Kılıçdaroğlu Ergenekonu yine reddetti

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, ''Ergenekon'' davasının hukukun üstünlüğü çerçevesinde süren bir dava olmadığını söyledi.

ABONE OL
GİRİŞ 05.06.2011 02:55 GÜNCELLEME 05.06.2011 02:55 İç Politika
Kılıçdaroğlu Ergenekonu yine reddetti

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İsrail'in Mavi Marmara baskınında ölen dokuz Türk vatandaşının kanının yerde kaldığını belirterek, ''İsrail'i her zaman kınadık. Orantısız güç kullandı. Silah olmayan yere silahlı adam göndereceksin. Oradaki bizim çocuklarımızı öldüreceksin. Bunun masum olan bir tarafı var mı?'' dedi.

Kılıçdaroğlu, TRT 1'de yayımlanan ''Seçim Özel'' programına konuk oldu. The Economist'teki ''CHP'ye oy verin'' yorumuna değinen Kılıçdaroğlu, bu yorumun yerine ''AK Parti'ye oy verin'' yorumu yapılsaydı kendisinin yine bu yazıyı eleştirmeyeceğini kaydetti.

''İktidarda biz olsaydık 'Mavi Marmara' gemisine izin vermezdik'' şeklindeki demecine yönelik eleştirilerin hatırlatılması üzerine Kılıçdaroğlu, ''Mavi Marmara Türk Bayrağı çekemez. Mavi Marmara ile ilgili gümrük kayıtları açıklansın. Uluslararası sulara açılma koşulları yok o gemide. O nedenle, oradaki göreve izin verilemez'' diye konuştu.

Bu olayda dokuz Türk vatandaşının öldürülmesinden acı duyduğunu anlatan Kılıçdaroğlu, ''Dokuz yurttaşımızın kanı yerde kaldı. İsrail'i her zaman kınadık. Orantısız güç kullandı. Silah olmayan yere silahlı adam göndereceksin. Oradaki bizim çocuklarımızı öldüreceksin. Bunun masum olan bir tarafı var mı? Hayır. Ama insanları bile bile ölüme gönderemezsin'' değerlendirmesinde bulundu.

Miting meydanlarındaki üslubunun zaman zaman sertleştiği yönündeki eleştirilere katılmadığını dile getiren Kılıçdaroğlu'na, ''AKP'ye oy vermeyeceğim. Çünkü hala beynim var'' pankartını okuduğu hatırlatılarak, ''Bu da bir çeşit sert üslup değil midir?'' sorusu yöneltildi. O pankartta yazılanları doğru bulmadığını vurgulayan Kılıçdaroğlu, ''Okudum, ama bitirmek zorundaydım. Doğru değil. Bu ülkenin yurttaşları istediği partiye gidip oylarını verebilirler'' dedi.

Kürtçe Anadilde eğitim öğretim ve yerel özerklik konularındaki görüşleri sorulan Kılıçdaroğlu, ''Kürt sorununu da içeren Güneydoğu sorununun çok karmaşık bir sorun olduğunu, dolayısıyla bir partinin tek başına bu sorunu çözemeyeceğini'' anlattı.

Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:

''Siyaset kurumu bunu bir toplumsal uzlaşmayla çözmek zorundadır. Parlamentoda akil adamlar grubu oluşturabilirsiniz, her siyasi partiden. Ülkesini seven, ülkesinin çıkarlarını koruyan, devlet adamı kimliği olan, günlük politikaya fazla bulaşmamış... Partiler diyebilir ki 'benim adayım şudur'. Sadece milletvekilleri değil. Sivil toplumun, üniversitelerin de katkı vermesi lazım. Bu olayın kesinlikle iç politika malzemesi yapılmaması lazım. Sayın Erdoğan iç politika malzemesi yaptı. Bu işi kapattı. Yarın gelecek, sorunun çözümü için. Hepsini önüne koyacağım. Benden özür dilemesini isteyeceğim. Çıkıp özür dilemezse kusura bakmasın hiç bir katkı vermeyeceğim.''

Hakkari mitinginde ''Avrupa yerel yönetimlere özerklik şartı'' konusundaki açıklamalarının Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından eleştirildiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, AK Parti'nin programında da ''Avrupa yerel yönetimler özerklik şartına uygun olarak anayasal sistemimize yerel yönetim hakkının dahil edilmesinin sağlanacağı vaadinin bulunduğunu'' savundu.

