TV yayıncılığının geleceği ile ilgili kritik uyarı

Kanal7 Medya Grubu Planlama ve Teknik Daire Başkanı Muzaffer Şafak, Digital Yaşam Dergisi için bir makale kaleme alarak Türkiye'de televizyon yayıncılığının geleceği ile ilgili öngörülerini sıraladı.

ABONE OL
GİRİŞ 18.06.2018 13:10 GÜNCELLEME 19.06.2018 07:41 Gündem
TV yayıncılığının geleceği ile ilgili kritik uyarı

İşte Muzaffer Şafak'ın televizyon yayıncılığının geleceği konusunda dikkat çektiği çarpıcı noktalar:

Televizyon ve Radyo yayıncılığı, 1992 yılından günümüze kadar Avrupa’da olduğu gibi ülkemizde de teknik, içerik ve sektördeki gelişmeler nedeniyle ivmesi artarak devam etmektedir.

 

 

Analog yayın tekniğinden digitale karasal analog yayından Sayısal Karasal’a, uydu tekniğine İptv, OTT ve güncel olarak 4.5G kadar gelişme göstermiştir. İzleyici ve dinleyicilerin tercihleri , kabulleri, sosyal medyanın her geçen gün farklılaşması ve
yeni seçenekler sunmasıyla klasik medya izleme alışkanlıklarının da değiştiğini görmekteyiz.

Teknolojideki hızlı gelişme, tüketim alışkanlıklarının değişmesi ve artması sonucunda yeni iletim ürün ve teknolojileri hızla hayatımızda yer almaya başlamıştır.

20 yıl öncesine kadar özellikle teknolojideki değişiklikler ve yenilenme 10 yılda bir olurken günümüzde bu sürenin 5 yıla ve hatta daha da kısaldığını görmekteyiz.

Yayınların başladığı tarihten son 5 yıla kadar her bir iletim tekniğinin ayrı ayrı değerlendirilmesine karşılık günümüzde yakınsama diye tanımlandığı şekliyle iletim teknikleri daha birleşik hal almaya başlamıştır. Özetle her türlü verinin digitale dönmesi ve/veya dönüştürülmesi sonucunda tüm verilerin daha az kapasite ile daha ekonomik iletilir hale getirilmesi için yeni ürünler, yeni teknikler oluşturulmaktadır.

Her bir teknik ve ürün piyasaya sürülmesiyle öncekinin işlevi son bulmaktadır. Hatırlayacak olursak sayısal karasal yayıncılık için ilk başlarda DVB-T /Mpeg2 kullanılarak yapılan yayınlar daha 5 yıl dolmadan teknik olarak daha çok kanal taşımaya izin verdiği için DVB-T2 / Mpeg4 formatına geçilmiştir. Bunun sonucunda son kullanıcılar set üstü kutularını değiştirmek zorunda kalmışlardır.

Aynı şekilde yayıncılar da verici networklerini bu teknolojiye uygun hale getirmek için yatırım yapmışlardır.

Takip eden yıllarda iletim tekniklerinin değişmesinin yanı sıra içerik çözünürlüklerinin artması daha kaliteli içeriklerin üretilmesi için stüdyo cihazlarının yüksek çözünürlüklü HD yayın haline getirilmesi için yapılan çalışmalar sonucunda ülkemizde de 2014 yılından itibaren HD yayınlar başlamıştır.

Bu durum sınırlı sayıdaki karasal frekanslarda sıkıntıya sebep olmuş, SD göre neredeyse 4 katı çözünürlüğün iletilmesi için yeni sıkıştırma tekniği olan HEVC ile sorun çözülmüş ancak çözülen sorun yayın iletiminde kullanılan verici ve mux. Yapısının tekrar değişmesine sebep olmuştur. Bunun sonucunda son kullanıcı yine set üstü kutularını değiştirmek zorunda kalmıştır.

Ülkemizde sayısal karasal yayına geçemeyişimiz nedeniyle bu yaşananlar Avrupa ile sınırlı kalmıştır. Bazen geç kalmak yukarıdaki örnekte olduğu gibi görece de olsa faydalı olabilmektedir.

2014 yılında BTK ’nın aldığı kararla Televizyon yayıncılığında karasal vericiler için kullandığı 5. Band 61-69 kanallar BTK kurumu tarafından GSM operatörlerine ihale edilerek uzun süreli kiralanmıştır. Ayrıca, 2016 yılında Cenevre’de İTU CH 49 ile CH 60 kanallarının da devredilebileceği tavsiye kararını almıştır.

