Ecevit: Kürt kökenliyim

Bülent Ecevit, aile kökekine ilişkin ilk kez konuştu ve samimi açıklamalar yaptı. Ecevit, babasının bu konuda hiç konuşmadığını, eziklik ya da üstünlük duymadığını söyledi.

ABONE OL
GİRİŞ 04.08.2004 11:01 GÜNCELLEME 04.08.2004 11:01 GÜNCEL
Ecevit: Kürt kökenliyim

Türk siyasetinin çınarı Bülent Ecevit, AKŞAM'a tarihi açıklamalarda bulundu. Kürt kökenli olabileceğini belirten Ecevit, 'Benim gözümde Kürt-Türk ayrımı yoktur' dedi



DSP'nin 25 Temmuz'da yapılan kurultayında Genel Başkanlık görevine duygusal bir şekilde veda eden Bülent Ecevit, siyasete veda etmenin de rahatlığıyla AKŞAM'a önemli açıklamalar yaptı.



Bülent Ecevit, dedesi Mustafa Şükrü Efendi'nin 'Kürtzade' olarak tanındığını ilk kez açıkladı. Yıllar önce babasının doğduğu köye gittiğinde bir büyüğünün mezar taşında 'Kürtzade' yazdığını gördüğünü anlatan Ecevit, 'Ben ilk olarak orada öğrenmiştim bu ismi.



Bizim hükümetimiz döneminde Kastamonu Daday'da babamın adıyla bir okul yapıldı. O sırada biraz daha fazla kalmıştım babamın doğduğu köyde. Orada da akrabalarımla, köyün ileri gelenleri ile görüştüğümde ailemizin 'Kürtzade' olarak bilindiğini doğrulattım' dedi.



Babama sormadım



Yaptığı araştırmada sadece kendilerinin değil köyün tamamının Doğu'dan geldiğini öğrendiğini söyleyen Ecevit, 'Ben bunu ne yadırgadım, ne de 'hayır öyle değil' demeye kalkıştım. Çünkü benim gözümde Kürt-Türk ayrımı yoktur' dedi.



Türklerin çeşitli kökenden, bölgelerden gelen insanlardan oluşan bir millet olduğunu ifade eden Ecevit, şöyle konuştu:



'Ailemizde Kürt kökenliler de olabilir. Mesela rahmetli annemin ailesi Boşnak'tı. Osmanlı'daki büyük vezir-i azamların, büyük komutanların hemen hemen tümü başka kökenlerden gelip Osmanlı Türklüğü'nü benimsemiş kimselerdi. Mesela Mimar Sinan ırk olarak Türk değil, benim gözümde bir Türk büyüğü. Yani ben Kürt kökenli olduğumuzu duydum, öğrendim. Ama babam da böyle şeylere izin vermediği için, bu konuları bana hiç açmadı, açmazdı. O da sonuna kadar Türkiye Cumhuriyeti'ne bağlı ve cumhuriyetin bütün değerlerini paylaşan biriydi. Merhum olmadan önce kendisine bunu sormamıştım. Ona soramadım. Ama eminim ona sorsaydım 'evet' derdi. Bundan bir eziklik veya üstünlük duymazdı.'



'Sarıgül gibilerini çok gördüm'



Ecevit, Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül'ün iddialı bir çıkışını da çekinceli değerlendirdi. Sarıgül'ün başlattığı hareket hakkındaki düşüncelerini ise şöyle dile getirdi: 'Türkiye'de böylesine hızla büyük maddi olanaklar ortaya koyup siyasete yönelen kimseler kısa sürede çok olumsuz noktalara gelmişlerdir. Ben 47 yıl siyasete ömür verdim. Bu ülke için bir şeyler yapmaya çalıştım. Tek başına iktidar yüzü bile göremedim. Benzer siyasi çıkışlar geçmişte de oldu. Türk siyasetinde kısa sürede ilgi kazanan partiler çok kısa sürede söndüler. Bunun geçmişte örnekleri var. Cem Boyner'i Cem Uzan'ı, YTP'yi bunlara örnek verebilirim. Bir kaç ay içinde parlayıp sönüyorlar. Şimdi bu Sarıgül. Ben unutmuşum, sizler araştırın, Şişli Belediye Başkanı olduktan sonra bize geldi. Bir süre iddiasız bir şekilde bizde çalıştı. Sonra Şişli Belediyesi'nin bir takım yolsuzlukları hakkında bize bilgiler gelmeye başladı. Bu yolsuzlukların üzerine gidince rahatsız oldu herhalde, kızıp gitti. Arkadaşlara incelettireceğim. Kimdir bu zat? Neden DSP'ye geldi, niye birden bire gitti? Kısa bir sürede bu paraları nereden bulup, nasıl harcıyor? Bunların araştırılması lazım.'



