Babacan: 44 milyon kişi açlık sınırı altında
Ali Babacan, gelişmiş ülkelerin sadece kendi geleceğini düşünmekle yetinemeyeceğini belirterek, artan gıda fiyatlarının dünya için oluşturduğu tehlikeye dikkat çekti.
ABONE OLDevlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, gelişmiş ülkelerin sadece kendi geleceğini düşünmekle yetinemeyeceğini belirterek, ''Gıda fiyatlarının artmasıyla sadece son 6 ayda dünyada 44 milyon kişi açlık sınırının altına düştü. Bir yanda obezitenin sorun olduğu ülkeler, bir yanda açlık sınırının altında yaşayanlar... Dünyada yaşayan herkes bu küresel sorumluluk duygusuyla hareket etmek durumunda'' dedi.
Ali Babacan, 4. Birleşmiş Milletler (BM) En Az Gelişmiş Ülkeler Konferansı çerçevesinde düzenlenen Türkiye İşadamları ve Sanayiciler Konfederasyonu (TUSKON) Ticaret Fuarı gala yemeğinde, İstanbul'daki konferansta dünyada hangi sorunların ön planda olduğunu detaylı görüşüp beraberce ele almanın gelecek dönemde son derece faydalı olacağını, İstanbul'da konuşulan ve tartışılanların dünyanın sürdürülebilir kalkınmayla ilgili sorunlarının çözümüne ışık tutacak önemli yeni fikirlerin gelişmesini sağlayacağını söyledi.
Bu toplantının İstanbul'da, Türkiye'de yapılmasının da özel bir önem taşıdığına işaret eden Babacan, ''Her 10 yılda bir yapılan bu toplantıya Türkiye olarak ev sahipliği yapmaktan da ayrıca onur duyuyoruz'' diye konuştu.
Türkiye'nin kıtaların, kültürlerin, dinlerin, dillerin kesiştiği bir coğrafyada yer aldığını ifade eden Babacan, ''Türkiye bir NATO üyesi, AB'ye aday bir ülke ama aynı zamanda Arap ligi ile özel anlaşmaları olan bir ülke. Türkiye, aynı zamanda Afrika Birliği'nin stratejik ortaklarından biri. 2008'de Afrika'da sadece 12 büyükelçiliğimiz varken 30 büyükelçiliği hedeflemiş durumdayız, bu hedefimize de oldukça yaklaştık'' dedi.
-''TÜRKİYE'DE YAPTIKLARIMIZDAN ESİNLENEN ÇOK SAYIDA ÜLKE VAR''-
Türkiye'nin son 8 yılda geçirdiği reform sürecinin pek çok gelişmekte olan ülke ve az gelişmiş ülke için önemli olduğuna dikkati çeken Babacan, şunları kaydetti:
''Türkiye'de yaptıklarımızdan esinlenen, 8 yıldır gerçekleştirdiğimiz reformlardan istifade etmek isteyen çok sayıda ülke var. Uluslararası kuruluşlar, ister adına BM deyin ister Dünya Bankası deyin, onların bol bol tavsiyesi var ama fiili tecrübemiz var. Bu fiili tecrübemizden istifade etmek isteyen, bizi dinleyip belki tecrübelerimizden bir kısmını kendi ülkelerinde uygulamak isteyen ülkelere de her türlü imkanı, desteği veriyoruz.''
Türkiye'nin son 8 yılda çok önemli ekonomik ve siyasi reform sürecinden geçtiğini belirten Babacan, Türkiye'de demokrasinin hızla ilerlediğini, temel hak ve özgürlükler noktasında çok önemli açılımlar gerçekleştirdiklerini söyledi.
Ali Babacan, ''Türkiye, 2004 yılına kadar yardım alan bir ülkeyken 2004'ten sonra yardım eden ülke kategorisine girdi ve geçen seneki resmi dış yardım rakamımız 1 milyar doları geçti'' dedi.