Sonuç olarak TV yayıncılığı, kullanmakta olduğu frekansların bir bölümünü kaybetmiştir.
Bir taraftan karasal yayınlar için frekanslar azalırken diğer yandan görüntü teknolojilerindeki çözünürlüğün her geçen gün artması HD den 4 K’ ya geçilmesi ardından kısa süre sonra 8 K görüntü kalitesinin konuşulacağı ve bu kadar yüksek video verisinin son kullanıcıya nasıl iletileceği ciddi sorun olarak hem Dünya’da hem de ülkemizde gündeme gelecektir.

Kalite ve çözünürlük bu kadar önemli ise yayıncılar olarak içeriklerimizi nasıl ekonomik olarak izleyiciye ileteceğiz ve onlarda nasıl daha az ödeyerek bu yayınları izleyebilecek?

Cevaplanması gereken önemli sorunun bu olduğu düşünülmelidir. Avrupa’da olduğu gibi verici altyapısını değiştirmek ,son kullanıcıların set üstü kutularını her yeni teknoloji geldikçe kısa sürelerde değiştirmenin rasyonel ve ekonomik olmadığı açıktır.

Ne Yapılmalıdır?

EBU raporlarında ve diğer sunumlardan da gördüğümüz gibi Avrupa’da karasal ve kablo yayınlarında yüksek çözünürlükle birlikte ve çok sayıdaki TV yayınlarının iletiminde yaşanan kapasite sorunları nedeniyle hızlı olmamakla birlikte bu mecralarda penetrasyonun azaldığını görmekteyiz.

Birkaç örnek verecek olursak Avrupa genelinde penetrasyon oranları:

Karasal yayın Analog / DVB-T / T2 2006 da %45 2013 te % 33 ‘e , Kablo analog ve digital olarak 2006 da %31, 2013 te %26 ya gerilemiş, buna mukabil Uydu 2006 da % 23 , 2013 te ise %32 ulaşmıştır.

IPTV, OTT teknikleri ise son 5 yıl içinde yaygınlaşmaya başlamasına rağmen hızla penetrasyonu artmaktadır. Türkiye’de ise ; analog karasal yayın 2010 da %32 2014 te %3 , Kablo analog abone sayısı 1.248 K digital 692 K , Uydu 2010 da % 68 2104 % 96 olmuştur ayrıca büyük iki uydu platformunda abone sayıları hızla artmaktadır.

Bu verilerden Televizyon yayıncılığında karasal ve kablo iletiminin azaldığı uydu ve diğer internet tabanlı sistemlerle birlikte GSM üzerinden iletiminin de yaygınlaştığını görebiliriz.

Aynı şekilde Ülkemizde de sayısal karasal yayıncılığın başlamamış olması ve analog karasal yayınlar üzerinden HD yayınların iletilememesi nedeniyle uydu yayınlarının sayısı ve penetrasyon artmıştır.

Tahminlere göre uydudan yayın izleyenlerin oranı %95 geçmiştir.

İzleyiciler tercihlerini, uydu ve diğer iletim mecraları olan, broadband , internet ,OTT, IPTV teknikleri ile son yıllarda GSM üzerinden 4 G / 5 G ve üzeri teknikle her türlü verinin kesintisiz, yüksek çözünürlüklü ve yüksek hızlarda iletmenin mümkün olduğu ayrıca, iletim ve taşınabilirliğin yanı sıra interaktif erişimin sağladığı kolaylıkları seçmektedir.

Bireyselleşmenin, hızla yaygınlaştığı günümüzde bilgiye erişimin, izleme ve dinleme taleplerinin çoğalması ,Televizyon kanal sayılarının ve yüksek çözünürlük taleplerinin artması nedeniyle bu iletim tekniklerinin kullanılmasını zorunlu hale getirmektedir.

Ayrıca, Televizyon ve Radyo iletiminin sayısal karasal network ile yapılması, Televizyon yayın sayısı ve içerik çözünürlüklerinin artmasının yanı sıra yayıncı için işletme zorlukları ve maliyetlere ilave olarak izleyicinin satın alacağı set üstü kutularının fiyatları nedeniyle de ekonomik olmayacağı görülebilir.