Kılıçdaroğlu, Başbakan Erdoğan'ın, ''CHP ile BDP beş maddelik bir sözleşme yaptı'' şeklinde iddialarda bulunduğunu söyleyerek, bu konuyu yargıya taşıyacaklarını dile getirdi. Bu iddianın gerçek dışı olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, böyle bir şeyin ispat edilmesi halinde yarın genel başkanlıktan ayrılacağını kaydetti.

Partisinin Hakkari mitinginde Türk Bayrağı açılmadığı eleştirilerinden de yakınan Kılıçdaroğlu, bayrak üzerinden politika yapılmaması gerektiğini anlattı.

CHP'nin AK Parti'ye karşı belli illerde BDP ya da MHP ile işbirliği yapıp yapmadığı sorulan Kılıçdaroğlu, ''Biz her ilde seçime giriyoruz. Başka bir partiye de destek vermiyoruz. Diğer partiler bize oy verirse memnun oluruz'' dedi.

Bir soru üzerine, Türkçe dışında anadilde eğitime sıcak bakmadıklarını belirten Kılıçdaroğlu, ''Anadilde öğrenim tamam. Herkes dilini öğrenebilir. Kürtçe seçmeli bir ders olabilir'' yanıtını verdi.

Kılıçdaroğlu, TRT 1 televizyonunda yayımlanan ''Seçim Özel'' programına katıldı. Programda Kılıçdaroğlu'na, ''Miting meydanlarında dile getirip daha sonra, 'keşke bu cümleyi kullanmasaydım' dediğiniz oluyor mu?'' sorusu yöneltildi. Mitinglerde yanlış cümle kullandığını sanmadığını ifade eden Kılıçdaroğlu, Zonguldak'taki mitingde kullanmaktan vazgeçtiği, yarım bıraktığı ifadesinin bilinçli olarak yanlış yorumlandığını savunarak, ''Sanki Başbakan'ın annesiyle ilgili bir şey söylüyormuşum gibi algılandı. Ama niye öyle algılandı onu anlamakta zorlandım'' dedi.

''27 Nisan 2007'de Genelkurmay Başkanlığı'nın internet sitesinden açıkladığı bildiriye ilişkin soruşturma açılmasını talep ettiği, oysa dönemin CHP yöneticilerinin farklı şeyler söylediğinin'' hatırlatılması üzerine Kılıçdaroğlu, ''Genel Başkan benim. Sonuçta benim söylediklerim kurumsal olarak partiyi de bağlıyor'' değerlendirmesinde bulundu.

Kılıçdaroğlu'na, ''Ergenekon'' davasına ilişkin düşünceleri de soruldu. Hayatları boyunca yan yana gelmemiş insanların bu davada birleştirildiğini iddia eden Kılıçdaroğlu, ''Bir çok açıdan ciddi sorunlar, kaygılar, kuşkular var. Davanın kendi özünde de ciddi kuşkular var'' diye konuştu.

Kılıçdaroğlu, ''Ergenekon'' davasının siyasi bir dava olduğunu iddia ederek, bu davayı hukuk davası olarak görmediğini anlattı.

CHP iktidara geldiğinde bu davanın yürütme ayağının durdurulup durdurulmayacağına ilişkin soru üzerine Kılıçdaroğlu, devam eden bir yargılamayı yürütme organının durdurmasının mümkün olmadığını söyledi.

Kılıçdaroğlu, dava sürecinde bazı çelişkiler olduğunu iddia ederek, ''Bu dava, hukukun üstünlüğü ilkesi çerçevesinde süren bir dava değildir'' ifadesini kullandı.

Türkiye'de ''olağanüstü hal'' olduğunu ileri süren Kılıçdaroğlu, iş adamı İnan Kıraç'ın seçim sonuçlarına ilişkin bahse girdiği için eleştirildiğini savunarak, ''Düşünebiliyor musunuz? 21. yüzyıl Türkiyesinde bir iş adamı görüş açıkladı diye linç ediliyor? Nasıl oluyor bu iş?'' diye sordu.

Kılıçdaroğlu, ''Ergenekon adında bir silahlı örgüt var mıdır, yok mudur?'' sorusunu ise ''Efendim daha yargıçlar karar vermedi. Ben nasıl vereyim?'' şeklinde cevapladı.

