'Türkiye'de öteki olmak' masaya yatırıldı
Haber 7 yazarı Gazeteci Erkam Tufan Aytav’ın 'Türkiye’de Öteki Olmak' isimli kitabı, Yahudi, Ermeni, Rum, Süryani, Alevi, Kürt, Roman ve başörtülü temsilcilerini bir araya getirdi.
ABONE OLÇemberlitaş’taki Fırat Kültür Merkezi’nde (FKM) gerçekleştirilen panele, Yahudileri temsilen Mario Levi (Yazar), Rumları temsilen Yorgo Stefanopulos (Işık Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Dekanı), başörtülüleri temsilen Hilal Kaplan (Taraf Gazetesi köşe yazarı), Ermenileri temsilen Arus Yumul (Bilgi Üniversitesi Sosyoloji Bölümü. Öğr. Üyesi), Süryanileri temsilen Zeki Basatemir (Süryani Katolik Cemaati Mütevelli Heyeti Başkanı), Kürtleri temsilen Altan Tan (Gazeteci-Aktivist), Alevileri temsilen Reha Çamuroğlu (Tarihçi – Yazar) ve Romanları temsilen Aydın Elbasan (İstanbul Roman Derneği Başkanı) katıldı.
Moderatörlüğünü Ömer Laçiner’in yaptığı panelde Türkiye’de öteki olanların sorunları konuşuldu.
Çok sayıda basın mensubu ve vatandaşın katıldığı programda konuşan Yazar Mario Levi isminin yabancı olmasından dolayı zaman zaman olumsuz tepkilerle karşılaştığını söyledi.
İsminin yabancılığına şaşıranlarla arasında geçen ilginç diyalogları anlatan Levi, panelde konuştuğu için kimileri memnuniyet duyarken kimilerinin ise tepki gösterdiğini dile getirdi.
Levi, ’’ Ne mutlu ki Türkiye’de öteki olmayı artık konuşabiliyoruz, fakat biraz geç kaldık’’ diye konuştu.
Prof. Dr. Yorgo İstefanapulos ise, Osmanlı Devleti'nde hoşgörü varken İttihat ve Terakki ile durum değiştiğini, daha sonra da İzmir'in Yunanlılarca işgali ve Lozan Antlaşması ile İstanbul'daki Rumlar adına olumsuz gelişmeler yaşandığını anlattı.
Devletin farklı unsurları bir arada bulunduracak sistem kurmayı istemediğini savunan İstefanapulos, ''Türkiye ile Yunanistan arasındaki her sürtüşmenin ceremesini biz ödedik. Oysa bizim Yunanistan'la hiçbir alakamız yok'' dedi.
İstefanapulos, Başörtünün okullarda yasak olduğu dönemlerde, derse başörtülü öğrenci alan tek hocanın kendisi olduğunu ve İmam Hatipli oldukları için okuldan atılan öğrenciler için: ''Onları okuldan atacaksanız ben Rum’um beni de atın'' diye tepki gösterdiğini anlattı.
Taraf gazetesi yazarı Hilal Kaplan ise Türkiye'de sistem ve toplumun ötekileştirmeyi karşılıklı olarak var ettiğini savundu.
Bazı toplumsal grupların ötekileştirilmesine diğer grupların alkış tuttuğunu ifade eden Kaplan, devletin, baş örtüsü özgürlüğü istendiğinde ''Ben laik bir devletim'', gayrimüslimler hak istediğinde ''Ben Müslüman bir devletim'', Aleviler hak talep ettiğinde ise ''Ben Sünni bir devletim'' dediğini kaydetti.
Bilgi Üniversitesi Sosyoloji Bölümü. Öğr. Üyesi Arus Yumul, Ermeni olaylarıyla ilgili olarak bazı sosyal paylaşım sitelerinde Ermenilere karşı nasıl bir bakışın olduğunu anlattı.
Yumul, yapılan bir araştırmada Türklerin kendilerine Ermenileri uzak gördüklerini ve Ermeni olaylarını konu alan iki filmde Ermeni rolünü oynayacak oyuncunun bulunamadığını söyledi.
Süryani Katolik Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Zeki Basatemir de herkesin çocuklarına dostluğu ve hoşgörüyü öğretmesi gerektiğini söyledi. Basatemir, çocukken kendisi için ‘gavur’ ifadesinin kullanıldığını ve günümüzde de hala kullanıldığını söyledi.
Süryani cemaatinin uzun yıllar boyunca Anadolu'da hangi devlet kurulursa kurulsun barış içinde yaşadığını kaydeden Basatemir, Süryanilerin Lozan'da azınlık sayılmamasına rağmen devlette memur olamadıklarını kaydetti.
Basatemir, Türkiye'den başka vatanı olmadığını ve bu vatan için seve seve ölüme bile gidebileceğini aktararak, azınlıklar konusunda son yıllarda çok mesafe alındığını vurguladı. Basatemir, ''Gerek sivil toplum kuruluşları gerek hükümet yetkilileri güzel adımlar atıyor. Rönesans gibi dönem başlıyor. Vakıflar Genel Müdürlüğü, kiliseyi onarıp bize veriyor. Eskiden bizim onarmamıza bile izin verilmezdi'' diye konuştu.
Siyasetçi yazar Altan Tan da geçmişle yüzleşilmemesi durumunda bu tür toplantıların anlamının kalmayacağını ifade ederek, Türkiye'de bazı zamanlarda dindar kesimin bile ötekileştirildiğini söyledi.
AK Parti İstanbul Milletvekili Reha Çamuroğlu ise Alevilerin çoğunluğunun Orta Asya'dan gelen Türkler olduğunu ancak bu durumun onların ötekileştirilmesine engel olmadığını söyledi.
Bir ülkenin vatandaşlarının, o ülkenin kurumlarında görev almasının çok doğal olduğunu ifade eden Çamuroğlu, ''Ancak 'yargıdaki Aleviler, ordudaki Aleviler, emniyetteki Aleviler' gibi söylemler var. Biz millet tanımımızı yeniden gözden geçirmeyip, son derece başarısız olan milletleşme sürecini sorgulamayacaksak, elbette ki bu ülkede Alevilerin gece gündüz darbe düşündüklerini, Sünni mahallelerin Alevi mahallelerle çevrelendiğini yazmaya, çizmeye devam ederiz'' diye konuştu.
İstanbul Roman Derneği Başkanı Aydın Elbasan ise Türkiye'de Romanların hırsız, pasaklı, dilenci ve daha bir çok kötü sıfatlarla anıldığını söyledi.