün tarafından Sayın'ın bugünkü beyanlarının diğer sanıklara okunmasıyla sürdü.

Emin Gürses'ten tehdit: Biraz sonra koğuşa geleceksin

Duruşmanın ilerleyen saatlerinde Ümit Sayın'ın açıklamalarına ilişkin diğer sanık ve avukatların beyanları da alındı. Duruşmada, Sayın'ın, diğer sanıkların yokluğundaki oturumda anlattıklarının kağıda yapılan dökümü, diğer sanıklara mahkeme heyetince okundu. Bunun ardından söz alan tutuklu sanık Emin Gürses, Savcı Zekeriya Öz'ün gizli tanık olarak ifadesini aldığı sırada Sayın'a "221 etkin pişmanlık hükmü, 221'e girmezsen 35 sene yatarsın.'' şeklinde beyanda bulunduğunu savundu. Sayın ile aynı koğuşta kalan Gürses'in "Öz, 'Emin Hoca'nın burnunu biraz sürteyim' dedi mi?'' şeklindeki sorusuna, "Yok." cevabını verdi. Gürses'in "Bak burada öyle söylüyorsun. Sonra koğuşa geleceksin.'' şeklinde konuşması üzerine Mahkeme Başkanı Köksal Şengün müdahale ederek, "Bu ne demek?'' dedi. Gürses, "21,5 aydır aynı koğuşta kalıyorum. Tüm ihtiyaçlarını ben görüyorum. Zekeriya Öz bunu açıkça tehdit etti. Bunu bu duruma mahkeme getirdi. Sorgu sırasında, iddianame ve basında okuduklarından kendisi söylemiş gibi tutanağa yazıldığını anlattı. Sayın'ın durumu ortada. Açlık grevi tutuyor, intihar edeceğim diyor. Onun için tahliye istiyorum.'' dedi. Sanıklar ve avukatların sorularının tamamlanmasının ardından Başkan Şengün, duruşmayı yarın saat 09.30'a erteledi.

Ümraniye'de ele geçirilen bombaların sahibi olmakla suçlanan Oktay Yıldırım, Sayın'a "Bombalarla ilgili bahsettiğiniz konuşmada tam olarak duyduğunuz nedir?'' diye sordu. Sayın, konuşmanın Mehmet Demirtaş ve Oktay Yıldırım arasında geçtiğini belirterek, "Hangisi söylüyordu tam hatırlamıyorum; ama bombalardan bahsediyorlardı. Biri bombaların ortaya çıkmasının, Danıştay bombaları olduğunun duyulmasının tehlike yaratacağını söylüyordu. Diğeri de seri numaralarının farklı olduğunu söylüyordu. Bunu söyleyen sanırım Oktay Yıldırım'dı. Ben içeri girince sustular.'' dedi. Sayın, sık sigara içtiğini, sigara için dışarıya çıktığında kapının arkasından bunu duyduğunu ifade etti.

Savcılar, Öcalan'ın dosyasını inceleyecek

Terör örgütü elebaşısı Abdullah Öcalan'ın dava dosyası, Ergenekon davası kapsamında incelenmek üzere İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderildi. Edinilen bilgiye göre, Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi, Ergenekon davasına bakan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin talebi doğrultusunda, bölücübaşı Abdullah Öcalan'a ilişkin dava dosyasının İstanbul'a gönderilmesine karar verdi. Dava dosyası, dün, özel bir kurye ile İstanbul'a gönderildi. Dava dosyasının incelendikten sonra yeniden Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderileceği öğrenildi.

KAYNAK : Milliyet-Zaman