Programda bir gazeteci, Kılıçdaroğlu'na, seçim öncesi bazı yüksek rütbeli subayların tutuklanması üzerine, askerlerden tepki vermemesini istediğini hatırlatarak, ''Bu, seçim sürecinde değil de sonrasında olsaydı yine tepki vermemelerini ister miydiniz?'' sorusunu yöneltti. Kılıçdaroğlu bu soruya, ''Ben hiçbir zaman askerin kamuoyuna yönelik bir tepki vermesini istemem. Varsa bir şikayeti kendi hukuk müşavirleri var, onun aracılığıyla veya doğrudan doğruya Başbakanla veya Cumhurbaşkanıyla görüşerek bu tepkilerini iletebilirler'' yanıtı verdi.

-''BENİM DE TELEFONLARIM DİNLENDİ''-

 Kendi telefon konuşmalarının da yasa dışı dinlendiğini ve ''Ergenekon'' davası dosyalarına konulduğunu iddia eden Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:

''Benim bir gazeteciyle yaptığım konuşma, tutanakları tape edildi. 'Ergenekon' dosyasına kondu. Ne benim hakkımda bir mahkeme kararı var ne de konuştuğum gazeteci hakkında var. Adalet Bakanlığına şikayet ettim, 'savcı hakkında soruşturma açın' diye. Verilen yanıt, 'İşlerinin yoğunluğu nedeniyle konulmuştur. Soruşturmaya gerek yoktur' diye. Siz 'hukuk' diyorsunuz, 'adalet' diyorsunuz, 'Adalet Bakanlığı' diyorsunuz. Allah aşkına kaçınız eleştirdiniz bunu? Bir milletvekilinin telefonu dinlenecek yasa dışı, tape edilecek, Ergenekon dosyasına konulacak. Ve hiçbir mahkeme kararı olmayacak. Ve siz bunun arkasında duracaksınız. Ve diyeceksiniz ki 'Bu dava hukukun üstünlüğüne inanan yargıçlar tarafından yürütülüyor.' Kesinlikle hayır.''

''Yeni CHP'' söyleminin bazı çelişkiler içerip içermediği sorusunu da yanıtlayan Kılıçdaroğlu, her kurumun zamanla değişeceğini anlatarak, ''Bu değişimin altında hukukun üstünlüğü, insan hakları, kadın erkek eşitliği, sosyal devlet vurgusuna her geçen gün biraz daha fazla ağırlık vermek var. Bu değişim altında taşeron işçiliğe karşı çıkmak, medyanın özgürlüğü, siyasi otoritenin yargıya müdahale etmemesi var. Bu değişimin altında batı standartlarda bir anayasaya kavuşma isteği var'' şeklinde konuştu.

''Yeni CHP'' söyleminin, eski tabanı partiden soğuttuğu iddialarının hatırlatılması üzerine Kılıçdaroğlu, ''Eski tabanla aramızda hiçbir sorun yok. Biz gücümüzü Kuvayımilliye ruhundan alıyoruz. Lozan'a bağlıyız. Altı oka bağlıyız. Ama hiçbir zaman değişime açık olmadığımızı söylemiyoruz. Yeniliğin adresi CHP'dir'' karşılığını verdi.

CHP'nin Türkiye'de, Cumhuriyet, çok partili rejim ve sosyal demokrasi olmak üzere ÜÇ büyük değişime imza attığını söyleyen Kılıçdaroğlu, ''demokrasi ve özgürlük'' olmak üzere dördüncü büyük değişime de kendilerinin imza atmak istediklerini dile getirdi.

Kılıçdaroğlu'na, ''CHP'nin İmam Hatiplerle bir sıkıntısı var mı?'' sorusu yöneltildi, CHP parti programında İmam Hatiplerin kapatılması önerisinin bulunduğu iddiaları hatırlatıldı. Kılıçdaroğlu, İmam Hatipleri kuran partinin CHP olduğunu vurgulayarak, ''Bütün okullar ihtiyaç kadar olmalı. İhtiyaç kadar sanat okulu, tıp fakültesi olmalı. Söylediğimiz o. Toplumun beklentilerine uygun eğitim planlaması yapılmalı. İmam Hatiplere, Kur'an kurslarına karşı hiçbir ön yargımız yok'' diye konuştu.

 

AA

KAYNAK : AA