Burkay'dan Hükümet ve BDP'ye tavsiye
Kürt yazar ve siyasetçisi Kemal Burkay'a göre saldırı demokrasiye tuzak; hükümet cesur olmalı, BDP boykotu bırakmalı
ABONE OLDiyarbakır’ın Silvan ilçesinde 13 askerin şehit olmasının ardından her kesimden tepkiler gelmeye devam ediyor.
İsveç’te 31 yıldır sürgün hayatı yaşayan Kürt yazar ve siyasetçilerinden Kemal Burkay, olaydan büyük acı ve üzüntü duyduğunu söyledi. Basına konuyla ilgili açıklamada bulunan Burkay, kaos ortamından beslenen güçlere işaret etti. Burkay hükümete tuzağı deşifre etmesi, kamuoyunu aydınlatmak için daha cesur olması çağrısında bulundu.
Kürt aydın Burkay, aylar öncesinde, seçimlerin ardından ortamı gerginleştirecek olay ve gelişmelerden ciddi kaygı duyduğunu söylediğini hatırlattı. Burkay “Bunu 20 gün kadar önce medyaya yansıyan, BDP ve CHP’nin boykotu nedeniyle kaleme aldığım “Kaos ortamını kim ister?” başlıklı açıklamamda da dile getirmiştim” dedi.
Silvan’daki saldırıyı elem verici olarak nitelendiren Kemal Burkay, geçmişte olduğu gibi bugün de demokratikleşme ve barış yönünde atılan her ciddi adımı engellemek için şiddet pompalayan, provokasyonlara başvuran odakların şu anda da iş başında olduğunu aktardı. Burkay, Turgut Özal’ın silahları susturmak ve çözüm yönünde adım atmak için 1993’te başlattığı sürecin de aynen böyle sabote edildiğini hatırlattı.
Burkay açıklamasında, “Ben kendi payıma öteden beri, çözüm ve barış yönünde ilerlemek için silahların karşılıklı susturulmasını; bundan da öte, PKK’ya tek yanlı ve bütünüyle silah bırakmasını önerdim. Silahlı mücadele bugüne kadar ne işe yaradı ya da yaramadı, ayrı bir konu; ama gelinen aşamada onun Kürt halkının özgürlük mücadelesine bir yararı yoktur. Zaman zaman yer alan çatışmalar, şiddet eylemleri, yalnızca gergin bir ortama gerek duyan, savaştan yararlanıp rant ve güç sağlayan, demokrasi, barış ve çözüm karşıtı güçlerin işine yaramaktadır.” sözlerine yer verdi.
Kemal Burkay, Kürt ya da Türk yitirilen her canın yürekleri yaktığını, canlar yitirilmeden de uzlaşabilir, uygar insanlar gibi çözümlerin bulunabileceğini dile getirdi.
AÇILIM VE DEMOKRASİYİ İSTEMEYENLER HEMEN İŞBAŞI YAPTI
Kürt siyasetçi Burkay, “Biz elbet, kısa ya da uzun bir gelecekte özgür ve demokratik bir ülke kurmayı ve orada uygar insanlar gibi yan yana, elbet eşit koşullarda yaşamayı başaracağız. Ama toprağa düşen bu canlar artık yaşamayacaklar. Onların hayatı gençliklerinin baharında soldu. Seçimlerden sonra yer alan bir dizi şiddet eylemi, özellikle toplumda geniş tepkilere yol açabilecek son eylem, yeni ve demokratik bir anayasa yapılması ve Kürt sorununun çözümü yönünde adım atılmasını engellemeye yönelik bir tuzaktır. Zaten böylesi bahaneler arayan çevreler daha şimdiden açılım sürecini ve demokratikleşme adımlarını suçlamaya, hükümeti kuşatmaya almaya başladılar” ifadesini kullandı.
Bu tuzağı boşa çıkarmak için sorumluluk duyan herkese, en başta da hükümete görev düştüğünü aktaran Kemal Burkay, Başbakan’ın son eylemin ardındaki elden söz ettiğini, bu eli, ya da söz konusu acımasız odakları uzakta aramaya gerek olmadığını, onların bu ülkede, devletin derinliklerinde olduğunu ve ellerinin bizzat PKK’nın içine uzandığını kaydetti. Burkay, hükümetin bu tuzağı deşifre etmek, kamuoyunu aydınlatmak için daha cesur olması gerektiğinin altını çizdi.
BDP KAOS YANLILARINA ÇALIŞMAMALI, SALDIRI AYDINLATILMALI
Burkay, ”Silvan’daki olay her bakımdan aydınlatılmalı. Neden tam da yeni bir anayasa, demokratikleşme ve Kürt sorununun çözümü yönünde ciddi gelişmelerin beklendiği bir aşamada bu kanlı operasyonlarda ısrar ediliyor?” sorusunu yöneltti.
Kemal Burkay açıklamasında, BDP’ye de iş düştüğünü belirterek, “BDT, bu tuzağın boşa çıkarılması için kendi payına düşeni yapmalı; gerilim ve kaos yanlılarına yarayacak tutumlardan uzak durmalı, boykota son vermeli, değişim ve demokratikleşme yönünde çaba göstermeli” dedi.
Türkiye’de her kesimin barış için üzerine düşen görevi yapması gerektiğini vurgulayan Burkay sözlerine şöyle devam etti: “Kürt ya da Türk, Sünni ya da Alevi, emekçi ya da iş adamı, bu tuzağa karşı çıkalım, özgürlüğü,demokrasiyi ve barışı bize çok görenlere dur diyelim. Çocuklarımızın hayatını koruyalım ve geleceğimizin karartılmasına izin vermeyelim.”