Bütün bu gelişmelerin arkasındaki en önemli faktörün siyasi istikrar olduğuna işaret eden Babacan, ''Ekonomik gelişme modelimiz tamamen özel sektöre dayalı bir kalkınma modeli. Devletin en önemli görevini özel sektörün önünü açmak ve yatırım ortamını iyileştirmek olarak görüyoruz. Bunlar sağlandıktan sonra inanın kaynak diye bir sorun yok. Güven ortamını oluşturduğunuzda her şey kolaylaşıyor'' diye konuştu.
Babacan, ekonomik kalkınmanın sürdürülebilir bir kalkınma olmasının son derece önemli olduğunu, bunun sosyal ayağının da ihmal edilmemesi gerektiğini belirtti.
Kalkınmadan o ülkede yaşayan herkesin adil olarak istifade etmesinin önem taşıdığını söyleyen Babacan, çevrenin sürdürülebilirliğini de sağlayan bir kalkınma modelini seçmenin gelecek nesiller için son derece önemli olduğunu kaydetti.
Babacan, ''İnsanı baz alan, devletin insan için var olduğunu hiçbir zaman göz ardı etmeyen bir kalkınma modeli seçmek gerekiyor'' dedi.
-''GELİŞMİŞ ÜLKELERE ÇOK BÜYÜK GÖREVLER DÜŞÜYOR''-
Burada küresel anlamda iş birliğinin de çok önemli olduğuna işaret eden Babacan, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Ülke içerisindeki adalet tamam ama küresel çapta da sosyal adaleti tesis etmek için özellikle gelişmiş ülkelere çok büyük görevler düşüyor. Gelişmiş ülkeler, belli bir servet birikimini sağlayan ülkeler sadece kendi geleceğini düşünmekle yetinemezler. Küresel sorumluluk duygusunun mutlaka gelişmiş tüm ekonomilerde olması lazım. İnsanlık topyekun geliştikten, kalkındıktan sonra geleceğin dünyası daha yaşanabilir bir dünya olacak. Gıda fiyatlarının artmasıyla sadece son 6 ayda dünyada 44 milyon kişi açlık sınırının altına düştü ve toplam rakam 1 milyar kişinin üzerinde şu anda dünyada. Bir yandan bakıyorsunuz en son model cep telefonlarının, bilgisayarlarının kullanıldığı ülkeler ama öbür tarafta ömründe bir kere bile 'alo' demeyen 100 milyonlar, bir yanda obezitenin sorun olduğu ülkeler, bir yanda açlık sınırının altında yaşayanlar... Dünyada yaşayan herkes bu küresel sorumluluk duygusuyla hareket etmek durumunda.''
2050'de dünya nüfusunun 9 milyara çıkacağını belirten Babacan, şu andaki politikalar aynen devam ederse 2050'nin dünyasının bugünkünden daha iyi bir dünya olmayacağını, çok köklü adımlar atılması gerektiğini ifade etti.
Ali Babacan, ''Özellikle gelişmiş ülkelerin burada elini taşın altına koyması gerekiyor, küresel sorumluluk ve görev duygusu içerisinde daha çok hareket etmesi gerekiyor'' dedi.
Daha yeni gelişmekte olan bir ülke olarak, daha yeni yardım eden donör ülke sıfatını kazanmış bir ülke olarak, Türkiye'nin sadece Afganistan'da bugüne kadar 40'ın üzerinde okul, Lübnan'da 50 okul inşa ettiğini belirten Babacan, pek çok ülkede Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin kurduğu okullar ya da Türk özel sektörünün gönüllü kuruluşlarının kurduğu okullar olduğunu, dünya genelinde teknik destek verdikleri 100'ün üzerinde ülke bulunduğunu kaydetti.
Ali Babacan, ''Kendi imkanlarımıza göre bunları yaparken gelişmiş ülkelerden kuşkusuz beklentilerin çok daha yüksek olması gerekiyor'' dedi.
Bu hafta boyunca İstanbul'da pek çok önemli konunun tartışılacağını ifade eden Babacan, ''Ancak buraya gelmişken İstanbul'un güzelliklerini görmeden ülkenize dönmenizin de yazık olacağını düşünüyorum. En az 1-2 gün konferans merkezinden, kapalı ortamlardan kendinizi dışarı atıp İstanbul'un tarihini, doğal güzelliklerini de görmenizin faydalı olacağını düşünüyorum'' diye konuştu.