Derviş kimseye yar olmaz



Bülent Ecevit, 57'nci Hükümet'in dağılmasına neden olan komplonun, kabine üyesi Kemal Derviş'in 12 gün boyunca ortadan kaybolmasıyla başladığını söyledi. Ecevit, 'Kendisini 12 gün emniyet bile bulamadı' dedi ve ekledi: 'Derviş en büyük değil, tek pişmanlığım' diye konuştu. Ecevit'in Derviş'le ilgili sorulara verdiği yanıtlar şöyle:



Bulmaz olsaydım







Kemal Derviş ismi aklınıza nasıl geldi? Kim tavsiye etti?



19 Şubat krizinden sonra ekonomik açıdan çok sorunlu bir duruma gelmiştik. IMF ile Dünya Bankası'yla karşılıklı güvene dayalı yeni bir ilişki kurmamız gerekiyordu. 'Bu ilişkiyi kim kurabilir' diye düşünmeye başladık. Yılmaz ve Bahçeli'ye konuyu ben açtım. Kabul ettiler. Gençlikten tanıyordum. Bizim doğrultumuzu benimsemiş görünüyordu. Teklifi ben yaptım. Ama şimdi keşke bulmaz olsaydım diyorum.





Sayın Baykal ile sürekli görüşüyormuş, siz uzun bir aradan sonra mı kendisi ile görüştünüz?



Baykal'ın yaşıtı olduğu için onunla daha sık görüşüyorlarmış. Bunu sonradan öğrendim. Ama Sayın Baykal da mal bulmuş gibi partisine aldı. Anladığım kadarı ile o da bin pişman.



12 gün ulaşamadım





Derviş'le nerede görüş ayrılığı başladı? Ne oldu da Derviş, siyasi istikrarsızlık var diyerek ortaya çıktı?



Derviş, ekonominin başına geldikten sonra sonra, sürekli yurtdışındaydı. Sonunda açıkça meydan okumaya başladı. İşte burada çok önemli bir olay yaşandı. 'Siyasi istikrarsızlık var' dedikten sonra birden bire yok oldu. Kendisine tam 12 gün ulaşamadım. Emniyetten bile yerinin tespitini istedik, ama kimse bulamadı. 12 gün sonra geldi nerede olduğunu dahi söylemedi. O arada kimlerle görüştü, neler yaptı bilemem. Orasını siz araştırın. Veya kendisine nerede olduğunu sorun.



Girdiği partiyi batırdı





Siz kendisini DSP'ye davet etmiştiniz. Niye teklifini kabul etmedi?



Ben 'aman bize gel' tarzında ricacı olmadım. Hükümet adına çağırmış oldum. Çünkü partisi yoktu. Hükümetin dördüncü ortağı gibiydi. Fakat ne onlara yar oldu, ne bize. Derviş kimseye yar olmaz. Bunu ispat etti. Türkiye'yi kurtaracak adam pozlarına girdi. Şimdi 'her girdiği partiyi batırmakla kurgulanmış adam' diyorlar.



Hocalık bile yapamaz





Şimdi Derviş CHP'de. Orada da sıkıntılar şimdiden başgöstermiş durumda...



Kovulmak istiyorlar ama kovulamıyorlar. Çünkü kovulurlarsa daha rahat hareket edebilecekler. Yeni oyun sahneye koyacaklar herhalde. O artık tılsımını kaybetti. Herhalde aklı başında hiç bir vatandaş Derviş'e umut bağlayarak, dayanarak politikaya atılmaz.



Bundan sonra ne yapar bilmiyorum. Kafası kızdığı vakit bize derdi ki, 'Bana bu kanunu çıkartmazsanız, buna müsaade etmezseniz, gider bir üniversitede hocalık yaparım'.



Şimdi hangi üniversite ona hocalık verir? İş işten geçti. Foyası meydana çıktı. Gerçek yüzünü herkes tanımaya başladı. Derviş benim siyasi hayatımın en büyük pişmanlığı değil, şimdi daha iddialıyım, tek pişmanlığım diyorum.